Mazeret Dilekçesi Ekinde Belge Sunulmamış Olsa Dahi Davayı Uzatma Amacı Olmayan Tarafın Mazereti Kabul Edilmelidir
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi
Esas No : 2021/878
Karar No : 2021/1068
Karar Tarihi : 2021-04-08





MAHKEMESİ: İSTANBUL 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

DAVANIN KONUSU: Alacak

Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin 01/04/2016 tarihli elektrik abonelik sözleşmesi ile davalı şirketten elektrik enerjisi alımı konusunda anlaştıklarını, sözleşme ilişkisi süresinde müvekkili şirketin aylık enerji tüketim faturalarını ... Kars Şubesindeki hesabından otomatik ödeme talimatı vererek ödediğini, son ödeme tarihi olan 20/06/2016 tarihinde 1.695,42-TL bedelli faturanın müvekkili şirketin otomatik ödeme talimatı verdiği ... Kars Şubesindeki hesabında son ödeme tarihinde bakiye bulunmadığı için ödenemediğini, bunun üzerine davalı şirketin yazılı olarak herhangi bir fesih bildiriminde bulunmadan sözleşmeyi fiilen feshederek dava konusu 15/09/2016 tarihli 8.936,67-TL tutarında cayma bedelini içeren faturayı düzenleyerek müvekkili şirketin anılan hesabından bu tutarı tahsil ettiğini, müvekkili şirketten hukuka aykırı olarak davalı şirketin tahsil ettiği 8.936,67-TL'nin tahsil edildiği tarih olan 29/01/2017 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalı şirketten alınarak müvekkili şirkete ödenmesine karar verilmesini, yargılama gideri ile vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Yetki ve görev itirazlarının olduğunu, dosyanın yetkili İstanbul Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilmesi gerektiğini, davacı şirket ile müvekkili arasında 381165 Müşteri Numarası ile ...-ENDEKSLİ ELEKTRİK Tarife Paketi Kullanım Şartları ile Ticari Elektrik Abonelik Sözleşmesi imzalandığını, takibe konu fatura incelendiğinde indirim bedeli (sağlanan fayda), cayma bedeli ve tüketin bedelinden oluştuğunu, borçlu davacının imzalamış olduğu sözleşme kapsamında yararlandığı tarife ve kullandığı indirim karşısında sözleşmede belirtilen süre boyunca abonelikte kalmayı taahhüt ettiğini, bu taahhüdün yerine getirilmemesi durumunda davacı/müşteri/borçlu tarafından ödenmesi gereken cezai şart/cayma bedelinin yine imzalanan sözleşmede ve tarife şartlarında öngörüldüğünü, davalı borçlunun imzaladığı sözleşme tarife şartlarından da anlaşılacağı üzere kendisine sağlanan faydanın iadesini de kapsadığını, tacir sıfatına haiz davacı borçlunun kendisine sözleşme gereği sunulan faydadan yararlanmasına rağmen sözleşme gereği kendisine düşen yükümlülükleri yerine getirmediğini, bu nedenle yine sözleşme eklerinde belirtildiği gibi fayda sağladığı indirim bedeli kendisinden cayma bedeline eklenerek talep edildiğini, ancak borçlarına TTK nın yasal süreleri ve gerekse Elektrik Abonelik Sözleşmesinin 5.6. maddesi çerçevesinde 8 günlük süre zarfında herhangi bir itirazda bulunmayarak borcu bu şekilde kabul etmelerine ve ödeme yapmamalarına rağmen davacının huzurdaki davayı açtığını, borçlunun faize yönelik yapmış olduğu itirazlarının da yerinde olmadığını, ... Elektrik Abonelik Sözleşmesi’nin 5.5. maddesi "Faturada belirtilen son ödeme tarihinden sonra yapılan ödemeler için ... tarafından günlük bazda ve faturalarda belirtilen oranda gecikmeli gün sayısı kadar gecikme faizi uygulanır. Uygulamadaki güncel gecikme faizi oranları aboneye gönderilen faturalarda bildirilir" şeklinde düzenlenmiş olup faturalarda belirtilen gecikme faizleri aylık %5 olduğu davacı borçlunun bilgisi ve kabulü dahilinde olduğunu belirterek, davacının haksız davasının reddine, yargılama gideri ile vekalet ücretinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir. Dava, ticari abonelik sözleşmesi kapsamında ödenen fatura bedelinin istirdadı talebine ilişkindir. İlk derece mahkemesince; "Taraflarca takip edilmeyen dosyanın 6100 sayılı HMK'nun 150. maddesi gereğince işlemden kaldırılmasına, basit yargılama usulüne tabi dava ikinci kez takipsiz bırakıldığından davanın açılmamış sayılmasına,

" karar verilmiştir. İlk derece mahkemesi kararı davacı vekilince istinaf edilmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; "Müvekkil Şirket adına Kars 1. Asliye Hukuk Mahkemesi'ne Tüketici Mahkemesi sıfatıyla açılan abonelik sözleşmesi davası üzerine Yerel Mahkeme davalı tarafın yetki itirazını ve davayı ticari bir dava olarak kabul edip Asliye Ticaret Mahkemesi sıfatıyla kararın kesinleşmesi ve talep halinde dosyanın yetkili ve görevli İstanbul Asliye Ticaret Mahkemesi'ne gönderilmesine karar verildiği, dosya İstanbul Anadolu 6. Asliye Ticaret Mahkemesi'ne tevzi edildiği, Mahkeme 04/01/2018 tarihli inceleme tutanağı ile davanın tahkikat aşamasına geçilmesine ve HMK 140/5 maddesi uyarınca iki haftalık kesin süre verildiği 08/05/2018 tarihine tahkikat duruşmasını bırakıldığı, Mahkeme yazılı yargılama usulüne göre yargılamaya devam karar verdiği, dava yargılama yazılı yargılama usulüne tabi olup bu şekilde yürütüldüğünden mazereti kabulü edilmediği, basit yargılama usulüne göre yargılama yapıldığı kabulle davanın açılmamış sayılamasına karar verildiği, Yetkisizlikle dosya kendisine gönderilen İstanbul 6.Asliye Ticaret Mahkemesi de 06.10.2018 tarihli kararı ile yetkisizlik kararı verdiği bunun üzerine İstanbul 2.Asliye Ticaret Mahkemesi'ne tevzi edilen dosya üzerinden yargılamaya devam edilmiştir. Yerel Mahkeme iki kez bilirkişi incelemesi yaptırarak kanıtları toplar ve dosya karar aşamasına gelmiştir. Bu aşamada 24.12.2020 tarihinde UYAP üzerinden avukatın gönderdi mazeret dilekçesi 25.12.2020 tarihli oturumda mazeretin kabul edilmediği basit yargılama usulüne göre yargılama yapılıyormuş gibi davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiştir. Yerel Mahkemelerin, hakkın kötüye kullanılması hariç, avukatların gönderdikleri mazeret dilekçelerinde belgeye dayalı olmasını aramalarının mesleki saygı anlamında doğru olmadığını belirtmiştir. Yazılı yargılama usulüne tabi davada basit yargılama usulü ile yargılamaya devam ediliyormuş gibi karar verilmesi hukuka uygun olmadığını belirtmiş, yapılacak istinaf incelemesi sonucu İstanbul 2.Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 2019/53E.-2020/696K.sayılı, 25.12.2020 tarihli davanın açılmamış sayılmasına ilişkin kararının istinaf kanun yoluyla incelenerek kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. " 6100 sayılı HMK'nun 355 md gereğince, istinaf sebepleri ile sınırlı olarak yapılan incelemeye göre; Bilindiği üzere hukuk yargılamasına ilişkin kurallar, yargılamanın düzenli yapılması ve hakkın olabildiğince çabuk elde edilmesi amacını gerçekleştirmek için getirilmiştir. İşte hakkın elde edilmesi için birer araç olan bu kurallar amaca uygun somut bir görevin varlığı halinde uygulama alanı bulurlar. Aksi halde, araçla ulaşılması istenilen amaç arasında gerçek ve esaslı bağın bulunmaması anlamsızlığı (şekilcilik) ortaya çıkarır. Mahkemelerin amacı, ne olursa olsun uyuşmazlıkları ortadan kaldırmak değil, pozitif hukukun ölçüsünde, hakkı belirleyerek sonuca ulaşmaktadır. Bu nedenle geciken adaletin adaletsizlik olduğu düşünülerek, davaların uzamasını veya uzatılmak istenmesini engellemek üzere getirilen usul kuralları, kanunun amacına uygun olarak kullanılmalı, davanın reddi için bir araç sayılmamalıdır.(Yargıtay HGK'nun 2014/21-2371 Esas, 2017/263 Karar nolu 15/02/2017 tarihli ilamı) Somut uyuşmazlığın incelenmesinde;ilk derece mahkemesindeki 25/09/2020 tarihli celse de davacı vekilinin mazeretinin kabulüne ve ... A.Ş ve ...'a müzekkere yazılmasına karar verilerek yeni duruşma gününün tebliğ edildiği,davacı vekilinin 25/12/2020 tarihli duruşma günü için 24/12/2020 tarihli dilekçesi ile''Aynı gün Kars icra dairelerindeki günlü işleri nedeniyle mazeretinin kabulü ile ... Şirketinden gelen yazı cevabına diyecekleri olmadığını beyanla yokluklarında davanın kabulüne karar verilmesinin ''talep ettiği ancak mahkemece tevsik edici belge sunulmadığı gerekçesiyle reddine, davanın davalı tarafça da takip edilmemesi nedeniyle HMK 'nın 150. Maddesi uyarınca işlemden kaldırılmasına dava basit yargılama usulüne tabi olduğundan iki kez takip edilmeyen davanın açılmamış sayılmasına karar verildiği anlaşılmaktadır. Ne var ki, davacı vekilinin mahkemece kabul edilmeyen söz konusu mazeretinin haklı bir mazeret olduğu ve özellikle davanın niteliği gereği davacı tarafın davayı uzatmakta hukuki yararı bulunmadığı gözetilerek mazeretin kabul edilmesi gerekli iken, mazeretin reddine dair verilen kararın usul kurallarının ruhuna ve özüne uygun düşmemiştir. Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK'nın 353/1-a-5 maddesi uyarınca kabulü ile kararın kaldırılmasına, davanın yeniden görülmesi için dava dosyasının mahkemesine gönderilmesi gerektiği anlaşılmakla aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

KARAR: Yukarıda açıklanan nedenlerle; Davacının istinaf başvurusunun kabulü ile, kararın, HMK 353/1-a-5 maddesi uyarınca kaldırılmasıyla, yeniden yargılama yapılıp bir karar verilmek üzere dosyanın ilk derece mahkemesine geri gönderilmesine, Peşin alınan istinaf karar harcının istinaf edene isteği halinde iadesine, İstinaf sebebiyle yatırılan gider avansı bakiyesi varsa karar kesin olmakla istinaf edene ilk derece mahkemesince iadesine, Dair dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda HMK 353/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 08.04.2021