Kadastro Sebebiyle Orman Dışı Bırakılan Yerin Daha Önce Kesinleşmiş Mahkeme Kararı İle Orman Arazisi Olarak Tespiti Yapılmış ise Kadastronun Farklı Olması Taşınmazın Orman Vasfını Etkilemeyecektir
Yargıtay 20. Hukuk Dairesi
Esas No : 2009/5920
Karar No : 2009/8611
Karar Tarihi : 2009-05-26





Taraflar arasındaki tescil davasının yapılan yargılaması sonunda kurulan 20.11.2008 günlü hükmün Yargıtay'ca duruşmalı olarak incelenmesi davacı Ali vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, gereği görüşülüp düşünüldü:

Davacı Y... beldesi O... mahallesi (H...) portakal mevkiinde bulunan doğusu taşlık, batısı Ali, Hüseyin ve Leyla tarlaları, kuzeyi Meryem tarlası, güneyi taşlık ile çevrili taşınmazın tapuda kayıtlı olmadığını, imar ihya ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği yoluyla taşınmaz edinme koşullarının yararlarına oluştuğunu ileri sürerek, Medeni Yasa'nın 713. maddesi hükmüne göre adlarına tescili istemiyle dava açmışlardır. Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, Medeni Yasa'nın 713. maddesi hükmü uyarınca tapusuz olan taşınmazın tesciline ilişkindir.

Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde dava tarihinden önce 10.04.1980 itirazlı yerlerde 30.06.1981 tarihinde ilan edilerek kesinleşen orman kadastrosu bulunmaktadır. Daha sonra 23.11.1988 tarihinde ilan edilen ve dava tarihinde kesinleşen aplikasyon ve 2/B uygulaması vardır. Genel arazi kadastrosu dava tarihinden önce 1973 yılında 766 sayılı Yasa'ya göre yapılmıştır.

İncelenen dosya kapsamına, kararın dayandığı gerekçeye ve uzman orman bilirkişi tarafından kesinleşmiş orman tahdit haritasına dayalı olarak yöntemine uygun biçimde yapılan uygulama ve araştırmada, çekişmeli taşınmazın krokide (A) ve (C) ile gösterilen bölümlerinin orman tahdidi içinde ve özel mülkiyete konu olamayacak yer olduğu, (B) ile gösterilen bölümün ise, yörede 1966-1973 yılında yapılan genel kadastro sırasında çekişmeli taşınmazın bulunduğu yere 475 nolu parsel numarası verilerek gerçek kişi adına tespit tutanağı düzenlenmişse de, Silifke Tapulama Mahkemesi'nin 1977/98-1980/146 sayılı kararı ile, dava konusu parselin 6831 sayılı Yasa'nın 1. maddesi gereğince orman olduğu belirlenerek, o tarihte yürürlükte bulunan 766 sayılı Yasa'nın 2. maddesi gereğince tespit harici bırakılmasına dair verilen kararın 24.04.1981 tarihinde kesinleştiği, 1982 Anayasası'nın 138/4. maddesindeki "Yasama ve yürütme organlarıyla idare, mahkeme kararlarına uymak zorundadır. Bu organlar ve idare, mahkeme kararlarını hiçbir suretle değiştiremez ve bunların yerine getirilmesini geciktiremez" hükmü ile Orman Kadastrosu'nun yapıldığı tarihte yürürlükte bulunan 02 Eylül 1986 tarihli Resmi Gazetede yayınlanan 6831 sayılı Yasa'ya Göre Orman Kadastrosu ve Aynı Yasa'nın 2/B Maddesinin Uygulanması Hakkındaki Yönetmeliğin 23. maddesinde, orman kadastro komisyonlarınca devlet ormanı olarak sınırlandırılması gereken yerlerin sayıldığı, bu maddenin 1. fıkrasının (G) bendinde "Devlet ormanı olduğuna dair kesinleşmiş mahkeme ilamı bulunan yerlerin devlet ormanı olarak sınırlandırılacağı" (halen yürürlükte olan 15.07.2004 tarihli Resmi Gazetede yayınlanan yönetmeliğin 26/g maddesi) hükmünün bulunduğu, bu hüküm gereğince kesinleşmiş mahkeme kararı ile orman olduğu saptanan taşınmazın, orman kadastrosu yapıldığı sırada orman olarak sınırlandırılması zorunlu olduğu halde, yörede yapılan ve 01.03.1977 tarihinde ilan edilen orman kadastrosunda orman sınırı dışında bırakıldığı, 2. madde gereğince ancak bu olgunun kesinleşen mahkeme kararı ile orman olduğu belirlenen taşınmazın niteliğini değiştirmeyeceği, Anayasa'nın 169. maddesinde belirtildiği gibi ormanların kazandırıcı zamanaşımı yoluyla mülk edinilemeyeceği, 05.11.2003 gün ve 4999 sayılı Yasa ile değişik 6831 sayılı Yasa'nın 7. maddesi hükmüne göre davaya konu taşınmazın "herhangi bir nedenle orman sınırları dışında kalmış orman" olması nedeniyle yeniden yapılacak orman kadastrosunda orman sınırı içine alınabileceği ve Orman Yönetimi ya da Hazine tarafından dava konusu taşınmazın her zaman orman olarak tescilinin mahkemeden de dava yoluyla istenebileceği, bunu engelleyen bir yasa hükmü bulunmadığı gözönünde bulundurularak davacı gerçek kişinin davasının reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığına göre, temyiz itirazlarının reddi ile usul ve yasaya uygun olan hükmün (ONANMASINA), 26.05.2009 gününde oybirliği ile karar verildi.