Genel Müdür Yardımcıları İş Güvencesi Hükümlerinden Yararlanamaz
Yargıtay 9. Hukuk Dairesi
Esas No : 2024/13722
Karar No : 2024/15931
Karar Tarihi : 2024-12-09





Özet:

4857 sayılı İş Kanunu’nun 18. maddesi uyarınca, iş güvencesi hükümlerinden yararlanamayacaklar arasında, işletmenin bütününü sevk ve idare eden işveren vekilleri ve bunların yardımcıları da yer almaktadır. İşveren vekili yardımcılarının iş güvencesi dışında sayılması için ayrıca işe alma ya da işten çıkarma yetkisine sahip olup olmadıkları aranmaz. Somut olayda, davacının işletme düzeyinde görev yapan Genel Müdür Yardımcısı olduğu sabittir. Bu sıfatla iş güvencesi kapsamı dışında değerlendirilmesi gerekirken, yerel mahkemece işe iade talebinin kabul edilmesi hukuka aykırı bulunmuştur.

Taraflar arasındaki işe iade davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.

Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 24. Hukuk Dairesince başvurunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.

İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 24. Hukuk Dairesi kararının davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairemizin 28.11.2019 tarihli ve 2019/3601 Esas, 2019/21258 Karar sayılı ilâmı ile Bölge Adliye Mahkemesi kararı ortadan kaldırılarak davanın reddine karar verilmiştir.

Davacının bireysel başvurusu üzerine Anayasa Mahkemesince 2020/5993 Başvuru numaralı ve 05.09.2023 tarihli karar ile; davacının 2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın (Anayasa) 36 ncı maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamındaki gerekçeli karar hakkının ihlal edildiği gerekçesiyle ihlalin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmak üzere Dairemize iletilmek üzere İstanbul 35. İş Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesince, Anayasa Mahkemesi kararı üzerine yapılan yargılama sonunda davanın reddine karar verilmiş; kararın davacı vekilince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince İlk Derece Mahkemesi kararının ortadan kaldırılmasına ve dosyanın Daire kararına uygun şekilde Anayasa Mahkemesi kararı gereği gibi Yargıtay 9. Hukuk Dairesine gönderilmesi için gerekli işlemler yapılmak üzere İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesinin kararı üzerine yeniden yargılama yapan İlk Derece Mahkemesince, davanın reddine karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin 01.03.2013 tarihinden itibaren davalı işyerinde genel müdür yardımcısı olarak çalıştığını, iş sözleşmesinin 19.07.2016 tarihinde feshedildiğini, işten çıkarma gerekçesinin yeniden yapılandırma olarak belirtildiğini, ancak bunun dışında anlaşılır bir gerekçenin ileri sürülmediğini, aynı gün birçok çalışanın işine son verildiğini, fakat aynı zamanda yeni işçi alımına devam edildiğini, işverenin gösterdiği gerekçenin gerçek olmadığını belirterek feshin geçersizliğinin tespiti ile müvekkilinin işe iadesine karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili cevap dilekçesinde; Kurum içinde işletme maliyetinin azaltılması, tasarruf sağlanması, verimliliğin yükseltilmesi, etkinliğin artırılması, personel politikasının yeniden şekillendirilmesi ve diğer idari gereklilikler nedeniyle insan kaynaklarında ve organizasyon yapısında yeniden düzenleme ihtiyacı duyulduğunu, bazı hizmet birimlerinin birleştirildiğini, organizasyon yapısının değiştirildiğini, güncellenen hedefler ve iş stratejileri çerçevesinde hizmetine ihtiyaç duyulmayan personel ile iş ilişkilerinin sonlandırılması gerekliliğinin ortaya çıktığını, 19.07.2016 tarihinde davacının iş sözleşmesinin feshedildiğini, iş sözleşmesinin işin ve işyerinin gerekleri nedeniyle feshedildiğini savunarak davanın reddini istemiştir.

III. İHLAL KARARINDAN ÖNCEKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. İlk Derece Mahkemesi Kararı

İlk Derece Mahkemesinin 05.10.2017 tarihli ve 2016/833 Esas, 2017/372 Karar sayılı kararı ile; davacının davalı işveren açısından iş ilişkisinin devamı için gerekli olan güvenin sarsıldığı, elverişli, objektif olay ve vakıalara dayanan güçlü bir şüphenin bulunduğunun kabul edildiği ve ayrıca 673 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Bazı Tedbirler Alınması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname'nin (673 sayılı KHK) "Kamu iştiraklerindeki işçiler" başlıklı 7 nci maddesi gereğince davacının iş sözleşmesinin feshinin geçerli nedenle yapıldığı ve anılan madde gereğince kamu iştiraki olan işveren nezdindeki işine iadesinin mümkün olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

B. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

C. İstinaf Sebepleri

Davacı vekili; gerekçeli kararın çelişkili olduğunu, hem şüphe feshinin varlığı hem de 673 sayılı KHK'nın 7 nci maddesi yönünden davanın reddedildiğini, Mahkemece davalı tarafın beyanları doğru kabul edilerek ve fakat davalı tarafça düzenlenen fesih yazısı dikkate alınmadan karar verildiğini, yazılı fesihten sonra cevap dilekçesi ile şüphe feshinin ileri sürüldüğünü, fesih işleminin 18.07.2016 tarihinde gerçekleştiğini, bu tarihte kanun hükmünde kararnamenin yürürlükte olmadığını belirterek İlk Derece Mahkemesi kararının ortadan kaldırılması ve davanın kabulüne karar verilmesi ile istinaf yoluna başvurmuştur.

D. Gerekçe ve Sonuç

İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 24. Hukuk Dairesinin 11.12.2018 tarihli ve 2019/3601 Esas, 2019/21258 Karar sayılı kararı ile; davacının FETÖ/PDY terör örgütü üyesi olduğu iddiasıyla iş sözleşmesinin feshedildiği ancak davacı hakkında bu terör örgütü üyeliğinden disiplin soruşturmasının, müfettiş raporunun bulunmadığı, Cumhuriyet Başsavcılığınca da böyle bir iddia ile soruşturma yürütülmediği gerekçesiyle İlk Derece Mahkemesinin kararı kaldırılarak yeniden hüküm kurulmak suretiyle davanın kabulüne ve davacının işe iadesine karar verilmiştir.

E. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

F. Temyiz Sebepleri

Davalı vekili; davacının iş sözleşmesinin şüphe feshi kapsamında feshedildiğini, müvekkili Kuruluşun Yönetimi tarafından, darbe teşebbüsündan sonra çalışanları hakkında o günkü olağanüstü şartlar çerçevesinde yaptığı değerlendirme neticesinde FETÖ/PDY terör örgütü ile iltisaklı olduğuna dair kanaate ulaşılan personel ile güven ilişkisi ortadan kalktığından geçerli nedenle iş sözleşmelerinin feshedildiğini, davacının genel müdür yardımcısı olduğunu, bu nedenle işveren vekili yardımcısı konumunda olduğundan 4857 sayılı İş Kanunu'nun (4857 sayılı Kanun) 21 inci maddesinin kendisi hakında uygulanmasının mümkün olmadığını ileri sürerek Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulması ve davanın reddine karar verilmesi istemi ile temyiz yoluna başvurmuştur.

G. Yargıtay Kararı

Dairemizin 28.11.2019 tarihli ve 2019/3601 Esas, 2019/21258 Karar sayılı ilâmı ile; dosyadaki bilgi ve belgelerden, davacının davalı işletmenin bütününün sevk ve idaresinden sorumlu genel müdüre bağlı genel müdür yardımcısı olduğu, 4857 sayılı Kanun'un 18 inci maddesinin son fıkrasına göre iş güvencesine tâbi olmadığı gerekçesiyle Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozularak ortadan kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmiştir.

IV. ANAYASA MAHKEMESİ KARARI VE İHLAL KARARINDAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Bireysel Başvuru

Kesinleşen karara karşı davacı taraf Anayasa Mahkemesine bireysel başvuruda bulunmuştur.

B. Anayasa Mahkemesi Kararı

Anayasa Mahkemesinin 2020/5993 Başvuru numaralı ve 05.09.2023 tarihli kararında; iş güvencesine ilişkin değerlendirmede kişinin sahip olduğu ünvandan ziyade iş tanımının daha çok önem arz ettiği, başvuruya konu yargılamaya bakıldığında bu hususun ilk defa Yargıtay tarafından dikkate alındığı ancak belirtilen Yargıtay kararlarındaki gibi başvurucunun iddia ve savunmaları değerlendirilerek gerekçelendirilmediği, davacının adil yargılanma hakkı kapsamındaki gerekçeli karar hakkının ihlal edildiği sonucuna varıldığı belirtilmiştir.

Anayasa Mahkemesince, davacının Anayasa'nın 36 ncı maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamındaki gerekçeli karar hakkının ihlal edildiğine, kararın bir örneğinin ihlalin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmak amacıyla Dairemize iletilmek üzere İstanbul 35. İş Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.

C. İlk Derece Mahkemesi Kararı

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; dosya kapsamındaki bilgi ve belgelerden davacının davalı işletmenin bütününün sevk ve idaresinden sorumlu genel müdüre bağlı genel müdür yardımcısı olarak çalıştığı, 4857 sayılı Kanun'un 18 inci maddesinin son fıkrası uyarınca iş güvencesine tâbi olmadığı, bu hâliyle işe iade davası açamayacağı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı vekili; davalı işyerinin tek bir işletmeden oluştuğunu, bu işletmede kaç kişinin çalıştığının ve yine davacının genel müdür yardımcısı olarak görev ve sorumluluklarının neler olduğunun hem mevzuat hem de somut olarak tespit edilmediğini, Mahkemece Anayasa Mahkemesinin ihlal kararı doğrultusunda inceleme yapılmayarak hatalı karar verildiğini, davacının dış ilişkilerden sorumlu genel müdür yardımcısı olduğunu ve yalnızca bu dar kapsamda yetki ve görevlerinin olduğunu, davacının vekâleten görev almadığını, işyeri çalışma şartları ve işe alma ile çıkarma yönünden yetkisi olmadığını, müvekkilinin iş sözleşmesinin Sermaye Piyasası Kurulu onayı alınmaksızın feshedildiğini, müvekkilinin işveren vekili veya yardımcısı sıfatı ile işyerini sevk ve idare yetkisini kullanma imkânı bulunmadığını ileri sürerek temyiz yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe

Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık; davacının iş güvencesi hükümleri kapsamında olup olmadığı ve bu bağlamda işe iadesine karar verilip verilmeyeceği noktasında toplanmaktadır.

İlgili Hukuk

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.

4857 sayılı Kanun'un 18, 19, 21 ve 25 inci maddeleri ile aynı Kanun'un 25.10.2017 tarihli 7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu'nun 11 inci maddesi ile değiştirilmeden önceki 20 nci maddesi.

Değerlendirme

Anayasa Mahkemesinin 2020/5993 başvuru numaralı ve 05.09.2023 tarihli kararında; iş güvencesine ilişkin değerlendirmede kişinin sahip olduğu ünvandan ziyade iş tanımının daha çok önem arz ettiği, başvuruya konu yargılamaya bakıldığında bu hususun ilk defa Yargıtay tarafından dikkate alındığı ancak belirtilen Yargıtay kararlarındaki gibi başvurucunun iddia ve savunmaları değerlendirilerek gerekçelendirilmediği gerekçesiyle davacının adil yargılanma hakkı kapsamındaki gerekçeli karar hakkının ihlal edildiğine ve kararın bir örneğinin ihlalin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmak amacıyla Dairemize iletilmek üzere İstanbul 35. İş Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.

Anayasa Mahkemesinin ihlal kararından sonra dosyayı inceleme görevi Dairemize ait olduğundan İlk Derece Mahkemesince ihlal kararı üzerine yeniden yargılama yapılarak hüküm kurulması usule aykırı olduğundan İlk Derece Mahkemesi kararının bozularak ortadan kaldırılması gerekmiştir.

4857 sayılı Kanun'un 18 inci maddesi uyarınca işçinin iş güvencesi hükümlerinden yararlanabilmesi için, işletmenin bütününü sevk ve idare eden işveren vekili ve yardımcıları veya işyerinin bütününü sevk ve idare eden ve işçiyi işe alma ve işten çıkarma yetkisi bulunan işveren vekili konumunda bulunmaması gerekir.

İş güvencesinden yararlanamayacak işveren vekilleri her şeyden önce, işletmenin bütününü sevk ve idare eden işveren vekilleri ile yardımcıları olduğuna göre işletmenin tümünü yöneten genel müdürler ile genel müdür yardımcıları iş güvencesi hükümlerinden yararlanamayacaktır. İşveren vekili yardımcılarının iş güvencesi hükümlerinden yararlanıp yararlanamayacakları değerlendirilirken işçiyi işe alma ve işten çıkarma yetkisinin bulunması aranmaz. Anayasa Mahkemesi kararında emsal olarak belirtilen kararlar, işyeri bazında işveren vekili olunup olunmadığı ile ilgilidir.

Somut olayda ise davacının işletme bazında genel müdür yardımcısı olması nedeniyle iş güvencesine tâbi olmadığı anlaşılmakla davanın reddi yerine kabulü hatalı olup 4857 sayılı Kanun'un 20 nci maddesinin üçüncü fıkrasının 7036 sayılı Kanun'un 11 inci maddesiyle yapılan değişiklik öncesi düzenlemesi uyarınca, hükmün bozulmak suretiyle ortadan kaldırılması ve aşağıdaki gibi karar verilmesi gerekmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

A. İstanbul 35. İş Mahkemesinin 24.09.2024 tarihli ve 2024/447 Esas, 2024/585 Karar sayılı kararının bozularak ORTADAN KALDIRILMASINA,

B. Dairemizin 28.11.2019 tarihli ve 2019/3601 Esas, 2019/21258 Karar sayılı ilâmının ORTADAN KALDIRILMASINA,

C. Temyiz olunan, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 24. Hukuk Dairesinin 11.12.2018 tarihli ve 2017/4834 Esas, 2018/2788 Karar sayılı kararının bozularak ORTADAN KALDIRILMASINA,

D. Davanın REDDİNE,

Alınması gerekli 427,60 TL harçtan peşin alınan 29,20 TL harcın mahsubu ile bakiye 398,40 TL harcın davacıdan tahsili ile Hazineye gelir kaydına,

Davacının yapmış olduğu yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına, davalı tarafından yapıldığı anlaşılan 1.149,12 TL yargılama giderinin davacıdan tahsili ile davalıya ödenmesine,

Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesaplanan 30.000,00 TL vekâlet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,

Davalı tarafından yatırılan 218,50 TL temyiz yoluna başvurma harcının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,

Taraflarca yatırılan gider avanslarının varsa kullanılmayan bakiyelerinin ilgili tarafa iadesine,

Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde ilgiliye iadesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

12.2024 tarihinde oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.