DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL-TENKİS
Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil, tenkis davası sonunda, yerel mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, davalı vekilinin istinafı üzerine ... Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi tarafından istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin olarak verilen karar davalı vekili tarafından yasal süre içerisinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 01.04.2021 Perşembe günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davalı vekili Avukat ... geldi, davetiye tebliğine rağmen temyiz edilen tereke idare memuru ... vekili Avukat v.d. gelmedi, yokluklarında duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekilin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:
-KARAR-
Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescili, olmadığı takdirde tenkis isteğine ilişkindir.
Davacılar, mirasbırakan anneleri ...’ın 267 ada 4 parsel sayılı taşınmazdaki ½ payını davalı oğlu ...’a ölünceye kadar bakma akdi ile temlik ettiğini, mirasbırakana kızı ...’in baktığını, devrin mal kaçırma amacıyla muvazaalı olarak yapıldığını ileri sürerek tapu kaydının iptali ile mirasbırakan adına tesciline karar verilmesini istemişler, aşamada ...’ın terekesine ... temsilci olarak atanmıştır.
Davalı, ...’in başka bir yerde ikamet ettiğini, mirasbırakana bakmasını mümkün olmadığını, üzerine düşen bakım yükümlülüğünü yerine getirdiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş, davalı vekilinin istinafı üzerine ... Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi tarafından istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden; mirasbırakan ...’ın 267 ada 4 parsel sayılı taşınmazdaki ½ payını 27.08.2010 tarihinde davalı oğlu ...’a ölünceye kadar bakma akdi ile temlik ettiği, mirasbırakanın 03.01.2014 tarihinde öldüğü, geriye mirasçı olarak çocukları ..., ...,...,..,...,..,..ve ... ile ölü kızı ...’ın çocukları ... ve ..., ölü kızı ..in çocukları ... ve ..., ölü kızı ...’ın çocukları ... ve ...’ın kaldığı, Tarsus 2. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2015/4 tereke, 2015/11 karar sayılı ilamı ile ...ın terekesine temsilci olarak ...’in atandığı anlaşılmaktadır. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun (TBK) m. 611. maddesine göre ölünceye kadar bakıp gözetme sözleşmesi, taraflarına karşılıklı hak ve borçlar yükleyen bir akittir. (818 s. Borçlar Kanununun (BK) m. 511). Başka bir anlatımla ivazlı sözleşme türlerindendir. Bu sözleşme ile bakım alacaklısı, sözleşme konusu malın mülkiyetini bakım borçlusuna geçirme; bakım borçlusu da bakım alacaklısına yasanın öngördüğü anlamda ölünceye kadar bakıp gözetme yükümlülüğü altına girer. (TBK m. 614 (BK) m. 514)).
Hemen belirtmek gerekir ki, bakıp gözetme koşulu ile yapılan temliki işlemin geçerliliği için sözleşmenin düzenlendiği tarihte bakım alacaklısının özel bakım gereksinimi içerisinde bulunması zorunlu değildir. Bu gereksinmenin sözleşmeden sonra doğması ya da alacaklının ölümüne kadar çok kısa bir süre sürmüş bulunması da sözleşmenin geçerliliğine etkili olamaz.
Kural olarak, bu tür sözleşmeye dayalı bir temlikin de muvazaa ile illetli olduğunun ileri sürülmesi her zaman mümkündür. En sade anlatımla muvazaa, irade ile beyan arasında kasten yaratılan aykırılık olarak tanımlanabilir. Böyle bir iddia karşısında, asıl olan tarafların akitteki gerçek ve müşterek amaçlarının saptanmasıdır. (TBK m. 19 (BK m. 18)). Şayet bakım alacaklısının temliki işlemde bakıp gözetilme koşulunun değil de, bir başka amacı gerçekleştirme iradesini taşıdığı belirlenirse (örneğin mirasçılarından mal kaçırma düşüncesinde ise), bu takdirde akdin ivazlı (bedel karşılığı) olduğundan söz edilemez; akitte bağış amacının üstün tutulduğu sonucuna varılır. Bu halde de Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu'nun 1.4.1974 gün ve 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı olayda, uygulama yeri bulur.
Miras bırakanın, ölünceye kadar bakıp gözetme karşılığı yaptığı temlikin muvazaa ile illetli olup olmadığının belirlenebilmesi içinde, sözleşme tarihinde murisin yaşı, fiziki ve genel sağlık durumu, aile koşulları ve ilişkileri, elinde bulunan mal varlığının miktarı, temlik edilen malın, tüm mamelekine oranı, bunun makul karşılanabilecek bir sınırda kalıp kalmadığı gibi bilgi ve olguların göz önünde tutulması gerekir.
Öte yandan, yargılamanın sağlıklı bir biçimde sürdürülebilmesi için, iddia ve savunma ile ilgili delillerin eksiksiz toplanması zorunludur. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 27. (1086 sayılı HUMK’nin 73.) maddesi uluslararası sözleşmeler ve Anayasanın 36. maddesiyle en temel yargısal hak olarak kabul edilen hukuki dinlenilme hakkı gözetilerek, mahkeme, tarafları dinlemeden, onların iddia ve savunmalarını bildirmeleri için usûlüne uygun olarak davet etmeden, açıklama ve ispat haklarını kullanmalarını sağlamadan hükmünü veremez. Bunun aksinin kabulü adil yargılanma hakkının ihlali sonucunu doğurur.
Somut olayda, davalının cevap dilekçesinde tanık deliline dayandığı ve aynı dilekçede beş tanık ismini bildirdiği, ancak mahkemece tanıklardan sadece bir tanesinin dinlenildiği görülmektedir.
Hal böyle olunca, davalı tarafından bildirilen tüm tanıklar dinlenerek yukarıdaki ilkeler uyarıca değerlendirme yapılması ve hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken tüm davalı tanıkları dinlenmeden savunma hakkı kısıtlanmak suretiyle işin esası bakımından yazılı olduğu üzere hüküm kurulması doğru değildir.
Davalının, değinilen yön itibariyle yerinde bulunan temyiz itirazının kabulü ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 373/1. maddesi uyarınca ... Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA, İlk Derece Mahkemesi kararının yukarıda yazılı nedenden dolayı 6100 sayılı HMK’nin 371. maddesi uyarınca BOZULMASINA, dosyanın kararı veren Tarsus 3. Asliye Hukuk Mahkemesine, kararın bir örneğinin ... Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesine gönderilmesine, bozma nedenine göre sair hususların şimdilik incelenmesine yer olmadığına, 24.11.2020 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Ücret Tarifesi gereğince gelen temyiz eden vekili için 3.050.00.-TL. duruşma vekâlet ücretinin temyiz edilenlerden alınmasına, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 01/04/2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.