Davacılar vekili, 1.5.2012 tarihinde davalı ...'ın kullandığı, babası ...'a ait araçla davacının oğlu ....'a çarparak ölümüne neden olduğunu beyanla, meydana gelen ölümlü trafik kazası nedeniyle fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere; 20.000,00 TL destekten yoksun kalma tazminatının faizi ile birlikte bütün davalılardan müştereken tahsil edilerek taraflarına ödenmesine, 100.000,00 TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek faizi ile birlikte davalılar ..., ..., ... ve ...'den müştereken ve müteselsilen alınarak taraflarına ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar ..., ... ve ... vekilleri cevap dilekçelerinde davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, iddia, savunma ve toplanan kanıtlara göre; davanın kısmen kabulü ile 20.000,00 TL destekten yoksun kalma tazminatının talebe bağlı kalınarak dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılar ... ve ... Sigorta A.Ş.'den (sigorta şirketi yönünden poliçe limiti ile sınırlı olacak şekilde) müşterek ve müteselsilen davalılardan alınarak davacıya iadesine, 3.000,00 TL manevi tazminatın talebe bağlı kalınarak dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı ...'tan alınarak davacıya iadesine, davalılar ..., ..., ...'e yöneltilen davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili ve davalı ... AŞ vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde bir usulsüzlük bulunmamasına göre, davacı vekilinin (2), (4) ve (5) nolu, davalı ... AŞ vekilinin ise, (3) ve (6) nolu bentlerin kapsamı dışında kalan ve yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2-Dava ölümlü trafik kazası nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
Davanın ıslahı 6100 HMK 176 vd maddelerinde düzenlenmiş olup özellikle yasanın 176 ve 180 maddesi hükümlerine göre davanın tamamen ıslahı mümkündür. Ayrıca 6100 sayılı HMK'nın 177 maddesi hükmüne göre mahkemece tahkikata tabi davalarda tahkikat bitinceye kadar ve tabi olmayan davalarda muhakemenin sonuna kadar davanın ıslah edilebilmesi mümkün olacaktır. HMK 177 maddesi hükmüne göre de ıslah tarafların hazır olduğu duruşmada sözlü olarak yapılabileceği gibi dilekçe ile de yapılabilecektir. Öte yandan davanın tamamen ıslah edilmesi durumunda davacı taraf HKM 180 maddesi hükmüne göre yeni bir dava dilekçesi sunmak üzere bir haftalık süre hakkına sahiptir.
Bir davanın açılmasından sonra nihai karar verilene kadar o dava ayakta olup dava şartlarının bulunmaması veya hak düşürücü sürenin dolması gibi re'sen nazara alınacak usul eksiklikleri nedeni ile reddedilecek davalar dahil, nihai karar verilmedikçe derdesttir. Buna göre davanın ıslahı da mümkündür.
Islah nedeni ile kesin süre verilebilmesi için tarafın ıslah ettiğini bildirilmesi gerekir. Islah ettiğini bildiren tarafa ıslah dilekçesini vermesi için kesin süre verilebilir. Ancak taraf ıslah yapmak için süre istemişse henüz ıslah yapmadığından kesin süre verilemez. Zira ıslah tahkikatın sona ermesine kadar yapılabilir.
Eldeki dosyada mahkemece tahkikatın bittiği tefhim edilmeden, davacı vekilinin 02/03/2016 tarihli celsede ıslah dilekçesi sunmak üzere süre talep ettiği, kesin sürenin sonuçları duruşma tutanağında açık bir şekilde belirtilmeksizin, ıslah dilekçesini sunması için davacı vekiline 2 haftalık kesin süre verildiği, davacı vekilince verilen 2 haftalık süre içerisinde; 11.03.2016 tarihinde ve tahkikat tamamlanmadan ıslah yapılmış olmasına rağmen, Mahkemece, verilen kesin sürede ıslah dilekçesi sunulmadığı gerekçesiyle yapılan ıslah talebinin dikkate alınmaması hatalıdır.
3-Dairemizin yerleşik içtihalarına göre; trafik kazası sonucu ölen destek kaza tarihinde 18 yaş altında ise kaza nedeniyle ölmeseydi, 18 yaşına gelmesi ile birlikte gelir elde edeceği, ana ve babasına destek olacağı ancak ileriki yaşlarda desteğin büyüyerek evleneceği ve en az iki çocuğunun olacağı gelirinin bir kısmını ana ve babasına da ayıracağı varsayılır. Bu şartlarda çocuğun gelir elde etmesi ile birlikte evleninceye kadar gelirinin yarısını kendisine ayıracağı yarısını da ana ve babası ile paylaşacağı, ileriki yıllarda evleneceği, evlenmesi ile birlikte pay esasına göre 2 pay desteğe 2 pay eşe, birer pay ana ve babaya verileceği; bir süre sonra ilk çocuğu ve yine bir süre sonra ikinci çocuğu olacağı, çocukların olacağı süreler içinde desteğe 2 pay, eşe 2 pay, çocuklara birer pay ayrılacağı ve ana ve babaya da birer pay ayrılacağı kabul edilir.
Somut olayda; davacının desteği....kaza tarihinde 12 yaşındadır. Mahkemece hükme esas alınan hesap raporunda davacı babanın destek payları; müteveffanın askerlik dönüşü 21,5-24 yaş aralığında %25, 24 yaşında evlendiğinde ise, kazancının %75'ini kendisine, eşine ve çocuklarına ayıracağından, %12.5 olarak belirlenmiştir.
Bu halde; desteğin ileride evleneceği kabul edilerek evleneceği kabul edilen yaştan sonraki dönem için belirlenen destek pay oranları yukarıda açıklandığı üzere Dairemiz içtihatlarına uygun olmadığı gibi, yine Daire ilkelerine göre; anne ve baba çalışıyorsa anne ve babadan ayrı ayrı %5'er, anne çalışmıyorsa sadece babadan %5 yetiştirme gideri düşülmesi gerekmektedir. Eldeki davada, hükme esas alınan bilirkişi raporu yukarıda bahsi geçen ilkelere aykırı düzenlenmiş olup denetime ve hüküm kurmaya elverişli değildir.
4-Manevi tazminat zenginleşme aracı olmamakla beraber, bu yöndeki talep hakkında hüküm kurulurken olay sebebiyle duyulan acı ve elemin kısmen de olsa giderilmesi amaçlanmalı ve bu sebeple tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile birlikte olayın meydana geliş şekli de göz önünde tutularak, hak ve nasafet kuralları çerçevesinde bir sonuca varılmalıdır. Zira, M.K.nun 4. maddesinde, kanunun takdir hakkı verdiği hallerde hakimin hak ve nasafete göre hükmedeceği öngörülmüştür.
Yukarıda belirtilen hususlar dikkate alındığında, davacı vekilinin temyiz itirazının kabulüyle davacı için takdir olunan manevi tazminatın bir miktar düşük olduğu görülmüş ve hakkaniyete uygun bir manevi tazminata hükmedilmek üzere kararın davacı yararına bozulması gerekmiştir.
5-Mahkemece hükmedilen maddi ve manevi tazminatlara dava tarihinden itibaren faiz işletilmesine karar verilmiştir. Davalı ... kazaya neden olan aracın trafik sigortacısıdır. 2918 sayılı KTK.nun 98/1, 99/1. maddeleri ile Zorunlu Mali Sorumluluk Sigorta Poliçesi Genel Şartları`nın B.2. maddesi uyarınca rizikonun, bilgi ve belgeleri ile birlikte sigortacıya ihbar edildiği tarihten itibaren 8 iş günü içinde sigortanın tazminatı ödeme yükümlülüğü bulunmakta, bu sürenin sonunda ödememe halinde temerrüt gerçekleşmektedir. Somut uyuşmazlıkta, davalı ... tazminat talebi yönünden dava açılmadan önce temerrüde düşürülmemiş olup, artık, dava dilekçesinde talep edilen tazminat tutarı yönünden dava tarihinde temerrüde düştüğünün kabulü gerekir. Bununla birlikte, davacı vekili dava dilekçesindeki; dava tarihinden itibaren faiz işletilmesi taleplerini ıslah dilekçesiyle kaza tarihinden itibaren olarak ıslah etmiş olup; tazminatı gerektiren olayın trafik kazasından kaynaklanması ve haksız fiil mahiyetinde olması nedeniyle davalı ... aleyhine maddi ve manevi tazminatlar yönünden hükmedilen faizin haksız fiil tarihinden; başka bir ifadeyle kaza tarihinden itibaren başlaması gerekmektedir. Mahkemece anılan hususlar gözetilmeden yazılı olduğu şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
6-Karayolları Trafik Kanunu’nun 92. maddesinin (f) bendi ile Zorunlu Trafik Genel Şartları’nın 3. maddesinin (e) bendi uyarınca manevi zararlar trafik sigortası teminatının dışındadır. Bununla birlikte somut olayda; davacı vekilince davalı zorunlu trafik sigortacısından manevi tazminat isteminde bulunulmadığı ve mahkemece de sorumlu tutulmadığı halde, manevi tazminat istemi yönünden davacı yararına vekalet ücreti, harç ve yargılama giderinden diğer davalı ile birlikte davalı ... şirketinin de sorumlu tutulması da doğru olmamıştır.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle, davacı vekili ile davalı ... AŞ vekilinin sair temyiz itirazlarının REDDİNE, (2), (4) ve (5) nolu bentlerde açıklanan nedenlerle davacı vekilinin, (3) ve (6) nolu bentlerde açıklanan nedenlerle davalı ... AŞ vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harçların istek halinde temyiz eden davacı ve davalı ...Ş.'ye geri verilmesine, 30/04/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.