MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki “ tazminat” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Ankara 25. Asliye Hukuk Mahkemesince davanın kısmen kabulüne dair verilen 03.05.2016 tarihli ve 2014/740 E. - 2016/146 K. sayılı kararın incelenmesi davalı ... Belediye Başkanlığı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 12.03.2018 tarihli ve 2017/1474 E.- 2018/2193 K. sayılı ilamıyla bozulmuş, Mahkemece Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir.
Hukuk Genel Kurulunca dosya üzerinde yapılan ön inceleme sonrasında gereği görüşüldü:
Yukarıda esas ve karar numarası belirtilen bozma kararı üzerine ilk derece mahkemesince verilen direnme kararı davalı ... Belediye Başkanlığı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkeme kararlarında nelerin yazılacağı 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK)’nun 297. maddesinde belirtilmiştir. Hüküm sonucu kısmında gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin isteklerin her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların sıra numarası altında açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gerekir.
6100 sayılı HMK’nın 294. maddesinin 3. fıkrasında ise “Hükmün tefhimi herhalde hüküm sonucunun duruşma tutanağına geçirilerek okunması suretiyle olur” hükmüne yer verilmiştir.
Ayrıca, bozma kararı ile ilk hüküm hayatiyetini yitirdiğinden ona atıf suretiyle hüküm tesisinin yukarıda açıklanan kurallara uygun düşmeyeceği aşikardır.
Nitekim, Yargıtay'ın yerleşmiş görüşü de bu yöndedir (Hukuk Genel Kurulunun 07.03.2019 tarihli ve 2019/13-113 E., 2019/248 K.; 10.12.2019 tarihli ve 2019/1-691 E., 2019/1319 K. sayılı kararları).
Somut olayda ise ilk derece mahkemesince yukarıda açıklanan mevzuata uygun hüküm fıkrası oluşturulmamış, direnmeye ilişkin kısa kararda önceki karara atıf yapılarak sadece, “ Mahkememizin 03/05/2016 tarih 2014/740 Esas 2016/146 karar sayılı ilamımız usul ve yasaya uygun olduğu kanaatiyle Yargıtay 17. Hukuk dairesinin 12/03/2018 tarih 2017/1474 esas 2018/2193 karar sayılı bozma ilamına direnilmesine” denilmekle yetinilmiş, dosya kapsamı dikkate alınarak taraflara yüklenen borç ve tanınan hakkın sıra numarası altında belirtildiği açık, infazda şüphe ve tereddüt uyandırmayacak biçimde, usulün aradığı niteliklere haiz kısa karar kurulmamıştır.
Bu durumda, yukarıda açıklanan ilkeler çerçevesinde usulün öngördüğü anlamda oluşturulmuş bir hüküm bulunmadığı gibi direnme kararlarını denetleyen Hukuk Genel Kurulu tarafından incelenebilecek nitelikte teknik anlamda bir direnme hükmü de bulunmadığı her türlü duraksamadan uzaktır.
O hâlde mahkemece yapılacak iş; dosya kapsamı dikkate alınarak taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların sıra numarası altında belirtildiği, açık, infazda şüphe ve tereddüt uyandırmayacak biçimde, usulün aradığı niteliklere haiz kısa karar ve buna uygun gerekçeli karar oluşturulmasıdır.
Mahkemenin, yukarıda ayrıntılarıyla açıklanan biçimde usulün öngördüğü niteliklere haiz bulunmayan kısa kararı usule uygun karar değildir.
Direnme kararının bu nedenle bozulması gerekmiştir.
SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
Direnme kararının yukarıda gösterilen nedenden dolayı BOZULMASINA,
Bozma nedenine göre sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına,
İstek hâlinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine,
Kararın tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 23.02.2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.