Dava dilekçesinde, davacı ...'ın 17.12.2010 tarihinde evlendiği eşi ...'nın önceki evliliğinden 28.11.2006 tarihinde doğan ...'yi evlat edinmesine ve küçüğün nüfus kayıtlarındaki baba hanesine baba adı olarak davacı ...'in adının yazılmasını istenmiş; Mahkemece küçüğün evlat edinilmesi yönünden davanın kabulüne, evlat edinilen küçüğün baba adı hanesine evlat edinenin adının yazılması istemi yönünden ise, talebin küçüğün soybağına ilişkin olduğu, bunun için de babalık karinesinin çürütülmesi, soybağının reddi ve buna yönelik açılacak dava ile mümkün olacağı gerekçesi ile bu yöndeki istemin reddine karar verilmiş, davacı vekili de reddedilen yönü ile mahkeme hükmünü temyiz etmiştir.
04.06.1958 ve 15/6 Sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme kararı gereğince, maddi olayları açıklamak taraflara ve ileri sürülen olayları hukuken nitelemek ve uygulanacak Kanun hükümlerini tesbit etmek ve uygulamak görevi hakime aittir.
Dava, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 306. maddesi kapsamında evli olan eşlerden birisinin, diğer eşin çocuğunu evlat edinmesi ve evlat edinilecek çocuğun baba adının da evlat edinenin adı olarak yazılması istemine ilişkindir.
Küçüklerin evlat edinilmesi, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 305 ila 312.maddeleri arasında düzenlenmiş olup, buna göre küçüklerin evlât edinilmelerine ilişkin genel olarak; küçüğün bakılmış ve eğitilmiş olması, evlât edinmenin küçüğün yararına olması ve diğer çocukların haklarının zedelenmemiş olması gerekir. Kimlerin evlat edinebileceği ise 306 ve 307.maddeler de düzenlenmiş olup, evli olmayan kişinin öngörülen şartlar dahilinde tek başına evlat edinebileceği eşlerin ise tek başına evlat edinemeyeceği kabul edilmiştir.
4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nda kural olarak evli olan eşlerin tek başına evlat edinmeleri, mülga 743 sayılı Medenî Kanun'un aksine kapatılmıştır. 743 sayılı Kanun'un 255.maddesinde eşlerden birinin evlât edinebilmesi diğer eşin bu işleme rıza göstermesi şartına bağlanmışken yani birlikte evlat edinme zorunlu değilken, 4721 sayılı TMK'nin "Birlikte evlât edinme" başlıklı 306.maddesinde eşlerin, ancak birlikte evlât edinebilecekleri, evli olmayanların birlikte evlât edinemeyecekleri ana kural olarak belirlenmiş, eşlerin birlikte evlât edinme zorunluluğunun istisnalarından birisi, maddenin ikinci fıkrasında düzenlenmiş ve eşlerden birinin, en az iki yıldan beri evli olmaları veya kendisinin otuz yaşını doldurmuş bulunması koşuluyla diğerinin çocuğunu evlât edinebileceği hükme bağlanmıştır. Yani bir eşin, diğerinin çocuğunu evlat edinmesi birlikte evlat edinme ana kuralı kapsamında kabul edilmiş olup, 307.madde de düzenlenen tek başına evlat edinme ve diğer eşin sürekli olarak ayırt etme gücünden yoksun olması ve sayılan diğer hallerle sınırlı olarak tek başına evlat edinmenin istisnaları kapsamında değerlendirilmemiştir.
Evlât edinme ile birlikte gerek evlâtlığın gerekse evlât edinenin şahsına ilişkin bir takım hüküm ve sonuçlar bağlanmıştır. Yani mahkemenin kesinleşen evlat edinme kararı sonucu kendiliğinden -başka bir hükme hacet olmaksızın- belli sonuçlar doğmaktadır. Evlat edinilenin, evlat edinenin mirasçısı olması gibi. Bu sonuçlardan birisi de somut uyuşmazlığa konu olan evlat edinilen küçüğün anne ve baba adına ilişkindir. TMK'nin 314.maddesinin dördüncü fıkrası gereği, eşler tarafından birlikte evlât edinilen ve ayırt etme gücüne sahip olmayan küçüklerin nüfus kaydına ana ve baba adı olarak evlât edinen eşlerin adlarının yazılacağı amir hüküm olarak düzenlenmiş olup, bu konuda mahkemenin bir karar vermesine gerek bulunmadığından, evlat edinme kararı sonucu idare-nüfus müdürlüğü- küçüğün anne-baba adı hanesine, evlat edinen anne ve babanın adını yazacaktır.
Somut uyuşmazlık yukarıdaki açıklamalar doğrultusunda değerlendirildiğinde; davacı ..., 17.12.2010 tarihinde evlendiği eşi ...'nın önceki evliliğinden 28.11.2006 tarihinde doğan ...'yi evlat edinmek istemekte ve ...'nın baba adı hanesindeki biyolojik babası "Bekir"in adı yerine de kendi adının yazılmasını talep etmektedir. Salih'in, diğer eş ...'nın çocuğunu evlat edinmesi TMK'nin 306.maddesi gereği birlikte evlat edinme kapsamında kaldığı, birlikte evlat edinmenin kanuni sonucu olarak da aynı Kanunun 314/4. maddesi gereği evlat edinilen küçük ...'nin nüfus kaydındaki anne-baba hanesine evlat edinenlerin adının yazılması, mahkemenin nitelediği gibi soybağı hukuku ile herhangi bir ilintisi bulunmayıp, evlat edinmeye bağlanmış bir sonuç ve nüfus müdürlüğünün görevi kapsamında kaldığından bu konuda mahkemenin bir hüküm oluşturmasına da gerek bulunmamaktadır.
Bu durumda Mahkemece, evlat edinilen küçük ...'nin nüfus kütüğündeki baba hanesi kısmına davacı ...'in adının yazılmasının nüfus idaresine verilmiş idari bir görev olduğu gözetilerek, davanın bu istemle sınırlı olarak görev yönünden reddine karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme sonucu talebin soybağını ilgilendirdiği gerekçesi ile reddine karar verilmesi doğru değil ise de; bu husus yeniden yargılama yapmayı gerektirmediğinden ve hükmün redde ilişkin bölümü sonucu itibari ile doğru görüldüğünden, HUMK'un 438/7 maddesi uyarınca, hükmün gerekçesinin açıklanan şekilde değiştirilerek kararın düzeltilerek onanması uygun görülmüştür.
SONUÇ: Davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile, yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün gerekçesinin düzeltilmiş bu şekliyle ONANMASINA, taraflarca HUMK'un 440/I maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme talebinde bulunulabileceğine, peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine, 08.01.2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.