İtirazın İptali Davası - İcra İnkar Tazminatının Tahsili İstemi
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi
Esas No : 2018/1915
Karar No : 2020/590
Karar Tarihi : 2020-06-17





Özet:

  • Dava, hukuki niteliği itibariyle, İİK'nın 67. maddesi uyarınca itirazın iptali ve icra inkar tazminatının tahsili istemine ilişkindir. Bilirkişi raporları takdiri delil niteliğinde olup, mahkemece yargılama aşamasında kök ve taraf itirazlarını gidermek üzere ek rapor alındığı anlaşılmaktadır. Buna göre davalı vekilinin eksik inceleme ile düzenlenen bilirkişi raporuna göre karar verildiği yönündeki istinaf nedeni yerinde değildir. Mahkemece banka kayıtları üzerinde yapılan inceleme sonucu alındığı anlaşılan bilirkişi rapor içeriğinde de işaret edildiği üzere, banka tarafından tahsil kabiliyeti yüksek çeklerin kredi lehtarı şirkete iade edilip, tahsil kabiliyeti olmayan çeklerin alındığına dair herhangi bir kayda rastlanılmadığı, bu hususun iddia eden davalı yanca kanıtlanmadığı da gözetildiğinde, davalı vekilinin, müvekkilinin şirket ortaklığından ayrıldığı tarih itibariyle mevcut kredi borcunun teminat olarak verilen çeklerle karşılandığı, TBK 592. maddesi kapsamında davacı banka tarafından borcun çoğalmasına sebep olunup, kefilin sorumluluğunun arttırıldığının kabulü gerekeceği yönündeki istinaf nedeni yerinde görülmemiştir. Yapılan inceleme ile ulaşılan sonuç doğrultusunda, davalı vekilinin davacı banka tarafından, müvekkilince kefillikten feragat edildikten sonra şirkete kredi kullandırılmasında kötü niyet olup, bu nedenle müvekkilinin kredi borcundan sorumlu tutulmaması gerektiği yönündeki istinaf nedeni yerinde görülmemiştir. Davacının takip konusu alacağı kredi borcunun tahsiline ilişkin olup, likit alacak olmakla, kabul edilen tutar yönünden davacı lehine İİK 67. maddesi uyarınca inkar tazminatı verilmesi gerekeceğinden, davalı vekilinin aksi yöndeki istinaf başvuru nedeni de yerinde değildir.

 

İNCELENEN DOSYANIN

MAHKEMESİ: İstanbul 3. Asliye Ticaret Mahkemesi

NUMARASI : 2014/1120 Esas - 2018/465

TARİHİ: 03/05/2018

DAVA: İtirazın İptali

Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne ilişkin karara karşı, davacı ve davalı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine, dosya içerisindeki tüm belgeler okunup, incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili banka ile dava dışı ... San. Ve Tic. Ltd. Şti. arasında imzalanan genel kredi sözleşmesini, davalı ... müşterek ve müteselsil kefil sıfatıyla imzaladığını, bu sözleşmeye istinaden borçluya kredi kullandırıldığını, borçlunun kredi hesaplarının Beşiktaş .... Noterliği’nin 19/12/2013 tarihli ... yevmiye nolu ihtarnamesi ile kat edildiğini, borcun süresi içerisinde ödenmediğini, borçlular hakkında İstanbul ... İcra Müdürlüğünün ... Esas sayılı dosyası ile 27/01/2014 tarihinde icra takibi başlatıldığını, davalının borca, borcun faizine ve takibe itirazı neticesinde icra takibinin durduğundan bahisle borçlunun itirazının iptaline, hakkında başlatılan icra takibinin devamına, davalının inkar olunan alacağın %20'den az olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; ... Ltd. Şti.'nin tekstil alanında faaliyet yapmak üzere 5 ortak ile kurulduğunu ve müvekkilinin kurucu üyelerden olduğunu, süreç içerisinde ortakların bir kısmının şirketten ayrıldığını ve şirket hisselerinin müvekkilinin hissesi haricinde... toplandığını, ... ile anlaşamayan müvekkilinin şirket ortaklığından ayrılma kararı aldığını ve bunun üzerine 19/09/2012 tarihli ortaklar karar defterinde görüldüğü üzere diğer tüm hisseleri elinde bulunduran ... devrettiğini ve bu kararın noter onayının yaptırıldığını, 26/09/2012 tarihinde İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü'nce yayınlandığını, müvekkilinin şirketteki hissesini devir etmesi üzerine ... adına çalışmakta oldukları tüm bankalara devir sözleşmesini elden teslim ettiğini ve imza sahibi olmadığını ve bu tarihten sonraki şirket adına yapılan borçlanmalardan sorumluluğu olmadığını bildirdiğini, davacı bankanın müvekkilinin gönderdiği istifa ihbarnamesine karşılık cevabi ihtar gönderilmediğini, müvekkilinin şirket ortaklığından ayrıldığı dönemde şirketin davacı bankadan kullandığı ve borçlu olduğu bir kredisi olmadığını, davacı bankanın şirketin tek hissedarı olan .... ile görüşerek yeni genel kredi sözleşmesi imzalattığını, bu durumun banka tarafından müvekkilinin kefaletinin geçersiz olduğunun kabul edildiği manasına geldiğini, davacının, müvekkilinin şirket ortaklığından ayrılmasından sonra gerekli tedbirleri almadan verdiği kredilerden dolayı aradan 2 yıl geçtikten sonra genel kredi sözleşmesine dayanarak kefillik sıfatı ile ilamsız takip açmasının hukuka ve usule aykırı olduğunu, müvekkilinin şirket ortaklığından ayrıldıktan sonra banka tarafından dava dışı şirkete yapılan işlemlerden müvekkilinin sorumlu tutulamayacağından bahisle davanın reddine, haksız takip nedeni ile davacı bankanın kötü niyet tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep etmiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesi 22/05/2018 tarihli, 2017/34 Esas - 2018/212 Karar sayılı kararında, "...davacı banka ve dava dışı ... San. Ve Tic. Ltd. Şti. arasında 01/02/2012 tarihli 875.000,00-TL limitli kredi sözleşme ile 01/06/2012 tarihli 125.000,00-TL bedelli limit artırım sözleşmesi imzalandığı, davalı ... 01/02/2012 tarihli 875.000,00-TL bedelli ana sözleşme ile 01/06/2012 tarihli 125.000,0-TL bedelli limit artırım sözleşmelerini müşterek borçlu müteselsil kefil sıfatı ile imzaladığı, dolayısı ile davalının anılan sözleşmeleri 1.000.000,00-TL kefalet limiti tahtında imzaladığı, kefalet sözleşmelerinin düzenleme tarihinde yürürlükte bulunan mülga 818 sayılı Borçlar Kanunu 487. maddesindeki yasal koşulları kapsadığı, davalının imza tarihlerinde asıl borçlu .... San. Ltd. Şti.'nin ortağı olduğu anlaşılmıştır. Davalı dava dışı ... San. Ltd. Şti.'deki hisselerinin tamamını 19/09/2012 tarihinde ... devrettiğini, Bakırköy .... Noterliği'nin 11/10/2017 tarih ... yevmiye numaralı ihtarnamesi ile hisse devrini asıl borçlu ....San. Ltd. Şti.'nin çalışmakta olduğu tüm bankalara ve davacı bankaya bildirdiğini, davacı bankanın ihtarnameye karşılık cevabi ihtar göndermediğini, bu nedenle hisse devir tarihinden sonra kullandırılan kredilerden sorumlu olmadığını savunmuştur. Somut olayda davalının dava dışı ... Ltd. Şti.'deki hisselerini 19/09/2012 tarihinde ....'e devir ettiği, hisse devrine ilişkin 19/09/2012 tarihli ortaklar kararının Ticaret Sicil Gazetesi'nin 02/10/2012 tarih 8165 sayısında ilan edildiği anlaşılmıştır. Davalının şirketteki hissesinin devri ile mevcut kefaletin hiçbir şekilde düşmeyeceği veya sona ermeyeceği bilinen bir durumdur. Çünkü hisse devri ile kefaletin sonuçlarının hukukİ prosedürü bilindiği üzere birbirinden tamamen farklıdır. Hisse devri ile şirketteki ortaklık hukuken sona erer. Oysa ki kefaletten kurtulmanın/çekilmenin yolu öncelikle noter kanalı ile keşide edilebilecek bir ihbarın/ihtarın davacı bankaya ulaştırılması gerekir. Kaldı ki kredi sözleşmeleri karşılıklı taahhütleri içerdiğinden kefil tek yanlı olarak bildirdiği irade beyanı ile kefaletten vazgeçemez. Bu şekildeki bir bildirim akdin diğer tarafınca açıkça kabul edilmedikçe hukukİ sonucu doğurmaz. Yüksek Yargıtay'ın bu konudaki yerleşik uygulamaları bu yöndedir. Somut olayda davalının Bakırköy ... Noterliği'nin 11/10/2017 tarih ... yevmiye numaralı ihtarı/ihbarı davacı bankaya göndermek sureti ile şirketteki hisselerini devrettiğini ve bundan böyle .... Ltd. Şti.'ye kendi kefaletine istinaden kredi kullandırılmamasını, aksi halde kredi borçlarından sorumlu olmayacağını bildirdiği, ihtarnamenin davacı banka çalışanına 18/10/2012 tarihinde tebliğ edildiği anlaşılmıştır. Dosya içeriğine göre davacı banka ihtarnameye herhangi bir yanıtta bulunmamıştır. Davacı bankanın, davalının kefil olarak imzaladığı ve bu bildirimden önce kullandırılan krediden dolayı alacağını davalı kefilden talep edebileceği kabul edilmiştir. Hükme esas alınan bilirkişi raporuna göre hesap kat ihtarının davalıya 24/12/2013 tarihinde tebliğ edildiği, kat ihtarı ile verilen 1 günlük mehil süresinin bitimini takip eden 26/12/2013 tarihi itibari ile temerrüt koşullarının oluştuğu, davacı bankanın davalının kefaletten çekilmeye yönelik ihbar bildiriminden önce BCH prosedürü içinde kullandırdığı rotatif krediden dolayı davalının takip tarihi itibari ile sorumlu olduğu miktarın 459.122,68-TL asıl alacak, 43.585,76-TL işlemiş faiz, 2.179,30-TL BSMV üzerinden asıl alacağa takip tarihinden tahsil edilinceye kadar yıllık %39 oranında temerrüt faizi ve bu faiz üzerinden %5 gider vergisi (BSMV) olduğu anlaşılmış olup, buna göre davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Alacağın likit ve hesaplanabilir olması, davalı/borçlunun itirazında haksız olduğunun anlaşılması karşısında hüküm altına alınan asıl alacak ve işlemiş faiz miktarı toplamının %20'si oranında İİK 67/2 maddesi uyarınca icra inkar tazminatına karar verilmiştir. İcra takibinde kısmen haklı çıkan davacının bakiye kısım için icra takibinde kötü niyetli olduğu kabul edilemeyeceği..." gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile (tahsilde tekerrür olmamak kaydı ile) davalının İstanbul .... İcra Müdürlüğü'nün ... Esas sayılı takip dosyasına yapmış olduğu itirazın kısmen iptali ile 459.122,68TL asıl alacak, 43.585,76TL işlemiş faiz, 2.179,30-TL BSMV üzerinden asıl alacağa takip tarihinden tahsil edilinceye kadar yıllık %39 oranında temerrüt faizi ve bu faiz üzerinden %5 gider vergisi (BSMV) uygulanmak sureti ile takibin devamına, fazlaya ilişkin talebin reddine (dava tarihinden sonra yapılan ödemelerin infazda nazara alınmasına), hüküm altına alınan alacağın (459.122,68-TL asıl alacak+43.585,76-TL işlemiş faiz= 502.708,44-TL) %20'si üzerinden hesaplanan 100.541,68TL icra inkar tazminatının davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, davalının kötü niyet tazminat talebinin reddine karar verilmiştir. Bu karara karşı davacı ve davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle: Mahkemenin gerekçeli kararına esas alınan 13/02/2017 tarihli ek-bilirkişi raporunda aleyhe olan hususları kabul etmediklerini, yeniden rapor alınması gerektiği hususunda beyanlarını ve ayrıca itirazlarını bildirmelerine rağmen mahkemece taleplerinin dikkate alınmadığını, söz konusu eksik ve hatalı inceleme ile oluşturulan karar sebebiyle müvekkili banka alacağı eksik hesaplanmış olup, kamu bankası niteliğinde olan müvekkilinin bu durum sebebiyle çok büyük zararı olduğunu, taraflarınca 725.993,33 TL'lik alacağın tahsili amacıyla 27/01/2014 tarihinde İstanbul ... İcra Müdürlüğü ... Esas sayılı dosyası ile borçlular hakkında icra takibi başlatıldığını, söz konusu takibin ...San Ve Tic. Ltd. Şti.‘nin müvekkili banka nezdinde kullanmış olduğu kredilerinin ödenmemiş olması sebebiyle başlatıldığını, davalı .... dava dışı ... San. Ve Tic. Ltd. Şti.'nin ortağı olduğunu ve bu sebepte ...San. Ve Tic. Ltd. Şti.’nin kullandığı krediye kefil olduğunu, delil listelerinde sunulan 01/02/2012 tarihli 875.000.00 TL tutarlı Kredi Genel Sözleşmenin 64. ve 65. sayfaları incelendiğinde; davalı ...’un kefil olarak imzasının bulunduğu ayrıca yine aynı sözleşmenin 65. sayfasında limit artırım bölümünde 01/06/2012 tarihinde 125.000 TL'lik artırım yapılarak Kredi limitinin 1.000.000 TL’ye çıkarıldığını ve bu sayfa da imzasının bulunduğunu, bu sebeplerle, takip konusu borçtan da sorumlu olduğunu, dava konusu Kredi genel sözleşmesi karşılıklı irade beyanı ile kurulmuş olup, imzalandığında tarafların karşılıklı olarak edimlerini yerine getirmekle sorumlu kıldığını, bu sebeple krediler tek yanlı olarak bildirdikleri irade beyanı ile kefaletten vazgeçemeyeceklerinin açık olduğunu, davalı ... tek taraflı olarak kefillikten vazgeçtiğine dair bir bildirimde bulunmuş olsa dahi, müvekkili bankaca bu durum kabul edilmedikçe, tek taraflı yapılan irade beyanının hiç bir hukuki niteliğinin bulunmadığını, istinaf başvurularının kabulü ile, İstanbul 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/1120 Esas,- 2018/465 Karar sayılı dosyasından verilen 03/05/2018 tarihli kararının reddedilen kısmı yönünden yeniden yargılama yapılarak kararın bu yönden kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini, söz konusu istinaf başvurularının tehir-i icra talepli olarak kabulünü talep etmiştir. Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle:Dava dosyasına sunulan bilirkişi raporunun, eksik inceleme ile tesis edildiğini, müvekkili banka dışında bir kişi olarak bankadaki o tarihte o hesabın teminat çeklerinin dökümüne ulaşma yetkisine sahip olmadığını, bankanın basiretli tacir gibi davranmayarak ödemesi garanti çekleri müvekkilinin onayı olmaksızın iade ederek ve yeni krediler vererek borcun daha da çoğalmasına sebebiyet verdiğini, davalı bankanın hesap hareketleri incelendiğinde müvekkilinin hissesini devir ettiği tarihlerde banka kaydında her ne kadar 18/10/2012 tarihi itibariyle borç görünmekte ise de bir o kadarda şirketin çeklerinin teminatta beklediğini, hesap hareketleri incelendiğinde teminattaki tekstil çeklerinin ödendiğini, bankanın öncelikle ödemeleri kefilin sorumlu olduğu döneme mahsup etmesi gerektiğini, çünkü bu çeklerin kefil zamanın da verilen çekler olduğunu, aynı bakış açısı ile cari hesap borcunda müvekkilinin kefillikten çekilmesinden sonra kullandırılan kredilerden müvekkilinin sorumlu olmaması gerektiğini, davacı bankanın müvekkilinin bilgisi ve onayı olmadan kullandırdığı yeni kredilerden müvekkilinin sorumlu tutulamayacağını, davacı bankanın kötü niyetli olduğunu, icra inkar tazminatına hükmedilmesinin de açıkça hukuka aykırı olduğunu, eksik inceleme ile tesis edilen kararın istinaf yoluyla incelenerek bozulmasına ve tehir-i icra kararı verilmesini talep etmiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE Dava, hukuki niteliği itibariyle, İİK'nın 67. maddesi uyarınca itirazın iptali ve icra inkar tazminatının tahsili istemine ilişkindir. Davacı tarafından dava dışı şirkete kullandırılan ve ödenmeyen kredi borcunun davalı kefilden tahsili için başlatılan takibe vaki itirazın kısmen iptali istemli dava açıldığı, mahkemece yukarıdaki gerekçe ile davanın kısmen kabulüne karar verildiği, karara karşı davacı ve davalı vekilince istinaf başvurusunda bulunulduğu anlaşılmıştır. İstinaf incelemesi HMK'nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülen istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Davacı vekilinin istinaf başvurusunun incelemesinde; Dava dışı şirket ile davacı banka arasında 01/02/2016 tarihli 875.000TL limitli ve 01/06/2016 tarihli 125.000TL limit arttırımlı Genel Kredi Sözleşmesi imzalandığı, davalı yanca dava dışı şirkete davacı tarafça kullandırılacak kredi yönünden bu sözleşmelerin müteselsil kefil olarak imzalandığı hususu ihtilafsızdır. Davacı banka ile kredi borçlusu arasındaki kredi ilişkisinin henüz tamamen sona ermediği hallerde, sözleşmede belirtilen limitle sınırlı kalınmak kaydıyla borca kefalet etmiş ve BK 493 ve 494. maddesinde yer alan haklardan feragat etmiş bulunan kefil bir tarihte hesabın sıfırlanması nedeniyle dahi sorumluluktan kurtulamaz. Kredi sözleşmesi karşılıklı taahhütleri içerdiğinden kefil tek yanlı olarak bildirdiği irade beyanı ile kefaletten vazgeçemez. Bu şekildeki bir bildirim, akdin değer tarafınca açıkça kabul edilmedikçe hukuki sonuç doğurmaz. Somut olayda da Sözleşmelerin süreyle sınırlı olmadığı, 05/07/2012 tarihli imzalanan sözleşmenin 49. maddesindeki düzenleme uyarınca "kredi genel sözleşmesinin daha önce banka ile akdedilmiş bulunan genel ve özel nitelikteki tüm taahhütname ve sözleşmelerin eki ve ayrılmaz bir parçasıdır" düzenlemesi uyarınca davalının daha sonra ve 19/09/2012 tarihinde şirketteki hisselerini dava dışı şirket ortağına devir ile şirket ortaklığından ayrılmış olması, sözleşme uyarınca dava dışı şirkete kullandırılan kredi borcunun ödenmesi hususunda kefalet sorumluluğunu ortadan kaldırmayacağından, davacı vekilinin bu yöndeki istinaf nedeni yerindedir. Mahkemece yazılı gerekçe ile ve davalı kefilin yalnızca BHC- ROTATİF kredi borcundan sorumlu olacağı, davalı kefilin kefaletten çekildiğine dair ihtarın bankaya tebliğinden sonra 25/04/2013 tarihinde şirkete kullandırılan taksitli ticari kredi borcundan sorumlu olmayacağı kabulü ile kurulan hüküm isabetsiz olmakla, bu yönden kararın kaldırılarak bilirkişi raporundaki hesaplama ışığında 656.257,85 TL asıl alacak, 55.474,49 TL işlemiş faiz, 2.773,70 TL işlemiş faizin BSMV si olmak üzere toplam 714.506,04 TL alacağın tahsili için itirazın kısmen iptali yönünde dairemizce HMK 353/1-b2 maddesi uyarınca hüküm kurulması gerekmektedir. Davalı vekilinin istinaf başvurusunun incelenmesinde;HMK 282. maddesinde" hakim bilirkişinin oy ve görüşünü diğer deliller ile birlikte serbestçe değerlendirir" şeklinde düzenlenmiştir. Bilirkişi raporları takdiri delil niteliğinde olup, mahkemece yargılama aşamasında kök ve taraf itirazlarını gidermek üzere ek rapor alındığı anlaşılmaktadır. Buna göre davalı vekilinin eksik inceleme ile düzenlenen bilirkişi raporuna göre karar verildiği yönündeki istinaf nedeni yerinde değildir. Mahkemece banka kayıtları üzerinde yapılan inceleme sonucu alındığı anlaşılan bilirkişi rapor içeriğinde de işaret edildiği üzere, banka tarafından tahsil kabiliyeti yüksek çeklerin kredi lehtarı şirkete iade edilip, tahsil kabiliyeti olmayan çeklerin alındığına dair herhangi bir kayda rastlanılmadığı, bu hususun iddia eden davalı yanca kanıtlanmadığı da gözetildiğinde, davalı vekilinin, müvekkilinin şirket ortaklığından ayrıldığı tarih itibariyle mevcut kredi borcunun teminat olarak verilen çeklerle karşılandığı, TBK 592. maddesi kapsamında davacı banka tarafından borcun çoğalmasına sebep olunup, kefilin sorumluluğunun arttırıldığının kabulü gerekeceği yönündeki istinaf nedeni yerinde görülmemiştir. Yukarıda davacı vekilinin istinaf başvurusu kapsamında yapılan inceleme ile ulaşılan sonuç doğrultusunda, davalı vekilinin davacı banka tarafından, müvekkilince kefillikten feragat edildikten sonra şirkete kredi kullandırılmasında kötü niyet olup, bu nedenle müvekkilinin kredi borcundan sorumlu tutulmaması gerektiği yönündeki istinaf nedeni yerinde görülmemiştir. Davacının takip konusu alacağı kredi borcunun tahsiline ilişkin olup, likit alacak olmakla, kabul edilen tutar yönünden davacı lehine İİK 67. maddesi uyarınca inkar tazminatı verilmesi gerekeceğinden, davalı vekilinin aksi yöndeki istinaf başvuru nedeni de yerinde değildir. Bu açıklamalar ışığında davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b1 maddesi uyarınca esastan reddine, davacı vekilinin istinaf başvurusunun ise kısmen kabulü ile HMK 353/1-b2 maddesi uyarınca istinafa konu kararın kaldırılarak; davanın kısmen kabulüne dair aşağıdaki hüküm verilmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;Davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK'nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca esastan reddine; davacı vekilinin istinaf başvurusunun ise HMK'nın 353/1.b.2. maddesi uyarınca kısmen kabulü ile ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararın kaldırılarak işin esası hakkında Dairemizce yeniden hüküm verilmesine, bu doğrultuda;1-Davanın kısmen kabulü ile ( tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla); davalının İstanbul .... İcra müdürlüğünün .... sy takip dosyasına yapmış olduğu itirazın kısmen iptali ile; 656.257,85 TL asıl alacak, 55.474,49 TL işlemiş faiz, 2.773,70 TL işlemiş faizin BSMV'si olmak üzere toplam 714.506,04 TL alacağın, asıl alacak tutarına takip tarihinden tahsil tarihine kadar yıllık %39 oranında temerrüt faizi ve faizin % 5 BSMV si ile birlikte tahsili için takibin devamına, Fazlaya ilişkin talebin reddine, dava tarihinden sonra yapılan ödemelerin infazda nazara alınmasına, 2-Likit alacağa vaki haksız itiraz nedeniyle, hüküm altına alınan alacağın %20'si oranında belirlenen 142.346,46 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınıp davacıya verilmesine,3-Reddedilen kısım nedeniyle davacının kötü niyeti sabit görülmediğinden, davalının kötü niyet tazminatı isteminin reddine,4-Alınması gerekli 48.807,91 TL harçtan, peşin yatırılan toplam 12.398,20 TL harcın mahsubu ile bakiye 37.194,60 TL harcın davalıdan tahsili ile Hazineye gelir kaydına,5-Davacı tarafından dava açılırken yatırılan 12.427,20 TL toplam harç giderinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine,6-Davacı tarafından harcanan 2.400,00 TL bilirkişi ücreti, 169,00 TL tebligat posta gideri olmak üzere toplam 2.569,00 TL yargılama giderinin, davanın kabul ve red oranına göre hesaplanan 2.528,35 TL'lik bölümünün davalıdan alınarak davacıya verilmesine, kalan kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,7-Avukatlık asgari ücret tarifesi uyarınca kabul edilen dava değeri üzerinden davacı vekili lehine hesaplanan 52.775,30 TL nisbi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,8-Avukatlık asgari ücret tarifesi uyarınca reddedilen dava değeri üzerinden davalı vekili lehine hesaplanan 3.400,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,9-Taraflarca yatırılan gider avansından arta kalan kısmın karar kesinleştiğinde iadesine,8-İstinaf yargılaması yönünden;a)Davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvuru harcı olarak yatırılan 98,10 TL'nin Hazineye gelir kaydına,b)Davacı vekili tarafından yatırılmış olan 35,90 TL peşin istinaf peşin harcının talep halinde ilk derece mahkemesince iadesine,c)Davacı tarafından sarfedilen 98,10 TL istinaf kanun yoluna başvuru harcı ile 67,00TL posta ve tebligat gideri olarak toplam 165,10 TL istinaf yargılama giderinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine,d)Davalılar tarafından istinaf kanun yoluna başvuru harcı olarak yatırılan 98,10 TL'nin Hazineye gelir kaydına,e)İstinaf kanun yoluna başvuran davalı tarafından yatırılan toplam 8.620,90 TL peşin istinaf harcının talep halinde davalıya iadesine,f-Duruşma açılmadığından, istinaf aşaması için avukatlık ücreti tayinine yer olmadığına,9-Gerekçeli kararın Dairemiz Yazı İşleri Müdürlüğünce taraf vekillerine tebliğine,10-Dosyanın, karar kesinleştikten sonra, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair;HMK'nın 3531.b.2. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 17/06/2020 tarihinde, oy birliğiyle ve temyizi kabil olmak üzere karar verildi.

kaynak:(www.corpus.com.tr)