Taraflar arasındaki orman tahdidine itiraz davasının yapılan duruşması sonunda; davanın kabulü yolunda kurulan hükmün Yargıtay’ca incelenmesi Hazine ve Orman Yönetimi tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya içindeki tüm belgeler incelenip, gereği düşünüldü:
Davacı gerçek kişi adına kayıtlı 2158, 2095, 1089 parsellerin tahdit içine alınmasına itiraz etmiş, yerel mahkeme davanın kabulüne karar vermiş; hüküm, davalı Yönetimler tarafından temyiz edilmiştir.
Dava konusu taşınmazlar, 1982 yılında yapılan 1744 sayılı Yasa uygulaması ile orman sınırları içine alınmış ve kesinleşmiştir. O uygulamaya karşı herhangi bir itiraz davası söz konusu olmamıştır. Daha sonra, 1984 yılında genel kadastro ile gerçek kişiler adına zilyetliğe dayalı olarak yapılan tesbitle oluşan tapu kayıtlarının orman sınırları içinde kalan ve orman sayılan yerlerle ilgili olması nedeniyle hukuki değer taşımayacağı belirgindir. Daha sonra, 1991 yılında yapılan 6831 sayılı Yasanın değişik 2/B madde uygulaması ile Hazine adına dışarı çıkarılmış olması yasaya uygun ve doğru bir işlemdir. Aynı madde uyarınca dışarı çıkarılan taşınmazların öncesi Devlet ormanı ise, Hazine adına çıkarılacağı tartışmasızdır. Gerçek kişilerin 2/B uygulamasına karşı, Yönetimi zorlayıcı biçimde dava açamayacakları gibi, yukarıda değinildiği şekilde, hukuki değeri olmayan tapulara dayalı olarak bir istekte de bulunamazlar. Hukuki yararın var olmadığı davanın dinlenme olanağı yoktur. Bu sebeplerle, davanın reddi gerekirken, kabulü yolunda hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır.
S o n u ç : Yukarıda açıklanan nedenlerle; Hazine ve Orman Yönetiminin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün (BOZULMASINA), peşin alınan harcın istek halinde Orman Yönetimine iadesine, 21.12.1995 gününde oybirliği ile karar verildi.