Özet:
- Dava, depozitonun iadesi; birleşen dava ise kira parası, hor kullanma tazminatı, aidat ve abonelik giderleri istemlerine ilişkindir.
- Taraflar arasında düzenlenen 01.09.1999 başlangıç tarihli ve 2 yıl süreli kira sözleşmesi ile davacı-birleşen davanın davalısının, davalı-birleşen davanın davacısına ait taşınmazı kiraladığı, bu kira sözleşmesinin yine taraflar arasında düzenlenen 01.11.2001 başlangıç tarihli 6 ay süreli kira sözleşmesi ile fesih edildiği hususlarında uyuşmazlık bulunmamaktadır.
- Davacı-birleşen davanın davalısı kiracı taşınmazı sözleşme süresinin sonunda tahliye ettiğini ve kiralayana teslim ettiğini savunmuş ise de, taşınmazı usulüne uygun olarak tahliye ederek, anahtarları kiralayana teslim ettiğini yöntemince kanıtlayamamıştır.
- Davalı-birleşen dava davacısı kiralayan, kiracının taşınmazı 04.06.2002 tarihinde tahliye ederek anahtarlarını site yönetimine teslim ettiğini ve aynı tarihte site yönetimi ile birlikte taşınmazda tesbitte bulunduklarını söylemiştir. Öyle ise taşınmazın yasal olarak 04.06.2002 tarihinde tahliye edildiğinin kabulü gerekir.
Taraflar arasındaki "alacak" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Büyükçekmece 3.Asliye Hukuk Mahkemesince asıl davanın kabulüne, birleşen davanın reddine dair verilen 20.10.2008 gün ve 2003/257 E., 2008/1196 K. sayılı kararın incelenmesinin davalı-birleşen dava davacısı tarafça istenilmesi üzerine, Yargıtay 13. Hukuk Dairesinin 25.02.2010 gün ve 2010/1387-2344 sayılı ilamı ile;
"…Davacı, davalıya ait taşınmazı 1.11.2001 tarihli 6 aylık kira sözleşmesi ile kiraladığı ve süre sonunda boş olarak teslim ettiği halde 2.100 Dolar depozite bedelinin iade edilmediğini bildirerek tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı, davanın reddi ile birleşen davasında kira sözleşmesinde 60 gün önceden ihbar şartına uymadan ve yasal olarak teslim etmeden ortak giderleri ve abonelik ücretlerini ödemeden bırakıp gitmesi nedeniyle kira alacağı ve taşınmazın giderleri toplamı olarak 12.366,26 TL nin tahsili için başlattığı icra takibine yapılan itirazın iptali ve icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
Mahkemece, asıl davanın kabulü ile 2100 Dolar depozite bedelinin tahsiline, birleşen davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davalı ve birleşen dava davacısı tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalı ve birleşen dava davacısının sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2-Davacı davalıya ait taşınmazı 1.11.2001 tarihli ve 6 aylık kira sözleşmesi ile kiralamıştır. Kira sözleşmesinin 2. maddesinde tahliye talebinin 60 gün önceden noter tebligatı ile bildirileceği kararlaştırılmıştır. Davacı taşınmazı süre sonunda teslim ettiğini bildirmiş ise de, davacının 60 önceden davalıya gönderdiği yazılı tahliye talebi bulunmadığı gibi taşınmazı yasal olarak kira süresi sonunda teslim ettiğini de ispatlayamamıştır. Davalı taşınmazın 4.6.2002 tarihinde site yöneticisine teslim edilmesi suretiyle tahliyeyi öğrendiğini, ihbar öneline uymadığı için 2 aylık kira parası ile taşınmazın ortak giderleri ve abonelik ücretlerinin ödenmemesi ve hasar nedeniyle bedelinin tahsili için takip başlatmıştır. Bu takibe dayanak alacağı ile ilgili olarak ödeme makbuzlarını dosyaya sunmuştur. Kira sözleşmesinde depozitonun hangi koşullarda iade edileceğine ilişkin bir kararlaştırma yoktur. Davacının tahliye talebini 60 gün önceden davalıya bildirmemesi nedeniyle bu süreye denk gelen 2 aylık kira parası ve davacının oturduğu dönemde ve bu 2 aylık ihbar süresine isabet eden dönemde davalının ödemesi gereken ortak giderler ve kullanımındaki abonelik ücretlerinin hesaplanarak tahsiline karar verilmesi gerekirken birleşen dava yönünden davanın reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir…"
gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
TEMYİZ EDEN : Davalı-birleşen dava davacısı
HUKUK GENEL KURULU KARAR
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Dava, depozitonun iadesi; birleşen dava ise kira parası, hor kullanma tazminatı, aidat ve abonelik giderleri istemlerine ilişkindir.
Davacı-birleşen dava davalısı, davalıya ait taşınmazı 1.11.2001 tarihli 6 aylık kira sözleşmesi ile kiraladığı ve süre sonunda boş olarak teslim ettiği halde 2.100 USD depozite bedelinin iade edilmediğini bildirerek tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı-birleşen dava davacısı, davanın reddi ile birleşen davasında kira sözleşmesinde 60 gün önceden ihbar şartına uymadan ve yasal olarak teslim etmeden ortak giderleri ve abonelik ücretlerini ödemeden bırakıp gitmesi nedeniyle kira alacağı ve taşınmazın giderleri toplamı olarak 12.366,26 TL nin tahsili için başlattığı icra takibine yapılan itirazın iptali ve icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
Mahkemece, asıl davanın kabulü ile 2100 USD depozite bedelinin tahsiline; birleşen davanın reddine dair verilen karar; Özel Dairece yukarıda aynen alınan gerekçeler ile bozulmuş; mahkemece, önceki gerekçeler genişletilmek suretiyle direnilmiştir.
Karar Özel Daire tarafından sadece Haziran ve Temmuz 2002 ayları kira parası ile bu döneme isabet eden aidat ve abonelik ücretlerine yönelik olarak bozulmuş; depozito ve diğer taleplere ilişkin bozma yapılmamıştır.
Direnme kararını davalı-birleşen davanın davacısı temyize getirmektedir.
Açıklanan maddi olgu, bozma ve direnme kararlarının kapsamları itibariyle Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; taraflar arasında düzenlenen 01.11.2001 başlangıç tarihli kira sözleşmesinde tahliye talebinin 60 gün öncesinden kiralayana bildirileceği yolunda bir hüküm bulunup bulunmadığı; davacı-birleşen davanın davalısının kiralananı yasal olarak süresinde kiralayan davalı-birleşen davanın davacısına teslim ettiğini kanıtlayıp kanıtlayamadığı; burada varılacak sonuca göre davalı-birleşen davanın davacısı kiralayanın Haziran ve Temmuz 2002 ayları kira parası ile bu döneme isabet eden ortak gider ve abonelik ücretlerini ödemesinin gerekip gerekmediği noktasında toplanmaktadır.
Taraflar arasında düzenlenen 01.09.1999 başlangıç tarihli ve 2 yıl süreli kira sözleşmesi ile davacı-birleşen davanın davalısının, davalı-birleşen davanın davacısına ait taşınmazı kiraladığı, bu kira sözleşmesinin yine taraflar arasında düzenlenen 01.11.2001 başlangıç tarihli 6 ay süreli kira sözleşmesi ile fesih edildiği hususlarında uyuşmazlık bulunmamaktadır.
Davacı-birleşen davanın davalısı kiracı taşınmazı sözleşme süresinin sonunda tahliye ettiğini ve kiralayana teslim ettiğini savunmuş ise de, taşınmazı usulüne uygun olarak tahliye ederek, anahtarları kiralayana teslim ettiğini yöntemince kanıtlayamamıştır.
Davalı-birleşen dava davacısı kiralayan, kiracının taşınmazı 04.06.2002 tarihinde tahliye ederek anahtarlarını site yönetimine teslim ettiğini ve aynı tarihte site yönetimi ile birlikte taşınmazda tesbitte bulunduklarını söylemiştir. Öyle ise taşınmazın yasal olarak 04.06.2002 tarihinde tahliye edildiğinin kabulü gerekir.
Taraflar arasında düzenlenmiş iki ayrı kira sözleşmesi ve bir de ayrıca tarihsiz olarak düzenlenmiş "Özel Şartlar" başlıklı belge bulunmaktadır.
Özel şartlar başlıklı bu belgenin 2. maddesinde, "Konut sahibi ve kiracı, tahliye taleplerini en az 60 gün önceden birbirlerine noter tebligatı ile bildirmek zorundadır." hükmü bulunmaktadır.
Davacı-birleşen dava davalısı kiracı, özel şartlar başlıklı belgenin ilk kira sözleşmesi olan 01.09.1999 başlangıç tarihli kira sözleşmesine ait olduğunu, daha sonradan 01.11.2001 tarihinde düzenlenen sözleşmesinde taşınmazın tahliyesi istenildiğinde 60 gün önceden kiralayana bildirileceğine dair bir hüküm bulunmadığını; davalı-birleşen dava davacısı kiralayan ise, özel şartlar başlıklı bu belgenin sonradan düzenlenen 01.11.2001 başlangıç tarihli kira sözleşmesinin eki olduğunu, davacı kiracının burada kararlaştırılan önele uymaksızın taşınmazı tahliye ettiğinden bu aylara isabet eden kira ve diğer giderleri talep ettiğini söylemiştir.
Yukarıda belirtilen yasal düzenleme ve maddi olguya ilişkin açıklamalar; tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere göre, Hukuk Genel Kurulu'nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
S O N U Ç : Davalı-birleşen dava davacısının temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı 6217 sayılı Kanunun 30. maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununa eklenen " Geçici madde 3" atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 429. Maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, aynı Kanun'un 440/I maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere 30.01.2013 gününde ikinci görüşmede oyçokluğu ile karar verildi.
(www.corpus.com.tr)