Özet:
Taraflar arasındaki maddi-manevi tazminat davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı; davalının bakım ve gözetiminde olan köpekler tarafından 17.09.2013 tarihinde saldırıya uğradığını ve davalının yöneticisi olduğu apartmana ait korkuluğu olmayan merdivenden düşerek sol kalkaneus kemiğinin kırıldığını, suç duyurusu üzerine başlatılan soruşturmada alınan raporla davalının olayda 1. derecede asli kusurlu olduğunun tespit edildiğini, olay nedeniyle ameliyat olduğunu ve kendisinin ve refakatçisinin yemek, yol ve konaklama masrafları ile tedavi süresince hastaneye gidiş geliş tüm masraflarını karşılamak zorunda kaldığını belirterek, sürekli ve geçici iş göremezlik nedeniyle maddi tazminat olarak şimdilik 500,00 TL, yol, yemek, diğer masraflar için şimdilik 500,00 TL, manevi tazminat olarak 15.000,00 TL olmak üzere toplam 16.000,00 TL tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı; apartman yönetimi olarak kendilerinin bir sorumluluğunun bulunmadığını, kendisine ait köpeğin puanter cinsi av köpeği olduğunu, bu cinsin insanlara zarar veren bir cins olmadığını, umuma açık olmayan ve kendi pencereleri önünde köpeğin havlaması üzerine davacının korkmuş olabileceğini, diğer köpeğin de komşusuna ait olduğunu, bu kurt köpeğinin zaman zaman tel örgüler altından geçerek kendi köpeği ile arkadaşlık ettiğini, davacının bahçe kata izinsiz girdiğini, bu iki köpeğin davacıyı kamuya açık olmayan yerde görmeleri nedeniyle reaksiyon gösterdiklerini, birkaç kez dairelere hırsız girdiğini, güvenliklerini sağlamak zorunda olduklarını ileri sürerek davanın reddini istemiştir.
Mahkemece; davacının kamuya açık alan olmayan yerde ne işinin olduğunu açıklayamadığı, meydana gelen olayın davacının kendi kusurundan kaynaklandığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, hayvan bulunduranın sorumluluğuna dayalı maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
Hayvan bulunduranın sorumluluğunu düzenleyen 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 67. maddesi; "Bir hayvanın bakımını ve yönetimini sürekli veya geçici olarak üstlenen kişi, hayvanın verdiği zararı gidermekle yükümlüdür. Hayvan bulunduran, bu zararın doğmasını engellemek için gerekli özeni gösterdiğini ispat ederse sorumlu olmaz." şeklinde düzenlenmiştir.
Hayvan bulunduranın sorumluluğu kusura dayanmaz; onun sorumluluğu (tıpkı adam çalıştıranın sorumluluğunda olduğu gibi) bir sebep sorumluluğudur. Bu bakımdan hayvanların verdikleri zarardan dolayı onu idaresinde bulunduranın tazminatla mahkum edilebilmesi için, zarar görenin, o kimsenin ayrıca kusurunu ispat etmesi gerekmez. Aksine, hayvan idaresi altında bulunan kişi TBK. md. 67'de tanınmış olan (kurtuluş beyyinesini) ispat edebildiği takdirde ancak sorumluluktan kurtulabilir. Türk Borçlar Kanununun 52. maddesindeki, zarar görenin zararın doğumuna veya çoğalmasına birlikte sebep olması hallerinde hayvan idare edenin sorumluluk derecesi zarar görenin kusurunun şekli ve derecesine göre ya azaltılır, veyahutta tamamen ortadan kalkar.
Somut olayda, davalının evinin bahçesinde bulunan köpek ile yine bakım ve gözetimini yaptığı komşusunun köpeğinin saldırması sonucu, davacının kaçarken düşüp yaralandığı sabittir.
Davalı yukarıda açıklanan yasal düzenleme gereğince kusursuz sorumlu olup, davacının davalının bahçesinde bulunması, davalının sorumluluğunun niteliği itibariyle başlı başına illiyet bağını kesecek boyutta-nitelikte bir hareket olarak kabul edilemez.
Buna göre, olayın gelişim biçimi ve hayvan bulunduranın sorumluluğunu düzenleyen ilkeler birlikte değerlendirildiğinde, davalının meydana gelen zarardan sorumlu olduğu gözetilerek, davacının ise müterafik kusuru olup olmadığı değerlendirilmek suretiyle, hasıl olacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hukuki olmayan gerekçelerle davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün HUMK'nun 428. maddesi gereğince davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK'nun Geçici Madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK'nun 440. maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 16/05/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.