
I. HUKUKÎ SÜREÇ
Adana 1. Ağır Ceza Mahkemesinin, 11.07.2014 tarihli ve 2011/64 Esas, 2014/406 Karar sayılı kararı ile;
Sanık ... hakkında resmi belgede sahtecilik suçundan 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 204 üncü maddesinin ikinci fıkrası, 43, 62 ve 53 üncü maddesi uyarınca 3 yıl 1 ay 15 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına ve hak yoksunluklarına,
Diğer sanıklar hakkında tüm suçlar ve sanık ... hakkında nitelikli dolandırıcılık suçlarından beraat kararı verilmiştir.
Sanık ... hakkında resmi belgede sahtecilik, birleşen dosyada suça sürüklenen çocuk ... hakkında nitelikli dolandırıcılık suçundan hüküm kurulmamıştır.
II. TEMYİZ SEBEPLERİ
Katılan vekilinin ve sanık ... müdafinin temyiz isteklerinin herhangi bir nedene dayanmadığı, Cumhuriyet savcısının temyiz isteği sanık ... hakkında resmi belgede sahtecilik suçundan beraat kararı verilmesi gerektiğine, sanık ... müdafinin temyiz isteği atılı suçun oluşmadığına ilişkindir.
III. OLAY VE OLGULAR
Sanıklar Lazgin, Sevinç ve Zeynettin'in, ortağı olduğu Öz Tasarı şirketinin muhasebesini tutan sanık ... ile birlikte diğer sanıklar fiilen bu şirkette çalışmadıkları halde işe giriş bildirgeleri düzenleyerek sigortalı göstermek biçimindeki eylemeleri nedeniyle tüm sanıklar hakkında kamu kurum ve kuruluşlarının zararına dolandırıcılık ve resmi belgede sahtecilik suçlarından kamu davası açılmıştır.
Sanıkların atılı suçlamaları kabul etmedikleri, şirket kayıtları, işçi dosyaları, şikayet dilekçesi ve ekinde yer alan araştırma raporunun dosya arasına alındığı anlaşılmıştır. Mahkeme tarafından sanıkların savunmaları, SGK kayıtları, Vergi Dairesi cevapları ve tüm dosya kapsamına göre hukuki süreçte izah edilen temyize konu kararların verildiği anlaşılmıştır.
IV. GEREKÇE
Sanık ... Kedübe hakkında resmi belgede sahtecilik, birleşen dosyada suça sürüklenen çocuk ... hakkında nitelikli dolandırıcılık suçundan mahallinde hüküm kurulması mümkün görülmüştür.
A. Suça Sürüklenen Çocuk ... Müdafinin Temyiz İstemi Yönünden
Suça sürüklenen çocuk hakkında nitelikli dolandırıcılık suçundan açılan kamu davası sonucunda hakkında bir hüküm kurulmadığı ve temyizen incelenecek bir hüküm bulunmadığı anlaşıldığından müdafinin temyiz isteminin reddine karar verilmesi gerektiği anlaşılmıştır.
B.Sanıklar hakkında Nitelikli Dolandırıcılık Suçlarından Kurulan Beraat Hükümleri Yönünden
Yapılan duruşmaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, Mahkemenin yargılama sonuçlarına uygun şekilde oluşan inanç ve takdirine, incelenen dava dosyası içeriğine göre, katılan kurum vekilinin yerinde görülmeyen temyiz sebeplerinin reddine karar verilmesi gerektiği anlaşılmıştır.
C.Sanıklar ..., ..., ..., ..., ..., ....... ..., ..., ... ..., ...,......, ..., ...,... hakkında Resmi Belgede Sahtecilik Suçlarından Kurulan Hükümler Yönünden
Sanıkların yargılama konusu resmi belgede sahtecilik suçu için, 5237 sayılı Kanun'un 204 üncü maddesinin birinci fıkrası uyarınca belirlenecek cezanın türü ve üst haddine göre 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun (5237 sayılı Kanun) 66 ncı maddesinin birinci fıkrasının (e) bendi ve 67 inci maddesinin dördüncü fıkrası gereği 12 yıllık olağanüstü zamanaşımı süresinin öngörüldüğü, suç tarihi olan Temmuz 2007 tarihinden temyiz inceleme tarihine kadar, 12 yıllık olağanüstü zamanaşımı süresinin gerçekleşmiş olduğu belirlenmiştir.
D.Sanık ... Hakkında Resmi belgede Sahtecilik Suçu Yönünden Kurulan Mahkumiyet Hükmü Yönünden
Resmi belgenin kamu görevlisi tarafından görevi gereği, kanunun belirlediği şekil şartlarına uygun olarak düzenlediği belgeler olduğu, somut olayda “işe giriş bildirgesini” düzenleyen, muhasebecinin eyleminin 3568 sayılı Serbest Muhasebeci Mali Müşavirlik ve Yeminli Mali Müşavirlik Kanunu'nun 2 nci maddesinin (A) fıkrasında belirtilen "muhasebecilik ve mali müşavirlik mesleğinin konusu" kapsamındaki işlerden olmaması, aynı Kanun'un 47 nci maddesinde sözü edilen meslek mensuplarının görevleri sırasında veya görevleri sebebiyle işledikleri suçlardan da sayılmaması, “işe giriş bildirgesinin” resmi belge sayıldığına dair yasal bir düzenlemenin de bulunmaması hususları dikkate alındığında bu tür veri girişlerinin ceza hukuku anlamında resmi belge olarak kabul edilemeyeceği, kaldı ki, 5510 sayılı Kanun'un 100 üncü maddesinin üçüncü fıkrasında belirtilen resmi belgenin oluşması için failin sisteme veri yüklemesi yeterli olmayıp ayrıca işe giriş bildirgesinin elektronik olarak sunulduğu Sosyal Güvenlik Kurumunca da sistem üzerinden tali bir kısım işlemlerin yapılması gerektiği, bu bağlamda, suça konu e-bildirgelerin, resmi belge olduğuna dair herhangi bir yasal düzenleme bulunmaması ve gerçeğe aykırı e-bildirgeleri verme eyleminde sisteme girilen verilerin resmi belgede sahtecilik suçunun maddi konusuna ve sanık tarafından gerçekleştirilen eylemin suçun tipiklik ilkesine uymadığından resmi belgede sahtecilik suçuna da vücut vermeyeceği; fikri sahteciliğin cezalandırıldığına dair düzenleme bulunması ve elektronik ortamda verilen işe giriş bildirgesinin sahtecilik suçunun maddi konusunu oluşturan belge niteliğini haiz olmadığından; özel belgede sahtecilik suçunun da oluşmayacağı; sisteme veri yerleştirme suçu açısından yapılan değerlendirmede ise; hukuka aykırı olarak girilen sisteme, veri sağlayıcısı tarafından izin verilmeyen şekilde veri girişi yapmak ya da veri taşıma araçları ile yükleme yapmak gerektiği; somut olayda muhasebecinin mükellef tarafından verilen mükellefe ait şifre kullanarak sisteme veri yüklediğinin kabulü halinde şifreyi hukuka aykırı bir şekilde elinde bulunduran kişi konumunda olmadığı, kurumun verdiği şifreyle sisteme hukuka uygun şekilde girerek, e-bildirge içeriğine doğru olmayan verileri yerleştirmesi sonucu kuruma elektronik ortamda gerçek olmayan bir veri iletmekten ibaret eyleminin sisteme veri yerleştirme suçunu da oluşturmayacağı; sanığın eyleminin resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyan suçunu oluşturup oluşturmayacağının değerlendirilmesinde de; resmi belgeyi düzenleme yetkisine sahip kamu görevlisine yalan bildirimde bulunulmasında kişinin beyanı yeterli olmayıp, bu beyanın doğruluğunun kamu görevlisi tarafından araştırılması zorunluluğu gerekli ise kişinin beyanına itibar edilemeyeceği, kişinin bu beyanını içeren belgenin de ispat aracı olarak kullanılamayacağından, aynı zamanda elektronik ortamdaki veri girişinin muhatabı bilgisayar sistemi olup, 5237 sayılı Kanun'un 6 ncı maddesindeki tanıma uyan bir kamu görevlisi bulunmadığı gibi, Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 01.04.2014 tarihli ve 2013/9-542 Esas, 2014/153 Karar sayılı kararına göre, bu beyan sonucunda düzenlenen, öz ve biçimsel unsurları tam olan bir resmi belge de bulunmadığından, sanığın eyleminin resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyan suçunu da oluşturmayacağından sanığın beraati yerine mahkumiyetine hükmedilmesi hukuka aykırı bulunmuştur.
V. KARAR
A. Suça Sürüklenen Çocuk ... Müdafinin Temyiz İstemi Yönünden
Gerekçe bölümü (A) bendinde açıklanan nedenlerle suça sürüklenen çocuk müdafinin temyiz isteğinin, 1412 sayılı Kanun’un 317 nci maddesi gereği Tebliğname’ye aykırı olarak, oy birliğiyle REDDİNE,
B.Sanıklar hakkında Nitelikli Dolandırıcılık Suçlarından Kurulan Beraat Hükümleri Yönünden;
Gerekçe bölümünün (B) alt başlığında açıklanan nedenlerle Adana 1. Ağır Ceza Mahkemesinin, 11.07.2014 tarihli ve 2011/64 Esas, 2014/406 Karar sayılı kararında katılan vekili tarafından öne sürülen temyiz sebepleri ve dikkate alınan sair hususlar yönünden herhangi bir hukuka aykırılık görülmediğinden katılan vekilinin temyiz sebeplerinin reddiyle hükümlerin, Tebliğname’ye uygun olarak, oy birliğiyle ONANMASINA,
C.Sanıklar ..., ..., ..., ..., ..., ....... ..., ..., ... ..., ...,......, ..., ...,... hakkında Resmi Belgede Sahtecilik Suçlarından Kurulan Hükümler Yönünden;
Gerekçe bölümünün (C) bendinde açıklanan nedenlerle Adana 1. Ağır Ceza Mahkemesinin, 11.07.2014 tarihli ve 2011/64 Esas, 2014/406 Karar sayılı kararına yönelik katılan vekilinin temyiz isteği yerinde görüldüğünden hükümlerin, 1412 sayılı Kanun’un 321 inci maddesinin birinci fıkrası gereği BOZULMASINA, bu husus yeniden yargılamayı gerektirmediğinden aynı Kanun’un 322 nci maddesinin birinci fıkrasının (1) numaralı bendinin verdiği yetkiye dayanılarak sanıklar hakkındaki kamu davalarının 5271 sayılı Kanun’un 223 üncü maddesinin sekizinci fıkrası gereği gerçekleşen zamanaşımı nedeniyle, Tebliğname’ye aykırı olarak, oy birliğiyle DÜŞMESİNE,
D.Sanık ... Hakkında Resmi belgede Sahtecilik Suçu Yönünden Kurulan Mahkumiyet Hükmü Yönünden
Gerekçe bölümünün (D) alt başlığında açıklanan nedenle Adana 1. Ağır Ceza Mahkemesinin, 11.07.2014 tarihli ve 2011/64 Esas, 2014/406 Karar sayılı kararına yönelik sanık müdafii ile Cumhuriyet savcısının temyiz istekleri yerinde görüldüğünden hükmün, 1412 sayılı Kanun’un 321 inci maddesi gereği, Tebliğname’ye uygun olarak, oy birliğiyle BOZULMASINA,
Dava dosyasının, Mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE,
03.2024 tarihinde karar verildi.