Özet:
- Aynı yargı çevresinde yer alan aynı düzey ve sıfattaki hukuk mahkemelerinde açılmış davalar arasında bağlantı bulunması durumunda davanın her aşamasında talep üzerine veya mahkemece kendiliğinden birleştirme kararı verilebilir. Somut olayda, eldeki dava ile davalı avukatın haksız azil nedenine dayalı olarak vekalet ücretinin tahsili talebi ile ... 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2014/122 E. sayılı dosyası ile açtığı davanın irtibatlı olduğu, biri hakkında verilecek kararın diğerini etkileyeceği anlaşılmakta olup, aralarında bağlantı mevcut olduğundan gerek yargılamanın daha sağlıklı bir şekilde yürütülmesi ve gerekse çelişkili kararlar verilmesini önlemek açısından, davaların birlikte görülmesi ve delillerin birlikte değerlendirilmesi zorunludur. O halde, Mahkemece davaların birleştirilmesine karar verilmesi gerekir.
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki maddi manevi tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.
KARAR
Davacı, eczacı olduğunu, 2010 yılında dava dışı SGK tarafından hakkında 1 ay süreli fesih ile 188.826,80 TL cezai şart uygulandığını, iptali için açılan davada davalı avukatı vekil tayin ettiğini, dava neticesinde 191.814,95 TL’nin kendisine iadesi ile 1 ay süreli fesih işleminin iptali talebinin reddine karar verildiğini ve kararın onandığını, davalının kararın onandığını kendisine bildirmediğini ve eczane ekranının 12/02/2014 tarihinde aniden kapandığını, temyiz incelemesi neticesine göre SGK ile uzlaşma yoluna gideceği için kararı icraya koymamasını rica ettiği halde davalının vekalet ücretinin tahsili için kararı icraya koyduğunu, 12.02.2014 tarihli azilname ile davalıyı azlettiğini, eczane ekranının kapanması sebebi ile 6 gün boyunca hastalara ilaç veremediğini, BİMER'e verdiği dilekçe sonrasında ekranının 18/02/2014 tarihinde açıldığını, 2009 yılı protokolünün fesih ve cezai şart uygulanmasına ilişkin hükmünün 2012 yılında değiştirildiğini, buna göre SGK'ya dava açmış olsa dahi yeni protokol hükümlerinden yararlanmak üzere gerekli başvuruları önceden yapmış olması halinde fesih işlemine maruz kalmayacağını öğrendiğini, davalının yönlendirmiş olması halinde kendisinin de söz konusu protokol hükümlerinden yararlanabileceğini, davalının haksız azil nedenine dayanarak vekalet ücreti talebi ile ... 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2014/122 E. sayılı dosyası ile hakkında dava açtığını ileri sürerek ve bu dosya ile birleştirme talepli olarak; davalının vekillik görevini yeterince yerine getirmemesi nedeni ile 6 günlük fesih işlemi sonrasında oluşan maddi zarararına karşılık fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 10.000,00 TL maddi, ihmalkarlığı neticesinde ekranının kapanması nedeniyle ticari itibarını zedelediğinden ve manevi olarak yıprattığından 10.000,00 TL manevi tazminatın yasal faizi ile davalıdan tahsilini istemiştir.
Davalı, davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı, davalı vekilin görevini gereği gibi yerine getirmemesi nedeniyle uğradığı zararların tamini amacıyla ve davalı avukat tarafından vekalet ücretinin tahsili talebi ile hakkında açılan dava ile birleştirme talepli olarak eldeki davayı açmıştır. Mahkemece; davacının önem verdiği bir konuda kaybettiği davasının sonucunu sık sık araştırması gerektiği, davanın aleyhine sonuçlanıp kesinleşmesi halinde de sonucun değişmeyeceği, davalının vekalet ücretini ödemediği ve bu nedenle hakkında davalı tarafça açılmış vekalet ücreti alacağı davası bulunduğu ve buna karşılık bu davayı ikame ettiği, davalıya atfı kabil bir kusur var ise ... 2. Asliye Hukuk Mahkemesinde görülmekte olan ve halen derdest olan 2014/122 E. sayılı dosyada karşı dava olarak ileri sürebileceği, vekilin vekalet görevini ihmal veya kötüye kullandığının sabit olması halinde müvekkilin vekilini azletmek suretiyle vekalet ücreti borcundan kurtulması mümkün olduğu gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir. Davaların birleştirilmesi usulü HMK'nun 166. maddesinde düzenlenmiştir. Buna göre aynı yargı çevresinde yer alan aynı düzey ve sıfattaki hukuk mahkemelerinde açılmış davalar arasında bağlantı bulunması durumunda davanın her aşamasında talep üzerine veya mahkemece kendiliğinden birleştirme kararı verilebilir. Birleştirme ilk davanın açıldığı mahkemede yapılır. Birleştirmenin koşulu olan “bağlantı” da, aynı Yasanın 166/4 maddesinde, davaların aynı veya birbirine benzer sebeplerden doğması ya da biri hakkında verilecek hükmün diğerini etkileyecek nitelikte bulunması olarak tanımlanmıştır. Somut olayda, eldeki dava ile davalı avukatın haksız azil nedenine dayalı olarak vekalet ücretinin tahsili talebi ile ... 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2014/122 E. sayılı dosyası ile açtığı davanın irtibatlı olduğu, biri hakkında verilecek kararın diğerini etkileyeceği anlaşılmakta olup, aralarında bağlantı mevcut olduğundan gerek yargılamanın daha sağlıklı bir şekilde yürütülmesi ve gerekse çelişkili kararlar verilmesini önlemek açısından, davaların birlikte görülmesi ve delillerin birlikte değerlendirilmesi zorunludur. O halde, Mahkemece davaların birleştirilmesine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.
Bozma nedenine göre davacının sair temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda 1. bentte açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, 2. bentte açıklanan nedenlerle davacının sair temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, HUMK’nun 440/I maddesi uyarınca tebliğden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 11/06/2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.
kaynak: (www.corpus.com.tr)