Özet:
Dosya incelenerek gereği düşünüldü:
Karşılıksız yararlanma suçunun düzenlendiği 5237 sayılı TCK’nın 163/3. fıkrasında, abonelik esasına göre yararlanılabilen elektrik enerjisinin, suyun veya doğalgazın sahibinin rızası olmaksızın ve tüketim miktarının belirlenmesini engelleyecek şekilde tüketilmesi hali yaptırıma bağlanmıştır. 3. fıkra kendi içerisinde, seçimlik ve bağlı hareketli bir suç tipidir. Fıkraya göre; bir kişinin abonelik esasına göre yararlanılabilen elektrik enerjisi, su veya doğal gazdan sahibinin rızası olmadan ve tüketim miktarının belirlenmesini engelleyecek şekilde tüketilmesi halinde suç gerçekleşecektir. Engelleme ve tüketme şeklindeki iki fiil gerçekleşmeden eylem suç teşkil etmeyecektir. Jeotermal ise, yer kabuğunun çeşitli derinliklerinde birikmiş ısının oluşturduğu, kimyasallar içeren sıcak su, buhar ve gazlardır. Jeotermal enerji de bu jeotermal kaynaklardan ve bunların oluşturduğu enerjiden doğrudan veya dolaylı yollardan faydalanmayı kapsamaktadır. Jeotermal enerji, yenilenebilir bir enerji kaynağıdır.
Somut olay bu veriler ışığında incelendiğinde, sanığın katılan tarafından sunulan, jeotermal enerji tesisatından geçen sıcak su ile evini ısıttığı, bu şekilde jeotermal suyun sadece ısısından faydalandığı, tüketime sebep olmadığının anlaşılması karşısında sanığın eyleminin 5237 sayılı TCK’nın 163/3. maddesinde düzenlenen karşılıksız yararlanma suçunu oluşturmayıp, hukuki ihtilaf niteliğinde bulunduğu anlaşılmakla tebliğnamedeki bozma düşüncesine iştirak edilmemiştir.
Yapılan duruşmaya, toplanan delillere, gerekçeye, hakimin kanaat ve takdirine göre temyiz itirazları yerinde olmadığından reddiyle hükmün isteme aykırı olarak ONANMASINA, 18.10.2021 gününde oybirliğiyle karar verildi.