Özet:
- Dava, üçüncü kişinin İİK'nin 96. vd. maddelerine dayalı istihkak iddiasına ilişkindir. Buna göre, İİK’nin 97/a maddesinde öngörülen mülkiyet karinesinin borçlu dolayısıyla alacaklı lehine olduğunun kabulü gerekir. Bu yasal karinenin aksinin davacı 3. kişi tarafından inandırıcı ve güçlü delillerle ispat edilmesi gerekir.
- Davalı üçüncü kişi tarafından dayanılan ve borcun doğumundan sonraki tarihleri taşıyan ve ayırt edici özellikleri bulunmayan faturalar,vergi levhası, tanık beyanı ve adi yazılı kira sözleşmesi istihkak davalarında güçlü delil teşkil etmezler ve mülkiyet karinesinin aksini ispata yeterli değildir.
Davacı üçüncü kişi vekili, müvekkiline ait iş yerinde menkullerinin haczedildiğini, borçlu ile müvekkilinin hiçbir ticari ilişkisi olmadığını, vergi levhasının müvekkili adına olduğunu açıklayarak, davanın kabulü ile tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı alacaklı vekili, davanın reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuştur.
Mahkemece, haciz uygulanan yerin davacıya ait olduğu, haczedilen malların borçluya ait olduğunun kesin olarak kanıtlanamadığı gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiş, karar davalı alacaklı vekili tarafından temyiz edilmiş, Dairemizin 28.3.2018 tarihli ve 2015/ 18487 Esas, 2018/ 10098 Karar sayılı kararı ile;hükmün kesin nitelik taşıdığı gerekçesi ile temyiz dilekçesinin reddine karar verilmiş, davalı alacaklı vekili tarafından karar düzeltme isteğinde bulunulmuş, Dairemizin 01.10.2019 tarihli ve 2018/15861 Esas, 2019/8326 Karar sayılı ilamı ile karar düzeltme talebi kabul edilerek hükmün onanmasına karar verilmiş, davalı alacaklı vekilince karar düzeltme talebinde bulunulmuştur.
Dava, üçüncü kişinin İİK'nin 96. vd. maddelerine dayalı istihkak iddiasına ilişkindir.
Davacı vekilinin ve tanıkların beyanlarından borçlu ile üçüncü kişinin ortak olup yaklaşık 7-8 ay önce ayrılmış oldukları belirtilmiştir. Borçlunun işletme adı olan "Kaya Kargo" tabelasının bulunduğu adreste yapılan hacizde üçüncü kişi ile birlikte borçlunun da adı yazılı olan sipariş fişleri ve ayrı ayrı borçlu ve üçüncü kişi adına haciz adresinin krokisinin çizilmiş olduğu çok miktarda kartvizit bulunmuştur. Tüm bunlarla birlikte davacı üçüncü kişi aynı takip dosyasında dava konusu hacizden sonra 17.09.2014 tarihinde aynı adreste yapılan hacizde açıkça ihtirazi kayıt sunmadan 2.000,00 TL ödemiş, kalan borca ilişkin de ödeme taahhüdünde bulunmuştur. Buna göre, İİK’nin 97/a maddesinde öngörülen mülkiyet karinesinin borçlu dolayısıyla alacaklı lehine olduğunun kabulü gerekir. Bu yasal karinenin aksinin davacı 3. kişi tarafından inandırıcı ve güçlü delillerle ispat edilmesi gerekir.
Davalı üçüncü kişi tarafından dayanılan ve borcun doğumundan sonraki tarihleri taşıyan ve ayırt edici özellikleri bulunmayan faturalar,vergi levhası, tanık beyanı ve adi yazılı kira sözleşmesi istihkak davalarında güçlü delil teşkil etmezler ve mülkiyet karinesinin aksini ispata yeterli değildir.
O halde, Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular gözönüne alınarak, davanın reddi yerine oluşa ve dosya içeriğine uygun düşmeyen gerekçe ile kabulüne yönelik hüküm kurulması doğru olmamıştır.
SONUÇ: Davalı alacaklı vekilinin karar düzeltme isteminin kabulü ile; Dairemizin 01.10.2019 tarihli ve 2018/15861 Esas 2019/8326 Karar sayılı onama kararının kaldırılmasına, hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle İİK'nin 366 ve 6100 sayılı HMK'nin Geçici 3.maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK'un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde temyiz eden alacaklı vekiline iadesine, 08.07.2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.