Marka Hakkına Tecavüz Sayılan Fiiller
Yargıtay 19. Ceza Dairesi
Esas No : 2019/30759
Karar No : 2021/3269
Karar Tarihi : 2021-03-18





Yerel Mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle; başvurunun süresi, kararın niteliği ve suç tarihine göre dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü:

Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.

Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede; başkaca nedenler yerinde görülmemiştir.

Ancak;

Sanığa ait işyerinde yapılan aramada, üzerlerinde Ferrari marka ve logosu bulunan toplam dört adet giyim eşyasının ele geçirilmesi üzerine, sanığın katılan firma adına tescilli markaya tecavüz ettiği iddiasıyla açılan kamu davasının yapılan yargılaması neticesinde mahkumiyetine karar verilmişse de;

Suç ve karar tarihinde yürülükte bulunan 556 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin cezai hükümleri düzenleyen 61/A-1. maddesinde başkasına ait marka hakkına iktibas veya iltibas suretiyle tecavüz ederek mal veya hizmet üreten, satışa arz eden veya satan kişinin bir yıldan üç yıla kadar hapis ve yirmibin güne kadar adli para cezası ile cezalandırılacağı, aynı maddenin 5. fıkrasında ise marka hakkına tecavüz suçundan dolayı cezaya hükmedebilmek için markanın Türkiye’de tescilli olması gerektiği hususları düzenlenmiş olup, buna göre suçta ve cezada kanunilik ilkesi gereği marka tanınmış olsa dahi 556 sayılı Kanun Hükmünde Kararname uyarınca cezai korumasının tescille sınırlı olması gerekir.

Katılan vekili tarafından şikayet dilekçesine ekli olarak dosyaya sunulan ve mahkemece Türk Patent Enstitüsünden onaylı örnekleri getirtilip hükme esas alınan 2005 39630 tescil numaralı markaya ait marka tescil belgesinin incelenmesinde, bu markanın 03, 12, 14, 16, 18, 24, 26, 28, 37 ve 41. emtia sınıflarında tescilli olduğunun fakat sanığa ait işyerinde ele geçirilen suça konu ürünlerin yer aldığı 25. emtia sınıfında (giyisiler) tescilinin bulunmadığının anlaşılması karşısında;

Katılan firma vekilinden varsa 25. emtia sınıfında tescilli olan başka markalarının sorulup, Türk Patent ve Marka Kurumundan bu markalara ait tescil belgelerinin onaylı örnekleri getirtildikten sonra yeniden bilirkişi incelemesi yaptırılarak; sanığa ait işyerinde ele geçirilen giyisiler üzerinde kullanılan markanın, katılan firmanın 25. emtia sınıfında tescilli olan marka veya markalarıyla iktibas veya iltibas oluşturacak şekilde taklit olarak kullanılıp kullanılmadığı ve kullanılmış ise katılanın hangi marka veya markalarına tecavüz edildiği belirlenerek sonucuna göre sanığın hukuki durumunun değerlendirilmesi gerekirken eksik kovuşturma ve yetersiz bilirkişi raporu hükme esas alınmak suretiyle yazılı şekilde karar verilmesi,

Kabule göre de;

Uzlaşma teklifinde bulunulduğu tarihte uzlaşma hükümlerinin uygulanmasına yasal olanak bulunmadığı halde, kollukta düzenlenen matbu form üzerinde sanık uzlaşmayı kabul etmediğine dair seçeneği imzalamışsa da, bir hakkın doğmadan önce kullanılması söz konusu olamayacağından, uzlaşma teklifinin hukuken geçerli olmadığı anlaşılmakla, 02.12.2016 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 6763 sayılı Kanun'un 34. maddesiyle Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 253. maddesinde değişiklik yapılarak madde içeriğinden “etkin pişmanlık hükümlerine yer verilen suçlar ile” ibaresinin çıkarılması nedeniyle özel bir etkin pişmanlık hükmü olan (suç ve karar tarihinde yürürlükte bulunan) 556 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 61/7. maddesinin aynı Kanun Hükmünde Kararnamenin 61/A maddesinde düzenlenen satışa arz etme veya satma suçu yönünden de uzlaştırma kurumunun uygulanmasına engel teşkil etmemesi, uzlaştırmanın soruşturma ve kovuşturmalarda mutlaka öncelikle uygulanması zorunlu bir maddi ceza hukuku ve ceza muhakemesi hukuku kurumu olması karşısında, sanık hakkında 6763 sayılı Kanun'un 34. maddesiyle değişik CMK’nin 253. ve 254. maddelerinin uygulanması zorunluluğu,

2) 5237 sayılı TCK'nin 51/7. maddesi uyarınca, sanığın denetim süresi içinde kasıtlı bir suç işlemesi veya kendisine yüklenen yükümlülüklere hâkimin uyarısına rağmen uymamakta ısrar etmesi halinde ertelenen cezanın kısmen veya tamamen infaz kurumunda çektirilmesine karar verileceğine ilişkin ihtarın yapılması gerektiği gözetilmeden, “aynı yasanın 7. maddesindeki ihtarın yapılmasına” karar verilmesi,

3) 5237 sayılı TCK'nin 51/8. maddesi uyarınca denetim süresinin iyi halli olarak geçirilmesi halinde cezanın infaz edilmiş sayılacağı ihtarının yapılmaması,

4) Adli para cezasının bir gün karşılığının belirlenmesi sırasında uygulama maddesi olan TCK’nin 52/2. maddesi yerine TCK’nin 50. ve 52. maddeleri yazılması suretiyle CMK’nin 232/6. maddesine aykırı davranılması,

5) Gerekçeli karar başlığında suç tarihinin, arama tutanağının düzenlendiği tarih olan 21/04/2015 yerine 20/04/2015 olarak yazılması,

6) Hükmün esasını oluşturan kısa kararda yargılama gideri miktar olarak belirtilmediği ve kısa karar altında masraf dökümü gösterilmediği halde, gerekçeli kararda 318,00-TL yargılama giderinin sanıktan tahsiline hükmedilerek kararda çelişki oluşturulması,

Bozmayı gerektirmiş ve sanığın temyiz nedenleri bu itibarla yerinde görüldüğünden HÜKMÜN 5320 sayılı Kanun'un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nin 321. maddesi uyarınca tebliğnameye uygun olarak BOZULMASINA, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın mahkemesine gönderilmesine, 18/03/2021 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.