Miras Ortaklığı - Önalım Hakkına Dayalı Tapu İptali Ve Tescil İstemi
Yargıtay 14. Hukuk Dairesi
Esas No : 2016/14615
Karar No : 2020/2531
Karar Tarihi : 2020-03-03





Özet:

  • Dava, önalım hakkına dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir. 
  • Önalım hakkının kullanılmasında davacının dayandığı pay elbirliği mülkiyetine konu ise tüm ortakların birlikte dava açması veya birinin açtığı davaya diğerlerinin muvafakat etmesi gerekir. Çünkü bu gibi hallerde 11.10.1982 gün 3/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca davanın tereke adına açıldığının kabulü gerekir. 
  • Muvafakat duruşmaya gelip bu konuda beyanda bulunmakla veya imzası noterce onaylı muvafakat belgesi ibraz edilmesi suretiyle yahut davacı adına davayı takip eden avukata vekalet verilmesi ile sağlanabilir. 
  • Bu yolda ortakların tümünün muvafakatı sağlanamazsa Türk Medeni Kanununun 640. maddesi hükmü uyarınca miras bırakanın terekesine görevli mahkemede temsilci atanması için davacıya süre verilir. 
  • Temsilci davacı dışında biri olursa davacının sıfatı biter, davayı temsilci takip eder. 
  • Dava hakkına ilişkin olan bu hususun hakim tarafından kendiliğinden öncelikle nazara alınması gerekir.
 
Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 09.06.2015 gününde verilen dilekçe ile önalım hakkına dayalı tapu iptali ve tescil talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 10.05.2016 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:

K A R A R

Dava, önalım hakkına dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.

Davacı vekili, müvekkilinin maliki bulunduğu 697 parsel sayılı taşınmazın dava dışı önceki paydaşı tarafından 1/5 payının 04.06.2015 tarihinde davalıya satıldığını, müvekkiline satışla ilgili noter bildirimi yapılmadığını ileri sürerek önalım hakkı nedeniyle tapuda davalı adına kayıtlı payın iptali ile müvekkili adına tescilini talep etmiştir.

Davalı vekili, taşınmazın 20 yılı aşkın zamandır fiilen taksim edilmiş olduğunu, davacının kötü niyetli olduğunu belirterek açılan davanın reddini savunmuştur.

Mahkemece, taşınmazın fiilen taksim edilmiş olması nedeniyle reddine karar verilmiştir.

Hükmü, davacı vekili temyiz etmiştir.

Önalım hakkı paylı mülkiyet hükümlerine tabi taşınmazlarda bir paydaşın taşınmaz üzerindeki payını kısmen veya tamamen üçüncü bir kişiye satması halinde diğer paydaşlara bu satılan payı öncelikle satın alma yetkisi veren bir haktır. Bu hak paylı mülkiyet ilişkisi kurulduğu anda doğar ve satışın yapılmasıyla kullanılabilir hale gelir.

Önalım hakkının kullanılmasında davacının dayandığı pay elbirliği mülkiyetine konu ise tüm ortakların birlikte dava açması veya birinin açtığı davaya diğerlerinin muvafakat etmesi gerekir. Çünkü bu gibi hallerde 11.10.1982 gün 3/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca davanın tereke adına açıldığının kabulü gerekir. Muvafakat duruşmaya gelip bu konuda beyanda bulunmakla veya imzası noterce onaylı muvafakat belgesi ibraz edilmesi suretiyle yahut davacı adına davayı takip eden avukata vekalet verilmesi ile sağlanabilir. Bu yolda ortakların tümünün muvafakatı sağlanamazsa Türk Medeni Kanununun 640. maddesi hükmü uyarınca miras bırakanın terekesine görevli mahkemede temsilci atanması için davacıya süre verilir. Temsilci davacı dışında biri olursa davacının sıfatı biter, davayı temsilci takip eder. Dava hakkına ilişkin olan bu hususun hakim tarafından kendiliğinden öncelikle nazara alınması gerekir.

Somut olaya gelince, dava konusu taşınmazdaki 1/5 payı davalının 04.06.2015 tarihinde 30.000,00TL bedelle satın aldığı, dava dosyası içerisindeki tapu kaydından anlaşıldığı üzere taşınmazın 4/5 payı üzerinde davacı ve dava dışı ...nin elbirliği halinde malik olduğu, davacının dayandığı pay elbirliği mülkiyetine konu olduğu için yukarıda belirtilen ilkeler doğrultusunda davacının tereke adına dava açtığı gözetilerek davada iştirakin sağlanması gerektiği düşünülmeksizin, yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bu nedenle kararın bozulması gerekmiştir.

SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 03.03.2020 gününde oybirliği ile karar verildi.

kaynak: (www.corpus.com.tr)