Hukuka Aykırı Mobese Görüntüleri: Mahkemede Delil Olarak Kullanılamaz!
Yargıtay 10. Ceza Dairesi
Esas No : 2022/1846
Karar No : 2023/8954
Karar Tarihi : 2023-10-23





Özet:

Usulüne uygun şekilde teknik araçlarla izleme kararı alınmaksızın, sanığın mobese kameraları ile izlenip suç delillerine ulaşılması durumunda, elde edilen deliller hukuka aykırıdır ve hükme esas alınamaz.

İlk Derece Mahkemesince verilen hükme yönelik istinaf incelemesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesi tarafından verilen kararın; 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 286 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca temyiz edilebilir olduğu, 260 ıncı maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz edenin hükmü temyize hak ve yetkisinin bulunduğu, 291 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz isteminin süresinde olduğu, 294 üncü maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz dilekçesinde temyiz sebeplerine yer verildiği, 298 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz isteminin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmiştir.

Sanık müdafiinin duruşmalı inceleme talebinin, 7079 sayılı Kanun’un 94 üncü maddesiyle değişik 5271 sayılı Kanun’un 299 uncu maddesinin birinci fıkrası gereği takdîren reddine karar verilmekle, gereği düşünüldü:

I. HUKUKİ SÜREÇ

A. Kars 1. Ağır Ceza Mahkemesinin, 07.10.2021 tarihli ve 2021/87 Esas, 2021/231 Karar sayılı kararı ile sanığın uyuşturucu madde ticareti yapma suçundan, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun (5237 sayılı Kanun) 188 inci maddesinin üçüncü fıkrası, 43 üncü maddesinin birinci fıkrası, 62 nci maddesi, 52 nci maddesinin ikinci fıkrası, 53 üncü maddesinin birinci, ikinci fıkrası ile üçüncü fıkrasının ilk cümlesi ve 58 inci maddesi uyarınca 10 yıl 5 ay hapis ve 20.820,00 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına, hak yoksunluklarına ve sanık hakkında tekerrür hükümlerinin uygulanmasına karar verilmiştir.

B. Erzurum Bölge Adliye Mahkemesi 3. Ceza Dairesinin, 09.12.2021 tarihli ve 2021/1505 Esas, 2021/2465 Karar sayılı kararı ile sanık hakkında İlk Derece Mahkemesince kurulan hükme yönelik sanık müdafiinin istinaf başvurusunun 5271 sayılı Kanun’un 280 inci maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.

C. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca temyiz istemlerinin yerinde görülmemesi nedeniyle esastan reddi ile hükmün onanması yönünde karar verilmesi görüşünü içeren Tebliğname ile dava dosyası Daireye tevdi edilmiştir.

II. TEMYİZ SEBEPLERİ

Sanık müdafiinin temyiz sebepleri özetle;

Yeterli delil bulunmadığına, beraat kararı verilmesi gerektiğine,

Eylemin kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçunu oluşturacağına,

Kararın usul ve yasaya aykırı olduğuna,

26.10.2020 tarihli olay yönünden sanığın savcılığın bilgisi dışında takip altına alındığına, şüpheli durumun tespiti halinde dahi kolluk görevlilerinin yakalama, arama gibi işlemleri Cumhuriyet savcısına haber vermeden yaptıklarına, Cumhuriyet savcısının bilgisi dışında olan işlemlerin usule aykırı olduğuna, İlişkindir.

III. OLAY VE OLGULAR

Temyizin kapsamına göre;

A. İlk Derece Mahkemesinin Kabulü

25.09.2020 tarihinde, sanığın sevk ve idaresinde bulunan aracın durdurulduğu, sağ ön yolcu koltuğunda oturan ve hakkında kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan soruşturma yapılan Ahmet'e ait sigara paketi yanında ve içinde 2 paket metamfetamin ile 1 paket esrar ele geçirildiği, ayrıca aracın direksiyon kılıfı içinde 1 paket esrar ve el freni yanında 1 adet not defteri ele geçirildiği, not defterindeki kağıtlar ile suça konu maddelerden birinin paketlenmesinde kullanılan kağıtların birbiriyle uyumlu olduklarının tespit edildiği olayda;

Sanığın aşamalarda çelişkili savunmalar yaptığı, suça konu uyuşturucu maddelerin değerinin yüksek olması karşısında sanığın uyuşturucu maddelerin kendisine Ahmet tarafından parasız verildiğine ve Ahmet'in uyuşturucu maddelerin kendisine sanık tarafından parasız verildiğine dair savunma ve beyanlarına itibar edilmediği, Ahmet'in tüm aşamalarda tutarlı şekilde suça konu uyuşturucu maddeleri kendisine sanığın verdiğini beyan etmesi, uyuşturucu maddelerin saflık derecelerinin aynı olması nedeniyle direksiyon kılıfında ve Ahmet'te ele geçen uyuşturucu maddelerin birbirinin devamı niteliğinde olduğunun anlaşıldığı, uyuşturucu maddelerin paketlenmesinde kullanılan kağıtların araçta ele geçen defterden koparıldığının uzmanlık raporuyla belirlendiği hususları bir arada değerlendirilerek sanığın suça konu uyuşturucu maddeleri araç tamir ücreti karşılığı Ahmet'e vermek suretiyle uyuşturucu madde ticareti yapma suçunu işlediği hususunda vicdani kanaat oluştuğu gerekçesiyle eylem sabit görülmüştür.

26.10.2020 tarihinde, uyuşturucu madde ticareti yaptığı hususunda hakkında teyide muhtaç bilgiler bulunması nedeniyle sanığın ikametinin önünü gösteren KGYS kameraları vasıtasıyla yapılan gözlem sırasında, hakkında kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan soruşturma yapılan M. Bayram'ın sanığın ikametine kısa süreli girip çıktığının görüldüğü, M. Bayram'ın üzerinde bulunan 1 paket metamfetamini rızaen teslim ettiği, akabinde sanığa ait ikamette yapılan aramada metamfetamin ve metamfetamin kalıntılı cam aparat ele geçirildiği, ayrıca sanığa ait ikamette ele geçen gazete parçası ile

M. Bayram'da ele geçen metamfetaminin paketlendiği gazete parçasının bir bütünün parçaları olduklarının tespit edildiği olayda;

M. Bayram'ın olay tarihinde sanığın ikametine girdiğinin kamera görüntüleri ile sabit olduğu, sanığın aşamalarda çelişkili savunmalar yaptığı, olay tutanağı içeriğinde ve tutanak mümzilerinin beyanlarında M. Bayram'ın suça konu uyuşturucu maddeyi sanıktan aldığını beyan ettiğinin belirtildiği, M. Bayram'ın çelişkili beyanlarda bulunduğu, HTS kayıtlarına göre sanık ile M. Bayram arasında görüşme kayıtlarının bulunduğu, uyuşturucu maddelerin saflık derecelerinin aynı olduğunun ve M. Bayram'da ele geçen uyuşturucu maddenin paketlendiği gazete parçası ile sanığa ait ikamette ele geçen gazete parçasının aynı bütüne ait olduklarının uzmanlık raporuyla belirlendiği hususları bir arada değerlendirilerek sanığın M. Bayram'a uyuşturucu madde satmak suretiyle uyuşturucu madde ticareti yapma suçunu işlediği hususunda vicdani kanaat oluştuğu gerekçesiyle eylem sabit görülmüştür.

Her iki eylem arasında bir ay gibi kısa bir zaman olmasının sanığın kastının yenilendiğini göstermeyeceği, sanığın 25.09.2020 tarihli eylemi nedeniyle henüz iddianame tanzim edilmeden önce 26.10.2020 tarihli eylemi gerçekleştirdiği, eylemler arasında hukuki kesinti oluşmadığı, bu itibarla sanığın 25.09.2020 ve 26.10.2020 tarihli eylemleri aynı suç işleme kararı kapsamında farklı zamanlarda farklı kişilere karşı işlemesi nedeniyle hakkında zincirleme suç hükümlerinin uygulanması gerektiği gerekçesiyle sanığın mahkûmiyetine karar verilmiştir.

B. Bölge Adliye Mahkemesinin Kabulü

İlk Derece Mahkemesince kabul edilen olay ve olgular konusunda, Bölge Adliye Mahkemesince, isabetsizlik görülmediği gerekçesiyle istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

IV. GEREKÇE

İlk Derece Mahkemesinin ve Bölge Adliye Mahkemesinin, 25.09.2020 tarihli olay yönünden suçun vasfına ve sübutuna ilişkin takdirinde bir isabetsizlik bulunmadığı, suça konu uyuşturucu maddelerin sanık tarafından temin edilip Ahmet'e verildiğinin sabit olduğu anlaşılmakla; sanık müdafiinin sabit kabul edilen 25.09.2020 tarihli olaya ilişkin temyiz sebepleri yerinde görülmemiş, hükümde açıklanan gerekçeler, tüm dosya kapsamına göre usul ve yasaya uygun bulunarak, aşağıda belirtilenler dışında hükümde hukuka aykırılık tespit edilmemiştir.

A. Kent Güvenlik Yönetim Sistemi'nin (KGYS), kamu düzeni ve güvenliği ile kişilerin can ve mal emniyetinin korunması, suç işlenmesinin önlenmesi, trafik güvenliği ve kontrolünün sağlanması amacıyla meydan, karayolları, cadde, sokak ve park gibi kamuya açık alanlarda kurulan görüntüleme ve plaka tanıma sistemi olduğu; bu sistem içerisinde, genelde halkın yoğun olarak bulunduğu cadde, sokak, meydan vb. yerler ile yerleşim alanına giriş ve çıkış yerleri gibi kamuya açık alanlarda kurulan bir düzenek üzerine sabit veya hareketli kamera cihazlarının yerleştirilmesi ve görüş alanına giren tüm görüntülerin, bu işle ilgili kurulan merkeze aktarılması ve belli süre muhafaza edilmesi işlemlerinin yapıldığı; bahse konu sistem kapsamında görüntü alma, kaydetme, muhafaza etme ve elde edilen verilerin kullanılması hususlarına ilişkin yasal düzenleme bulunmasa da, kamu güvenliğinin sağlanması ve kamu düzeninin korunması amacı yanında suç işlendikten sonra delil elde edilmesi amacıyla bu kayıtlardan yararlanmasında hukuka aykırılık bulunmamaktadır. Bununla birlikte 5271 sayılı Kanun'un "teknik araçlarla izleme" koruma tedbirini düzenleyen 140 ıncı maddesi uyarınca, maddede belirtilen suçların işlendiği hususunda somut delillere dayanan kuvvetli şüphe sebepleri bulunması ve başka suretle delil elde edilememesi hâlinde, şüpheli veya sanığın kamuya açık yerlerdeki faaliyetlerinin ve işyerinin teknik araçlarla izlenmesine, ses veya görüntü kaydı alınmasına, hâkim veya gecikmesinde sakınca bulunan hâllerde Cumhuriyet savcısı tarafından karar verilebileceği hüküm altına alınmıştır. Diğer taraftan 5271 sayılı Kanun’un 161 inci maddesi ile 2559 sayılı Polis Vazife ve Salâhiyet Kanunu’nun (2559 sayılı Kanun) Ek 6 ncı maddesi uyarınca, edinilen bilgi veya alınan ihbar veya şikâyet üzerine veya kendiliğinden bir suçla karşılaşan kolluğun olay yerinde kişilerin ve toplumun sağlığına, vücut bütünlüğüne veya malvarlığına zarar gelmemesi ve suçun delillerinin kaybolmaması ya da bozulmaması için gerekli acele tedbirleri aldıktan sonra durumu derhal Cumhuriyet savcısına bildirmesi ve Cumhuriyet savcısının talimatı doğrultusunda gerekli soruşturma işlemlerini yapması zorunludur. Buna göre kolluk görevlileri el koydukları olayı derhal Cumhuriyet savcısına bildirip aldığı talimatlarla hareket edip, kamu güvenliği ve düzeninin sağlanıp korunması amacıyla kurulan kamuya açık KGYS kameralarının, suç işlenmesinden önce kullanılması gerektiği durumlarda suç işlediği şüphesiyle takip altına alınan şüphelinin izlenmesi amacıyla 5271 sayılı Kanun'un 140 ıncı maddesi uyarınca hâkim veya Cumhuriyet savcısından karar alınması gerekmektedir.

Somut olayda; 26.10.2020 tarihli Olay ve Muhafaza Altına Alma Tutanağı içeriğine göre uyuşturucu madde ticareti yaptığına dair bilgiler bulunan ve cezaevinden birkaç gün önce çıktığı tespit edilen sanık, kolluk tarafından, ikametinin önünü gösterir KGYS kameraları vasıtası ile Cumhuriyet savcısına haber verilmeden doğrudan izlemeye alınmış, bu sırada daha önce hakkında kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan soruşturma yapılmış olması nedeniyle kolluk görevlileri tarafından tanınan M. Bayram'ın sanığın ikametine kısa süreli girip çıktığı tespit edilmiş, KGYS kameralarında görevli memur tarafından soruşturmada görevli kolluk görevlilerine bu hususun bildirilmesi sonucu M. Bayram yakalanmış ve üzerinde suça konu uyuşturucu madde ele geçmiştir.

Yukarıdaki açıklamalar ve somut olay birlikte değerlendirildiğinde; sanık hakkında suç şüphesi oluştuktan sonra 5271 sayılı Kanun'un 140 ıncı maddesi uyarınca hâkim veya Cumhuriyet savcısından teknik araçlarla izleme kararı alınmaksızın KGYS kameraları ile sanığın ikametinin önüne odaklanarak gizli olarak izlenmesi, görüntülenmesi ve kayda alınması suretiyle elde edilen görüntü kayıtları ile M. Bayram'dan ele geçen uyuşturucu maddenin hukuka aykırı delil niteliğinde olduğu, bu şekilde elde edilen delillerin Anayasanın 38 inci maddesinin altıncı fıkrası, 5271 sayılı Kanun'un 206 ncı maddesinin ikinci fıkrasının (a) bendi, 217 nci maddesinin ikinci fıkrası ve 289 uncu maddesinin birinci fıkrasının (i) bendi uyarınca hükme esas alınamayacağı;

Ayrıca 26.10.2020 tarihli ikamet aramasında ele geçen uyuşturucu maddenin, sabit kabul edilen 25.09.2020 tarihli olayda sanığın Ahmet'e verdiği uyuşturucu maddenin devamı niteliğinde olduğu ve delil toplama faaliyeti kapsamında ele geçirildiği, ikamet aramasında ele geçen uyuşturucu maddenin sanık tarafından 25.09.2020 tarihinden sonra temin edildiğine, ya da sanığın suç işleme kararının yenilenmiş olduğuna dair delil elde edilemediği,

Sonuç olarak; sanığın uyuşturucu madde ticareti yaptığına dair ikinci bir eyleminin hukuka uygun biçimde tespit edilemediği, bu nedenle tek olan eyleminin bir suç oluşturuduğu ve zincirleme suçun söz konusu olmadığı gözetilmeden sanık hakkında 5237 sayılı Kanun'un 43 üncü maddesi uygulanarak artırım yapılması suretiyle fazla ceza tayin edilmesi,

B. Sanığa verilen adli para cezasının taksitlendirilmesine karar verildikten sonra kararda “taksitlerden birinin süresinde ödenmemesi halinde geri kalan miktarın tamamının bir seferde tahsil edileceği ve ödenmeyen para cezasının hapse çevrileceği” belirtilmeyerek 5237 sayılı Kanun'un 52 nci maddesinin dördüncü fıkrasının son cümlesine aykırı olacak şekilde karar verilmesi,

Hukuka aykırı görülmüştür.

V. KARAR

Gerekçe bölümünde (A) ve (B) harfleriyle gösterilen bentlerde açıklanan nedenlerle sanık müdafiinin temyiz istemi yerinde görüldüğünden Erzurum Bölge Adliye Mahkemesi 3. Ceza Dairesinin, 09.12.2021

tarihli ve 2021/1505 Esas, 2021/2465 Karar sayılı kararının 5271 sayılı Kanun’un 302 nci maddesinin ikinci fıkrası gereği, Tebliğname’ye aykırı olarak, oy birliğiyle BOZULMASINA,

Hükmolunan ceza miktarı ile tutuklu kalınan süre dikkate alınarak sanık hakkındaki salıverilme talebinin REDDİNE,

Dava dosyasının, 5271 sayılı Kanun’un 304 üncü maddesinin birinci fıkrası uyarınca Kars 1. Ağır Ceza Mahkemesine, Yargıtay ilâmının bir örneğinin ise Erzurum Bölge Adliye Mahkemesi 3. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE,

10.2023 tarihinde karar verildi.