"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Ecrimisil
Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş olup hükmün davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.
KARAR
Davacılar vekili, müvekkillerinin hissedarı bulunduğu, 29 parsel sayılı taşınmaza, davalı ... tarafından tecavüzde bulunulduğunu ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile şimdilik, 1000 TL ecrimisilin, davalıdan kamu alacaklarına uygulanan en yüksek faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı vekili, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir. Karar, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, ecrimisil istemine ilişkindir .
1.Dosya muhtevasına, dava evrakı ile yargılama tutanakları münderecatına, mevcut deliller Mahkemece takdir edilerek davada karar verildiğine ve takdirde bir isabetsizlik bulunmadığına göre davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2.Dosya içeriği ve toplanan delillerden, dava konusu 29 parsel sayılı, arsa nitelikli, 4.002 metrekare alanlı taşınmazda davacıların ve davalı idarenin paydaş olduğu, davalı idarenin taşınmazın tamamını kullanmakta olduğu, Ankara 16.Asliye Hukuk Mahkemesinde görülen, eldeki dava davacıları tarafından, dosya davalısı idare aleyhine açılan, 2014/596 Esas no ile görülen kamulaştırmasız elatmaya dayalı bedel davasının kabulüne karar verildiği, mahkemece dava tarihinden geriye dönük olarak beş yıl için ecrimisil hesaplanarak eldeki davada davanın kabulüne karar verildiği sabittir.
Gerek öğretide ve gerekse yargısal uygulamalarda ifade edildiği üzere ecrimisil, diğer bir deyişle haksız işgal tazminatı, zilyet olmayan hak sahibinin, hak sahibi olmayan kötüniyetli zilyetten isteyebileceği bir tazminat olup, 08.03.1950 tarihli ve 22/4 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında; fuzuli işgalin tarafların karşılıklı birbirine uygun iradeleri ile kurduğu kira sözleşmesine benzetilemeyeceği, niteliği itibarı ile haksız bir eylem sayılması gerektiği, haksız işgal nedeniyle oluşan zararın tazmin edilmesi gerekeceği vurgulanmıştır. Ecrimisil, haksız işgal nedeniyle tazminat olarak nitelendirilen özel bir zarar giderim biçimi olması nedeniyle, en azı kira geliri karşılığı zarardır. Bu nedenle, haksız işgalden doğan normal kullanma sonucu eskime şeklinde oluşan ve kullanmadan kaynaklanan olumlu zarar ile malik ya da zilyedin yoksun kaldığı fayda (olumsuz zarar) ecrimisilin kapsamını belirler. Haksız işgal, haksız eylem niteliğindedir. (YHGK'nin 25.02.2004 tarihli ve 2004/1-120-96 sayılı kararı)
25.05.1938 tarihli ve 29/10 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı ve Yargıtay'ın aynı yoldaki yerleşmiş içtihatları uyarınca ecrimisil davaları beş yıllık zamanaşımına tabi olup bu beş yıllık süre dava tarihinden geriye doğru işlemeye başlar.
Hemen belirtelim ki, ecrimisil hesabı uzmanlık gerektiren bir husus olup, taşınmazın niteliğine uygun bilirkişi marifetiyle keşif ve inceleme yapılarak ve taleple bağlı kalınarak haksız işgal tazminatı miktarı belirlenmelidir . Alınan bilirkişi raporu, somut bilgi ve belgeye dayanmalı, tarafların ve hakimin denetimine açık değerlendirmenin gerekçelerinin bilimsel verilere ve HMK'nin 266 vd. maddelerine uygun olarak açıklanması gereklidir.
Eğer, özellikle arsa ve binalarda kira esasına göre talep varsa, taraflardan emsal kira sözleşmeleri istenmeli, gerekirse benzer nitelikli yerlerin işgal tarihindeki kira bedelleri araştırılıp, varsa emsal kira sözleşmeleri de getirtilmeli, dava konusu taşınmaz ile emsalin somut karşılaştırması yapılmalı, üstün veya eksik tarafları belirlenmelidir.
İlke olarak, kira geliri üzerinden ecrimisil belirlenmesinde, taşınmazın dava konusu ilk dönemde mevcut haliyle serbest şartlarda getirebileceği kira parası, emsal kira sözleşmeleri ile karşılaştırılarak, taşınmazın büyüklüğü, niteliği ve çevre özellikleri de nazara alınarak yöredeki rayiçe göre belirlenir. Sonraki dönemler için ecrimisil değeri ise ilk dönem için belirlenen miktara ÜFE artış oranının tamamının yansıtılması suretiyle bulunacak miktardan az olmamak üzere takdir edilir.
Belirtmek gerekir ki, kamulaştırmasız el atma hâlinde Yargıtay İçtihadı Birleştirme Hukuk Genel Kurulunun 16.05.1956 tarihli ve 1956/1 Esas, 1956/6 Karar sayılı kararı doğrultusunda taşınmaz sahibinin açtığı davalarda, malikin idarece yaratılan fiili duruma açtığı dava tarihi itibariyle onay verdiği ve bedeli karşılığında mülkiyet hakkını idareye devretme iradesini ortaya koyduğu için idarenin taşınmaza elatması açılan bu dava tarihine kadar haksız eylem niteliğinde (HGK'nin 12.03.2008 tarihli ve 2008/5-243 E., 2008/246 K.) kabul edilmektedir, eldeki davada taşınmaz mal sahibince açılan dava bulunması dolayısıyla verilen bir onay bulunduğu açıktır.
Somut olayda, yukarıda belirtilen ilke ve esaslar doğrultusunda Yargıtay ve Dairemiz uygulamaları doğrultusunda alınacak bilirkişi raporu ile talep edilen ilk dönem ile kamulaştırmasız elatma bedel davası dava tarihi arası dönem için hesaplanacak ecrimisile hükmedilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirmeyle dava tarihinden geriye dönük olarak beş yıl için, son dönem bulunup yukarıdan aşağıya inilmek suretiyle ecrimisil hesaplanarak hüküm tesis edilmiş olması doğru değildir.
SONUÇ : Yukarıda (2) no’lu bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulüne, usul ve yasaya aykırı olan hükmün 6100 sayılı HMK'nin Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK'un 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, (1) no’lu bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, HUMK’un 440/1. maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine, 25.02.2021 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.