Özet:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili tarafından sunulan dava dilekçesinde özetle; Davacı kooperatifin 20/02/2011 tarihli genel kurulunda alınan karar gereğince toplam 196 dairenin geçici maliyetinin çıkarılarak üyelerden talep ve tahsil edildiğini, davacı genel kurulu tarafından şimdiye kadar usulüne uygun olarak kesin maliyet bedellerinin belirlenmesine ve üyelerden talep edilmesine yönelik herhangi bir karar alınmadığını, önceki tahsilatın geçici maliyet bedellerine ilişkin olduğunu, önceki yönetim tarafından bilinçli olarak kooperatifin yapılan sözleşmeler ile zarara uğratıldığını, davacının bugüne kadar 196 kooperatif üyesi ve 197 arsa sahibi olmak üzere toplam 393 daireyi teslim ettiğini, halihazırda 309 daireninde yarım kaldığını, yapılması gereken toplam 702 daire olduğunu, davacının mevcut 305 üyesi olduğunu ve bunlardan 196’sının davalı gibi dairesi ve tapusunu almış kişiler olduğunu, yanlış hesaplamalar ile tüm yükün 109 üyeye yüklendiğini, dairelerin eksik bedeller ile teslim edildiğini, evini teslim alan üyelerden aylık aidat miktarının %40 oranında kira bedeli alınması yönünde genel kurul kararı olmasına rağmen bu bedelin alınmadığını, borçların tam olarak hesap edilmediğini, yeni yönetim tarafından tüm bu yanlışlıkların tespit edilmesi üzerine 21/04/2019 tarihinde genel kurul yapılarak önceki tüm hesapların iptalı ile yeniden kesin maliyet hesaplanmasına karar verildiğini, önceki yönetim ve ilgililer hakkında Kayseri C. Başsavcılığı’nın 2019/18630 soruşturma nolu dosyasında suç duyurusunda bulunulduğunu, 21/04/2019 tarihli genel kurulda kararların oybirliği ile alındığını, kararların iptali amacı ile açılan dava olmadığını, alınan kararların üyelere tebliğ edildiğini ve sürecin usule uygun yürütüldüğünü, ödeme yapmayan üyeler hakkında takip başlatıldığını, genel kurulda alınan kararların amacının üyeler arasında eşitliğin sağlanması olduğunu, davalının kooperatif üyeliğinin devam ettiğini, üyeliğinin sonlanmasını gerektiren durum olmadığını, davalının kooperatife olan 212.314,00 TL kesin maliyet borcunu ödemediğini, arabulcuya başvurulmasına rağmen sonuç alınamadığını, davalının kooperatiften almış olduğu taşınmaz üzerinde ihtiyati haciz niteliğinde ihtiyati tedbir talepleri olduğunu belirterek kısmı davaolarak şimdilik 5.000 TL kesin maliyet bedelinin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsilene karar verilmesini talep etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacının kısmi dava açmasının hukuken mümkün olmadığını, bu nedenle eksik harcın tamamlanması gerektiğini, davacının belirlediği kesin maliyetin davalı tarafından ödenmesi ile davalının 2011 yılında taşınmazın tapusunu aldığını, davalıdan yeniden kesin maliyet bedeli talebinin bu nedenle haksız ve hukuksuz olduğunu, davalıya 05/07/2011 tarihinde davacı tarafından taahhütname ve ilişik kesme belgesi verildiğini. davalının kooperatif üyesi olmadığını, davalının tapusunu aldıktan sonra yapılan genel kurul hazirun cetvellerinde de adının olmadığını ve genel kurula davet edilmediğini, bu durumun davalının kooperatiften ayrıldığının kanıtı olduğunu, davalının sonrasında yeniden üye olmak gibi bir talebinin olmadığını, eğer böyle bir talep varsa davacının ispat etmesi gerektiğini, kooperatif ana sözleşmesi uyarınca davacının alacak talebinin zamanaşımına uğradığını, davalının kooperatif ile ilişiğinin 2012 yılında sona erdiğini, kooperatifler kanunu madde 10 gereğince ortağın çıkma hakkı olduğunu ve kooperatiflerde açık kapı ilkesinin geçerli olduğunu, kooperatifin eşitlik ilkesine aykırı davrandığını, davacının tedbir talebinin reddine karar verilmesi gerektiğini belirterek davanın usulden ve esastan reddine karar verilmesinin talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkeme kararında "...Toplanan delillerden davalının davacı kooperatifin üyesi olduğu, benimsenen bilirkişi rapor ve ek raporunun içeriğine göre davalının ödemesi gereken kesin maliyet bedelinin 211.681,33-TL olduğu anlaşılmıştır.Genel kurulca, ödeme günü belirlenerek, (belirlenmemişse ayın sonu ödeme günü olup) aidat bedelinin süresinde ödenmesine, süresinde ödenmemesi halinde ise temerrüt faizi uygulanmasına ilişkin alınan kararın kesinleşmesi halinde, bu kararın tüm ortakları bağlayacağı açıktır.Davacı vekili 13/10/2021 tarihli ıslah dilekçesi ile, 5.000,00 TL olarak talep ettiği kesin maliyet bedeli alacağını 206.683,33 TL artırarak toplam dava değerini 211.683,33 TL'ye yükseltiklerini ve ıslaha ilişkin harcın yatırılmış olduğu anlaşılmıştır.Mahkememizce dosya arasına celbedilen tüm kayıt ve belgeler, alınan uzman bilirkişi raporları ve ek raporu bir bütün halinde değerlendirildiğinde; Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi’nin 2021/1077 E, 2021/1226 K sayılı ilamı da dikkate alındığında, davacının üyesi olan davalıdan kooperatif üyeliğinden kaynaklı kesin maliyet bedeli alacağını talep edebileceği, benimsenen bilirkişi heyetinin 08/02/2021 tarihli ek raporuna göre davacının talep edebileceği kesin maliyet bedelinin 211.681,33-TL olduğu, kesin maliyet bedelinin tebliğ tarihinden itibaren 1 ay sonra muaccel olacağı, davalıya ... Gazetesinde ilanen yapılan tebligatın 27/07/2019 tarihli olduğu gözönüne alındığında davalı borcuna 28/08/2019 tarihinden itibaren genel kurulda kararlaştırılan yıllık %18 (aylık %1,5) oranı üzerinden gecikme faizi uygulanacağı sonuç ve kanaatine varılmış ve böylece Davanın Kabulü ile, 211.681,33 TL'nin 5.000,00 TL'sinin kısmi dava tarihi olan 29/10/2019 tarihinden itibaren, ıslah dilekçesi ile artırılan bakiye 206.681,33 TL'nin ise ıslah tarihi olan 13/10/2021 tarihinden itibaren yıllık %18(aylık %1,5) oranında işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine karar vermek gerekmiş, davanın kabulü ile,..." şeklinde karar verilmiştir. Bu karara karşı davalı vekilince yasal süresinde istinafa başvurulmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİ : Davalı vekili istinafa başvuru dilekçesinde özetle; Yerel mahkeme her ne kadar müvekkilin üye olduğu gerekçesi ile müvekkili aleyhine borç çıkarmışsa da müvekkilinin kendisine tebliğ edilen kesin maliyet bedelini ödemediğini, ilişik kesme belgesi düzenlenerek kendine verildiğini ve tapusunu aldığını, dosyada yer alan ve maliyet+şerefiye payı+genel giderlerin eklenerek kesin maliyet hesabının çıkarılarak üyelere tebliğ edildiğini, Ana sözleşme 61/e maddesinde 'tüm konutlar tamamlanmadan önce kura sonucu kendine konut tahsis edilmiş ve tamamlanmış olan ortağın kat mülkiyet tapusunu alarak ortaklıktan ayrılmak istemesi halinde tamamlanmış ve tahsis edilmiş konutların kesin maliyet bedeli belirlenerek tapusu verilebilir.Bu şekilde konutunu teslim almak isteyen üyelerden ilerde çıkabilecek tüm ortaklara yansıtılması gereken müşterek giderler ile erken konut teslimi ile sağlanan faydanın karşılığı olarak konutun teslim tarihindeki kesin maliyet bedelinin %10'u ayrıca alınır. ' şeklinde düzenlemenin bulunduğunu, müvekkiline gönderilen ve dosyada yer alan kesin maliyet bedeline dikkat edilecek olursa kesin maliyet bedeli ve kesin maliyet bedelinin %10'u kadar genel gider payının da peşinen alındığını, genel gider payı adı altında alınan tutar ana sözleşme 61/e maddesinde konutunu erken teslim alan üyelerden alınan ve konutu teslim aldıkları tarihte hesaplanan kesin maliyetin %10'u tutarındaki rakam olup anasözleşme uyarınca müvekkilinin kooperatif ile ilişiğinin kesildiğinin açık olduğunu, müvekkilinin yeniden üye olmak gibi bir talebi ve kooperatife başvurusunun bulunmadığını, genel kurul tutanakları ve hazirun cetvellerinin resmi belge olup yıllarca hazirun listesinde yer almayan, kooperatiften çıkan ve tekrar üye olma talebinin de bulunmayan müvekkilinin davacı kooperatif tarafından kendiliğinden hazirun listesine eklenerek genel kurulda borç çıkartmasının kanuna aykırı olduğunu, buna rağmen kooperatife borcu olmayan, tapusunu alan ve aldıktan sonraki genel kurullara çağrılmayan hazirun listelerinde yer almayan (dolayısıyla üye olmayan) müvekkiline ve müvekkili gibi başka üyelerin de kötüniyetli olarak 21.04.2019 tarihinde yapılan genel kurul ile yeniden borç çıkarılmasının kötüniyetli olduğunu, bu sebeple üye olmayan müvekkilinin yıllar sonra haziruna eklenerek genel kurulda borç çıkarılmasının kanuna da aykırı olduğunu, müvekkilinin davacı kooperatife borçlu olduğunu kabul etmemekle birlikte her ne kadar davacı kooperatifin dava dilekçesinde ve bilirkişi raporunda da daha önce çıkarılan kesin maliyetlerin 2019 yılında yapılan genel kurul kararı ile iptal edildiğini, bu kararın üyeler arasında eşitliğin sağlanmaması sebebiyle alındığını, bu sebeple kazanılmış geçerli olduğu ve kazanılmış hakları ihlal etmeyeceğinin değerlendirildiğini, bu hususta da Y. 23. H. D. 2011/12 e. 2012/995 k. Sayılı ilamının örnek teşkil ettiğini belirtmişse de davacı kooperatifin halen kaç üyesi olduğu ve 2019 yılı kesin maliyetin kaç üyeye çıkarıldığının tespit edilmediğini, mahkemece bu taleplerinin dikkate alınmadığını, her ne kadar eşitlik ilkesine uyulmadığından daha önce çıkarılan kesin maliyetlerin iptal edildiğinin bilirkişi raporunda belirtildiğini ve bu raporlarda hükme esas alınmışsa da bu durumda 2019 yılında çıkarılan kesin maliyetlerin bütün üyelere çıkarılması gerektiğini, bu durumda kooperatiften ihraç edilenlerin yahut tapusunu iade etmek suretiyle istifa edenlerin harç tapusunu almış ,almamış bütün üyelere kesin maliyet bedeli çıkarılarak anasözleşmede belirtildiği şekilde tebliğ edilip kesinleştirilmesi gerektiğini, bilirkişi raporunda 2011 yılındaki geçici maliyet hesabında üye sayısının 912 olduğunu, 2019 tarihli genel kurul hazirun listesinde ise 304 olarak belirtildiğinin tespit edildiğini, fakat aradaki yaklaşık 600 kişinin üyelikten ihraç edildiği yahut dairelerini kooperatife teslim ederek üyelikten istifa edip etmediği noktasında raporda herhangi bir tespit bulunmadığını, eşitlik ilkesinden bahsedebilmek için bu hususun tespit edilmesi gerektiğinin açık olduğunu, hükme esas alınan bilirkişi raporunda belirtilen Yargıtay 23. H. D. 2011/12 e 2012/995 k. Sayılı ilamında; 'Kooperatifin en yetkili organı genel kuruldur. Genel kurulda hakkaniyetin gerektirdiği ölçüde gerekli kararlar alınabileceği gibi, daha önce alınan ve uygulanan kararların değişen koşullar ve eşitlik ilkesi gerektirdiğinde, değişen koşullarda eşitlik sağlanmak üzere değiştirilmesi mümkün ve geçerli olup, bu durumda kazanılmış hakların ihlalinden sözedilemez. Aksi halde bu ilkelere uyulmadan alınan sonraki genel kurul kararı, kazanılmış hakları ihlal edeceğinden yok hükmündedir.Bu durumda mahkemece her davacıdan istenen miktar açısından ayrı ayrı 492 sayılı Harçlar Kanunu uyarınca eksik harçların tamamlattırılması, bu eksiklik tamamlandıktan sonra kooperatif defter, kayıt, belge, genel kurul ve yönetim kurulu varsa banka kayıtları üzerinde, önceki genel kurulda alınan şerefiye bedellerinin tüm üyelerden alınıp alınmadığı, alınmış ise sonraki genel kurul kararının tüm üyelere uygulanıp uygulanmadığı, Kooperatifler Kanununun 23. maddesindeki eşitlik kuralının ihlal edilip edilmediği hususlarında bir bilirkişi veya bilirkişi heyetinden açıklamalı, denetime elverişli rapor alınarak oluşacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekirken, soyut düşüncelere ve eksik incelemeye dayalı bilirkişi raporu esas alınarak yanılgılı gerekçe ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, kararın bozulması gerekmiştir.' şeklinde karar verilmiş olup eldeki dosyada da daha önceki genel kurul kararlarında alınan karar sonucu çıkarılan kesin maliyetin ve 2019 yılında çıkarılan kesin maliyetin eşitlik ilkesine uygun olup olmadığı,bütün üyelere çıkarılıp tebliğ edilip edilmediği,kazanılmış hakların ihlal edilip edilmediği hususlarının araştırılması gerektiğini, aksi halde keyfi uygulamalar ile daha önce alınan genel kurul kararlarının devamlı surette iptal edilecek ve kazanılmış hakların ihlal edileceğini, ayraca alınan kararların eşitlik ilkesine de aykırı olacaktır.'şeklinde hüküm kurulmuş olup eldeki dosyada bu yönde bir değerlendirme yapılmadığını, davacı kooperatifin kesin maliyet çıkardığı üye sayılarının 2011 yılında 912 kişi iken 2019 yılında bu sayının 304 olarak belirtilmiş olup istifa ve devam eden kooperatiften ilişiğim kesilmesi mahkemece kabul edilmediği belirtildiğine göre 2019 yılındaki kesin maliyetin tüm üyelere çıkarılıp çıkarılmadığının araştırılması gerekirken bu hususun araştırılmadan 21.04.2019 tarihli genel kurulda alınan kararın eşitlik ilkesine uygunluğu tartışılmadan karar verilmesinin hatalı olduğunu, 21.04.2019 tarihli genel kurul tutanağında şimdiye kadar belirlenen tüm geçici ve kesin maliyetlerin iptaline karar verildiği belirtilmişse de kooperatif genel kurulunda; neden daha önceki kesin hesapların hatalı olduğunun açıkça belirtilmesi ve resmi tespitlerle gösterilmesi gerektiğini, aksi bir durumun keyfiliğe yol açacak ve istenilen her durumda yeniden kesin maliyetin çıkarılabileceğini, bu yönüyle dahi genel kurul kararına göre yeniden borç çıkarılmasının hukuken mümkün olmadığını, ayrıca müvekkillerinden ... adına Kayseri 1. ATM'nin 2021/54 Esas sayılı dosyası ile davaya konu 21.04.2019 tarihli genel kurul toplantısında alınan 10 no.lu kararın iptali ve yoklukla malül olduğunun tespiti talepli dava açılmış olup bu davada 2019 tarihli genel kurul toplantısına müvekkili ve müvekkili gibi kesin maliyeti ödemiş ilişiği kesilen bir çok üyenin 2019 tarihli hazirun listesinde ismi dahi olmadan ,genel kurulda borç çıkarıldığını ve dava açılmış olup bu sebeple de 2019 tarihli genel kurulun zaten eşitlik ilkesine aykırı olduğunu, alınan kararın yoklukla malül olduğu gerekçesi ile dava açıldığını, bu durumda eldeki davada mahkemenin öncelikle 2021/54 e. Sayılı dosya sonucunu beklemeksizin karar verilmesinin hukuka aykırı olduğu gibi 21.04.2019 tarihli genel kurulda da bütün üyelerin genel kurula davet edilmediğini, hazirunlarda yer almamasına rağmen kesin maliyet borcunun çıkarılarak dava açılmasının başlı başına eşitlik ilkesine aykırılık teşkil edeceğini, mahkemece bu genel kurul kararı ile çıkarılan kesin maliyetin kabul edilmesinin 1163 sayılı Kooperatifler Kanununa açıkça aykırılık teşkil ettiğini, bu sebeple 2021/54 e. Sayılı dosyasının bekletici mesele yapılması gerektiğini, 2019 yılı genel kuruluna davet edilmeyen müvekkili ...'in de ihtarname gönderdiği ve kooperatife borcu olmadığını ihtarda belirttiğini, bu sebeple genel kurula davet edilmediğinin belirtildiğini, bu durumda 23 kişi istifa ettiğini ve kooperatife ihtar gönderdiği gerekçesi ile kooperatif tarafından 2019 yılında yapılan genel kurula davet edilmediğini, fakat bu kişiler aleyhine de kesin maliyet hesabı çıkarıldığını ve alacak davası açıldığını, müvekkillere kesin maliyet sebebiyle açılan davalarda ise gerek bilirkişi raporlarında gerek yerel mahkeme kararlarında istifa yoluyla kooperatif ortaklığından ayrılarak ilişiği kesilmesinin mümkün olmadığını, hatta bu kişilerin genel kurula davet edilmemesinin sehven yahut yönetim kurulunun hatası sonucu davet edilmemiş olabileceğini, bu kişilerin sehven hazirunlarda yer almadığı yönünde tespitte bulunulduğunu ve müvekkillerinin üye olduğundan bahisle aleyhine alacağa hükmedildiğini, bu durumda 21.04.2019 tarihli genel kurulda üye sayısı 304 kişi olmayacağı ve toplantı yeter sayısının ise 80 olmayacağının açık olduğunu, bilirkişi raporunu kabul etmemekle birlikte raporda istifa ettiği gerekçesi ile çağrılmayan 23 kişi dahi genel kurula davet edilseydi üye sayısı 304+23 olmak üzere 327 kişi olacağından toplantı yeter sayısı en az 82 kişi olmak zorunda olduğunu, bu durumda müvekkili aleyhine de açılan eldeki davada kesin maliyet alacağı 2019 yılında yapılan genel kurul ile alınmış olup bu genel kurulda toplantı yeter sayısı sağlanmadan genel kurulun toplandığını ve karar aldığını, bu sebeple 21.04.2019 tarihli genel kurul yokluk yaptırımına tabi olduğu için alınan kararlarda yok hükmünde olduğu için eldeki davanın da açılmasının mümkün olmayacağını, bu sebeple öncelikle Kayseri 1. ATM'nin 2021/54 Esas sayılı dosyanın bekletici mesele yapılması gerektiğini, ayrıca davacı kooperatif 2019 yılı genel kuruluna 304 ortak olduğundan bahisle 304 kişi davet edilmesine rağmen yaklaşık 350 kişiye kesin maliyet yazısının tebliğ edildiğini, bu durumda kooperatifin ortak sayısının 304 kişi olmadığı dolayısıyla 80 kişi ile toplanamayacağı ve genel kurulun yoklukla malül olduğunun açık olduğunu, kaldı ki davacı kooperatifin 26.09.2021 tarihinde yapacağı genel kurul öncesi Çevre Şehircilik İl Müdürlüğü'ne vermiş olduğu tebligat listesinde yukarıda belirtilen 24 kişiyi davet ettiğini ve hazirunlarda üye olarak yer aldıklarını, bu tarihli genel kurulunun pandemi koşulları sebebiyle yapılamayıp 28.11.2021 tarihine ertelendiğini, akabinde Kayseri 1. ATM 2021/54 e. sayılı dosyada gelen raporda yukarıda belirtilen 24 üyenin istifa ettiği için genel kurula davet edilmediğinin düzenlendiğini, fakat davacı kooperatif tarafından 28.11.2021 tarihinde yapılan genel kurulda ise yukarıda isimleri belirtilen 24 kişinin yeniden üye olmadıklarından bahisle çağrılmamış ve hazirunlarda yer almadıklarını, davacı kooperatifin keyfi uygulamaları ile müvekkilinden haksız olarak alacak talebinde bulunduğunun son yapılan işlemlerle de ortada olduğunu, davacı kooperatifin gerek dava dilekçesinde gerek duruşmada bizzat kooperatif başkanının beyanı ile anlaşılacağı üzere kooperatifin inşaatlarının halen devam etmekte olduğunu belirttiğini, kooperatif ana sözleşmesi 61. Maddesinde açıkça son etap konutlar bittikten sonra geçici ve ardından kesin maliyetin çıkarılabileceğinin belirtilmiş olup bu durumda davacının halen inşaatlar bitmeden çıkartıldığını ve daya konu etmiş olduğu kesin maliyetlerin dahi ana sözleşmeye aykırı olduğunun ortada olduğunu, zira ana sözleşmeye aykırı şekilde son etap konutların bitmeden kesin maliyetin çıkarılamayacağını, Kooperatif üyelerden aldığı aidatlarla orantılı olarak konutları yapıp teslim etmek zorunda olduğundan halen teslim edilemeyen konutların olmasının kooperatifte bilanço açığı olduğunu da gösterdiğini, zira kooperatifle kar gütme amacıyla kurulamayacağını, üyelerden aylık yahut yıllık aidatlar toplanmak suretiyle konutların etap etap tamamlanmak zorunda olduğunu, son etap konutların tamamlanması ile de geçici ve kesin maliyetin çıkarılması gerektiğini, aksi halde ana sözleşmeye aykırı şekilde her yönetim kurulu ile birlikte kesin maliyet çıkarılmasının sözkonusu olacağını, ayrıca davacı kooperatifin birden fazla kesin maiyet hesabı çıkardığını, çıkarılan kesin maliyetlerin ana sözleşmeye ,Çevre Şehircilik İl Müdürlüğü kriterlerine uygun olup olmadığını incelemediğini, anasözleşme 61. Maddesine bakıldığında konutların geçici maliyetlerinin son etap inşaatların bitirilmesini müteakip çıkarılacağının belirtildiğini, bu durumda davacı kooperatifin eldeki davada talep ettiği kesin maliyetin de ana sözleşmeye göre kesin maliyet olmayıp davacı tarafından talebinin mümkün olmadığını, davacı tarafın çıkarılan kesin maliyeti üyelere gazetede ilan etmek suretiyle tebliğ etmiş olup yargılama esnasında da defalarca belirtildiği üzere kooperatifin ana sözleşme 61. Maddesinde kesin maliyet raporunun yönetim kuruluna noter vasıtasıyla, taahhütlü mektup yahut elden tebliğ edilmek suretiyle gerçekleştirileceğinin düzenlendiğini, davacı kooperatifin ise ana sözleşmeye aykırı olarak kesin maliyet raporunu ilanen tebligat yoluyla tebliğ ettiğini, fakat Tebligat Kanunu gereği kimlerin ilanen tebligat yapabileceğinin açıkça düzenlenmiş olup kooperatiflerin ilanen tebligat yapma yetkisinin bulunmadığını, ancak noter vasıtasıyla ilanen tebliğat yaptırılabileceğini, müvekkilinin yıllar önce kendisine tebliğ edilen kesin maliyeti ödediğini ve genel kurulda da açıkça karar alındığı üzere ilişiğinin kesildiğini, zira kooperatifin 21/02/2010 tarihli genel kurul 16 . Maddesinde açıkça 'kesin maliyet çıkarılarak üyelikten ayrılmak isteyenlere tapuların verileceğinin bu hususta yönetim kuruluna yetki verilmesinin kararlaştırıldığını, buna istinaden borcunu ödeyen müvekkiline taahhütname ve ilişik kesme belgesinin verildiğini, müvekkilinin de bu kesin maliyete göre borcunu ödediğini ve taahhütname ve ilişik kesme belgesi düzenlendiğini ve yıllarca da genel kurula davet edilmediğini ve hazirunlarda yer almadığını, yıllarca genel kurula davet edilmeyen müvekkilinin üyelik ile ilişkisinin kesildiğinin açık olup olup Yapı Kooperatifleri ana sözleşmesi ortakların Şahsi Sorumlulukları başlıklı 20. Maddesi, 1163 sayılı yasa gereği de davacının alacak talebinin zamanaşımına uğradığını, davacı koperatifin 2019 yılından sonra kooperatife yaklaşık 160 yeni üye alımı yaptığını, müvekkiline ve üye olduğundan bahisle kendisine dava açılan eski kooperatif üyelerinin 1163 sayılı yasa gereği azınlık olarak yönetim kuruluna başvuru yapmak suretiyle genel kurulu toplantıya çağrılması talebine kooperatif yönetim kurulunca olumlu yanıt verilmediğini, ardından Çevre Şehircilik İl Müdürlüğü'ne üyeler tarafından yapılan başvuru neticesinde davacı kooperatif tarafından Çevre Şehircilik İl Müdürlüğü'ne vermiş olduğu ... tarihli dilekçede 2021 dönemi için genel kurul yapılacağını belirtildiğini ve bu genel kurul öncesi yaklaşık 160 yeni üye kaydı yaptığını, burada kooperatifin amacı kooperatif lehine kararlar almak ve müvekkili ve ve müvekkili gibi kesin maliyet borcunu ödeyen, ibraname verilen ve genel kurullara davet edilmeyen eski kooperatif üyelerine yeniden haksız ve hukuka aykırı olarak borç çıkardığını, üstelik yeni üye alımı yapılan kişilerin mevcut üyelerin aile fertleri ,akrabaları vs. olduğu ekte sunulan Çevre Şehircilik İl Müdürlüğünden gelen yazı cevabından anlaşıldığını, hatta bu hususta Kayseri 2. Atm 2021/575 e. Sayılı dosyası ile kooperatife kayyum tayini talepli dava açıldığını, fakat yerel mahkeme kayyum tayini için yeterli somut delil sunulmadığından reddettiğini ve bu dosyanın da taraflarınca istinaf edildiğini, İstinaf mahkemesi tarafından da yerel mahkeme kararı deliller toplanmaksızın karar verildiğinden bahisle kaldırma karar verildiğini, zira bu dosyaya gelen Çevre Şehircilik İl Müdürlüğü'nden gelen müzekkere cevabında somut delil olduğunun çok açık olduğunu, davacı tarafın tapu iptali talebi reddedilmesine rağmen bu talep yönünden davalı aleyhine vekalet ücretine hükmedilmemesinin de hatalı olup kararın bu sebeple de kaldırılması gerektiğini ileri sürerek yerel mahkeme kararının kaldırılmasına ,davacının davasının reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.Davacı vekili istinafa cevap dilekçesinde özetle; Davalının, her ne kadar kendisine kesin maliyet bedelinin tebliğ edilmediğini iddia etse de kooperatif tarafından üyenin bilinen en son adresine tebligat yapıldığını, ancak üyenin adresini güncellemediği için tebligatın iade döndüğünü, davalının, kendisinin kooperatif üyesi olmadığını, ferdileştirme suretiyle evini aldıktan sonra kooperatif ile bir ilişkisinin kalmadığını iddia ettiğini, ancak müvekkili kooperatifin henüz tasfiye aşamasına geçmemiş olup, halihazırda tamamlanması ve üyelere teslim edilmesi gereken birçok daire bulunduğunu ve bu amaçla inşaat faaliyetleri devam ettiğini, davalının da müvekkili kooperatifin önceden tamamlanmış dairelerinden kura ile adına tahsis, teslim ve tapuda devredilmiş olan üyelerinden olup, davalının kooperatif üyeliğinin henüz devam ettiğini, Yerleşik Yargıtay içtihatlarına göre kooperatiften dairesini teslim almış olmanın kooperatif üyeliğini sona erdiren sebepler arasında yer almadığını, davalı tarafından davalıya ibraname ve ilişik kesme belgesi verildiği belirtilmiş olsa da benzer mahiyetteki müvekkili kooperatifin Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi 2021/672 E. 2021/877 K. Sayılı dosyasında yapılan istinaf incelemesinde; yönetim kurulu tarafından verilen ilişik kesme belgesinin hüküm ifade edemeyeceğini, genel kurul kararının gerekli olduğuna hükmedildiğini, yine dava dışı başka bir kooperatifçe yine dava ile benzer mahiyette üyeden inşaat maliyeti istemine ilişkin görülen davalarda istinaf mahkemelerince; üyenin ibra edilmesinin ancak o tarih itibariyle borcunun olmadığı anlamına geleceğini, ileride doğacak olan borçlardan üyelerin sorumlu olacağının hüküm altına alındığını, davaya konu kesin maliyet hesabını kooperatiflerince düzenlenen 2019 tarihli genel kurulda alındığını bu ölçüde bu genel kurulun yoklukla malul olduğunu beyan ettiyse de bu iddianın kabulünün mümkün olmadığını, müvekkili kooperatifin söz konusu kesin maliyet hesabını yalnızca genel kurul kararına istinaden değil Kooperatif anasözleşmesinin 61. Maddesine göre çıkarttığını, keza bu maddeye göre kooperatiften tapusunu alan üyelere kesin maliyet hesabı çıkartma yetkisinin yönetim kuruluna verildiğini, bu doğrultuda 2019 tarihli genel kurul iptal dahi edilse bu durumun davalarına herhangi bir etkisinin olmayacağını, bununla birlikte görülmekte olan dava ile aynı mahiyette başkaca davalılar tarafından söz konusu genel kurulun iptali için dava açılmış olup bu dava olan Kayseri 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2021/54E. Sayılı dosyasına bilirkişi. raporu gelmiş olduğundan bu raporu ekte sunmaktayız. (EK-2) Söz konusu raporda görüleceği üzere Kayseri 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2021/54E. Sayılı dosyası hak düşürücü süre geçtikten sonra açıldığını ve 2019 tarihli genel kurul usul ve yasaya uygun olarak yapıldığını, davalının her ne kadar kooperatifin usülsüz üye alımı yaptığını beyan ettiyse de söz konusu beyanın kabulünün mümkün olmadığını, görülmekte olan davanın kooperatiften tapusunu alan üyelerin aldıkları taşınmazların kesin maliyet bedelinin talep ve tahsiline ilişkin olduğunu, bu ölçüde kooperatiften ayrılan veya yeni katılan üyelerin görülmekte olan davaya bir katkısının olmayacağını, kooperatif hukukunun ilkelerinden olan açık kapı ilkesi gereği isteyen kişilerin kooperatiften ayrılacağı gibi isteyen kişilerin de katılabileceğini, üyelerinin bir kısmının davalının da bu iddialarıyla birlikte kooperatifin usulsüz üye alımı yaptığı iddiasıyla kooperatife kayyum atanması talebiyle dava açtığını ve söz konusu davanın Kayseri 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/575E. 2021/769K. Sayılı dosyasında bu iddiaların incelendiğini ve davanın esastan reddine karar verildiğini beyan ederek davalının istinaf taleplerinin reddine karar verilmesini talep etmiştir.H.M.K 355. Maddesi gereğince inceleme Kamu düzenine aykırılık halleri dışında istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılmıştır.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: Dava, kooperatif ortağına karşı açılmış kesin maliyet bedelinin tahsili istemine ilişkindir.Davalı kooperatif ortağı olmadığını kooperatiften taşınmazı devr aldıktan sonra hiç bir genel kurula çağrılmadığını bu doğrultuda kesin maliyet adı altında kendisinden herhangi bir alacağın istenmeyeceğini beyan ederek karara karşı istinaf yasa yoluna baş vurduğu görülmüştür. Bilindiği üzere bir kooperatif ortağı, istifasının noter ihtarı ile kooperatife ulaştığı ya da ihracın kesinleştiği tarihe kadar aidat borçlarından 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu'nun 16/son maddesi uyarınca sorumlu olup, üyelerin ödemeleri arasındaki eşitliğin istifanın ulaştığı ya da ihracın kesinleştiği tarih itibariyle bu şekilde sağlanması gerekir. Kural olarak ortak, üyesi olduğu davacı kooperatifin belirlediği inşaat finansmanı ve genel giderlere ilişkin aidat borçlarının, sonradan istifa etmiş ya da ihraç edilmiş olsa dahi istifanın ulaştığı ya da ihracın kesinleştiği tarihe kadar doğan kısmından sorumludur.İstifanın ulaştığı ya da ihracın kesinleştiği tarihten sonra doğan aidat borçlarından ortak sorumlu değil ise de, istifanın ulaşmasından ya da ihracın kesinleşmesinden sonra daireyi kooperatife geri vermeyip, kullanmaya devam etmiş ve genel hizmetlerden yararlanmakta ise, bu yararlanmanın karşılığı olan genel giderlerden de talep halinde sorumlu olacaktır.Kooperatif ortaklığı, kooperatif yetkili organlarının bu hususta alacağı açık bir kararla gerçekleşebileceği gibi, bu hususta açık bir karar olmasa bile kooperatifin bu kişi ile üyesi sıfatıyla yazışmalar yapması, onu genel kurullara çağırması, belirli miktarda ödeme kabul etmesi veya konut tahsis ve teslim etmesi ve tadilata izin verilmesi şeklinde somut ilişkiler ile zımnen de gerçekleşebilir. (23. Hukuk Dairesi 2015/9334 Esas 2016/1573) Bununla birlikte Kooperatifler Kanun'un 27/son cümlesinde, ortaklığın düşmesinin ortağın anasözleşme veya diğer suretlerle doğmuş borçlarının yok olmasını gerektirmeyeceği düzenlemesine yer verilmiştir.Somut olayda davalının sabit ücretli üye olduğuna yada istifa ettiği ve bu istifanın kabul edildiğine dair dosyada delil bulunmadığı gibi davalını kooperatifçe kendisine teslim edilen taşınmazı kullandığı kooperatife iade etmediği sabit olup davacı kooperatifçe usulune uygun genel kurul kararı sonucu alınan kesin maliyet bedelinin istenebileceği yönündeki mahkeme kararı yerinde olup davalının bu yöndeki istinaf talebinin reddine karar vermek gerekmiştir. Yine bilindiği üzere Kooperatifin en yetkili organı genel kuruldur. Genel kurullarda hakkaniyetin gerektirdiği ölçüde gerekli kararlar alındığı gibi daha önceden alınan kararlarda değiştirilebilir. Eşitlik ilkesi gereğince hak ve görevlerde ortakların eşit olması kuralı gözetilerek önceki genel kurul kararının değişen şartlar ve kooperatifin diğer ortaklarının durumları da nazara alınarak şartlarda eşitleme yapılmak üzere değiştirilmesine karar verilmesinde ilke olarak müktesep hak ihlali ve yasaya aykırılık bulunmamaktadır. (Yargıtay 23 H.D 2011/933 Esas 2011/936 Karar) Kooperatifler aidat toplayarak inşaatlarını yapar ve amaçlarını gerçekleştirir. Ayrıca kooperatiflerde eşitlik ilkesi geçerlidir. Kooperatiften bağımsız bölüm alınması aidat ödenmesine engel değildir.Davalı kooperatif inşaatlarının devam ediyor olması nazara alındığında kooperatifin aidat toplaması olağandır. Daha önceki genel kurulda alınan kesin maliyet ile ilgili kararın iptal edilmiş olması da aidat toplamaya engel teşkil etmez.( Yargıtay 23 HD 2016/7545 Esas 2019/5329 Karar)Davalı kooperatifçe adına tescil yapıldığını bundan dolayı ibar edildiğini iddia etmiş olup; Bilindiği üzer bir kooperatif ortağının bağımsız bölümüne ait tapu kaydının adına tescil edilebilmesi için, ortağın taşınmazına yönelik olarak kooperatife karşı tüm edimlerini yerine getirmiş olması gerekmektedir. Davacı kooperatifçe, bu ilkeye uygun olarak, davalı ortağın bağımsız bölüm davalı adına tescil edilmiştir.Kooperatifçe taşınmaz davalı adına tescil edilmiş ise de , kooperatifin inşaatlarının devam etmesi, ana sözleşmede belirtilen kesin hesabın somut olayda sözkonusu olmadığı, yapılan hesabın tapu tescili öncesi ortağın borcunun belirlenmesine yönelik olduğu açıktır. Böyle bir durumda kooperatifçe davalının borcu bulunmadığına yönelik yapılan işlemler, tapu tescili öncesi hiçbir borcunun kalmadığının belirlenmesine yönelik olup, ileride doğacak borçların talep edilmeyeceği anlamını içermemektedir. Bu açıklamalar ışığında davalının ibra edildiği yönündeki iddiası yerinde görülmemiştir.İş bu davanın genel kurul kararının iptali davası olmaması nedeniyle genel kurul kararlarının yerindeliğinin denetlenemeyeceği anlaşılmış olup davalının bekletici mesele yapılması yönündeki istinaf talebi yerinde görülmemiştir.Davalı alacağın zaman aşımına uğradığını iddia etmiş olup; Bilindiği üzere Kooperatif üyesinin bağımsız bölüm talep hakkı zamanaşımına uğramaz. Bununla birlikte Kooperatif tarafından bunun karşılığında talep edilecek olan inşaat gideri olarak talep edilen aidata da zamanaşımı işlemesi mümkün değildir.(23. Hukuk Dairesi 2017/391 Esas 2020/1615 Karar) Bu durumda mahkemece davalının zaman aşımı itirazın reddine karar verilmesi usul ve yasaya uygun görülmüştür.Tüm bu açıklamalar ışığında dosya kapsamındaki yazı, belge ve bilgilere, yasaya uygun gerektirici nedenlere, İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçesinde dayanılan delillerle, delillerin tartışılması sonucu maddi olay ve hukuki değerlendirmede usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına, HMK m. 355/1 gereği incelemenin istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılıp, re'sen gözetilmesi gereken, kamu düzenine herhangi bir aykırılığın da bulunmamasına, kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğunun anlaşılmasına göre davalı vekilinin istinaf itirazları yerinde görülmediğinden HMK m. 353/1,b,1 gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
Yukarıda belirtilen gerekçelerle ve HMK'nun 355. Maddesi gereğince istinaf başvurusu sebepleriyle sınırlı olarak yapılan inceleme sonunda davacı tarafın söz konusu istinaf sebepleri yerinde görülmediğinden ilk derece mahkemesinin istinafa konu edilen nihai kararının HMK'nın 353/1-b.1.maddesi gereğince usul veya esas yönünden hukuka uygun olduğu değerlendirilerek istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-KAYSERİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ'nin istinafa konu edilen 10/11/2021 tarih ve 2019/671 E - 2021/947 K sayılı nihai kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşılmakla davacı / davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK'nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gerekli olan 14.459,95 TL nispi istinaf karar ve ilam harcından istinaf eden davalı tarafından peşin yatırılmış 3.615,00 TL harcın mahsubu ile bakiye eksik kalan 10.844,95 TL istinaf karar ve ilam harcının istinaf eden davalıdan alınarak Hazineye Gelir kaydına,
3- İstinaf başvurusunda bulunan davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin ve istinaf kanun yoluna başvurma harcının kendi üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından karşı taraf yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme ile HMK 361/1 uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde Yargıtay'a temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 05.01.2022