Uygulamaya göre; TCK'nın 53/1-a maddesindeki hak ve yetkiyi kötüye kullanmak suretiyle atılı suçu işlediği kabul edilen sanık hakkında aynı Kanunun 53/5. madde ve fıkrası gereğince, cezanın infazından sonra başlamak üzere, hükmolunan cezanın yarısından bir katına kadar bu hak ve yetkinin kullanılmasının yasaklanmasına karar verilmesi gerektiğinin gözetilmemesi aleyhe istinaf bulunmadığından eleştiri nedeni yapılmakla yetinilmiştir.
Ancak;
Yargıtay 3. CD'nin 2015/18678 Esas, 2016/9532 Karar sayılı, 14.04.2016 tarihli, Yargıtay 2.CD'nin 2014/26354 Esas, 2016/8302 Karar sayılı, 02.05.2016 tarihli kararlarında da işaret edildiği üzere;
CMK'nın 231/5. maddesi uyarınca açıklanması geri bırakılan hükmün, kasten yeni bir suç işlenmesi halinde CMK'nın 231/11. maddesi uyarınca açıklanmasına dair kararın, CMK'nın 223. maddesi kapsamında mahkumiyet hükmü niteliğinde olup CMK'nın 232. maddesinde belirtilen hususları içermesi gerektiği, hükmün gerekçesinde, iddia ve savunmada ileri sürülen görüşlerin gösterilmesi, delillerin tartışılıp değerlendirilmesi, yargılama sonucu ulaşılan kanaatin belirtilmesi ve sanığın suç oluşturduğu sabit görülen fiilinin gösterilerek nitelendirilmesinin yapılması gerektiği gözetilmeden, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair önceki karara atıfta bulunulmak suretiyle yazılı şekilde uygulama ile Anayasanın 141, CMK'nın 34, 230, 289/1-g maddelerine muhalefet edildiği anlaşılmakla,
SONUÇ : Bu sebeplerle Anayasa'nın 141 ve CMK'nın 34 ve 230. maddelerine muhalefetle tesis edilen mahkeme hükmünün CMK'nın 280/1-d, 289/1-g maddeleri dikkate alınarak mutlak hukuka aykırılık hali nedeni ile sair hususlar incelenmeksizin BOZULMASINA,
Dosyanın yeniden incelenmek ve hükmolunmak üzere hükmü bozulan ilk derece mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, CMK'nın 284/1, 286/1 maddeleri gereğince KESİN olmak üzere, 18.09.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.