Özet:
- Feshe konu ihtarnamede genel olarak davacının ve bir kısım işçinin işyerinde karşılaştıkları bir takım sıkıntılardan, zorluklardan ve olumsuzluklardan bahsederek bunların düzeltilmesi yönünde taleplerini ilettikleri görülmüşse de ihtarname içeriğindeki "... İşçi temsilcileri görevlerini yerine getirmemelerine rağmen, işyerindeki ciddi işgüvenliği sorunlarını dile getirmemesi karşılığında bir miktar para verilmektedir..." şeklindeki ifadeler eleştiri ve şikayet hakkı sınırlarını aşan, işveren ve işçi arasında huzursuzluk yaratacak nitelikte ifadeler olup her ne kadar bu ifadeler davalı işverene haklı sebeple fesih hakkı tanıyacak ağırlıkta olmasa da işçisi tarafından bu şekilde töhmet ve zan altında bırakacak ithamlara maruz kalan davalı işverenden hizmet akdini daha fazla devam ettirmesi beklenemez. Bu açıklamalar doğrultusunda davacının iş akdine davalı işverence haklı olmasa da geçerli nedenle son verildiği kabul edilerek davanın reddine karar verilmesi gerekir.
Yerel mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesinin kabul kararına karşı davalı avukatı istinaf başvurusunda bulunmuştur.
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 31. Hukuk Dairesi davalı avukatının istinaf başvurusunu esastan reddetmiştir.
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 31. Hukuk Dairesi'nin kararı süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
YARGITAY KARARI
A) Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili özetle; müvekkilinin 25.06.2010 tarihinden itibaren davalı yanında makina operatörü olarak çalışmaya başladığını, iş akdinin 25.07.2016 tarihinde işverence geçerli ve haklı bir nedene dayanmaksızın feshedildiğini, müvekkilinin işyerinde yaşanan fazla mesai ücretlerinin ödenmemesi, ücret eşitsizliklerinin bulunması gibi hukuka aykırılıkların düzeltilmesini, sözlü müracaatları yetersiz kalınca noter aracılığı ile ihtarname göndermek sureti ile talep ettiklerini ancak işverenin bu ihtarnamedeki haklı talepleri karşılamak yerine müvekkilinin ve diğer ihtarname gönderenlerin iş akitlerini feshettiğini, fesih sonrası hiçbir tazminat ödenmediğini, müvekkilinin 26.07.2016 tarihinde işe başlamak için iş yerine gittiğinde kendisine iş akdinin feshedildiğinin bildirildiğini, bildirimde müvekkilinin haklarını ihtarname ile talep etmesi gerekçe gösterilerek akdin feshedildiğinin yazıldığını, işverenin hem işçinin yasal haklarını ödemeyip hemde bu hakları talep eden işçilerri tazminatsız olarak işten çıkardığını iddia ederek; feshin geçersizliğine ve davacının işe iadesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
B) Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili özetle; davacının müvekkil şirkette 18.08.2008-25.07.2016 tarihleri arasında makina operatörü olarak çalıştığını, müvekkili şirketin 25.07.2016 tarihli ihtarnamesi ile davacı işçinin iş akdine müvekkil şirket hakkında asılsız isnatlarda bulunması sebebiyle haklı ve geçerli nedene dayalı olarak 4857 sayılı yasanın 25/2 maddesine göre son verildiğini, davacının şikayetlerine karşılık görüşülebilmesi için defalarca insan kaynakları bölümüne çağrılmasına rağmen icabet etmediğini, ihtarnamede yazılı hususların gerçeği yansıtmadığını, davacının amacının haksız kazanç sağlamak ve müvekkil işverene baskı uygulamak suretiyle kıdem tazminatı alarak iş akdini feshedebilmek olduğunu, davacının müvekkili hakkında asılsız isnad ve suçlamalarda bulunduğunu, davacının iddia ettiği gibi müvekkil şirketten tazminat adı altında hak ve alacağı bulunmadığını savunarak, davanın reddini talep etmiştir.
C) Yerel Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, toplanan kanıtlara dayanılarak; ”Somut olayda davacı tarafından davalı işverene gönderilen Çerkezköy 4. Noterliğinin 15/07/2016 tarih ve 7145 yevmiye nolu ihtarnamesi ile hukuka aykırılıklarının düzeltilmesi mobing uygulanmasının son bulması ve geçmişe dönük alacakların ödenmesi hakkında ihtarname keşide edildiği anlaşılmıştır. İhtarname içeriğinde özetle Sigorta girişlerinin işe girerken geç yapıldığının, fazla mesai yapıldığını fazla mesai çalışma ücretlerinini humuma uygun olarak ödenmediğini, kadın olmaları gerekçesi ile maaşlarına erkek işçilerden az zam yapıldığını, bayram ikramiyelerinin ve mola saatlerinin kaldırıldığını verdikleri mücadele sonucunda mola haklarını geri aldıklarını ancak ikramiye için mücadelelerinin devam ettiğini, bir gün işe gelmeyince iki günlük maaş kesildiğini, sigortaların iki gün eksik yatırıldığını, çok yoğun iş baskısı olduğunu, iş yerinde şef ve müdürlerinin talimatı ile posta başlarının işçilere insan muamelesi yapmadığı, yıllık izin haklarının engellenerek parça parça kullandırıldığını, molaya çıkan işçilerin makinalarına kendilerininde o saatlerde yemek ve mola hakları olmasına rağmen diğer çalışanların makinalarına bakmak zorunda bırakıldıklarını. İşçi temsilcilerinin yasalara aykırı olarak şaibeli seçildiğini, iş yerinde ciddi iş güvenliği sorunlarının olduğunu bu sorunların dile getirilmemesi karşılığında bir miktar para verildiğini iş güvenliği kurulu , disiplin kurulu, yıllık izin kurulu olup olmadığı hakkında bilgilerinin bulunmadığı, iş yerinde örgü bölümünde bulunan makinelerin güvenlik şerit sensörlerinin bozuk olmasına rağmen tamir edilmediğini işçilerin iş kazası geçirme riski ile karşı karşıya bırakıldığını iş güvenliği ekipmanları iş elbisesi iş ayakkabısı maske eldiven kulak koruyucuları verilmediği bu gibi ihtiyaçların hep kendi imkanları ile evden getirdiklerini uğradıkları hak ihlallerinin son bulması için sözlü talepte bulundukları ancak sonuç alamadıklarını, bu sebeplerle yazılı ihtar gönderme gereği duyduklarını, ödenmeyen ücret ve ikramiyelerin ödenmesini işçilere hakaret eden amirlerin disiplin kuruluna sevk edilmesini aksi halde yasal haklarını kullanacaklarını belirtmişlerdir.İş bu ihtarname davalı işverene tebliğ edilmiş ,davacının iş akdi 25.07.2016 tarihinde feshedilmiştir.
Davalı işveren tarafından davacıya hitaben keşide edilen Çerkezköy 1. Noterliğinin 10894 yevmiye no'lu 25/07/2016 tarihli ihtarnamesihde özetle " davacı tarafından gönderilmiş olan ihtarname içeriğini görüşmek için defalarca insan kaynakları bölümüne çağrıldığının davete icabet etmeyerek gelmediğini, bu hususun tutanaklarla tespit edildiğini, aslen bu davranışların temel hareket noktasının işverene baskı uygulamak sureti ile kıdem tazminatı alarak iş sözleşmesini fesih etmek niyeti ile olduğunun anlaşıldığı, iş kanunu 25. Maddesi II. Bendin de belirtilen işçinin genel olarak ahlak ve iyi niyet kurallarına uymayan hal ve davranışlarda bulunması, diğer yandan işçinin işverenin şeref ve namusuna dokunacak türden sözler söylemesi veya davranışlarda bulunması, yahut iş veren hakkında şeref ve haysiyet kırıcı asılsız ihbar ve isnatlarda bulunması, yine işçinin, işverenin güvenini kötüye kullanması, doğrulukla bağlılığa uymayan davranışlarda bulunması ve işçinin işin güvenliğini tehlikeye düşürmesinin, iş verene iş sözleşmesini her halde fesih yetkisi vereceğini davalı iş yerinde kadın işçilere maaş konusunda eşit olmayan davranış bulunmadığını, tüm işçilere ve davacıya hak edilen mesailerin tam olarak ödendiğini tam çalışılan aylarda sigorta primlerinin 30 gün üzerinden ödendiğini, bir gün devamsızlık yapan işçiye hafta tatili ücreti yasa gereği ödenmemekte olduğunu iş yerinde mobbing uygulaması bulunmadığını 32 makineye birden bakmanın mümkün bulunmadığını, işçiler tarafından seçilen işçi temsilcilerine işveren tarafından sus payı olarak ödeme yapılmadığını, işçilerin kendi evinden İSİG ekipmanları getirmelerinin söz konusu olmadığını, tüm bu nedenlerle akit ilişkisinin bu şekilde mutlu olmadığı davalı iş yerinde devam ettirilmesinin hem davacı açısından hem de davalı açısından uygun olmadığını” belirterek iş kanununun 25/2 maddesi gereğince 25/07/2016 tarihinde fesh edildiğini belirtmişlerdir.
Somut olayda davacı işyerindeki aksaklıkları sadece işverene bildirmiş resmi makamlar aracılığıyla da herhangi bir başvurusu olmamıştır bu haliyle iş akdinin haklı nedenle fesih edilemeyeceği ilgili Yargıtay İçtihatlarında da belirtildiği gibi, resmi makamlara başvuru olsa ve şikayet haksız çıksa dahi iş akdinin feshinin geçersiz olduğu açıkça belirtilmiştir.
Yukarıda açıklanan nedenler, tanık beyanları ve içtihatlar dikkate alındığında davacı tarafından davalıya gönderilen ihtarname hak arama niteliğinde olup, işveren uygulamalarına yönelik eleştiri niteliğindedir. Bu ihtarnamenin içeriğinin isnad olarak değerlendirme olanağı bulunmamaktadır. Bu sebeple davalı işverenin haklı fesih nedenini kanıtlayamadığı yönünde kanaate varılmıştır.
Yapılan yargılama, toplanan deliller, tanık beyanı ve tüm dosya kapsamı birlikte incelenip değerlendirildiğinde; davacının iş sözleşmesinin haklı bir neden olmadan davalı işveren tarafından sona erdirildiği anlaşıldığından Mahkememizce feshin geçersizliğine, davacının işe iadesine karar verilmiştir. “ gerekçeleriyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Ç) İstinaf başvurusu :
İlk derece mahkemesinin kararına karşı, davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
D) İstinaf Sebepleri:
Davalı vekili istinaf başvurusunda; davacının iş sözleşmesinin, işçinin şirket hakkında asılsız isnatlarda bulunması sebebiyle haklı nedenle işveren tarafından feshedildiği, davalı işverenliğin her türlü şüpheden uzak olarak davacı ile iş akdini sürdürebilmesinin mümkünatı kalmadığı, eleştiri ve dilekçe hakkı sınırları aşılarak asılsız iddiaların ileri sürülmesinin mazur görülmesinin mümkün olmayacağı gibi aksinin kabulü halinde işçi işveren ilişkisinde iftira suçunun oluşmasının imkânsız hale geleceği, sayın mahkeme tarafından davacının tek başına değil 7 kişilik bir grup şeklinde ihtarname keşide ettiği, davacının planlı bir eylem çerçevesinde, herkesçe kısa sürede öğrenilebilecek bir tarzda beyanda bulunduğu hususunun irdelenmediği, yerel mahkeme tarafından davacının ihtarnamesinde yer alan isnatların eleştiri sınırları içerisinde kaldığının tespitini yapması hukuk ve hakkaniyete aykırı olduğu, yerel mahkeme tarafından davacının gerçekten boşta geçirdiği bir süre olup olmadığı hususunun SGK kayıtlarından araştırılmadığı, yine mahkeme tarafından takdir edilen 5 aylık brüt ücret tutarındaki işe başlatmama tazminatının fahiş olduğu, verilen tüm kararların gerekçeli olması gerektiği gerçeği karşısında sayın mahkeme tarafından hangi nedenle asgari sınırdan uzaklaşıldığının belirtilmediği, gerekçeli kararın gerekçesiz olduğu hususlarını belirterek feshin geçerli nedene dayalı olarak yapıldığını savunmuştur.
E) Bölge Adliye Mahkemesi Kararının Özeti :
Bölge Adliye Mahkemesince, “Somut olayda; davacının, davalı işyerinde çalışan bir kısım işçilerle beraber 15.07.2016 tarihinde Çerkezköy 4. Noterliği'nden düzenlenen 7145 yevmiye numaralı ihtarname ile davalı işverenin bir kısım uygulamalarını eleştirdiği ve düzeltilmesi talebine ilişkin ihtarda bulunduğu, davalı işverenin ise ihtarnamenin kendilerine ulaştığı 08.07.2016 tarihinden sonra 25.07.2016 tarihinde davacının iş iş akdini feshettiği ve fesih bildiriminde söz konusu ihtarnameye dayandığı, ihtarnamedeki iddiaların doğru olmadığını açıkladığı anlaşılmaktadır. Bununla beraber davalı işverenlik söz konusu iddiaların doğru olmadığını açıklarken herhangi bir somut delile dayanmamıştır. Kaldı ki yukarıdaki açıklamalar uyarınca işçinin ihtarname ile belirttiği hususların mevcudiyeti tartışılabilir olsa dahi işverenin cevaben düzenlediği ihtarnamede söz konusu iddialara ilişkin somut deliller ortaya koymak, iddiaların neden yanlış olduğunu açıklamak varsa eksikliklerin ne şekilde tamamlanacağı hususunda beyanlarda bulunmak yerine iş akdini sırf bu nedenle feshetmesi, yukarıdaki açıklamalar uyarınca feshin son çare olması ve ölçülülük ilkesine aykırılık teşkil etmektedir. Bütün bu açıklamalar ışığında, 4857 sayılı İş Kanununun 20. Maddesi uyarınca iş akdinin haklı yada geçerli nedenle feshedildiğini ispat yükü üzerinde bulunan davalı işverenin, ispat yükünü karşılayamadığı anlaşılmakla davanın kabulüne ilişkin ilk derece mahkemesi kararının bu yönüyle yerinde olduğu sonuç ve kanaatine varılmıştır.
Davalı vekili istinaf dilekçesinde ilk derece mahkemesi tarafından takdir edilen 5 aylık brüt ücret tutarındaki işe başlatılmama tazminatının fahiş olduğu itirazında bulunmuştur. davacının 25.06.2010 tarihinden 25.07.2016 tarihine kadar devam eden ve 5 yılı aşkın kıdemine göre işe başlatmama tazminatı 5 aylık brüt ücret tutarı olup ilk derece mahkemesince de 5 ay olarak belirlenmiş olup bu yönden de davalı tarafın istinaf isteminin reddine karar vermek gerekmiştir.” gerekçesiyle, davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
F) Temyiz başvurusu :
Bölge Adliye Mahkemesi’nin kararına karşı davalı vekili temyiz başvurusunda bulunmuştur.
G) Gerekçe:
Somut uyuşmazlıkta; davacı taraf, işyerinde yaşanan; fazla mesai ücretlerinin ödenmemesi, ücret eşitsizliğinin bulunması gibi hukuka aykırılıkların düzeltilmesini istediklerini, sözlü müracaatları yetersiz kalınca noter ihtarnamesiyle talep ettiklerini, ancak işverenin bu ihtarnamedeki haklı talepleri karşılamak yerine davacının ve ihtarname gönderen diğer işçilerin iş akdini feshettiğini, iş akdinin haklı veya geçerli nedene dayanmaksızın feshedildiğini iddia etmiştir. Davalı işveren, davacının, şirketleri hakkında asılsız isnatlarda bulunması nedeniyle iş akdini haklı sebeple feshettiğini savunmuştur.
Feshe konu Çerkezköy 4. Noterliği'nin 15.07.2016 tarih ve 7145 yevmiye nolu ihtarnamesinde genel olarak davacının ve bir kısım işçinin işyerinde karşılaştıkları bir takım sıkıntılardan, zorluklardan ve olumsuzluklardan bahsederek bunların düzeltilmesi yönünde taleplerini ilettikleri görülmüşse de ihtarname içeriğindeki "... İşçi temsilcileri görevlerini yerine getirmemelerine rağmen, işyerindeki ciddi işgüvenliği sorunlarını dile getirmemesi karşılığında bir miktar para verilmektedir..." şeklindeki ifadeler eleştiri ve şikayet hakkı sınırlarını aşan, işveren ve işçi arasında huzursuzluk yaratacak nitelikte ifadeler olup her ne kadar bu ifadeler davalı işverene haklı sebeple fesih hakkı tanıyacak ağırlıkta olmasa da işçisi tarafından bu şekilde töhmet ve zan altında bırakacak ithamlara maruz kalan davalı işverenden hizmet akdini daha fazla devam ettirmesi beklenemez. Bu açıklamalar doğrultusunda davacının iş akdine davalı işverence haklı olmasa da geçerli nedenle son verildiği kabul edilerek davanın reddine karar verilmesi gerekirken yerinde olmayan gerekçe ile davanın kabulü hatalıdır.
Dairemizce 4857 sayılı İş Kanunu’nun 20/3. maddesi uyarınca aşağıdaki gibi karar vermek gerekmiştir.
H) Hüküm:
Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1.Bölge Adliye Mahkemesi ile İlk Derece Mahkemesinin kararlarının BOZULARAK ORTADAN KALDIRILMASINA,
2.Davanın REDDİNE,
3.Alınması gereken 44,40 TL karar- ilam harcından davacının yatırdığı 29,20 TL peşin harcın mahsubu ile bakiye 15,20 TL karar-ilam harcının davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
4.Davacının yaptığı yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına, davalının yaptığı 124,60 TL. yargılama giderinin davacıdan tahsili ile davalıya ödenmesine,
5.Davalı vekil ile temsil edildiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan tarifeye göre belirlenen 2.725,00 TL ücreti vekaletin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6.Peşin alınan temyiz harcının isteği halinde davalıya iadesine,
7.Dosyanın İlk Derece Mahkemesi'ne, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesi'ne gönderilmesine kesin olarak, 07.11.2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
kaynak:(www.corpus.com.tr)