Davacı vekili, dava dilekçesinde mevkii ve sınırlarını açıkladığı Hazine adına tapuda kayıtlı bulunan taşınmazın tapu kaydının iptali ile vekil edeni adına tapuya tesciline karar verilmesini istemiştir.
Davalı Hazine temsilcisi, taşınmazın idari yoldan Hazine adına tapuya bağlandığını, davacının bir itirazı olmadığını, bu nedenle davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Davalı İçişleri Bakanlığına izafeten tahsis sahibi Jandarma Genel Komutanlığını temsilen İlçe Jandarma Bölük Komutanı, taşınmazın Hazine adına tapulu bulunduğunu ve kendilerine tahsis edildiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmesi üzerine; hüküm, Hazine temsilcisi ile Jandarma Bölük Komutanı tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, kazanmayı sağlayan zilyetlik, harici satın alma ve eklemeli zilyetliğe dayalı olarak TMK.nun 713/1, 3402 sayılı Kadastro Kanununun 14. maddesi gereğince açılan mülkiyetin aktarılmasına ilişkin tapu iptali ve tescil davasıdır.
Davacı vekili dava dilekçesinde; taşınmazın bir bölümünün 1967 yılında vekil edeninin babasından satın aldığını, bir kısmını ise 15.3.1974 tarihli harici satış senedi ile İsmet Yılmaz´dan satın aldığını, bu tarihlerden itibaren taşınmazın vekil edeni tarafından tasarruf edildiğini, daha sonra 22.9.1988 tarih ve 6 sıra nolu tapu kaydı ile idari yoldan Hazine adına tapu oluşturulduğunu, Jandarma Karakolu yapılmak üzere Jandarma Genel Komutanlığına tahsis edildiğini belirterek iptal ve tescil isteğinde bulunmuştur. Tapu Sicil Müdürlüğünden gelen tapu kaydına göre, taşınmaz arsa niteliği ile 22.9.1988 tarih, cilt 3, sayfa 6, sıra no 6 sayı ile Hazine adına tapuya bağlanmıştır. Tapu kaydının şerhler bölümünde ise; "İçişleri Bakanlığı (Jandarma Genel Komutanlığı) lehine şerh verildiği, 13.6.1989 tarih yevmiye 35" şeklinde ifadenin bulunduğu saptanmıştır. Uyuşmazlık konusu taşınmaz senetsizden Hazine adına idari yoldan tapu oluşturulmuş olup 13.6.1989 tarihinde Hazinece bu yer Jandarma Karakolu yapılmak üzere İçişleri Bakanlığına (Jandarma Genel Komutanlığına) tahsis edildiğine göre taşınmaz hukuken ve fiilen kamu emlakine dönüşmüştür. Davacının, tapunun oluştuğu 22.9.1988 tarihinden sonraki zilyetliği hukuken bir değer taşımaz. Ne var ki, tapunun oluştuğu 22.9.1988 tarihine kadar TMK.nun 713/1 ve 3402 sayılı Kadastro Kanununun 14. maddesi uyarınca kazanmayı sağlayan zilyetlikle taşınmaz iktisabını sağlayan tüm olumlu koşulların davacı yararına gerçekleştiği dosya kapsamındaki tüm bilgi ve belgeler ile yerel bilirkişi ve tanık beyanlarından anlaşıldığına göre, Jandarma Genel Komutanlığı lehine yapılan tahsis gözetilerek mülkiyetin davacıya ait olduğunun tespitine karar verilmesi gerekirken tapu kaydının iptali ile davacı adına tesciline karar verilmesi az önce açıklanan nedenlerle usul ve kanuna aykırıdır.
Öte yandan Jandarma Bölük Komutanının, davaya katılmasında ve hükmü temyiz etmesinde hukuki yararı bulunduğu açıktır. Hazine avukatı bulunmayan yerlerde, Jandarma İdaresine ait davalarda, İçişleri Bakanlığını temsil yetkisi Jandarma Komutanına ait bulunmaktadır. Bu davalarda Mal Müdürünün temyiz yetkisi bulunmamaktadır. Bu nedenle Jandarma Bölük Komutanının hükmü temyiz etmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamaktadır.
Davalı Jandarma Bölük Komutanı ile Hazine temsilcisinin temyiz itirazları bu bakımdan yerinde olduğundan kabulü ile yerel mahkeme hükmünün açıklanan nedenlerle HUMK.nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA ve 54.000.000 lira peşin harcın istek halinde İçişleri Bakanlığına iadesine 01.07.2004 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.