Suç ve karar tarihinde yürürlükte bulunan 556 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 61/A-1 maddesinde düzenlenen suçun soruşturulması ve kovuşturulması şikayete tabi olup, A. I. vekilinin şikayeti üzerine, sanığa ait işyerinde yapılan aramada toplam 20 adet üzerlerinde şikayetçi firma adına tescilli markaların bulunduğu taklit ürünlerin satışa arz edilmiş halde ele geçirildiği iddiası ile sanık hakkında marka hakkına tecavüz suçundan kamu davası açılmış ise de; Marka hakkına tecavüz suçlarında şikayet hakkı, münhasıran marka sahibine ait olup, tescilli markanın sahibi olan ve marka korumasından doğan hakları tecavüze uğrayan gerçek veya tüzel kişiler şikâyetçi olabilir.
Başka bir ifade ile, şikâyet hakkını kullanacak marka sahibi Türk Patent ve Marka Kurumu nezdinde tutulan marka sicilinde, adına markanın tescil edildiği gerçek veya tüzel kişidir. Şikâyet hakkı şahsa sıkı sıkıya bağlı bir hak olduğundan bu hakkın başkaları tarafından kullanılması mümkün değildir.
Hak sahibi kişiler şikâyet tarihinde, şikâyette bulunma yetkisini veren vekâletname bulunmak koşulu ile avukatları vasıtasıyla da şikâyette bulunabilir. Davaya vekalet konusu 6100 sayılı HMK’nin 71-83. maddelerinde düzenlenmiş olup, hem HMK’da hem de Türk Borçlar Kanununda vekaletnamelerin herhangi bir şekil şartına bağlı olmadığı kabul edilmiştir. Şikayet hakkını kullanma konusunda asıl olanın vekalet verenin iradesi olduğu yönündeki ilke ışığında somut olaya gelince;
Dosya içerisinde mevcut olan ve A. I. yetkilisi tarafından ... irtibat bürosu yetkilisi ...’e verilen asıl vekaletnamenin içeriğinde “Bir gümrük davası ya da başka bir davayı takip etme anlaşması vaka bazında mektup, faks veya e-posta iletişimi ile yapılacaktır.” şeklindeki kısıtlamanın bulunması ve Dairemizin 04.07.2019 tarihli tevdii kararına rağmen şikayetçi firma vekilinin, sanık hakkında şikayet hakkının kullanılması amacıyla ve şikayet tarihini kapsar şekilde marka sahibi firma yetkilisi tarafından kendilerine verilmiş izin içeren mektup, faks veya elektronik posta iletisi aslını veya tercümesinin onaylı örneklerini dosyaya ibraz edemediği, suç tarihinden sonra düzenlenen vekaletnamenin de sonuca etki etmeyeceği anlaşıldığından, davaya katılma ve hükmü temyize yetkisi olmayan şikayetçi vekilinin 5320 sayılı Kanun'un 8/1. maddesi gereğince yürürlükte bulunan 1412 sayılı CMUK’nin 317. maddesi uyarınca tebliğnameye aykırı olarak TEMYİZ İSTEMİNİN REDDİNE, 20.02.2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.