İmzanın Borçluya Ait Olup Olmadığının Kesin Olarak Belirlenememesi
Yargıtay 12. Hukuk Dairesi
Esas No : 2019/5272
Karar No : 2020/2821
Karar Tarihi : 2020-03-17





Özet:

  • Somut olayda; mahkemenin hükmüne esas aldığı, Adli Tıp Kurumunca düzenlenen raporda; senet üzerinde atılı bulunan imzaların kuvvetle muhtemel ...’ın eli ürünü olduğunun belirtildiği ve imzanın aidiyeti konusunda kesin bir görüş bildiriminde bulunulmadığı görülmüştür.
  • Bilirkişi raporu ile bonodaki imzanın borçluya ait olduğu hususu ispat yükü kendisinde olan alacaklı tarafından ispatlanamadığı gibi, alacaklı vekilinin de rapora karşı diyeceklerinin olmadığını belirterek itirazın reddini istediği görülmüştür.
  • O halde, itiraza konu imzanın borçlunun eli ürünü olup olmadığı kesin olarak tespit edilemediğinden mahkemece, borçlunun imzaya itirazının kabulü ile icra takibinin durdurulmasına karar verilmesi gerekir.

 

Yukarıda tarih ve numarası yazılı Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü :

Alacaklı tarafından borçlu aleyhine bonoya dayalı olarak kambiyo senetlerine özgü haciz yoluyla başlatılan takipte, avalist borçlu ...’ın süresi içinde imzaya itiraz ederek takibin durdurulması istemi ile icra mahkemesine başvurduğu, mahkemece yapılan yargılama sonunda imza itirazının reddine karar verildiği, borçlu vekili tarafından ilk derece mahkemesi kararına karşı istinaf yoluna başvurulması üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verildiği anlaşılmaktadır.

Somut olayda; mahkemenin hükmüne esas aldığı, Adli Tıp Kurumunca düzenlenen 15/09/2017 tarihli raporda; senet üzerinde atılı bulunan imzaların kuvvetle muhtemel ...’ın eli ürünü olduğunun belirtildiği ve imzanın aidiyeti konusunda kesin bir görüş bildiriminde bulunulmadığı görülmüştür.

Senetteki imzanın borçluya ait olduğunu ispat külfeti, senet elinde olup takibe başlayan ve imzanın borçluya ait olduğunu iddia eden alacaklıya aittir (HGK.nun 26.04.2006 tarih ve 2006/12-259 E.-2006/231 K. sayılı kararı).

Aldırılan bilirkişi raporu ile bonodaki imzanın borçluya ait olduğu hususu ispat yükü kendisinde olan alacaklı tarafından ispatlanamadığı gibi, alacaklı vekilinin de rapora karşı diyeceklerinin olmadığını belirterek itirazın reddini istediği görülmüştür.

O halde, itiraza konu imzanın borçlunun eli ürünü olup olmadığı kesin olarak tespit edilemediğinden mahkemece, borçlunun imzaya itirazının kabulü ile icra takibinin durdurulmasına karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçe ile itirazın reddi yönünde hüküm tesisi ve bölge adliye mahkemesince de istinaf başvurusunun esastan reddi isabetsiz olup Bölge Adliye Mahkemesi kararının kaldırılması ve İlk Derece Mahkemesi kararının bozulması gerekmiştir.

SONUÇ : Borçlunun temyiz itirazlarının kabulü ile, yukarıda yazılı nedenlerle 5311 sayılı Kanun ile değişik İİK'nun 364/2. maddesinin göndermesiyle uygulanması gereken 6100 sayılı HMK'nun 373/1. maddesi uyarınca, ... Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesinin 05/10/2018 tarih, 2018/1855 E.-2129 K. sayılı istinaf talebinin esastan reddine ilişkin kararının KALDIRILMASINA ve Kırklareli İcra Hukuk Mahkemesi’nin 28.11.2017 tarih 2016/152 E.-2017/171 K. sayılı kararının BOZULMASINA,peşin alınan harcın istek halinde iadesine, dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin de Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 17/03/2020 gününde oy birliğiyle karar verildi.

Not: (www.corpus.com.tr)