Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davacılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacılar vekili, 19.12.2009 tarihinde meydana gelen trafik kazasında....'ın kullandığı .... plakalı ticari taksinin seyir halindeyken yolun karşısına geçmeye çalışan ...'na çarparak ölümüne neden olduğunu, araç sahibi ....'nın ....'nun vefatı nedeniyle davacılara karşı sorumlu olduğunu, davacılar ... ve ...'nun müteveffanın çocukları ve mirasçıları olduğunu, ...'ın kazanın oluşumunda tam kusurlu olduğunu, 22.01.2010 tarihinde davalıya ölüm nedeniyle sigorta bedelinin ödenmesi için başvuruda bulunmalarına rağmen ödeme yapılmadığını belirterek; fazlaya ilişkin hak ve alacakları saklı kalmak kaydıyla (şimdilik) davacı ... için 2.000,00 TL, ... ve ... için 1.500,00'er TL olmak üzere toplam 5.000,00 TL destekten yoksun kalma tazminatının temerrüt tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece toplanan deliller ve dosya kapsamına göre;davanın kabulüne, davacı ... yönünden 7.448,49 TL, davacı ... yönünden 9.486,53 TL'nin temerrüt tarihi olan 03/02/2010 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak adı geçen davacılara verilmesine, karar verilmiş; hüküm, davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde bir usulsüzlük bulunmamasına göre, davacılar vekilinin yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2-Dava, ölümlü trafik kazası nedeniyle, ölenin yakınlarının destekten yoksun kalma tazminatı istemine ilişkindir.
Davacı eşin destek zararının hesabında desteğin gelirinin belirlenmesi tazminatın doğru tespitinde önemli bir yer tutmaktadır.
Diğer yandan, çalışma hayatının aktif çalışma dönemi ve emeklilik dönemi olan pasif devre olarak ayrılması, aktif devrede zararın asgari geçim indirimi dahil edilerek, pasif devrede zararın asgari geçim indirimsiz asgari ücret düzeyinde olacağının kabulü gerektiği Dairemizin yerleşmiş içtihatlarındandır.
Somut olayda, davacılar vekili dava dilekçesinde ölen desteğin kadın kuaför salonu işlettiğini, aylık 4.000,00TL kazandığını beyan etmiş, Mahkemece ilgili vergi dairesinden murisin iş yerine ait gelir vergisi beyannameleri celp edilmiş ayrıca; aylık net kazancı ile ilgili olarak davacılar vekilini muhatap yazılarında... Kuaförler Güzellik Salonları İşletmecileri ve Manikürcüler Esnaf Odasının emsal ücret konulu yazısında 5 yıllık kuaförün aylık kazancının 800,00-1.200,00TL olduğu bildirilmiş, hükme esas alınan aktüer bilirkişi raporunda ise müteveffanın geliri aylık 1.200,00TL olarak kabul edilmiş ise de, desteğin gelirine esas olarak benimsenen bu miktar varsayıma dayalı olup, Mahkemece yapılacak iş, ölüm tarihi itibarıyla gerçek gelirinin tespiti için gerekiyorsa konusunda uzman bilirkişiden desteğin ticari defterleri ve vergi kayıtları incelenerek rapor aldırıldıktan sonra dosyanın aktüer bilirkişisine tevdi edilmesi ayrıca; murisin aktif devresinde zararının asgari geçim indirimi dahil edilerek hesaplanması gerekirken eksik incelemeye dayalı ve hatalı aktüer raporu esas alınarak hüküm kurulması doğru görülmemiş ve bozmayı gerektirmiştir.
3-Destekten yoksun kalma tazminatı, BK'nun 45/II. maddesinde düzenlenmiş olup; "Ölüm neticesi olarak diğer kimseler müteveffanın yardımından mahrum kaldıkları takdirde onların bu zararını da tazmin etmek lazım gelir." şeklinde hükme bağlanmıştır.
Görülmektedir ki, destekten yoksun kalma tazminatının konusu, desteğin yitirilmesi nedeniyle yoksun kalınan zarardır. Buradaki amaç, destekten yoksun kalanların desteğin ölümünden önceki yaşamlarındaki sosyal ve ekonomik durumlarının korunmasıdır. Olaydan sonraki dönemde de, destek olmasa bile, onun zamanındaki gibi aynı şekilde yaşayabilmesi için muhtaç olduğu paranın ödettirilmesidir.
Haksız bir eylem sonucu desteğini yitiren kimse BK'nun 45/II. maddesine dayanarak uğradığı zararın ödetilmesini isteyebilir. Ancak, destekten yoksun kalma tazminatına hükmedilmesi için öncelikle, ölen ile destekten yoksun kalan arasında maddi yönden düzenli ve eylemli bir yardımın varlığı gerekir.
Borçlar Kanunu’nun 45.maddesinde sözü geçen destek kavramı hukuksal bir ilişkiyi değil, eylemli bir durumu hedef tutar ve ne hısımlığa ne de yasanın nafaka hakkındaki hükümlerine dayanır; sadece eylemli ve düzenli olarak geçimini kısmen veya tamamen sağlayacak şekilde yardım eden ve olayların olağan akışına göre eğer ölüm vuku bulmasaydı, az çok yakın bir gelecekte de bu yardımı sağlayacak olan kimse destek sayılır.O halde destek sayılabilmek için yardımın eylemli olması ve ölümden sonra da düzenli bir biçimde devam edeceğinin anlaşılması yeterli görülür.
Bununla birlikte destekten yoksun kalan kimse devamlı ve gerçek bir ihtiyaç içerisinde bulunmalıdır. Genel olarak bakım ihtiyacı, sosyal düzeye uygun olan yaşamın devamını sağlamak için gerekli olanaklardan yoksun kalmayı anlatır. Eğer ölenin eylemli olarak baktığı davacı, ölüm yüzünden bu bakımın sağladığı yaşama düzeyinin altına düşmüş olursa, ihtiyaç bulunma koşulu gerçekleşmiş sayılır. Burada önemli olan, destekten yoksun kalan kimsenin ve ailesinin temsil ettiği sosyal ve ekonomik düzeye göre normal karşılanan giderlerdir (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 21.04.1982 gün, 979/4-1528 E., 1982/412 K. sayılı kararı).
Davacılar vekili, müvekkillerinden İmran'ın muris ile boşandıklarını, müşterek iki çocuklarının (diğer davacılar) bulunduğu, bununla birlikte, müteveffanın boşandıktan sonra da eşine ve çocuklarına yardım ettiğini, ilgilendiğini beyan etmek suretiyle bu davacı yönünden de destekten yoksun kalma tazminatı talep etmiş ve delil dilekçesinde müteveffanın boşandığı eşine destek sağladığının ispatına yönelik tanık delili bildirmiştir.
Davacı ... kaza tarihinde 47 yaşında ve bekardır.Bu durumda, davacı ...'ın vefat edenin sağlığında kendisine düzenli olarak yardımda bulunduğunu ispatlaması gerekir. Mahkemece, bu davacının murisin desteğinden yoksun kaldığını ispatına yönelik olarak davacılar vekilince bildirilen tanıklar dinlenmek suretiyle ve tüm dosya kapsamına göre destekten yoksun kalıp kalmadığının açıkça tespiti ile sonucuna göre karar verilmesi gerekirken eksik incelemeyle bu davacının tazminat talebi yönünden hüküm kurulmamış olması doğru olmamıştır.
4-Kabule göre, davacı taraf ölenin çocukları için destekten yoksun kalma tazminatı talebinde bulunmuştur.
Desteğin, küçük çocuklarının bakım ihtiyacından ne zaman kurtulacağını tayin etmek çocuğun yaşadığı yöreye, sosyal çevreye, çocuğun özelliklerine, cinsiyetine, ailenin sosyal ve ekonomik durumuna göre değişmektedir. Hakim, her somut olayda, destek ölmeseydi, ne kadar süre ile destek olacak idiyse bu süreyi destek süresi olarak kabul eder. Ana-babaya yardımda, onların yaşama süreleri; çocuklara yardımda ise, çocukların çalışmaya başlama süresi esas alınır. Çocuklarda, kız veya erkek olmalarına, yüksek öğrenim yapıp yapmamalarına göre farklı süreler kabul edilmektedir. Bunun dışında kız çocukları için genellikle, çalışmaya başlama veya evlenme ile destek ihtiyacı ortadan kalkar.
Mahkemece hükme esas alınan aktüer raporunda murisin öldüğü tarihte 13 yaşında olan ....yönünden destekten yararlanma süresi sonu 22,bu tarihte 14 yaşında olan ve hali hazırda yüksek öğrenimine devam eden ... yönünden ise destekten yararlanma süresi sonu 25 yaş olarak belirlenmek suretiyle hesaplama yapılmıştır. Davacılar vekili ise aktüer raporuna itiraz dilekçesinde davacı ...'un Anadolu Üniversitesi AÖF'nde 1. sınıf öğrencisi olduğunu ve LYS sınavına da katıldığını beyan etmiştir.
Bu durumda mahkemece; desteğin ölüm tarihi itibarıyla 13 yaşında olsa da dava sırasında yüksek öğrenimine devam ettiği bildirilen davacı ...'un gerekiyorsa öğrenimine ilişkin belgenin temin edilmesi ve yükseköğrenim görüyorsa 25 yaş sonuna kadar tazminat hesabı yapılması hususlarında, rapor düzenleyen bilirkişiden ek rapor alınması ve oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, eksik incelemeyle yazılı olduğu biçimde hüküm tesisi doğru görülmemiştir.
SONUÇ:Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacılar vekilinin sair temyiz itirazlarının REDDİNE, (2), (3) ve (4) nolu bentlerde açıklanan nedenlerle davacılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA ve peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacılara geri verilmesine, 02/04/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.