Özet:
- Kabul edilen hükmün hangi maddi ve hukuki gerekçe ve nedenlere dayandığı tartışılarak değerlendirilmemiştir.
- Mahkemece, Anayasanın 141.maddesi ile yukarıda değinilen HMK’nın 297 ve 298. maddeleri hükmüne aykırı olacak şekilde gerekçesiz hüküm tesisi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
YARGITAY KARARI
Davacı vekili dilekçesi ile müvekkilinin, davalı şirketin elektrik abonesi olduğunu, kullanmadığı halde tarafına tahakkuk ettirilen elektrik bedelini ödemek istemediğini belirterek, Marmaris İlçe Tüketici Hakem Heyetine yaptığı başvuru üzerine talebin reddine dair verilen 02.04.2018 tarih ve 056320180000196 sayılı kararının iptalini talep etmiştir.
Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiştir.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 21.11.2019 tarih ve 2019/106793 sayılı yazıları ile uyuşmazlığın çözümünün Özel ve teknik bilgiyi gerektirdiği ve konusunda uzman bilirkişilerin görüşünün alınması gerektiği halde eksik inceleme ile hüküm kurulmasının, ayrıca anılan mahkeme kararının Anayasanın 141,maddesi ile HMK’nın 297 ve 298.maddelerine aykırı olarak gerekçesiz olmasının usul ve yasaya aykırı bulunduğu belirtilerek, hükmün HMK'nın 363/1.maddesi uyarınca kanını yararına bozulması talep edilmiştir.
Bir mahkeme hükmünde, tarafların iddia ve savunmalarının özetinin, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususların, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delillerin, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesinin, sabit görülen vakıalarla, bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebeplerin birer birer, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde hükümde gösterilmesi gereklidir. Bu kısmı, hükmün gerekçe bölümüdür. Gerekçe, hakimin (mahkemenin) tespit etmiş olduğu maddi vakıalar ile hüküm fıkrası arasında bir köprü görevi yapar. Gerekçe bölümünde hükmün dayandığı hukuki esaslar açıklanır. Hakim, tarafların kendisine sundukları maddi vakıaların hukuki niteliğini (hukuk sebeplen) kendiliğinden (re’sen) araştırıp bularak hükmünü dayandırdığı hukuk kurallarım ve bunun nedenlerim gerekçede açıklar.
Hakim, gerekçe sayesinde verdiği hükmün doğru olup olmadığım, yanı kendim denetler. Üst mahkemede, bir hükmün hukuka uygun olup olmadığını, ancak gerekçe sayesinde denetleyebilir. Taraflar da ancak gerekçe sayesinde haklı olup olmadıklarım daha iyi anlayabilirler. Bir hüküm, ne kadar haklı olursa olsun, gerekçesiz ise tarafları doyurmaz (Kum, Baki/Arslan. Ramazan/ Yılmaz, Ejder; Medeni Usul Hukuku Ders Kitabı 6100 sayılı HMK’na Göre Yeniden Yazılmış, 22 Baskı. Ankara 2011, s.472). Anayasalım 141. maddesi gereğince bütün mahkemelerin her türlü kararlarının gerekçeli olması gereklidir. Gerekçenin önemi Anayasal olarak hükme bağlanmakla gösterilmiş olup gerekçe ve hüküm birbirine sıkı sıkıya bağlıdır.
Yasanın aradığı anlamda oluşturulacak kararların hüküm fıkralarının açık, anlaşılır, çelişkisiz, uygulanabilir olmasının gerekliliği kadar; kararırı gerekçesinin de. sonucu ile tanı bir uyum içinde, o davaya konu maddi olguların mahkemece nasıl nitelendirildiğini, kurulan hükmün hangi nedenlere ve hukuksal düzenlemelere dayandırıldığım ortaya koyacak; kısaca, maddi olgular ile hüküm arasındaki mantıksal bağlantıyı gösterecek nitelikte olması gerekir. Zira, tarafların o dava yönünden, hukuk düzenince hangi nedenle haklı veya haksız görüldüklerini anlayıp değerlendirebilmeleri ve Yargıtay'ın hukuka uygunluk denetimim yapabilmesi için, ortada, usulüne uygun şekilde oluşturulmuş; hükmün hangi nedenle o içerik ve kapsamda verildiğini ayrıntılarıyla gösteren, ifadeleri özenle seçilmiş ve kuşkuya yer vermeyecek açıklıktaki bir gerekçe bölümünün ve buna uyumlu hüküm fıkralarının bulunması zorunludur.
Nitekim, 07.06.1976 gün ve 3/4-3 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararının gerekçesinde yeralan “Gerekçelim ilgili bilgi ve belgelerin isabetle takdir edildiğim gösterir biçimde geçerli ve yasal olması aranmalıdır. Gerekçenin bu niteliği yasa koyucunun amacına uygun olduğu gibi, kararı aydınlatmak, keyfiliği önlemek ve tarafları tatmin etmek niteliği de tartışma götürmez bir gerçektir." şeklindeki açıklama ile de aynı ilkeye, vurgu yapılmıştır.
Bütün mahkemelerin her türlü kararlarının gerekçeli olarak yazılması gerektiğini öngören Anayasanın 141/3.maddesi ve ona koşut bir düzenleme içeren 6100 sayılı HMK.nun 297. (Mülga HUMK.nun 388.) maddesi, işte bu amacı gerçekleştirmeye yöneliktir. Yine HMK.nun 27. maddesinin (HUMK.nun 3.m) 2. bendi “e" bölümünde de hukuki dinlenilme hakkının “Mahkemenin, açıklamaları dikkate alarak değerlendirmesini ve kararların somut ve açık olarak gerekçelendirilmesini" de içerdiği açıklanarak bu husus vurgulanmıştır.
Öte yandan, mahkeme kararlarının taraflar, bazen de ilgili olabilecekleri başka hukuki ihtilaflar yönünden etkili ve bağlayıcı kabul edilebilmeleri, başka bir dava yönünden kesin hüküm, kesin veya güçlü delil oluşturup oluşturamayacağı gibi hukuksal değerlendirmeler de bu kararların yukarıda açıklanan nitelikte bir gerekçeyi içermesiyle mümkündür.
Anılan mahkeme kararında yukarıda açıklanan ilkelere aykırı şekilde davanın kabulüne karar verilmiş olup, kabul edilen hükmün hangi maddi ve hukuki gerekçe ve nedenlere dayandığı tartışılarak değerlendirilmemiştir.
Mahkemece, Anayasanın 141.maddesi ile yukarıda değinilen HMK’nın 297 ve 298. maddeleri hükmüne aykırı olacak şekilde gerekçesiz hüküm tesisi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
Bu itibarla, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının Hukuk Muhakemeleri Kanununu 363. Maddesine dayalı kanun yararına bozma isteminin kabulü ile. hükmim sonuca etkili olmamak üzere BOZULMASINA ve gereği yapılmak üzere kararın bir Örneği ile dosyanın Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmesine, 13.02.2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
kaynak:(www.corpus.com.tr)