Özet:
- Davacı vekili, "müvekkili şirketi kontakt lens sektöründe dünyanın 100'den fazla ülkesinde faaliyet gösterdiğini ve dünyanın en büyük 3.kontakt lens üreticisi olduğunu, diğer markaları yanında, ... markasının da 1993 yılından beri 9.sınıftaki gözlükler ve lensler dahil dünyanın bir çok ülkesinde 5. Ve 9. Sınıfta tescilli olduğunu, OHM nezdinde de "......" marka tescilleri bulunduğunu, bu markaların uzun süredir Türkiye'de de kullanıldığını,
- Davalının da bu sektörde bulunduğunu ve müvekkilinin markasının tanınmışlığından haksız bir biçimde yararlanmak için ... markasının 5.ve 9.sınıfta tescil ettirdiğini, bu marka için müvekkilinin 2013/51119 nolu başvurunun davalıya ait marka tescili nedeniyle reddedildiğini, davalının ....nolu marka tescilinin kötüniyetli tescil olduğunu,
- Aynı sektörde bulunan davacının müvekkilinin markasını bilmemesinin düşünülemeyeceğini böylece KHK'nın 7/1-1 maddesiyle TRIPS 16/3 maddesi gereği ve kötüniyetli tescil gereği davalı markalarının hükümsüzlüğü gerektiğini, ayrıca davalının bu markayı kullanmadığını, bu nedenle kullanmama nedeniyle de markanın iptali gerektiğini" iddia ile davalıya ait ... ibareli ... markanın hükümsüzlüğünü ve iptalini talep ve dava etmiştir.
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 2. FİKRİ VE SINAİ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 15/11/2016
NUMARASI : 2014/117 E. - 2016/89 K.
DAVANIN KONUSU: Marka (Marka Hükümsüzlüğünden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 18/09/2019
Dairemizin 25.12.2017 tarihli, 2017/1330 E. - 2017/38858 K.sayılı kararı, Yargıtay 11.HD'nin 29.04.2019 tarihli, 2018/1570 E. - 2019/3225 K.sayılı ilamıyla bozulmuş olmakla, duruşmalı yapılan inceleme sonucu;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü :
Davacı vekili, "müvekkili şirketi kontakt lens sektöründe dünyanın 100'den fazla ülkesinde faaliyet gösterdiğini ve dünyanın en büyük 3.kontakt lens üreticisi olduğunu, diğer markaları yanında, ... markasının da 1993 yılından beri 9.sınıftaki gözlükler ve lensler dahil dünyanın bir çok ülkesinde 5. Ve 9. Sınıfta tescilli olduğunu, OHM nezdinde de "......" marka tescilleri bulunduğunu, bu markaların uzun süredir Türkiye'de de kullanıldığını, davalının da bu sektörde bulunduğunu ve müvekkilinin markasının tanınmışlığından haksız bir biçimde yararlanmak için ... markasının 5.ve 9.sınıfta tescil ettirdiğini, bu marka için müvekkilinin 2013/51119 nolu başvurunun davalıya ait marka tescili nedeniyle reddedildiğini, davalının ....nolu marka tescilinin kötüniyetli tescil olduğunu, aynı sektörde bulunan davacının müvekkilinin markasını bilmemesinin düşünülemeyeceğini böylece KHK'nın 7/1-1 maddesiyle TRIPS 16/3 maddesi gereği ve kötüniyetli tescil gereği davalı markalarının hükümsüzlüğü gerektiğini, ayrıca davalının bu markayı kullanmadığını, bu nedenle kullanmama nedeniyle de markanın iptali gerektiğini" iddia ile davalıya ait ... ibareli ... markanın hükümsüzlüğünü ve iptalini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde, "müvekkilinin 25 yıldır lens sektöründe bulunduğunu ... markasını 2008 yılında tescil ettirdiğini, müvekkilinin tescil ettirdiği bu markayı bugüne kadar kullanmamış olmasının ileride de kullanmayacağı anlamına gelmediğini, iddia edilen haksız tescilin şartlarının gerçekleşmediğini" savunarak istinaf isteminin reddini istemiştir. Mahkeme 15.11.2016 tarihinde kötüniyetli tescil nedeniyle süreye bağlı olmaksızın hükümsüzlük davası açılabileceği davalının grup şirketi olan ... AŞ'nin davacıya ait ... markalı markaları Türkiye'de pazarladığı, dava konusu markanın kötü niyetli tescil nedeniyle hükümsüzlüğüne, kullanmama nedeniyle de iptaline karar vermesi gerektiği gerekçesiyle davanın kabulüne, davalı adına tescilli... nolu ... ibareli markanın hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine karar vermiştir. Bu karara karşı davalı vekili 06.02.2017 harç tarihli istinaf dilekçesiyle istinaf isteminde bulunmuş ve "davacı geçerli bir vekaletname sunmadan, geçersiz vekaletname ile dava açarak mahkemeyi yanılttığını, verilen vekaletin dava vekaletnamesi değil marka tescil amacıyla ...Sınai Mülkiyet Hizmetleri Ltd Şirketi'nin TPE nezdinde işlem yapmak üzere verilen bir vekaletname olduğunu, noter tasdikli olmadığını geçerli vekaletnamenin iste 8 ay sonra sunulabildiğini, gecikmesinde sakınca bulunan bir durum olmadığından davanın açılmamış sayılması gerektiğini, müvekkilinin kötü niyetli olmadığını, davacının tanınmış olduğunun iddia ettiği markasının bir çok ülkede tescil ettirmesine rağmen Türkiye'de tescil ettirmediğini, zaman aşımı itirazlarının kötü niyet gerekçesiyle reddedilmesinin ve doğru olmadığının davanın 6-7 yıl geçtikten sonra açılmış oluşu nedeniyle MK 2 anlamında hakkın kötüye kullanıldığını, mahkemece davacının ... markasının tanınmış marka olmadığı kabul edilmesine rağmen 7 yıl geçtikten sonra açılan bu davanın reddi gerektiğini, davacının müvekkilinin markasının tescilinden başından beri haberdar olduğunu, sessiz kalma yoluyla hak kaybının gerçekleştiğini, davacının Paris Sözleşmesi 25 madde gereği sahip olduğu rüçhan hakkının kendi ülkesindeki tescilden itibaren 6 ay geçmesiyle sona erdiğini, müvekkilinin markayı kullandığını bildirmesine rağmen kullanmama nedeniyle de iptaline karar verilmesinin de doğru olmadığını" iddia ile kararın kaldırılmasını, davanın reddini talep etmiştir. Dairemizin 25/12/2017 tarihli 2017/1330 Esas- 2017/3885 Karar sayılı kararıyla; 6100 Sayılı HMK'nın 353/1-b-1 maddesi gereğince davalı taraf vekilinin yerinde görülmeyen istinaf isteminin esastan reddine karar verilmiştir. Davalı vekilinin temyiz başvurusu üzerine Yargıtay 11.Hukuk Dairesi'nin 29/04/2019 tarihli 2018/1570 Esas- 2019/3225 Karar sayılı ilamı ile; 6100 sayılı HMK'nın 353/1-b. 2. maddesi "Yargılamada eksiklik bulunmamakla beraber, kanunun olaya uygulanmasında hata edilip de yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığı takdirde veya kararın gerekçesinde hata edilmiş ise düzelterek yeniden esas hakkında duruşma yapılmadan karar verilir. " hükmü doğrultusunda Dairemizce, İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulması gerekirken HMK 353/1-b-1. maddesi uyarınca başvurunun esastan reddine dair karar verilmesi yerinde görülmediğinden, Dairemizin kararının re'sen bozulmasına karar verilmiştir. Yargıtay bozma ilamı ve duruşma günü taraf vekillerine tebliğ edilmiş, duruşmada hazır bulunan davacı vekilinin bozma kararına uyulmasını talep ettiği anlaşılmakla, usul ve yasaya uygun görülen bozma ilamına uyulmasına karar verilmiştir. Uyulmasına karar verilen Yargıtay bozma kararı doğrultusunda yapılan istinaf incelemesinde; davalı taraf davacı vekilinin 8 ay sonra vekaletname sunabildiğinden bahisle davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesini talep etmiş ise de, HMK'nun 77.maddesine aykırılık söz konusu olmadığından, bu yöne ilişkin istinaf isteminin yerinde olmadığı, davalı şirketin, dava dışı ... A.Ş. ile organik bağ içinde oluşu ve ... şirketinin de davacının ürünlerini Türkiye'de satmış oluşu, lens sektöründe davacı markasının davalı tarafından bilinmesi, davacı markasının 2001 yılından beri Topluluk Markası olarak EUIPO (OHIM) nezdinde tescilli oluşu ve tüm dosya kapsamı bir bütün olarak değerlendirildiğinde davalı tarafın dava konusu markasının tescil başvuru anında kötüniyetli olduğu kabul edilerek, dava açma süresine ve hükümsüzlük sebebine ilişkin itirazlar haklı bulunmadığından, dava konusu markanın kötüniyetli tescili nedeniyle MK'nun 2.maddesi gereğince ve Yargıtay HGK'nun 16/07/2008 tarihli ve 2008/11-501 Esas, 2008/507 Karar sayılı kararı uyarınca hükümsüzlüğüne karar verilmiş olmasında bir hukuka aykırılık bulunmadığı ve davacı vekilinin istinaf başvurusunda bulunmadığı, hükümsüzlük kararının tescilden itibaren markayı geçersiz kılması nedeniyle kullanmama nedenine dayalı iptal sebebine ilişkin mahkeme karar gerekçesinin ve bu yöne ilişkin istinaf isteminin sonuca etkili olmadığı kanaatiyle, davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, mahkeme kararının gerekçesi düzeltilerek yeniden karar verilmekle; HMK 353/1-b-2 maddesi gereğince ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın kabulü ile davalı adına tescilli 2007/51179 numaralı "..." markasının hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine, hükmün kesinleşmesi halinde kararın TPMK'ya bildirilmesine, karar verilmiştir.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan gerekçe ile:
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun ESASTAN REDDİNE,
2-6100 sayılı HMK.'nın 353/1-b-2 maddesi gereğince İstanbul Anadolu 2.FSHHM'nin 15.11.2016 tarihli, 2014/117 E.- 2016/89 K.sayılı kararının KALDIRILMASINA,
3-Davanın kabulü ile davalı adına tescilli 2007/51179 numaralı "..." markasının hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine, hükmün kesinleşmesi halinde kararın TPMK'ya bildirilmesine,
4-İlk derece yargılaması yönünden;
a-Alınması gereken 44,40 TL harçtan peşin alınan 25,20 TL harcın mahsubu ile bakiye 19,20 TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
b-Davacı vekiline Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince takdir olunan 3.931,00 TL ücreti vekaletin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,
c-Davacı tarafından yapılan 25,20 TL harç, 247,10 TL tebligat ve müzekkere masrafları ile 600,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 872,30 TL yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,
d-Davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
5-İstinaf yargılaması yönünden;
a-Alınması gereken 44,40 TL harçtan peşin alınan 31,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 13,00 TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
b-İstinaf incelemesi duruşmalı yapıldığından davacı yararına Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre belirlenen 1.362,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
c-İstinaf yargılama giderlerinin davalı üzerinde bırakılmasına,
6-Artan gider avanslarının karar kesinleştiğinde ve talep halinde taraflara iadesine,
Dair, duruşmalı yapılan inceleme sonucunda iş bu kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere 18/09/2019 tarihinde oy birliği ile karar verildi.
(www.corpus.com.tr)