İstihkak - İspat Yükü
Yargıtay 8. Hukuk Dairesi
Esas No : 2020/650
Karar No : 2020/1464
Karar Tarihi : 2020-02-18





Davacı üçüncü kişi vekili, müvekkilinin maliki bulunduğu makineler üzerine haciz konulduğunu, mahcuzların dava dışı bir şirketten satın alındığını, borçlu şirket ile müvekkilinin tek ortak yanının dava dışı ... Tekstil Sanayi ve Dış Ticaret. Ltd. Şti.nin fason işlerini yapmaları olduğunu, hacizde bulunan faturanın yanlışlıkla dava dışı ...Şirketi tarafından düzenlendiğini sonrasında düzeltme yapıldığını, bu hususun borçlu şirketin müvekkil firma işyerinde faaliyet gösterdiğinin delili sayılarak haciz işlemi yapıldığını belirterek, istihkak davasının kabulünü, hacizlerin kaldırılmasını talep ve dava etmiştir.

Davalı alacaklı vekili, haciz mahallinde borçlu adına belge bulunduğunu, borçlu ile üçüncü kişinin faaliyet alanının aynı olduğunu, muvazaalı hareket ettiklerini, davanın reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuştur.

Mahkemece, üçüncü kişi ile borçlunun aynı iş kolunda faaliyet gösterdiği, haciz yapılan davacının iş yerinde borçluya ait evrak bulunduğu, davacı tarafından sunulan faturalar ile haczedilen mahcuzların birbiri ile uyumlu olmadığı, üçüncü kişi ile borçlu arasında muvazaa ve işbirliği bulunup mal kaçırma saiki ile hareket edildiği gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş, karar davacı üçüncü kişi vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Dava, üçüncü kişinin İİK'nın 96. vd. maddelerine dayalı istihkak iddiasına ilişkindir.

Dava konusu haciz, borçluya ödeme emri tebliğ edilen adreste yapılmamıştır. Vergi Dairesi kayıtlarına göre, haciz adresinde üçüncü kişi borcun doğumundan önce faaliyete başlamıştır. Her ne kadar haciz mahallinde borçlu adına 10.12.2014- 29.12.2014 tarih aralığında sevk irsaliyeleri ve para makbuzu bulunmuş ise de, anılan sevk irsaliyelerinde ... Tekstil-... adı çizilerek davacı üçüncü kişinin isminin yazıldığı, ancak anılan belgelerde yer alan borçlunun adresi haciz adresi olmadığı gibi söz konusu belgeler güncel de değildir. Bu hali ile, borçlu adına bulunan belgeler karinenin borçlu lehine işletilmesi için yeterli görülmemiştir. Ayrıca, borçlu ile üçüncü kişi arasında akrabalık bağı bulunduğuna dair dosyaya yansıyan bir belge de bulunmamıştır. Bu durumda, mülkiyet karinesi davacı üçüncü kişi lehine olup, davanın İİK m. 96 gereğince üçüncü kişi tarafından açılması ispat yükünün yer değiştirmesine neden olmaz. Mülkiyet karinesinin aksinin davalı alacaklı tarafından inandırıcı ve güçlü delillerle ispat edilmesi gerekir. Davalı alacaklı tarafından üçüncü kişi yararına olan karinenin aksi güçlü kesin ve inandırıcı delillerle ispat edilemediğinden; davanın kabulü yerine, oluşa ve dosya içeriğine uygun düşmeyen gerekçe ile reddine karar verilmesi doğru olmamıştır.

SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı üçüncü kişi vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün İİK'nin 366 ve HUMK'un 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, taraflarca İİK'nin 366/3. maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 10 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine 18.2.2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.