A. N. G. ile Hazine ve Davutlar Belediye Başkanlığı aralarındaki dava hakkında Kuşadası Asliye Hukuk Hakimliği’ nden verilen 27.09.2001 gün ve 2001/447 E. 2001/761 K. sayılı hükmün Dairenin 24.12.2001 gün ve 2001/9232 E. 9519 K. sayılı ilamıyla onanmasına karar verilmişti. Davacı vekili ile Hazine vekilleri tarafından süresinde kararın düzeltilmesi istenilmiş olmakla dosya incelendi gereği düşünüldü:
Karar: Davacı 512 ve 504 sayılı parseller arasında bulunan 2 dekar yüzölçümündeki yolun 35 yılı aşkın bir süredir terk edilmiş olduğunu belirterek adına tapuya tesciline karar verilmesini istemiştir.
Davalı Hazine vekili, taşınmazın paftada yol olduğunu özel mülkiyete konu olamayacağını, 3402 S. K.’ nun 12/3. maddesinin gözetilmesi gerektiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
Davalı Belediye vekili de, aynı yönde savunma yapmıştır.
Dava kazandırıcı zaman aşımı zilyetliğine dayalı M. K.’ nun 713 ve 3402 S. K.’ nun 14. maddesi uyarınca açılan tescil davasıdır.
Mahkemece; taşınmazın davacının zilyetliğinde olduğunun tespitine karar verilmesi üzerine Hazine ve davacı vekili tarafından temyiz edilen hüküm Dairece onanmıştı. Bu sefer karar düzeltme isteminde bulunan Hazine vekili, onama ilamının kaldırılması ile davanın reddine karar verilmek üzere hükmün bozulmasını, davacı vekili ise Dairece temiz dilekçesinin göz ardı edildiğini, istekleri doğrultusunda temyiz incelemesi yapılmadığını, sadece Hazinenin temyiz isteği gözetilerek hükmün incelenip onandığını, taşınmazın müvekkili adına tapuya tescili yönünde istekleri olduğu halde davacının zilyet olduğunun tespitine şeklinde kurulan hükmün doğru olmadığını belirterek bozulmasına veya düzeltilerek onanmasına karar verilmesini istemiştir.
Yapılan incelemede; gerçekten sadece Hazine’ nin temyiz isteği gözetilerek dosyanın incelenip, hükmün Dairece onandığı, davacı vekilinin süresinde temyiz isteğinde bulunduğuna ilişkin dilekçeleri dosyada olduğu halde maddi yanılgı sonucu Dairece gözden kaçırılarak isteklerinin incelenmediği anlaşıldığına ve isteklerinde haklı bulunduklarına göre; davacı vekilinin karar düzeltme isteği yerinde bulunduğundan kabulü ile maddi yanılgıya dayalı Dairenin 24.12.2001 gün ve 2001/9232-9519 sayılı onama ilamının kaldırılmasına karar verilip işin esasın incelenmesine geçildi;
Dava konusu taşınmaz, kadastro çalışmaları sırasında yol niteliği ile tespit dışı bırakılan fiilen yol olarak kullanılmayan ve terk edilen bir yerdir. M. K.’ nun 639/1 (713/1) ve 3402 S. K.’nun 14. maddelerinde aranan tüm kazanma koşullarının davacı yararına gerçekleştiği, Dairenin 3.2.1998 ve 10.5.2001 tarihli bozma ilamlarında bu hususların net bir şekilde vurgulandığı, 2644 S. K.’nun 21. maddesi gözetilerek davanın kabulüne karar verilmesi gerektiğine işaret edildiği halde, taşınmazın davacı adına tapuya tescili, yerine zilyet olduğunun tespitine karar verilmiş olmasında hukuka uyarlılık bulunmamaktadır. Mahkemenin; taşınmazın imar planında yol olarak bırakıldığı, M. K.’nun 912. maddesi uyarınca özel mülk olarak tapuya tescili bu haliyle mümkün olmadığı, tescil isteğinin aynı zamanda zilyetliğin tespiti isteğini de içerdiği yönündeki ret gerekçesine katılmak mümkün değildir. Çünkü; M. K.’ nun 912. (999) maddesi özel mülkiyete tabi olmayan ve kamunun yararlanmasına ayrılan taşınmazlar, bunlara ilişkin tescili gerekli bir ayni hakkın kurulması söz konusu olmadıkça kütüğe kaydı olunamaz hükmüyle kamunun yararlanmasına terk ve tahsis edilen özel mülkiyete konu olmayan mera, yaylak, kışlak, otlak, harman yeri, sıvat, eğrek, Pazar ve panayır yerleri (766 S. K.’ nun 35, 3402 S. K.’nun 16/B) ile kamunun kullanımına açık yollar, patika yol ve çıkmaz sokak gibi tescili olanaklı bulunmayan yerler amaçlanmıştır. Bu gibi yerlerin (kamu malının) özel mülkiyete dönüşmesi ancak; yetkili makamların bir amacı sağlamak için alacakları kararla olanaklı olabilir. Kapanmış veya fiilen kullanılmayan ya da terk edilen yollarla, yol fazlalıkları M. K.’ nun 912. (999) maddesinin öngördüğü anlamda tescile tabi olmayan taşınmazlardan sayılmaz. Aksine tescile tabi yerlerden oldukları 2644 S. K.’ nun 21. maddesinin açık hüküm gereğidir. M. K.’ nun 639 (713) maddelerindeki kazanma koşullarının gerçekleşmesiyle tescilden önce mülkiyet hakkı zilyet yararına doğmuş olur. Somut olayda kesinleşen ve onaylanan imar planından önce kazanma koşulları davacı yararına gerçekleşmiş olup, taşınmazın imar planı içinde kalması tescile engel olmadığının kabulü gerekir. Kaldı ki, imar planları tasavvur edilen ve geleceğe yönelik olan planlardır. Saptanan bu somut ve hukuki olgular karşısında dava konusu taşınmazın davacı adına tapuya kayıt ve tescili yerine zilyet olduğunun tespitine karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırıdır.
Sonuç: Bu bakımdan yerinde görülmeyen Hazine vekilinin temyiz isteklerinin reddine, davacı vekilinin temyiz istekleri yerinde bulunduğundan kabulü ile yerel mahkeme hükmünün açıklanan nedenlere BOZULMASINA ve 3.240.000 lira peşin harcın istek halinde temyiz edenlerden davacıya iadesine 16.04.2002 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY YAZISI
Daire çoğunluğunun oyçokluğu ile ittihaz ettiği 24.12.2001 günlü onama ilamında yer alan karşı oy yazımda belirttiğim nedenle, davalılardan Hazine vekilinin karar düzeltme isteği kabul edilerek yerel mahkeme hükmü bozulmalı ve dava reddedilmelidir.