Davacı vekili asıl davada, davacıya ait aracın arızalanması üzerine davalı ...'a ait ve sürücülüğünü davalı ...'ın yaptığı araca yüklenerek tamir için Erzurum'a nakledilmek istendiğini, aracın freninin patlaması neticesi ters döndüğünü, üzerinde bulunan davacıya ait aracın 2 metre yükseklikten Jandarma Alay Komutanlığı bahçesine düşmesiyle araç içerisinde bulunan görevli memurlar ile araç sürücüsü ve yardımcısının yaralanmasına sebep olunduğunu, araç üzerine yüklü müvekkili Bakanlığa ait araç içerisinde bulunan görevli polis memurlarına İçişleri Bakanlığı Emniyet Genel Müdürlüğü Nakdi Tazminat ve Aylık Bağlanması hakkında Kanun ve yönetmelik gereğince yapılan hesaplama neticesinde toplam 676,31 TL tutarında nakdi tazminat ödendiğini, polis memurlarından ... Erkek'in bu kazada yaralanması sebebiyle %15 oranında malul olduğu yolundaki heyet raporuna istinaden maddi ve manevi tazminat talebi ile davacı aleyhine açılan davada hükmedilen bedel ile masraflar toplamı 99.423,31 TL'nin Ankara 23. İcra Müdürlüğünün 2007/11886 Esas sayılı takip dosyasına ödendiğini ileri sürerek 676,31 TL nakdi tazminatın ve ... Erkek'e söz konusu kazada yaralanması sebebiyle mahkeme kararına istinaden ödenen 99.423,31 TL'nin ödeme tarihlerinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini talep ve dava etmiştir. Birleşen dosyada icra dosyasına vekalet ücreti olarak 9.020, 73 TL daha ödendiğini belirterek bu meblağın ödeme tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte tahsilini talep etmiştir.
Davalı ..., olay tarihinde şoförü olduğu kamyonun arızalı olması sebebiyle Erzurum'a tamire getirecekken özel harekat timlerinin kendilerinin panzerinin arızalandığını, Erzurum'a ağır bakıma gitmesi gerektiğini ve bu aracı kamyonuna yükleyip götürmesi şeklinde hukuk dışı baskıda bulunarak arızalı kamyona panzeri yüklettiklerini, Palandöken dağı inişinde zaten arızalı olan kamyonun freninin patladığını, aracın kontrolünden çıktığını ve devrilmesi sonucunda ağır yaralandığını savunarak davanın reddini istemiştir.
Davalı ... vekili, aracın davacı idare tarafından tutulduğuna fiş veya fatura bulunmadığını, müvekkiline bir ücret ödenmediğini, aracın müvekkilinin rızası dışında tutulduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, bozma ilamına uyularak yapılan yargılamaya ve dosya kapsamına göre; Adli Tıp Kurumu raporuna göre kazaya neden olan arızanın öngörülemez nitelikte bir arıza olduğu, şoförün kusurunun bulunmadığı, kazanın gerçekleşmesinde davacı tarafın ağır kusurunun bulunduğu, esas olarak taşımayı yaptıranların gerekli özen ve dikkati göstermediği, iyi niyetle polis memurlarına bir menfaati olmadan yardım etmiş olan davalı araç malikinin yüksek miktarda tazminat yükü altında bırakmanın hakkaniyete aykırı olduğu, kanunun katı lafzi yorumlanmasının hakkaniyet ve adalet duyguları ile bağdaşmayacağı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili ve davalı ... vekili temyiz etmiştir.
1-Dava, davacıya ait aracın davalılarca taşınması sırasında meydana gelen kaza sebebiyle davacı tarafından yaralananlara ödenmek zorunda kalınan meblağların tahsili istemine ilişkindir. Mahkemece verilen ilk karar Dairemizin 23.05.2012 tarih 2012-4427 Esas 2012-8629 Karar sayılı ilamı ile “…Taşıyıcı somut olaydan kaçınabilmek için tedbirli bir taşıyıcıdan beklenen özeni fiilen gösterdiğini ispatlamadıkça sorumluluktan kurtulamayacaktır. Yani taşıyıcı, bir olayın görünüşte kaçınılmazlığından bahisle sorumlu olamayacağını ileri süremez, aksine bu olaydan kaçınabilmek için tedbirli bir taşıyıcıdan beklenen dikkat ve özeni gösterdiğini ispatla mükelleftir. Doktrinde, taşıyıcının hiçbir surette taşıttaki arızalara dayanamayacağı, en üst düzeyde özeni göstermiş olup olmadığının fark etmeyeceği, arıza kavramının geniş yorumlanması gerektiği, aracın hareketini sağlayan parçalardaki arızalar ile taşınan yükün güvenliğini sağlayan parçaların hepsinin arıza kavramı içinde kaldığı kabul edilmektedir. Bu suretle, olaydaki fren patlaması sonucu oluşan teknik arızanın, taşıyıcıyı sorumluluktan kurtarmayacağının kabulü gerekir. Ayrıca araç maliki davalı ... 2918 sayılı KTK' nın 85 vd. maddeleri uyarınca işleten olup aynı Kanun'un 86'ncı maddesi gereğince sürücünün kusuru olmasa da araçtaki bir bozukluk kazayı etkilemiş ise işletenin sorumluluktan kurtulması mümkün değildir. Bu durumda, fren patlaması sonucu kazanın meydana gelmesine sebep olan teknik arızanın taşıyıcının sorumluluğunu ortadan kaldıran bir sebep olamadığı, bu nedenle taşıyıcı olan davalıların sorumlu tutulması, davalı ... 2918 sayılı KTK'nın 85 vd. maddeleri uyarınca işleten olarak da sorumluluğunun bulunduğunun gözetilmesi, tazminat miktarı yönünden gerekli inceleme ve değerlendirmenin yapılarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken …” gerekçesi ile bozulmuştur. Mahkemece, bozma ilamına uyularak karar verilmiş ise de bozma gereğinin yerine getirilmediği anlaşılmaktadır. 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun işletenin veya araç işleticisinin bağlı olduğu teşebbüs sahibinin, sorumluluktan kurtulması veya sorumluluğun azaltılması başlıklı 86 maddesi “İşleten veya araç işleticisinin bağlı olduğu teşebbüs sahibi, kendisinin veya eylemlerinden sorumlu tutulduğu kişilerin kusuru bulunmaksızın ve araçtaki bir bozukluk kazayı etkilemiş olmaksızın, kazanın bir mücbir sebepten veya zarar görenin veya bir üçüncü kişinin ağır kusurundan ileri geldiğini ispat ederse sorumluluktan kurtulur. Sorumluluktan kurtulamayan işleten veya araç işleticisinin bağlı olduğu teşebbüs sahibi, kazanın oluşunda zarar görenin kusurunun bulunduğunu ispat ederse, hakim, durum ve şartlara göre tazminat miktarını indirebilir.” düzenlemesini içermektedir. Bu itibarla mahkemece, uyulmasına karar verilen Dairemiz bozma ilamında da belirtildiği üzere, fren patlaması sonucu oluşan teknik arızanın taşıyıcıyı sorumluluktan kurtarmayacağı kabul edilerek tazminat miktarı yönünden hesaplama yapılıp, tarafların iddia ve savunmaları doğrultusunda 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 86. maddesi çerçevesinde hüküm tesisi gerekirken anılan hususlar nazara alınmaksızın, yanılgılı değerlendirme ile yazılı olduğu şekilde karar verilmesi doğru olmamış, kararın davacı yararına bozulması gerekmiştir.
2- Bozma sebep ve şekline göre, davalı ... vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davacı yararına BOZULMASINA, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davalı ... vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz eden davalı ...'a iadesine, 12.02.2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.