İşe İade Süreci ve Fesih Tarihi: İhbar Tazminatı Talebine Etkisi
Yargıtay 9. Hukuk Dairesi
Esas No : 2024/7632
Karar No : 2024/15217
Karar Tarihi : 2024-11-25





Özet:

Yargıtay, işe iade süreciyle bağlantılı olarak açılan ihbar tazminatı davalarında, feshin gerçekleştiği tarih ile davanın açılma zamanlaması arasındaki ilişkiyi hukuki yarar ilkesi çerçevesinde değerlendirdi. Olayda; Davacı, 09.01.2019 tarihli fesih işleminin geçersizliği için işe iade davası açmış, bu dava 03.11.2021 tarihinde kesinleşmiştir. İşveren, işe başlatma başvurusuna karşılık 21.12.2021 tarihinde işçinin işe başlatılmayacağını beyan etmiş ve ödemeleri yapmıştır. Davacı ise bu süreçte, işe başlatılmama beyanından önce, 22.11.2021 tarihinde ihbar tazminatı davası açmıştır. Yargıtay’ın değerlendirmesi: Fesih tarihi olarak, işe başlatılmama iradesinin açıkça ortaya konduğu 21.12.2021 tarihi esas alınmalıdır. Bu durumda, ihbar tazminatı davası fesih gerçekleşmeden önce açıldığından, henüz doğmamış bir hakkın talep edilmesi söz konusudur. Davacının bu aşamada hukuki yararı bulunmadığından, ihbar tazminatı talebinin reddi gereklidir. Sonuç olarak: İşe iade sürecinde fesih tarihi, işe başlatmama iradesinin açık ve kesin olarak ortaya konduğu tarihtir. Henüz gerçekleşmemiş bir feshe dayalı olarak ihbar tazminatı talep edilmesi mümkün değildir.

Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.

Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurularının esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekillerince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin davalı Şirketin ... şantiyesinde çalıştığını, açmış olduğu işe iade dosyasında ücretinin kesinleştiğini, davalının İŞKUR onayından geçen iş sözleşmesi dışında baskı ile ek İngilizce ve Arapça bir iş sözleşmesi yaptığını, söz konusu sözleşmelere itibar edilir ise fiilî çalışmanın angarya ve gabine dönüştüğünü, işe iade davasında fazla çalışma ve hafta tatili ücretinin ödenmediğinin kesinleştiğini iddia ederek fazla çalışma, hafta tatili ve ihbar tazminatı alacaklarının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacının davalı Şirkete karşı yöneltmiş olduğu işe iade davasının derdest olduğunu, iş sözleşmesinin askıda olması nedeni ile feshe bağlı alacak talepli davanın açılmasında hukuki yarar olmaması nedeni ile davanın dava şartı yokluğu nedeni ile reddinin gerektiğini davacının ...'da ihaleye çıkan ve ihalesi ... İnşaat ve Ticaret AŞ ile ... Taahhüt Taşımacılık ve Ticaret Ltd. Şti.nin ortak olarak bulunduğu adi ortaklık yapılanması tarafından kazanılan proje kapsamında çalıştığını, taraflar arasında imzalı yurt dışı hizmet sözleşmesinde uygulanacak hukuk konusunda hukuk seçimi yapılmış olması nedeni ile dosyanın ... hukuku düzenlemeleri uyarınca ele alınması gerektiğini, ... İş Kanunu'na göre dava açma hakkının sözleşmenin sona erme tarihinden itibaren bir yılın sonunda dolduğunu, davacının taleplerinin zamanaşımına uğradığını, dosyada uygulanacak hukuk yönünden yetkili hukukun ... hukuku olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; davacının davalı Şirketin ... Al ... Yol Projesi kapsamında, 17.11.2015-09.01.2019 tarihleri arasında ağır vasıta şoförü olarak görev yaptığı, davacının iş sözleşmesinin 09.01.2019 tarihli fesih bildirimi ile proje kapsamında meydana gelen istihdam fazlalığı nedeni ile geçerli nedene dayanmak suretiyle feshedildiği, taraflar arasında 5718 Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanun'un (5718 sayılı Kanun) 27 nci maddesinin birinci fıkrası kapsamında hukuk seçimi anlaşması bulunduğu, işin görüldüğü yerin mutad işyeri adresinin de ... olduğu, davacının uyuşmazlık konusu çalışma döneminde ... hukukunun uygulanması gerektiği, ... İş Kanunu'nun 10 uncu maddesinin ikinci fıkrasına göre işbu kanun hükümlerine ya da iş sözleşmesine göre tahakkuk eden istihkakların talebi için dava açma hakkının sözleşme sona erme tarihinden itibaren bir yılın sonunda mürur olacağı düzenlendiği, dava tarihinin 22.11.2021, fesih tarihinin ise 09.01.2019 olduğu göz önünde bulundurulduğunda alacak kalemlerinin zamanaşımına uğradığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuşlardır.

B. İstinaf Sebepleri

Davacı vekili; davacı işçinin işe başlatılmadığı tarihin fesih tarihi olduğunu, davacının açtığı işe iade davasının 03.11.2021 tarihinde kesinleştiğini, işbu alacak davasının işe iade kararı kesinleşmeden önce açıldığını, davacının işe başlatılmadığını, işe iadeden kaynaklı haklarının ödendiğinin taraflar arasında ihtilafsız olduğunu, zamanaşımının işlemediğini, fesih bildiriminin 4857 sayılı İş Kanunu'na (4857 sayılı Kanun) göre yapıldığını, somut olayda ... hukukunun uygulanamayacağını ileri sürerek istinaf yoluna başvurmuştur.

Davalı vekili; davalı lehine nispi vekâlet ücretine hükmedilmesi gerekirken maktu vekâlet ücretine hükmedilmesinin hatalı olduğunu ileri sürerek istinaf yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; dava konusu uyuşmazlığa ... hukukunun uygulanmasının gerektiği, ... Devleti ş mevzuatında, işe iade gibi bir müessesenin mevcut olmaması karşısında, davacının iş sözleşmesinin 09.01.2019 tarihinde feshedildiğinin kabulünün gerektiği, bu nedenle davacının davaya konu alacak taleplerinin, ... Devleti İş Kanunu'na göre zamanaşımına uğradığı, Mahkemece davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmesi yerinde ise de, dava tarihinin 22.11.2021 olması ve davanın yabancı hukukun uygulanması sonucunda reddedilmiş olması karşısında, Yargıtayın önceki uygulamalarına güvenerek dava açan davacı aleyhine vekâlet ücretine hükmedilmesinin hakkaniyete aykırı olacağı; bu kapsamda, davalı vekilinin davalı lehine nispi vekâlet ücretine hükmedilmesi gerektiğine ilişkin istinaf sebebinin yerinde görülmediği, İlk Derece Mahkemesi tarafından davalı lehine maktu vekâlet ücretine hükmedilmesi hatalı ise de bu hususun davacı tarafça istinaf sebebi yapılmadığı gerekçeleriyle taraf vekillerinin istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuşlardır.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı vekili; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü nedenlerle ve resen dikkate alınacak sebeplerle Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulması gerektiğini belirterek temyiz yoluna başvurmuştur.

Davalı vekili; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü nedenlerle ve resen dikkate alınacak sebeplerle Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulması gerektiğini belirterek temyiz yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe

Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, iş sözleşmesine uygulanacak hukuk, davanın süresinde açılıp açılmadığı ve yargılama giderlerinden olan vekâlet ücreti noktalarında toplanmaktadır.

İlgili Hukuk

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 371 inci maddesi.

5718 sayılı Kanun'un 2, 5, 8, 24, 27, 40 ve 44 üncü maddeleri.

... İş Kanunu'nun ilgili maddeleri.

Dairemizin 02.06.2021 tarihli ve 2021/5665 Esas, 2021/9809 Karar sayılı kararının ilgili bölümü şöyledir:

"...

İşçi feshin geçersizliği isteminde bulunduğu davadan başka, kıdem ve ihbar tazminatı ile yıllık izin alacağı istemi ile bir dava da açmış bulunabilir. Bu durumda, feshin geçersizliğine ilişkin dava bekletici mesele yapılmalıdır. Neticeye göre, işe iade davası reddedilmiş ve red kararı kesinleşmiş ise fesih mahkeme kararının sonuca göre haklı ya da geçerli hale geleceğinden alacak davasına devam edilmelidir. Yine, işe iade davası kabul edilmiş ve karar kesinleşmiş ancak işçi süresinde işe başlama başvurusunda bulunmamışsa veya başvuruda bulunmuş ancak işverenin süresinde işe davet etmesine rağmen işçi işe davete icabet etmemiş ise fesih geçerli hale geleceğinden alacak davasına devam edilmelidir. Ancak işveren işçiyi süresinde başvuruya rağmen işe başlatmamış ise eldeki alacak davasının feshe bağlı alacaklar açısından erken açıldığının kabulü ile kıdem ve ihbar tazminatları ile yıllık ücretli izin alacağının bu nedenle usulden reddine karar verilmelidir. Feshin geçersizliğine karar verilmesi ve işçinin işverene başvurması üzerine işe başlatılması halinde ise davaya konu fesih ortadan kalktığından, feshe bağlı alacaklar reddedilmelidir."

Dairemizin 06.12.2023 tarihli ve 2023/14447 Esas, 2023/19092 Karar sayılı kararı.

Değerlendirme

Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre taraf vekillerinin aşağıdaki paragrafların kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

İşçi feshin geçersizliğinin tespiti ile işe iade davası açtığında, feshin geçerli olup olmadığı hususu bu davada ele alınacağından, henüz iş sözleşmesinin sona erdiğinden söz edilmesi mümkün değildir. İşe iade davasının dışında iş sözleşmesinin sona ermesine bağlı alacaklar da talep edilmişse, feshin geçersizliğine ilişkin dava, alacak davasında bekletici mesele yapılmalıdır.

Mahkemece feshin geçersizliğinin tespitine karar verilmesi üzerine işçi, Kanun'da öngörülen süre içinde işe iade başvurusunda bulunmamışsa fesih geçerli hâle gelecektir. İşçinin başvurması durumunda ise fesih hükümsüz hâle gelerek sözleşme hiç son bulmamış gibi bir durum ortaya çıkacaktır (... Mollamahmutoğlu,...Hukuku, Ankara, Güncellenmiş Yedinci Baskı, 2022, s.1111).

İşçinin süresinde işe iade başvurusunda bulunması hâlinde, feshin hükümsüz hâle geldiği ve iş sözleşmesinin devam ettiği noktasında tereddüt bulunmadığından işverenin işe iade başvurusunda bulunan işçiyi işe başlatmaması işverenin feshi olarak değerlendirilmelidir. Dairemizce işe iade davası ile birlikte sözleşmenin feshine bağlı kıdem ve ihbar tazminatı gibi alacakların birlikte açılması hâlinde işe iade davasının sonucunun bekletici mesele yapılması gerektiği yönünde karar verilmesi de bu kabulün doğal bir sonucudur (9HD, 2021/5665 E., 2021/9809 K.).

Somut olayda; davacı, iş sözleşmesinin 09.01.2019 tarihinde davalı tarafından feshedildiğini beyanla 14.02.2019 tarihinde feshin geçersizliği talebi ile işe iade davası açmıştır. İşe iade davasının yanı sıra 22.11.2021 tarihinde işbu dava ile ihbar tazminatı ile fazla çalışma ve hafta tatili alacaklarının davalı işverenden tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davacı tarafından açılan işe iade davası 03.11.2021 tarihinde kesinleşmiş, 15.11.2021 tarihinde davacı tarafça işe başlamak için davalı işverene başvuruda bulunulmuş, işe iade başvurusu işverene 23.11.2021 tarihinde tebliğ edilmiş, işveren tarafından da işçinin işe başlatılmayacağı beyan edilerek 21.12.2021 tarihinde alacakları ödenmiştir.

Bu durumda iş sözleşmesinin fesih tarihi, işverence işçinin işe başlatılmayacağının beyan edildiği 21.12.2021 tarihidir. Bu tespit karşısında Mahkemelerce fesih tarihinin, geçersizliğine karar verilen ilk fesih tarihi olan 09.01.2019 olduğunun kabul edilmesi hatalıdır.

İş sözleşmesi, işçinin işe başlatılmaması suretiyle 21.12.2021 tarihinde işverence feshedildiğine göre 22.11.2021 tarihinde ihbar tazminatı istemi ile açılan davanın erken açılan dava olduğunun kabulü gerekir.

Davacının ihbar tazminatını talep etmesinde hukuki yarar bulunmadığından, Mahkemece ihbar tazminatı talebinin reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olmuştur.

Davacının fazla çalışma ve hafta tatili ücreti alacağı taleplerinin yabancı hukukun uygulanması neticesinde zamanaşımı nedeniyle reddedilmiş olması yerindedir. Somut uyuşmazlıkta Bölge Adliye Mahkemesince Yargıtayın önceki uygulamalarına güvenerek dava açan davacı aleyhine vekâlet ücretine hükmedilmesinin hakkaniyete aykırı olacağı; bu kapsamda, davalı vekilinin davalı lehine nispi vekâlet ücretine hükmedilmesi gerektiğine ilişkin istinaf sebebinin yerinde görülmediği, İlk Derece Mahkemesi tarafından davalı lehine maktu vekâlet ücretine hükmedilmesi hatalı ise de bu hususun davacı tarafça istinaf sebebi yapılmadığı belirtilerek davalının vekâlet ücretine yönelik istinaf başvurusu esastan reddedilmiştir. Ancak eldeki dava, 22.11.2021 tarihinde açılmış olup dava tarihi dikkate alındığında davacının, Dairemizin önceki uygulamasına güvenerek dava açtığından bahsetmek mümkün değildir. Bu hâlde Bölge Adliye Mahkemesince, reddedilen miktar üzerinden davalı lehine nispi vekâlet ücretine hükmedilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile davalının vekâlet ücretine yönelik istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi de hatalıdır.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,

İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA,

Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde ilgililere iadesine,

Dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, bozma kararının bir örneğinin kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

11.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.