Nafakanın Kaldırılması - İndirilmesi - Vekalet Ücreti
Adana Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
Esas No : 2018/2676
Karar No : 2019/551
Karar Tarihi : 2019-04-17





Özet:

  • Davacı tarafından açılan davanın ödenmekte olan yoksulluk nafakasının kaldırılması, olmadığı takdirde indirilmesi talebine ilişkin olduğundan, davanın bu hali ile terditli yoksulluk nafakasının kaldırılması, olmadığı takdirde indirilmesine ilişkin açılan bir dava olduğu, İlk Derece Mahkemesince, hatalı değerlendirme yapılarak, davalı lehine vekalet ücreti takdir edilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu, davacının bu yöndeki istinaf başvurusunda haklı olduğu, bu yönlerden davacının istinaf başvurusunun kabulü ile dava tarihinin düzeltilerek, davalı yararına takdir edilen vekalet ücreti yönünden hüküm fıkrasının ortadan kaldırılması gerekmektedir.

TALEP:

Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; "Tarafların İzmir 12. Aile Mahkemesi’nin 2009/70-393 esas ve karar sayılı dosyasında verilen karar ile boşandıklarını, kararın 06/07/2009 tarihinde kesinleştiğini, davalı lehine aylık 200,00.-TL nafakaya hükmedildiğini, davalının daha sonra mahkememizin 2012/125 esas sayılı dosyası üzerinden açtığı davada lehine hükmedilen nafakanın yeterli olmadığını dile getirerek nafaka bedelinin arttırılmasını talep ettiğini, mahkememizin 2012/125 esas, 2015/595 karar sayılı kararı ile nafakanın aylık 400,00.-TL’ye çıkartılmasına karar verildiğini, davalının son olarak Mersin 3. Aile Mahkemesi’nin 2016/265 esas sayılı dosyasında nafaka artırım talebinde bulunduğu, Mersin 3. Aile Mahkemesi’nin 23/02/2017 tarih, 2016/265 esas, 2017/97 karar sayılı kararı ile nafakanın aylık 650,00.-TL’ye çıkartıldığı, müvekkilinin nafakayı bugüne kadar eksiksiz bir şekilde ödediğini, bu duruma ilişkin kayıtların Mersin 3. İcra Dairesi’nin 2017/4349 esas sayılı dosyasında mevcut olduğunu, davalının tüm bu artırım davalarının müvekkilinin ekonomik durumuna dayandırdığını ve devamlı olarak müvekkilinin maaşının dikkate alınmasını talep ettiğini; ancak davalının kendisinin yaşamına ilişkin bilgi vermekten kaçındığını gibi beyan verdiği durumlarda dahi mahkemeyi yanlış yönlendirmek istediğini, müvekkilinin 15/02/2017 tarihinde T.C.D.D.Y. İşletmesi Genel Müdürlüğü’nde şef yardımcısı olarak çalıştığını ve bu tarihten sonra emekliye ayrıldığını, müvekkilinin bu tarihten sonra Türkiye şartlarında sadece bir emekli aylığı ile geçimini devam ettirmeye çalıştığını, müvekkilinin bu ekonomik ve sosyal durumu dikkate alınmadan son artırım davasının da sonuçlandığını, müvekkili emekli olduğunu ve maaşının düştüğünü dile getiremeden karar verildiğini ve verilen kararın kesinleştiğini, tüm bunların dışında davalıya nafaka ödeyen müvekkilinin tüm bu açılan davaların yargılama gider ve harçlarını, avukatlık ücretlerini, icra vekalet ücretlerini de ödemek zorunda kaldığını, müvekkilinin yaptığı bu ödemelerden sonra çevresine borçlanmaya başladığını ve emekli maaşı ile bu borçlarını kapatamaz hale geldiğini, davalının ise ekte fotoğrafını sundukları dairelerden birinden hiçbir bedel ödemeden oturan, ailesi ile birlikte yaşayan, bu manada tek başına yaşamanın zorluğunu ve sorumluluğunu üstlenmeyen, çalışmak yerine müvekkilinden para gelmesini bekleyen, müvekkilinin ödediği nafakayı kendi lüks yaşamına harcayan birisi olduğunu, davalının bakmakla yükümlü olduğu bir kimse olmadığı gibi kendisinin de bakıma muhtaç bir halinin olmadığını, Türkiye şartları göz önüne alınarak müvekkilinin ödemek zorunda olduğu nafakanın kaldırılması zorunluluğunun doğduğunu, müvekkilinin Gölbaşı İlçesi’nde kiracı olarak oturduğunu, aylık 650,00.-TL kira bedeli ödediğini, bu gideri dışında elektrik faturası olarak aylık 40-50,00.-TL, telefon ve internet faturası olarak 100,00.-TL ödediğini, bunların dışında ayrıca yiyecek, giyecek, yakıt, ulaşım vs. giderlerinin bulunduğunu, gerek yasa hükümleri gerekse emsal Yargıtay kararları ışığında müvekkilinden daha iyi geliri bulunan, bunun yanı sıra zorunlu ihtiyaçları ailesi tarafından karşılanan davalıya bağlanmış olan yoksulluk nafakasının kaldırılmasına, mümkün olmadığı takdirde hükmedilen nafakadan tarafların sosyal ve ekonomik durumu dikkate alınarak hakkaniyetli bir indirim yapılmasına karar verilmesini" talep ve dava etmiş, dava Gölbaşı 2. Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi'nin 2017/532 esas sayılı dosyasına tevzi edilmiştir.

SAVUNMA:

Davalı vekili cevap dilekçesinde özet ile; "TMK’nun 177. maddesi gereğince boşanmadan sonra açılacak nafaka davalarında nafaka alacaklısının yerleşim yeri mahkemesinin yetkili olduğunu, buna paralel olarak HKM’nun 6. maddesine göre de genel yetkili mahkemenin davalı gerçek veya tüzel kişinin davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesi olduğunu, davalının Mersin’de ikamet ettiğini, davaya bakmaya Mersin Mahkemelerinin yetkili olduğunu, öncelikle davanın yetki nedeniyle reddini talep ettiklerini, davacı tarafça nafakanın kaldırılması ya da indirilmesi talep edilmiş ise de; henüz yeni kesinleşen Mersin 3. Aile Mahkemesi’nin 2016/265 esas, 2017/97 karar sayılı kararı ile nafakanın 650,00.-TL olarak tespit edildiğini ve kararın istinaf incelemesi ile kesinleştiğini, karar ve kesinleşme tarihinden bu yana tarafların mali ve içtimai durumlarının değişmediğini, ortada herhangi bir değişiklik yokken nafakanın kaldırılması ya da indirilmesinin talep edilmesinin usul ve yasaya uygun olmadığını, bir mahkeme tarafından verilen kararın başka bir mahkemeye değiştirtilmeye çalışıldığını, bu nedenle kesin hüküm itirazında bulunduklarını, davacı tarafın müvekkili hakkında verdiği bilgilerin doğru olmadığını, davalının annesinin evinde annesi, kızı ve torunu ile birlikte yaşadığını, davalının kızının boşanıp çocuğu ile birlikte davalının yanına sığınmak zorunda kaldığını, davalı, kızı ve torununun bu nafaka ve davalının babasından kalan SGK aylığı ile yaşamaya çalıştıklarını, dava dilekçesinde bahsedilen evin 20 yıllık 130 m2’lik bir apartman dairesi olduğunu, davacının müşterek kızlarının eğitim hayatında maddi ve manevi desteğini çektiği gibi bugün de hiç destek olmadığını, tarafların oğullarının da çoğu zaman davalının desteğiyle eğitim hayatını 3 yıl önce tamamladığını, davacı tarafça dava dilekçesinde bahsedilen zaruri faturalar, giderlerin davalı tarafta da mevcut olduğunu, davacının kirada oturmadığını, Gölbaşı’nda yalnız yaşayan annesi ile birlikte yaşadığını, davacının davalıyı çalışmamakla kendisini sömürmekle suçladığını; ancak davalı evlilik öncesi nişanlılık döneminde bir kurumda çalışırken davacının “Benim maddi durumum iyi, çalışmana ihtiyacım yok” baskısıyla işinden ayrılmak zorunda kaldığını, boşandıkları zaman 46 yaşında olan, lise mezunu davalı kadının hangi işte çalışabileceğinin davacıya sorulmasının gerektiğini, davacının taraflar evliyken ev ve araba aldığını ve boşanma sürecinde bunları ortadan yok ettiğinden hiç bahsetmediğini, nafakanın kaldırılması ya da indirilmesi şartlarının mevcut olmadığını, davacının 38 yıl çalışıp o süre için ciddi bir emekli ikramiyesi aldığını, memleketinde malı mülkünün bulunduğunu, ekonomik durumunun çok iyi olduğunu, emekli aylığı aldığını, davacının ihtiyaçları, sağlık sorunları ve hayatın olağan akışı karşısında Mersin 3. Aile Mahkemesi’nce takdir edilen nafaka miktarının bile az olduğunu, bu nedenlerle öncelikle davaya bakmaya Mersin Aile Mahkemesi yetkili olduğundan yetkisizlik nedeniyle davanın reddine, işin esasına girilecek olursa usul ve yasaya aykırı davanın esastan reddine" karar verilmesini talep etmiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ:

Mersin 2.Aile Mahkemesi'nin 11/09/2018 tarih, 2018/282 Esas ve 2018/577 Karar sayılı ilamında özetle; davanın kısmen kabul kısmen reddi ile, Mersin 3. Aile Mahkemesi'nin 23/02/2017 tarih, 2016/265 Esas, 2017/97 Karar sayılı ilamı ile davalı için ödenmekte olan aylık 650,00.TL yoksulluk nafakasının, dava tarihinden itibaren aylık 200,00.TL indirilerek, aylık 450,00.TL yoksulluk nafakası olarak devamına, davacının fazlaya ilişkin isteminin reddine, ödenmekte olan nafakanın dayanak kararda belirtildiği üzere, ÜFE artışına ilişkin kararın aynen devamına, tarafların lehine ve aleyhine ayrı ayrı vekalet ücretine ve yargılama giderine karar verildiği anlaşılmıştır.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:

Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davacı tarafından açılan davanın dava tarihinin 23/10/2017 olmasına rağmen, karar da 25/04/2018 olarak gösterildiği, açılan davanın terditli olarak açıldığını, İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabul, kısmen reddine karar verildiği için davalı lehine vekalet ücretine karar verildiğini, verilen kararın bu yönlerden usul ve yasaya aykırı olduğunu, verilen kararda faiz uygulanmasının usul ve yasaya aykırı olduğunu, davalının uzun yıllardır haksız kazanç elde ettiğini, davacının tespit edilen ekonomik ve sosyal durumuna göre ödenmekte olan yoksulluk nafakasının tamamen ortadan kaldırılmamasının usul ve yasaya aykırı olduğunu, davalının aldığı nafakayı başka kişilere harcadığını söylemesi dikkate alındığında, nafakaya ihtiyacı olmadığının göstergesi olduğunu, mahkemece yapılan indirimin yargılama gideri ve vekalet ücretine yetecek düzeyde olmadığını belirterek, İlk Derece Mahkemesince verilen kararın kaldırılarak, talep gibi karar verilmesini istinaf kanun yolu ile talep etmiştir.

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:

HMK 355 maddesine göre, resen gözetilecek kamu düzenine aykırı haller dışında istinaf incelemesi, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılır.

Dava, ödenmekte olan yoksulluk nafakasının, iptali olmadığı takdirde indirilmesi davasına ilişkindir.

Tüm dosya birlikte değerlendirildiğinde; tarafların, 06/02/1984 tarihinde resmi olarak evlendikleri, bu evlilikten bir ergin müşterek çocuklarının olduğu, tarafların, İzmir 12. Aile Mahkemesi'nin 06/04/2009 tarihinde kesinleşen, 2019/70-393 E.K. sayılı ilamı ile boşanmalarına karar verildiği, davalı kadın için, Mersin 3. Aile Mahkemesi'nin 23/02/2017 tarih, 2016/265 Esas, 2017/97 Karar sayılı ilamı ile davalı kadın için, Mersin 2. Aile Mahkemesi'nin 2012/125 Esas, 2015/595 Karar sayılı ilamı ile ödenmekte olan aylık 400,00.TL yoksulluk nafakasının aylık 650,00.TL'ye çıkarılmasına karar verildiği, davacı erkek tarafından ödenmekte olan bu nafakanın kaldırılması, olmadığı takdirde makul bir seviyeye indirilmesini talep edildiği, davalı tarafın süresinde verdiği cevap dilekçesi ile yetki itirazında bulunduğu ayrıca açılan davanın reddini talep ettiği, davanın Gölbaşı (Adıyaman) Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi'nin 2017/532 Esasına kayıt edildiği, yargılama sırasında 10/01/2018 tarihinde, 2018/5 sayılı kararı ile yetkisizlik kararı verilerek, yetkili Mersin Nöbetçi Aile Mahkemesine gönderilmesine karar verildiği, verilen kararın 19/03/2018 tarihinde kesinleştiği, yargılamaya Mersin 3. Aile Mahkemesi'nin 2016/265 Esas sayılı dosyası ile devam edildiği, İlk Derece Mahkemesince yaptırılan ekonomik-sosyal araştırmaya göre, davacı erkeğin; emekli olduğu, aylık 2.100,00.TL emekli maaşı aldığı, kirada oturduğu, aylık 650,00.TL kira ödediği, yalnız yaşadığı, üzerine kayıtlı mal varlığının olmadığı, davalı kadının; çalışmadığı, dul ve yetim maaşı olarak 400,00.TL aldığı, kira vermediği, ailesi ile kaldığının belirtildiği, İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama neticesinde, İlk Derece Mahkemesi kararının özeti bölümünde açıklandığı üzere, davacı erkeğin, davasının kısmen kabulü ile ödenmekte olan aylık 650,00.TL yoksulluk nafakasının aylık 450,00.TL'ye indirilmesine karar verildiği, verilen kararın usulüne uygun olarak taraflara tebliğ edildiği, davalı kadının istinaf kanun yoluna başvurmadığı, davacı erkeğin, yasal istinaf başvuru süresi içersinde istinaf dilekçesi özeti bölümünde açıklandığı üzere, ödenmekte olan yoksulluk nafakasının kaldırılmamasının usul ve yasaya aykırı olduğunu, dava tarihinin yanlış gösterildiğini, davalı lehine takdir edilen vekalet ücretinin hatalı olduğu gerekçesi ile istinaf kanun yoluna başvurduğu anlaşılmıştır.

Taraflarca sunulan, İlk Derece Mahkemesince toplanan tüm delillere ve davacı tarafından gösterilen istinaf nedenlerine göre yapılan incelemede; davacı tarafından ödenmekte olan yoksulluk nafakasının kaldırılması, olmadığı takdirde makul bir seviyeye indirilmesinin talep edildiği, davalı tarafın açılan davanın reddini talep ettiği, toplanan delillere göre, davalının, ekonomik durumunun yoksulluk durumunu ortadan kaldıracak seviyede olmadığı, yoksulluk nafakası ihtiyacına devam ettiği, İlk Derece Mahkemesince, yoksulluk nafakasının kaldırılmasına ilişkin talebinin reddine ilişkin hüküm fıkrasının, toplanan delillere, tarafların ekonomik ve sosyal durumlarına, usul ve yasaya uygun olduğu, İlk Derece Mahkemesince ödenmekte olan yoksulluk nafakasının, aylık 200,00.TL indirilerek, aylık 450,00.TL yoksulluk nafakası olarak devamına, ödenmekte olan nafakanın, dayanak kararda belirtildiği üzere, ÜFE artışına ilişkin kararın aynen devamına, ilişkin hüküm fıkrasının, toplanan delilere, tarafların ekonomik ve sosyal durumlarına, usul ve yasaya uygun olduğu, bu yönlerden davacının istinaf başvurusunun, 6100 sayılı HMK'nun 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği, ancak İlk Derece Mahkemesince dava tarihinin 23/10/2017 tarihi olmasına rağmen, İlk Derece Mahkemesince dava tarihi olarak, dava dosyasının yetkisizlik ile İlk Derece Mahkemesine gönderildiği ve esasa kayıt edildiği tarihin dava tarihi olarak 25/04/2018 tarihinin gerekçeli kararda gösterilmesinin, maddi hatadan kaynaklandığı, bu hatanın düzeltilmesi gerektiği, ayrıca davacı tarafından açılan davanın ödenmekte olan yoksulluk nafakasının kaldırılması, olmadığı takdirde indirilmesi talebine ilişkin olduğundan, davanın bu hali ile terditli yoksulluk nafakasının kaldırılması, olmadığı takdirde indirilmesine ilişkin açılan bir dava olduğu, İlk Derece Mahkemesince, hatalı değerlendirme yapılarak, davalı lehine vekalet ücreti takdir edilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu, davacının bu yöndeki istinaf başvurusunda haklı olduğu, bu yönlerden davacının istinaf başvurusunun kabulü ile dava tarihinin düzeltilerek, davalı yararına takdir edilen vekalet ücreti yönünden hüküm fıkrasının ortadan kaldırılmasına, oy birliği ile karar vermek gerekmiş aşağıdaki hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM:

Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;

1- Davacı tarafın, Mersin 2.Aile Mahkemesi'nin 11/09/2018 tarih,2018/282 Esas ve 2018/577 Karar sayılı ilamında, dava tarihinin yanlış gösterilmesi, davalı lehine vekalet ücreti takdirine yönelik İstinaf başvurusunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi'nin 6 no'lu hüküm fıkrasının tüm sonuçları ile birlikte ortadan kaldırılmasına,

6100 sayılı HMK.'nun 353/1-b-2 maddesi gereğince bu konuda yeniden düzenleme yapılması gerektiğinden;

a) Davacı tarafından, açılan davanın, dava tarihinin 23/10/2017 olduğunun tespitine, İlk Derece Mahkemesinin kararının da gösterilen dava tarihinin 23/10/2017 olarak düzeltilmesine,

2- Davacı vekilinin, Mersin 2.Aile Mahkemesi'nin 11/09/2018 tarih,2018/282 Esas ve 2018/577 Karar sayılı ilamında, İlk Derece Mahkemesi'nin "davanın kısmen kabulü ile kısmen reddine, mersin 3. aile mahkemesi'nin 23/02/2017 tarih, 2016/265 esas, 2017/97 karar sayılı kararı ile davalı için hükmedilen aylık 650,00.-TL yoksulluk nafakasının dava tarihinden itibaren aylık 200,00.-TL indirilerek aylık 450,00.-TL'ye düşürülmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, bahsi geçen ilamda nafakadaki gelecek yıllardaki ÜFE artışına ilişkin kararın aynen devamına," ilişkin hüküm fıkrası ve diğer yönlerden, davacı tarafın istinaf başvursunun,6100 sayılı HMK'nun 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan reddine,

3- Davacı tarafından, istinaf başvurusu nedeni ile yatırılan 35,90.TL istinaf karar ilam harcının, davacının istinaf başvurusu kısmen kabul edildiğinden, kendisine iadesine,

4- Davacının, istinaf nedeni ile yapmış olduğu 98,10.TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı, 1 adet tebligat gideri 14,00.TL, dosyanın gidiş-dönüş masrafı 39,00.TL olmak üzere toplam 151,10.TL yargılama giderinin, davacının istinaf başvurusunun kısmen kabulüne karar verildiğinden, davalıdan alınarak, davacıya ödenmesine,

5- Davacının, istinaf nedeni ile yatırmış olduğu gider avansından kullanılmayan kısmının, kendisine iadesine,

6- İstinaf incelmesi duruşmalı yapılmadığından, takdiren davacı lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,

7- Kararın İlk Derece Mahkemesince taraflara tebliğe çıkarılmasına,

Dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde 6100 sayılı HMK.'nun 362/1-a maddesi uyarınca oybirliği ile kesin olarak karar verildi. 17.04.2019.