Köy Korucusu - Ücretten Kesme Cezası - İhraç - Savunma Alınmaması - Soruşturmanın Usulüne Uygun Olmaması
Danıştay 8. Daire
Esas No : 2017/313
Karar No : 2018/9221
Karar Tarihi : 2018-12-28





İstemin Özeti : Mardin 1. İdare Mahkemesinin 16/11/2015 gün ve E:2015/1047, K:2015/2883 sayılı kararının hukuka aykırı olduğu öne sürülerek, 2577 sayılı Kanunun 49. maddesi uyarınca temyizen incelenerek bozulması istemidir.

Savunmanın Özeti : Savunma verilmemiştir.

Danıştay Tetkik Hakimi : Mehmet Emin KÜÇÜK

Düşüncesi : İstemin kabulü ile Mahkeme kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Hüküm veren Danıştay Sekizinci Dairesince işin gereği görüşüldü:

Dava, Şırnak İli, Uludere İlçesi, Habur IIi Köyünde Geçici Köy Korucusu olarak görev yapmakta iken "Bir Yıl İçerisinde Birden Fazla Ücretten Kesme Cezası Almak" suçunu işlediği gerekçesiyle GKK Yönetmeliği'nin 17/ç-5 maddesi gereğince görevine son verilmesine ilişkin 01.08.2014 onay tarihli işlemin iptali istemiyle açılmıştır.

İdare Mahkemesince; 2014 yılı içerisinde iki defa ücretten kesme cezası ile cezalandırıldığı ve bu cezaların da davacıya tebliğ edilerek kesinleştiği anlaşıldığından dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

442 sayılı Köy Kanunu'nun Ek 18. maddesinde; geçici köy korucuları ile korucu başlarının; görevlendirme şekilleri, göreve alınmalarında aranacak şartlar, görevleri, uygulanacak disiplin cezaları ve görevlerine son verilmesini gerektiren haller, disiplin amirleri, yararlanacakları giyim eşyaları ile bunların şekli ve verilme zamanları, eğitim ve denetim usûl ve esasları, sicil ve izinleri, ilk müracaatlarında sahip olmaları gereken sağlık şartları, başka bir işte çalışma hakları ile bu Kanunda yer alan diğer hususlara ilişkin uygulamaların Milli Savunma Bakanlığı ve Maliye Bakanlığının görüşü üzerine İçişleri Bakanlığınca hazırlanıp bu maddenin yayımı tarihinden itibaren altı ay içinde Bakanlar Kurulunca çıkarılacak bir yönetmelikle düzenleneceği hükmüne yer verilmiştir.

Bu madde hükmü uyarınca Bakanlar Kurulu kararı ile yürürlüğe giren Geçici Köy Korucuları Yönetmeliği'nin "Disiplin cezaları" başlıklı 17. maddesinin "Görevden Çıkarma" başlıklı (ç-5) bendinde; "Bir yıl içerisinde birden fazla ücretten kesme cezası almak " görevden çıkarma cezasını gerektiren haller arasında sayılmış, aynı Yönetmeliğin "Disiplin Cezası Vermeye Yetkili Amirler" başlıklı 18. maddesinde; savunma hakkı verilmeden disiplin cezası uygulanamayacağı, görevden çıkarma cezasının ilk disiplin amirinin teklifi, üst disiplin amirinin uygun görmesi üzerine vali tarafından verileceği belirtilmiştir.

Geçici Köy Korucuları Yönetmeliğinin ilgili maddeleri incelendiğinde, görevden çıkarma, yukarıda yer alan Yönetmeliğin 17. maddesinde disiplin cezaları başlığı altında sayılması nedeniyle disiplin yaptırımı niteliğinde bir işlem olduğuna göre, bu işlemin de, Anayasal ve yasal düzenlemelerde disiplin yaptırımları için belirlenen ilkelere uygun olarak tesis edilmesi gerekmektedir. Ancak, Geçici Köy Korucuları Yönetmeliği'nde disiplin yaptırımları ile ilgili olarak ayrıca usul hükümleri belirlenmediğine göre, bu konuda genel hükümlerin dikkate alınması gerektiği sonucuna varılmaktadır.

Disiplin suçu teşkil eden fiillerle ilgili olarak soruşturma yapılması zorunlu olduğu gibi, soruşturmanın belirli usuller çerçevesinde yapılması da isnada maruz kalanların hukuki güvencesidir. Soruşturma emri verilmesi; bağımsız ve üst veya denk görevde olan bir soruşturmacı atanması, olayla ilgili tanık ve soruşturulanın ifadelerinin alınması, ifade alınmadan kişiye haklarının ve soruşturma konusunun bildirilmesi, isnat olunan fiille ilgili lehe ve aleyhe başkaca delillerin araştırılması, soruşturma sonucunda bir rapor hazırlanması ve bu raporda; olayın değerlendirilmesi soruşturmacının kanaat ve teklifini belirtmesi ve raporun ilgili makama sunulması, soruşturmayı yapan kişi ile soruşturmada elde edilen delilleri değerlendirecek kişi veya kurulların ayrı olmasının, yasal süre içerisinde isnat olunan fiiller bildirilerek sanığın savunmasının alınması gerekliliği disiplin hukukunun temel ilkelerinden olduğu gibi hukuki güvenlik ilkesinin de bir gereğidir.

Dosyanın incelenmesinden, davacının 31/05/2014 tarihinde yapılan Habur II Köyündendeki yol kontrol ve yol arama faaliyetlerine katılmadığı tespit edildiği ve bu eylemi nedeniyle 25/06/2014 tarihli ve 6193 sayılı Kaymakamlık oluru ile 1/8 oranında ücretten kesme cezası verildiği, yine davacının aynı yerde 08/06/2014 tarihinde yapılan yol kontrol ve yol arama faaliyetlerine belirtilen tarih ve saatte göreve katılmadığının tespit edilmesi üzerine 25/06/2014 tarihli ve 6194 sayılı Kaymakamlık oluru ile 1/8 oranında ücretten kesme cezası ile cezalandırıldığı, bu kararların davacıya 25.08.2014 tarihinde tebliğ edildiği, bir yıl içinde birden fazla ücretten kesme cezası alan davacının ilçe jandarma komutanının teklifi, kaymakamın uygun görmesi üzerine 01/08/2014 tarihli Valilik oluru ile de görevine son verilmesi üzerine anılan işlemin iptali istemiyle bakılan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.

Bu durumda, 2014 yılı içerisinde birden fazla ücretten kesme cezası ile cezalandırılan davacının, Geçici Köy Korucuları Yönetmeliğinin 4. bölümünün 17. maddesinin (ç) bendinin 5. alt bendinde yer alan "Bir yıl içerisinde birden fazla ücretten kesme cezası almak" fiili ile ilgili olarak usulüne uygun soruşturma başlatılmadığı, davacının savunmasının alınmadığı anlaşıldığından dava konusu işlemde hukuka uygunluk bulunmadığından temyize konu Mahkeme kararında hukuki isabet görülmemiştir

Açıklanan nedenlerle; Mardin İdare Mahkemesinin temyize konu kararının bozulmasına, dosyanın yeniden bir karar verilmek üzere anılan Mahkemeye gönderilmesine, bu kararın tebliğ tarihini izleyen 15 (onbeş) gün içerisinde kararın düzeltilmesi yolu açık olmak üzere, 28.12.2018 tarihinde oyçokluğu ile karar verildi.

KARŞI OY :

İdare ve vergi mahkemeleri tarafından verilen kararların temyiz yolu ile incelenip bozulabilmeleri 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49. maddesinin 1. fıkrasında yazılı nedenlerin bulunmasına bağlıdır.

İdare Mahkemesince verilen karar ve dayandığı gerekçe usul ve kanuna uygun olup, bozulmasını gerektiren bir neden bulunmadığından, temyiz isteminin reddi ile anılan kararın onanmasına karar verilmesi gerektiği görüşüyle aksi yöndeki çoğunluk kararına katılmıyorum.