Taraflar arasında görülen davada Kayseri Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 10.09.2008 tarih ve 2008/113-2008/444 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacı ve karşı davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi V. F. N. tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı karşı davalı vekili, kooperatifin ortağı olan davalıya parasal yükümlülüklerini yerine getirmemesi nedeniyle 1.ve 2. ihtarnamelerin tebliğ edildiğini, davalının borcunu ödememesi üzerine yönetim kurulunun 05.01.2007 tarih ve 1 nolu kararı ile ihracına karar verdiğini, bu kararın davalıya 06.02.2007 tarihinde tebliğ edildiğini, ancak davalının kooperatife ait dairede oturmaya devam ettiğini ileri sürerek, davalının tahliyesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı karşı davacı vekili, ödeme ihtarlarının müvekkiline ulaşmadığını, usulüne uygun bir tebligat olmadığını, başkalarına teslim edilen ihtarlara dayanılarak ihraç kararı alınmasının usul ve yasaya aykırı olduğunu, müvekkilinin bu olaylardan dava dilekçesini alması üzerine haberdar olduğunu, ihraç kararının yasaya aykırı olduğunu savunarak, davanın reddine ve karşı davanın kabulü ile müvekkili hakkındaki ihraç kararının iptaline karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece; iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, ihraç kararı tebliğinin Tebligat Kanunu’nun 21. ve Tüzüğün 28. maddesine uygun olmayıp, tebliğ evrakında kapıcı-komşu imzasının bulunmadığı gibi, isim vermekten ve “imzadan imtina eden en yakın X. Ü.' a haber verildi” ibaresi yazılı olup, X. Ü.' un kim olduğunun tebliğ evrakına yazılmadığı, tebligatın usulsüz olduğu, davacının açtığı meni müdahale davası dava dilekçesinin davalıya 06.03.2008 tarihinde bizzat tebliğ edildiği, davalı karşı davacı ihraç edildiğini bu tebliğle öğrendiğini beyan ettiğinden 29.04.2008 tarihinde açılan ihraç kararının iptaline ilişkin davanın yasal 3 aylık sürede açıldığı, davacı vekili 1.ve 2. ihtarların belgesini ibraz edip taahhütlü gönderi belgesinin mevcut olmadığını 10.09.2008 tarihli celsede beyan etmekle yapılan tebligatın adi posta şeklinde gönderildiğinin anlaşıldığı, 5584 Sayılı Posta Kanunu hükümlerine uygun olup olmadığını denetleme olanağı bulunamadığı, ihtarnamelerin usulüne uygun olarak tebliğ edildiğinin ispat görevi kooperatif üzerinde olup kooperatifin tebligat suretlerini sunamadığı, kooperatifin bildirdiği barkot numaralarına göre ilk gönderinin 18.10.2006 tarihinde, ikinci gönderinin 10.11.2006 tarihinde bina görevlisi X. Ü. imzasına teslim edildiği, 7201 Sayılı Tebligat Yasası’nın 5584 Sayılı Posta Kanunu hükümlerine tabi olması nedeniyle çıkartılan taahhütlü gönderilerin Posta Kanunun 17/3. maddesine göre bina görevlisinin muhatap namına tebliğ almaya yetkili olmadığı, tebligat suretleri dosyaya ibraz edilemediği için tebliğin usulüne uygun yapılıp yapılmadığı denetlenemediği için davalı- karşı davacıya yapılan ihtarname tebliğlerinin de usulsüz olduğu, davalının kendisine tahsis edilen konutta oturmasının haklı nedene dayalı olduğu gerekçesiyle asıl davanın reddine, karşı davanın kabulü ile 05.01.2007 gün ve 1 nolu ihraç kararının iptaline karar verilmiştir.
Kararı, davacı-karşı davalı vekili temyiz etmiştir.
1- 1136 sayılı Avukatlık Kanunu’nun 38/b maddesi “Avukat, aynı işte menfaati zıt bir tarafa avukatlık etmiş veya mütalaa vermiş olursa, teklifi reddetmek zorunluluğundadır. Bu zorunluluk, avukatların ortaklarını ve yanlarında çalıştırdıkları avukatları da kapsar” hükmüne haizdir. Bu itibarla mahkemece davada davacı-karşı davalı vekili olarak davaya katılan Av.A. O. C.’ın menfaat çatışması nedeniyle davalı-k.davacı vekili olarak duruşmaya kabulü talebinin reddine karar verilmesi gerekirken, 10.09.2008 tarihli celsede davalı karşı davacı N. I. vekili olarak duruşmalara kabulü doğru olmamış bozmayı gerektirmiştir.
2- Bozma neden ve şekline göre de davacı karşı davalı kooperatif vekilinin diğer temyiz itirazlarının incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacı karşı davalı kooperatif vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davacı karşı davalı yararına BOZULMASINA, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacı karşı davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının incelenmesine gerek olmadığına, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 03.05.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.