Maluliyetin Zaman İçinde Gelişip Gelişmediği
Yargıtay 17. Hukuk Dairesi
Esas No : 2016/17799
Karar No : 2019/7726
Karar Tarihi : 2019-06-18





Davacı vekili, davacının yolcu olduğu araç ile 08.11.2004 tarihinde davalıya trafik sigorta poliçeli aracın karıştığı çift taraflı trafik kazası sonucu davacının yaralandığını belirterek 400.000,00 TL tazminatın davalı ... şirketinden tahsilini istemiştir.

Davalı ... vekili, zamanaşımı definde bulunarak davanın reddini savunmuştur.

Mahkemece, iddia, savunma ve toplanan delillere göre; davanın zamanaşımından reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Dava, trafik kazasından kaynaklanan cismani zarara dayalı tazminat istemine ilişkindir.

Davacı tarafından, 08.11.2004 tarihinde gerçekleşen kazada yaralanan ve malul kalan davacı için tazminat talebinde bulunulmuş, davalı tarafından ileri sürülen zamanaşımı defi nedeni ile davanın zamanaşımı nedeni ile reddine karar verilmiştir.

Borçlar Kanunu'nun 41. maddesinde haksız fiil tanımlanmış, 60. maddesinde de haksız fiilden zarar görenin bundan kaynaklanan maddi ve manevi zararın tazmini istemi ile açacağı davaların bağlı olduğu zamanaşımı süreleri özel olarak düzenlenmiştir. BK'nın 60. maddesinde üç türlü zamanaşımı süresi öngörülmüş olup bunlar, zararın ve failin öğrenildiği tarihten itibaren 1 yıllık sübjektif ve nispi nitelikteki kısa zamanaşımı süresi, herhalde haksız fiil tarihinden itibaren 10 yıllık objektif ve mutlak nitelikte uzun zamanaşımı süresi ile olağan üstü nitelikteki ceza zamanaşımı süresidir (..., Borçlar Hukuku Genel Hükümler, B. 9, İstanbul 2006, s. 794).

Buna karşılık, özel bir kanun hükmünün, özel olarak zamanaşımı süresi öngördüğü tehlike sorumluluklarında BK m. 60 uygulanmaz. 2918 sayılı KTK'nın 109/I. maddesinde "Motorlu araç kazalarından doğan maddi zararların tazminine ilişkin talepler, zarar görenin zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak 2 yıl ve her halde, kaza gününden başlayarak 10 yıl içinde zamanaşımına uğrar" hükmüne, yine aynı kanunun 109/II. maddesinde ise, "dava, cezayı gerektiren bir fiilden doğar ve Ceza Kanunu bu fiil için daha uzun bir zamanaşımı süresi öngörmüş ise, bu süre maddi tazminat talepleri için de geçerlidir" hükmüne yer verilmiştir.

Somut olayda, kaza 08.11.2004 tarihinde meydana gelmiş olup, davacı yaralanmıştır, buna göre davaya konu eylem kaza tarihinde yürürlükte bulunan 765 Sayılı TCK'nın 459/2. maddesi kapsamında kalmakta olup, eylem için (TCK 459/22) kaza tarihinde yürürlükte bulunan 765 Sayılı TCK'nın 102/4. maddesinde öngörülen ceza zamanaşımı süresi 5 yıl ise de yukarıda açıklanan yasa hükmü uyarınca davacının maluliyeti/yaralanması ile ilgili olarak "gelişen bir durumun" olup olmadığı hususu KTK'nın 109/1 maddesindeki 10 yıllık (tavan) zamanaşımı süresinin uygulanabilirliği açısından önem arz etmektedir.

Dosya kapsamında, davacının kaza tarihinden bu yana tetkik ve muayene süreçlerine ilişkin tüm belgelerin bulunmadığı, davacının trafik kazasına bağlı olan maluliyet durumlarında "zaman içerisinde gelişen bir durum olup olmadığı" yönünden ayrıca ve açıkça bir tespit veya değerlendirme yapılmadığı anlaşılmaktadır.

O halde mahkemece, davacının yaralanması nedeniyle tedavileri tamamlanarak hangi tarihte sağlığına kavuşmuş sayılacağı, maluliyeti ile ilgili olarak gelişen bir durum bulunup bulunmadığı, tedavilerinin ne zaman sona erdiği, vücut çalışma gücü kaybının hangi tarihte kesin olarak belirlenebilir duruma geldiği konularında ayrıntılı ve açık şekilde rapor alınarak, davalının zamanaşımı defi bu kapsamda değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu şekilde eksik inceleme ile karar verilmesi doğru görülmemiştir.

SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 2.037,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak duruşmada vekille temsil olunan davacıya verilmesine, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 18/06/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.