Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davalılar vekilleri tarafından istenilmekle, temyiz taleplerinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, T.C. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın 25/05/2016 tarihli yazısı ile T. Gıda İş Sendikası’nın müvekkili Şirkete ait T. G. Köyü yolu üzeri Ç. adresinde kurulu fabrika iş yeri ile D. Mah. H. Y. Cad. S. Plaza 10/312 adresindeki merkez ofisinde çoğunluğu sağladığına dair olumlu yetki tespiti kararını 06/06/2016 tarihinde tebliğ aldıklarını, merkez ofisin ve fabrika iş yerinin tek bir işyeri sayılması gerektiğini sendika ile yapılacak sözleşmenin işyeri toplu iş sözleşmesi olduğunu, davalı sendikanın yetkili olup olmadığı tespit edilirken toplam çalışan sayısının dikkate alınması gerektiğini iddia ederek davanın kabulü ile yetki tespitinin iptaline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı Sendika vekili; müvekkili Sendika’nın 2 nolu Gıda İşkolunda örgütlü bir sendika olduğunu, davacı şirketin gıda iş kolunda imalat yapan bir şirket olduğunu, 21/04/2016 tarihinde yetki tespiti için Bakanlığa başvurduklarını, daha önce 27/03/2015 tarihli olumlu yetki tespitine dair Bakanlık kararı aleyhine davacı Şirketin Tekirdağ İş Mahkemesi’nin 2015/221 E. sayılı dosyasında dava açıldığını, süreçlerin uzamaması için o davayı kabul ettiklerini fakat buna rağmen davacı Şirketin tamamen davayı uzatmak amacıyla Tekirdağ İş Mahkemesi’nin yetkisiz olduğunu ve mahkeme masraflarının kararda gösterilmediğini ileri sürerek kararı temyiz ettiği, T.'daki dosyada Beşiktaş'ta işyerinin olması nedeni ile işletme düzeyinde toplu iş sözleşmesi yapılması gerektiğini iddia ettiği, dava dilekçesinde ise bu defa öncekinin aksine her iki iş yerinin işletme olmadığını ve işyeri olarak kabul edilmesi gerektiğini bildirdiğini ve iddiaların doğru olmadığını savunarak davanın reddini talep etmiştir.
Davalı Bakanlık vekili; davanın yetkisiz mahkemede açıldığını, yetkili mahkemenin T. İş Mahkemeleri olduğunu, daha önce T. İş Mahkemesinde görülen davada yetki konusunun sübuta erdiğini ve iddiaların doğru olmadığını savunarak davanın reddini talep etmiştir.
İlk Derece Mahkemesi Kararının Özeti:
Mahkemece, uyulan bozma ilâmı doğrultusunda davanın kabulüne karar verilmiştir.
Temyiz:
Kararı davalılar vekilleri temyiz etmiştir.
Gerekçe:
Toplu iş sözleşmesi yetkisi, toplu iş sözleşmesi ehliyetine sahip kuruluş veya kişinin belli bir toplu iş sözleşmesi yapabilmesi için Kanunun aradığı niteliğe sahip olmasını gösterir.(Günay, Cevdet İlhan: İş Hukuku Yeni İş Yasaları, Ankara, 2013, s.942.)
6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu'nun “Yetki” başlıklı 41 inci maddesinin birinci fıkrasına göre “Kurulu bulunduğu işkolunda çalışan işçilerin en az yüzde birinin üyesi bulunması şartıyla işçi sendikası, toplu iş sözleşmesinin kapsamına girecek işyerinde başvuru tarihinde çalışan işçilerin yarıdan fazlasının, işletmede ise yüzde kırkının kendi üyesi bulunması hâlinde bu işyeri veya işletme için toplu iş sözleşmesi yapmaya yetkilidir.”
6356 sayılı Kanun'un “Yetki Tespiti İçin Başvuru” başlıklı 42 nci maddesine göre ise “Toplu iş sözleşmesi yapmak isteyen işçi sendikası Bakanlığa başvurarak yetkili olduğunun tespitini ister. İşveren sendikası veya sendika üyesi olmayan işveren de Bakanlığa başvurarak yetkili işçi sendikasının tespitini isteyebilir. Bakanlık, kayıtlarına göre başvuru tarihi itibarıyla bir işçi sendikasının yetkili olduğunu tespit ettiğinde, başvuruyu, işyeri veya işletmedeki işçi ve üye sayısını, o işkolunda kurulu işçi sendikaları ile taraf olacak işveren sendikası veya sendika üyesi olmayan işverene altı iş günü içinde bildirir. İşçi sendikasının yetki şartlarına sahip olmadığının ya da işyerinde yetki şartlarına sahip bir işçi sendikasının bulunmadığının tespiti hâlinde, bu bilgiler sadece başvuruyu yapan tarafa bildirilir. Sigortalılığın başlangıcı ile sona ermesine ilişkin bildirimlerden yasal süresi içinde Sosyal Güvenlik Kurumuna yapılmayanlar, yetkili işçi sendikasının tespitinde dikkate alınmaz…”
Yine aynı Kanun'un “Yetki İtirazı” başlıklı 43 üncü maddesi de;
(1) Kendilerine 42 nci madde uyarınca gönderilen tespit yazısını alan işçi veya işveren sendikaları veya sendika üyesi olmayan işveren; taraflardan birinin veya her ikisinin yetki şartlarına sahip olmadığı veya kendisinin bu şartları taşıdığı yolundaki itirazını, nedenlerini de göstererek yazının kendilerine tebliğ edildiği tarihten itibaren altı iş günü içinde mahkemeye yapabilir.
(2) İtiraz dilekçesi görevli makama kayıt ettirildikten sonra mahkemeye verilir. Kurulu bulunduğu işkolunda çalışan işçilerin yüzde birinden daha az üyesi bulunan işçi sendikası, yetki itirazında bulunamaz.
(3) İtiraz dilekçesinde veya ekinde somut delillerin yer almaması hâlinde itiraz incelenmeksizin reddedilir. İşçi ve üye sayılarının tespitinde maddi hata ve süreye ilişkin itirazları mahkeme altı iş günü içinde duruşma yapmaksızın kesin olarak karara bağlar. Bunların dışındaki itirazlar için mahkeme, duruşma yaparak karar verir ve bu karar hakkında istinaf yoluna başvurulması hâlinde bölge adliye mahkemesi bir ay içinde kararını verir. Bu karara karşı temyiz yoluna başvurulması hâlinde Yargıtay bir ay içinde kesin olarak karar verir.
(4) 42 nci maddenin üçüncü fıkrası uyarınca kendisine yetki şartlarına sahip olmadığı bildirilen işçi sendikası, altı iş günü içinde yetkili olup olmadığının tespiti için dava açabilir. Mahkeme açılan davayı o işkolunda çalışan işçilerin en az yüzde birini üye kaydeden işçi sendikaları ile işveren sendikası veya sendika üyesi olmayan işverene de bildirir. Mahkeme davayı iki ay içinde sonuçlandırır.
(5) İtiraz, karar kesinleşinceye kadar yetki işlemlerini durdurur.”
Şeklindedir.
Dairemizin 04/03/2020 tarihli bozma ilâmı ile davanın kabulü gerektiği sonucuna ulaşılmış ise de bozmada maddi hata bulunduğu görülmüştür.
Belirtmek gerekir ki Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun 04.02.1959 gün ve 1957/13 esas, 1959/5 karar, ve 09.05.1960 gün ve 1960/21 esas, 1960/9 sayılı kararlarında açıklandığı üzere Yargıtay’ca maddi hata sonucu verilen bir karara mahkemece uyulmasına karar verilmesi halinde dahi usulî kazanılmış hak oluşmaz ve Yargıtay’ın hatalı bozma kararından dönülmesi mümkündür.
Bu açıklamalar çerçevesinde temyiz itirazları değerlendirilmelidir.
Somut uyuşmazlıkta, Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığının 25/05/2016 tarih ve 13704 sayılı olumlu yetki tespiti kararı ile davacı işverene ait olan iki işyerinden oluşan işletmede davalı sendikanın %40 çoğunluğu sağladığı belirlenmiştir.
Her ne kadar (1003993) ve (1109242) sicil numaralı işyerlerinin işletme niteliğinde bulunduğu kabul edilmiş ise de (1003993) sicil numaralı işyerinin “Gıda Sanayi” işkolunda, (1109242) sicil numaralı işyerinin ise “Ticaret, büro, eğitim ve güzel sanatlar” işkolunda olmak üzere iki işyerinin farklı işkollarında yer aldığı görüldüğünden, iki işyerinin işletme niteliğinde bulunduğu kabul edilemez. Nitekim 6356 sayılı Kanun’un 34 üncü maddesinin ikinci fıkrası gereğince işletme toplu iş sözleşmesi yapabilmek için aynı işverene ait aynı işkolunda birden fazla işyerinin bulunması gerekmektedir.
Diğer taraftan farklı işkollarında yer alan (1003993) ve (1109242) sicil numaralı işyerlerinin tek bir işyeri niteliğinde olduğu da kabul edilemez.
6356 sayılı Kanun’un 5 inci maddesinin ikinci fıkrasına göre “Yeni bir toplu iş sözleşmesi için yetki süreci başlamış ise işkolu değişikliği tespiti bir sonraki dönem için geçerli olur. İşkolu tespit talebi ve buna ilişkin açılan davalar, yetki işlemlerinde ve yetki tespit davalarında bekletici neden sayılmaz.” Hükmün madde gerekçesinde de “...İşkolu tespit talebi ve buna ilişkin açılan davalar, yetki işlemlerinde ve yetki tespit davalarında bekletici neden sayılmayacaktır. Bu hüküm ile işkolu itirazlarının toplu sözleşme yapma sürecini gereksiz şekilde uzatması ve zaman zaman bu itirazların toplu sözleşme sürecini kilitlemek için kötüye kullanılması önlenmek istenmiştir.” hususları ifade edilmiştir.
İfade etmek gerekir ki, işverenin farklı işkolunda yer alan başkaca işyerinin de yetki tespitinde nazara alınması gerektiği iddiası, esas itibariyle itiraz konusu işyeri bakımından işkolu itirazı niteliğindedir. Yukarıda belirtilen açık düzenleme gereği, bu itiraz mevcut yetki uyuşmazlığında ileri sürülemez ve bu talep ancak bir sonraki dönem için geçerli olabilir. Diğer taraftan, hukuk devleti kavramı çerçevesinde “hukuki belirlilik” ve “hukuki öngörülebilirlik” ilkeleri nazara alındığında, uyuşmazlığın yetki tespiti için başvuru tarihindeki hukuki duruma göre değerlendirilmesi gerektiği de tartışmasız olup, bu anlamda olmak üzere başvuru tarihi itibariyle farklı işkollarında yer alan birim yahut işyerlerinin tek bir işyeri yahut işletme niteliğinde kabul edilmesi mümkün değildir. Nitekim işçi sendikasının Bakanlık kayıtlarına güvenerek örgütlenme faaliyetini yürüttüğü ve çoğunluk tespitine dair talepte bulunduğu gözetildiğinde, yetki tespit başvuru tarihinden sonra ileri sürülen işkolu itirazının dikkate alınması yukarıda belirtilen ilkelere aykırılık teşkil edecektir.
Bütün bu açıklamalara göre somut uyuşmazlıkta yetki tespitinin sadece “Gıda Sanayi” işkolunda yer alan (1003993) sicil numaralı işyerine ve işyeri toplu iş sözleşmesine ilişkin olması gerekmektedir. Dosya içeriğine ve Bakanlık kayıtlarına göre ise 20/04/2016 başvuru tarihi itibariyle söz konusu işyerinde çalışan işçi sayısı 150, davalı sendika üye sayısı 89 olduğundan yarıdan fazla çoğunluğun sağlandığı görülmektedir.
Bu itibarla (1003993) sicil numaralı işyerine ve işyeri toplu iş sözleşmesine ilişkin gereken çoğunluk sağlandığından davanın reddine karar verilmesi gerekmektedir.
Belirtilen sebeplerle, 6356 sayılı Kanun'un 43 üncü maddesinin üçüncü fıkrası uyarınca, hükmün bozulmak suretiyle ortadan kaldırılması ve aşağıdaki gibi karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda belirtilen nedenlerle;
1-Yukarıda tarih ve sayısı belirtilen İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULARAK ORTADAN KALDIRILMASINA,
2-Davanın REDDİNE,
3-Karar tarihi itibariyle alınması gerekli olan 54,40 TL karar ve ilam harcından, peşin alınan 29,20 TL harcın mahsubu ile bakiye 25,20 TL karar ve ilam harcının davacıdan tahsili ile hazineye irad kaydına,
4-Davacının yapmış olduğu yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına, davalı Tek Gıda-İş Sendikasının yaptığı 150,00 TL, davalı Bakanlığın yaptığı 197,50 TL yargılama giderlerinin davacıdan tahsili ile davalılara ödenmesine,
5-Karar tarihinde yürürlükte bulunan tarifeye göre 4.080,00 TL ücreti vekâletin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, kesin olarak 26/11/2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.