İİK 89. Madde Gereği Açılan Menfi Tespit Davasında Arabuluculuğa Başvurma Zorunluluğu Yoktur
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi
Esas No : 2021/1015
Karar No : 2023/275
Karar Tarihi : 2023-02-22
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı takip alacaklısı B.... Makina ... Ltd. Şti'nin dava dışı takip borçlusu A.... Filtre Sanayi ... Ltd. Şti'nin müvekkili şirketle yaptığı sözleşmeden doğduğu iddia edilen 42.076,41-TL alacağı için 22/11/2018 tarihinde 89/1 haciz ihbarnamesi gönderdiğini, süresinde itiraz edilmemesi üzerine 10/01/2018 tarihinde ikinci ihbarname ve 18/04/2019 tarihinde 3. Haciz ihbarnamesinin tebliğ edildiğini, müvekkilinin takip borçlusu A.... Filtre Sanayi... Ltd. Şti'ne haciz ihbarnamesinde yazılan miktarda borcu bulunmadığını, bunun ticari defter incelemesi ile ortaya çıkacağını, bu nedenlerle müvekkilinin dava dışı A.... Filtre Sanayi ve Dış Tic. Ltd. Şti.ne haciz ihbarnamesinde yazan miktarda borcu olmadığının tespitine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafın haciz ihbarnamesinde yazan miktar kadar borcu olmadığı iddiasında bulunduğunu ancak bu deyimin muğlak kaldığını, davacı tarafın beyanından borcun kısmen kabul edildiğini, davalı tarafın davanın açılmasına sebebiyet vermemesi nedeni ile yargılama giderleri ve vekalet ücretinden sorumlu tutulamayacağını, dava sonunda davacının borçlu olduğunun kanıtlanması halinde borç miktarının %20'si oranında tazminata mahkum edilmesi gerektiğini, bu nedenlerle; davanın reddini, borç miktarı üzerinden %20 oranında tazminata hükmedilmesini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
I. MAHKEME KARARI:
İlk derece mahkemesince; "01.01.2019 tarihinde yürürlüğe giren ve 03/01/2011 tarihli ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 5 inci maddesinden sonra gelmek üzere eklenen maddeye göre :
MADDE 5/A- (1) Bu Kanunun 4 üncü maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır.
6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanununun 3 üncü maddesinin birinci fıkrasına eklenen cümle ile
"Dava şartı olarak arabuluculuk
MADDE 18/A- (1) İlgili kanunlarda arabulucuya başvurulmuş olması dava şartı olarak kabul edilmiş ise arabuluculuk sürecine aşağıdaki hükümler uygulanır.
(2) Davacı, arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılamadığına ilişkin son tutanağın aslını veya arabulucu tarafından onaylanmış bir örneğini dava dilekçesine eklemek zorundadır. Bu zorunluluğa uyulmaması hâlinde mahkemece davacıya, son tutanağın bir haftalık kesin süre içinde mahkemeye sunulması gerektiği, aksi takdirde davanın usulden reddedileceği ihtarını içeren davetiye gönderilir. İhtarın gereği yerine getirilmez ise dava dilekçesi karşı tarafa tebliğe çıkarılmaksızın davanın usulden reddine karar verilir. Arabulucuya başvurulmadan dava açıldığının anlaşılması hâlinde herhangi bir işlem yapılmaksızın davanın, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilir.
hükmüne yer verildiği, davanın 7155 sayılı Kanunun 26. Maddesinde belirtilen yürürlük tarihi olan 01.01.2019 tarihinden sonra açıldığı, davanın menfi tespit davası olduğundan zorunlu arabuluculuk durumunun söz konusu olduğu ve davacının arabuluculuğa başvurmadan doğrudan dava açtığı anlaşıldığı" gerekçesiyle 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanununun m.18/A-f.2 hükmü gereğince davanın dava şartı yokluğu nedeni ile usulden reddine karar verildiği görülmüştür.
DAİREMİZ KARARI:
Dairemizin 30/12/2019 tarihli, 2019/3030E.-2019/2903K. Sayılı kararı ile; "...Kanun koyucu zorunlu arabuluculuğa tabi tuttuğu dava türlerini istem sonucuna göre sınırlamış ve istem sonucunun bir miktar alacağın ödenmesi ve tazminat olarak açıklamıştır. Menfi tespit davası ise esasen bir eda davası değil " tespit " davasıdır. Dava devam ederken alacağın ödenmesi ve istirdata dönüşmesinde de durum değişmeyecektir.Zira istirdat istemi menfi tespit isteminin kabul edilmesine bağlıdır ve terditli bir talep olarak ileri sürülmektedir. Somut uyuşmazlık menfi tespit istemine ilişkin olup menfi tespit istemi; 6102 sayılı TTK 5/A maddesi gereğince arabuluculuğa tabi değildir ve somut uyuşmazlıkta davacı tarafın arabulucuya başvuru zorunluluğu bulunmamaktadır. Açıklanan nedenle davacı vekilinin istinaf isteminin kabulü ile HMK'nin 353/(1).a. 4 ve 6. maddesi uyarınca kararın kaldırılmasına..." şeklinde karar verilmiştir.
II. MAHKEME KARARI:
Dairemiz kaldırma kararından sonra yapılan yargılama sonunda İstanbul 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/67E. Sayılı kararı ile; "...Yargılama sırasında dava dosyası taraflarca takip edilmediğinden 12.10.2020 tarihli celsede dosya işlemden kaldırılmış olup yasal 3 aylık süre (HMK md. 150) içerisinde yenilenmediğinden HMK md. 150/5 uyarınca davanın açılmamış sayılmasına..." şeklinde karar verilmiştir. Kararı davacı vekili istinaf etmiştir.
İSTİNAF İSTEMİ:
Davacı vekili istinaf dilekçesinde; davanın 12/10/2020 tarihli 4. Celsesine gelmediklerinden ve mazeret de bildirmediklerinden bahisle dosyanın işlemden kaldırıldığını ancak kararın hatalı olduğunu, zira 30/09/2020 tarihli 3. Celseye dosyaya sundukları mazeretin kabul edildiğini ve yeni duruşma gününün UYAP'dan öğrenilmesine karar verildiğini, duruşma sonrası taraflarına yeni duruşma gününü bildiren davetiyenin gönderilmediğini, HMK'nun 150/1 maddesi uyarınca usulüne uygun şekilde davet edilmiş taraf gelmediği takdirde dosyanın işlemden kaldırılacağını, oysa usulüne uygun şekilde tebligat yapılmadığını, tebligatın 7201 sayılı kanun ve yönetmeliğe uygun şekilde fiziki ya da elektronik ortamda yapılması gerektiğini, UYAP'tan öğrenilmesi şeklinde bir usulün bulunmadığını, bu konuda Yargıtay kararlarının bulunduğunu bildirmiştir.
DELİLLER:
Davacı vekilinin 30/09/2020 tarihli duruşması için aynı tarihte UYAP'tan mazeret dilekçesi gönderdiği, mahkemenin de aynı tarihli celsede davacı vekilinin mazeretinin kabulüne ve duruşma gününün UYAP'tan öğrenilmesine şeklinde karar verdiği, 12/10/2020 tarihli duruşma zaptı incelendiğinde davacı vekilinin delillendirilmemiş mazeret dilekçesi sunduğunun belirtildiği ve mahkemenin de davacı vekilinin duruşma gün ve saatinden haberdar olmasına rağmen duruşmaya gelmediği ve delillendirilmiş herhangi bir mazeret de bildirmediği gerekçesi ile dosyanın işlemden kaldırılmasına karar verdiği, dosyanın incelenmesinde davacı vekilinin UYAP'tan 12/10/2020 tarihinde gönderdiği dilekçesinde bu tarihli celse için mazeret gönderdiği görülmüştür.
GEREKÇE:
Dava, İİK'nın 89. Maddesi uyarınca açılan menfi tespit davasıdır.
Yargılama sonunda davanın açılmamış sayılmasına dair verilen karar davacı vekilince istinaf edilmiştir.
Dosyanın incelenmesinde; mahkemece 12/10/2020 tarihindeki celsede davacı vekilinin mazeretinin delillendirilmemiş olduğunun belirtildiği görülmüştür.
Her ne kadar HMK'da UYAP'dan öğrenme şeklinde bir usul bulunmamakta ise de davacı vekilinin 12/10/2020 tarihli duruşmadan haberdar olduğu ve bu celse için mazeret de gönderdiği anlaşılmakla kendisine usulüne uygun bir şekilde duruşma gününü bildirir bir davetiye tebliğ edilmediğinden bahisle verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu ileri sürmesi yerinde görülmediğinden davacı vekilinin istinaf taleplerinin reddi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:
Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı vekilinin istinaf talebinin HMK'nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gereken 179,90 TL harçtan, peşin alınan 59,30 TL harcın mahsubu ile bakiye 120,60 TL harcın davacıdan alınarak hazineye irat kaydına,
3-Davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.22.02.2023