Davacı H.K. ile davalı S. Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı arasındaki davada, Silvan Asliye Hukuk Mahkemesi’nce kesin olarak verilen 12.03.2019 tarihli ve 2012/32 E., 2019/137 K. sayılı kararın hukuka aykırı olduğu iddiası ile kanun yararına bozulması Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'nın 17.07.2020 tarihli ve 2020/59994 sayılı tebliğnamesi ile istenilmekle, dosyadaki tüm belgeler okunup dava dosyası için Tetkik Hakimi B. Çatak Irız tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
YARGITAY KARARI
Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, müvekkilinin S.P. İlköğretim okulunda 01.10.2001 tarihinden, iş akdinin feshedildiği 2009 tarihine kadar kaloriferci ve temizlik işçisi olarak çalıştırıldığını, ücretinin davalı vakıf tarafından yoksulluk yardımı adı altında karşılandığını, çalışmalarının aralıksız olmasına rağmen çalışmaların SGK’ya bildirilmediğini, iş akdinin herhangi bir sebep bildirilmediğinden sona erdirildiğini, tazminatları ödenmediği gibi bu süreye ilişkin bir kısım işçilik alacaklarının de bulunduğunu iddia ederek hizmet sürenin tespiti ile kıdem ve ihbar tazminatı ile fazla çalışma ücreti, ulusal bayram ve genel tatil ücreti, hafta tatili ücreti, yıllık ücretli izin, ikramiye ve ücret alacaklarının tahsilini talep etmiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı, taleplerin zamanaşımına uğradığım, davacı ile aralarında iş ilişkisinin bulunmadığını savunarak davanın reddini talep etmiştir.
Yerel Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkeme, toplanan kanıtlar ve bilirkişi raporuna dayanarak davada hizmet tespitinin yanında bir kısım işçilik alacaklarının birlikte talep edildiği, bu konuda Mahkemelerince verilen 2011/163 E.. 2014/186 K, sayılı kararın Yargıtay 10. Hukuk Dairesinin 2014/21524 E..2014/27613 K. sayılı ilamıyla bozulduğu, bilahare Mahkemelerinin 2015/55 esas sayılı dosyası üzerinden yargılamaya devam edildiği. 2011/163 E. sayılı dosyanın 19/10/2011 tarihli celsesinde ise işbu davaya konu alacak talebi bakımından tefrik kararı verildiği, hizmet tespiti talebi bakımından yargılamaya 2011/55 E. sayılı dosya üzerinden devam edildiği. 2011/55 E. sayılı dosyanın işçi alacaklarına konu bu dosya yönünden bekletici mesele yapıldığı ve hizmet tespitine ilişkin dava dosyasından 2015/55 E., 2016/168 K. sayılı kararın sadır olduğu, kararda davacının davalı Vakıfta 01/10/2003- 13/06/2008 tarihleri arasında kesintisiz ve sürekli olarak asgari ücretle çalıştığının tespitine karar verildiği ve Yargıtay 10. Hukuk Dairesinin 2016/8805 E. 2016/10682 K. ilamı ile onandığı, bahsi geçen hizmet tespitine ilişkin karar eldeki dosya için kesin delil olduğundan, alacak hesabına esas alındığı, davacının 4 yıl 8 ay 17 gün kıdeminin bulunduğu, asgari ücret İle çalıştığı, 13/06/2008 günü itibariyle İş akdinin sonlandırıldığının anlaşıldığı, davaya konu somut olayda davacı işçinin davalı işveren nezdinde bir yıldan fazla çalıştığı hizmet tespiti dosyası ile ortaya konduğu, bu tarihler arasındaki çalışması da kıdem tazminatının hesabında dikkate alındığı, iş sözleşmesinin işveren taralından feshedildiği hususunda davalı tarafça ileri sürülen herhangi bir itiraz bulunmamakla birlikte davalı işverenin iş sözleşmesinin feshini haklı kılacak herhangi bir sebep ve delil öne sürmemesi nedeniyle davacı işçinin kıdem tazminatına hak kazandığı gerekçesiyle S. Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı yönünden açıları davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kanun Yararına Bozma Başvurusu:
T.C. Adalet Bakanlığı’nın 01.07.2020 tarihli ve 935/16336 sayılı yazısı ile yapılan talep üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 17.07.2020 tarihli ve 2020/59994 sayılı tebliğnamesi ile davacının 2015/55 E. sayılı dosyası üzerinde görülen hizmet tespiti davasında S. Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı yönünden davanın pasif husumet yokluğu yönünden reddine karar verildiği ve işçilik alacakları davasında bu kararın dayanak yapılması gerektiği halde davacısının tamamen farklı, davalının ise ortak olduğu 201 1/55 E. sayılı dosyanın dayanak yapılarak karar verildiği açıklanmak suretiyle kanun yatarına bozma talep edilmiştir.
Gerekçe:
1- Davacının hizmet süresi ve ücretinin kesinleşen 2015/55 E. sayılı hizmet tespiti dava dosyası esas alınarak belirlendiği gözetildiğinde, karar gerekçesinde geçen 2011/55 E. sayılı dava dosya numarasının sehven yazıldığı anlaşılmakla, bu husus bozma nedeni yapılmamıştır.
2- Somut uyuşmazlıkta: davacının hizmet tespitinin yanında bir kısım işçilik hak alacaklarının Silvan Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2011/163 E. sayılı dosyası üzerinden birlikte talep edildiği ve 19.10.2011 tarihli celsede hizmet tespiti ile işçi alacakları taleplerinin tefrikine karar verilmesini müteakiben, işçi alacakları yönünden davaya 2012/32 Esas sayılı dosya üzerinden devam edilip hizmet tespiti davasının bekletici mesele yapıldığı, hizmet tespiti yönünden verilen 04.06.2014 tarihli ve 2011/163 E.. 2014/186 K. sayılı kararın da Yargıtay 10. Hukuk Dairesi’nin 22.12.2014 tarihli ilamıyla bozulması üzerine yapılan yargılamada sonunda, davanın davalılar İçişleri Bakanlığı ve S. Sos. Yar. ve Day.Vakfı yönünden husumetten reddine, davalılar SGK Başkanlığı ve Milli Eğitim Bakanlığı yönünden ise kısmen kabulüne karar verildiği ve bu kararın da Yargıtay 10. Hukuk Dairesi'nin 27.06.2016 tarihli ve 2016/8805 E.. 2016/10682 K. sayılı ilamıyla onanarak kesinleştiği, daha sonra eldeki davada da kesinleşen hizmet tespiti davasındaki çalışma süresi ve ücret esas alınarak hüküm kurulduğu anlaşılmıştır.
Her ne kadar Mahkemece kesinleşen hizmet tespiti davasındaki çalışma süresi ve ücret esas alınarak işçilik hak ve alacakları belirlenmiş ise de, sözkonusu hizmet tespiti davasında İçişleri Bakanlığı ve Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı yönünden davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle usulden reddine karar verilip tespiti yapılan süre yönünden SGK ve Milli Eğitim Bakanlığı aleyhine davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Bu bağlamda eldeki davada uyuşmazlık konusu dönemde, davacının Milli Eğitim Bakanlığı'nın işçisi olarak çalıştığı, dolayısıyla davalı Vakfın işverenlik sıfatını haiz olmadığı yargı kararı ile kesinleşmiştir.
Hal böyle iken Mahkemece davalı S. Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfına husumet tevcihinin yerinde olmadığı gerekçesiyle davanın husumet yokluğundan reddine karar verilmesi gerekirken işin esasına girilip vazıh şekilde karar verilmesi hatalı olup, bozmayı gerektirmiştir.
Sonuç:
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunumun 363/2. maddesine dayalı kanun yararına temyiz isteğinin açıklanan sebeple kabulü ile hükmün sonuca etkili olmamak üzere BOZULMASINA, dosyanın gereği için Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİÎ'NE, 29.09.2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.