Davacı vekili, taraflar arasında 01/04/2018 tarihinde yürürlüğe giren "Marka Danışmanlık Sözleşmesinin" imzalandığını ve sözleşme gereğince müvekkilinin üzerine düşen edimleri yerine getirdiğini, davalı tarafça sözleşmeden doğan borçların zamanında ödenmediğini, 18/06/2018 tarihinde davalı tarafça müvekkiline mobing uygulandığını ve müvekkilinin edimlerinin yerine getirilmesinin fiilen engellendiğini ve sonrasında davalı tarafça sözleşmenin tek taraflı olarak feshedildiğini, haksız fesih nedeniyle müvekkilinin zarara uğradığını belirterek, şimdilik 1.000,00 TL'nin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Mahkemece; arabulucuya başvurulmadan dava açılmış olması karşısında, davanın TTK'nun 5/A, 6325 sayılı Kanunun 18/A-2, HMK'nun 114/2 ve 115/2 maddeleri uyarınca dava şartı yokluğu nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmiş, davalı yararına vekalet ücretine hükmedilmemiştir. Davalı istinaf dilekçesi ile, davanın dava şartı eksikliği nedeniyle usulden reddedildiği halde davalı lehine vekalet ücretine hükmedilmemesinin yerinde olmadığını; İstanbul 5. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2018/769 E. Sayılı dosyasından verilen tefrik kararı kesinleşmediğinden, tefrik ile 2020/68 esasını alan davanın derdestlik nedeniyle açılmaması gerektiğini; derdestlik nedeniyle yargılamanın huzurdaki dosya üzerinden devamının da imkanı olmadığını, gerekçeli karardaki usulsüz tebligat nedeniyle dosyaların red ve tefrik kararlarının kesinleşmediğini; 2019/346 Esas sayılı kısmi davanın açıldığı 13/06/2019 tarihinde uyuşmazlığın niteliği itibariyle arabuluculuk dava şartı olmasına karşın bu şart tamamlanmaksızın dava açıldığını; dosyaların birleştirilmesinde HMK m.166 uyarınca yasaya uygunluk olmadığını; birleştirme ve tefrik kararlarının müvekkili şirkete usulüne uygun tebliğ edilmemesi ve derdestlik itirazlarının mahkeme tarafından reddedilerek hüküm İstanbul 5. Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 2020/68 Esas sayılı dosyası üzerinden verildiğinden, bu kez bu kararlara karşı istinaf yoluna başvurulduğunu belirterek, mahkemenin 2018/769 Esas ve İstanbul 12. Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 2019/346 Esas sayılı dosyalarından verilen birleştirme ve tefrikine dair kararlar kesinleşmediğinden, derdestlik nedeniyle yeni dava açılması ve yargılamanın yapılması yasaya ve usule aykırı olduğundan kararların kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Dava dosyasının incelenmesinde; İstanbul 5. Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 2018/769 Esas sayılı dosyasının 16/08/2018 tarihinde; İstanbul 5. Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 2018/793 Esas sayılı dosyasının 04/09/2018 tarihinde; İstanbul 4. Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 2018/792 Esas sayılı dosyası 07/09/2018 tarihinde açıldıkları; her üç dosyanın 2018/769 Esas sayılı dosyada birleştirilmelerine karar verildiği ve birleşen dosya üzerinden yapılan yargılama neticesinde mahkemece 2018/769 Esas sayılı dosyanın dava şartı yokluğu nedeniyle reddine; birleşen 2018/792 Esas ve 2018/793 Esas sayılı dosyaların bu dosyadan tefriki ile başka esasa kaydedilmesine karar verildiği; tefrikine karar verilen 2018/792 Esas sayılı dosyanın İstanbul 5. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2019/172 Esasına, 2018/793 Esas sayılı dosyanın İstanbul 5. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2019/184 Esasına kaydedilerek 2019/172 Esas sayılı dosya ile birleştirilmesine karar verilerek 28/01/2020 tarihinde esas dosyadan tefrikine karar verildiği ve 2020/68 esasa kaydedildiği anlaşılmaktadır. İstanbul 5. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2018/769 Esas ve 2019/279 Karar sayılı dosyasına ait kararın davalı şirket adresine tebliğe çıkarıldığı, kararın usulüne uygun tebliğ edildiği, davalı vekilinin 02/03/2020 tarihli istinafının 2018/769 Esas yönünden süresinde olmadığı; 769 Esas sayılı dosya kesinleştiğine göre derdestlik itirazının da yerinde olmadığı, mahkemece bu doğrultuda verilen kararda bir yanlışlık olmadığı anlaşılmıştır.01.01.2019 tarihinde yürürlüğe giren ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 5. maddesinden sonra gelmek üzere, ticari davalarda, dava konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartı olduğu düzenlenmiş ve ayrıca 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanununun 18/A maddesinin 2. bendinde, "arabulucuya başvurulmadan dava açıldığının anlaşılması hâlinde herhangi bir işlem yapılmaksızın davanın, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilir" düzenlemesi yapılmıştır. Somut olayda; birleşen 2019/346 esas sayılı dosyasında, dava açıldıktan sonra arabuluculuğa başvurulması nedeniyle mahkemece dava şartı yokluğundan davanın reddedilmesinde bir hata yok ise de kendisini vekille temsil ettiren davalı lehine Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi'nin 7. maddesi uyarınca tarifenin 2. kısmının 2. bölümü gereğince maktu vekâlet ücreti tayini gerekirken, mahkemece vekâlet ücretine hükmedilmemesi hatalı olduğundan, davalı vekilinin istinaf talebinin kabulü ile, yerel mahkeme kararının HMK'nın 353/1-b-2. bendi gereğince kaldırılarak vekalet ücreti yönünden yeniden hüküm kurulmasına karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;A) 1-Davalı vekilinin istinaf talebinin KISMEN KABULÜNE,2-İstanbul 5. Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 03/02/2020 tarih ve 2020/68 esas, 2020/91 karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,3- 7155 sayılı Kanunun 20.maddesi ile 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununa eklenen 5/A maddesi ve 7155 sayılı Kanunun m.23 ile 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanununa eklenen 18/A-2.maddesi uyarınca Arabulucuya başvurulmadan dava açılmış olması karşısında, davanın TTK'nun 5/A,6325 sayılı Kanunun 18/A-2 HMK'nun 114/2 ve 115/2 maddeleri uyarınca dava şartı yokluğu nedeniyle davanın usulden REDDİNE;B) İLK DERECE MAHKEMESİ YÖNÜNDEN1-Alınması gereken 59,30 TL maktu karar ve ilam harcından davacı tarafça peşin olarak yatırılan 44,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 14,90 TL harcın davacıdan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA,2-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, 3-Davalı tarafından yapılan 241,00 TL posta ve teblbigat masrafının davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
4-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte olan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca 4.080,00 TL vekâlet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,5-Taraflarca yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın hüküm kesinleştiğinde ve istek halinde yatıran tarafa iadesine, C) İSTİNAF İNCELEMESİ YÖNÜNDEN1-Davalı tarafından yatırılan 54,40 TL istinaf karar harcının hüküm kesinleştiğinde ve talep halinde davalı tarafa iadesine,2-Davalı tarafından yapılan 148,60 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı, 41,50 TL posta gideri olmak üzere toplam 190,10 TL istinaf yargılama giderinin davacıdan alınarak davalı tarafa verilmesine, 3-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından davalı yararına vekâlet ücreti takdirine yer olmadığına,Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı HMK'nın 361. maddesi gereğince kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay'da temyiz yolu açık olmak üzere 14/01/2021 tarihinde oybirliği ile karar verildi.