Özet:
- Dava, hizmet tespiti istemine ilişkindir.
- Davacının eşi ile birlikte davalıya ait evin bahçesinde bulunan müştemilatta ikamet ettikleri ve davacının eşinin davalı nezdinde bahçıvan olarak çalıştığı anlaşılmaktadır.
- Davacının çalışmasının araştırılması kapsamında; çalışmanın kapsamı ve şekli davacı tarafından somutlaştırıldıktan sonra mahkemece, komşu evlerde ikamet edenler ve bu evlerde çalışanlardan veya komşu iş yeri ve bu iş yerlerinde çalışanlardan re'sen tanık tespit edilerek beyanları alınmalı, tanık beyanları arasında çelişki bulunması halinde çelişki giderilmeli,
- Davalının evinin villa olduğu da gözetilerek, talep edilen dönemde davalının ev işlerini nasıl yaptırdığı davalının da beyanı alınmak suretiyle araştırılmalı, ev hizmetleri dışarıdan hizmet alımı yoluyla yaptırılmış ise hizmet alımına ilişkin ödeme makbuzları vs. gibi bilgi ve belgeler ilgili yerlerden celp edilmeli,
- Davacının evin müştemilatında ikamet etmesi nedeniyle ev ve iş hayatı birbirine girdiğinden çalışma şekli ve kısmi çalışma olup olmadığı tespit edilmeli,
- Evin büyüklüğü, yapılacak işin mahiyeti belirlenerek çalışmanın varlığı ve süresi tereddütsüz bir şekilde tespit edilmeli, elde edilecek deliller değerlendirilerek karar verilmelidir.
Dava, hizmet tespiti istemine ilişkindir.
İlk Derece Mahkemesince, hükümde belirtilen gerekçelerle davanın kısmen kabulüne dair verilen karara karşı taraf vekilleri tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine, İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 10.Hukuk Dairesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesince verilen kararın, davalılar vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi
I-İSTEM
Davacı 2004-24.12.2015 tarihleri arasında davalıya ait iş yerinde çalıştığının tespitini talep etti.
II-CEVAP
Davalı Kurum davacının davalı iş yerinden hiç bildiriminin olmadığını, davacının çalışmasını ispatlaması gerektiği, davalı ... vekili, davacının davalıya ait evde ev hizmetlerinde hiç çalışmadığını, davacının eşinin 2011-2016 döneminde bahçıvan olarak çalıştığını, davacı ile hizmet akdine dayalı bir ilişkilerinin bulunmadığını iddia ederek, davanın reddini savunmuşlardır.
III-MAHKEME KARARI
A-İLK DERECE MAHKEME KARARI
İlk derece mahkemesi, davanın kısmen kabulüne, davacının davalıya ait ev iş yerinde 01.07.2004-24.12.2015 tarihleri arasında çalıştığının tespitine, fazlaya ilişkin talebin reddine reddine karar vermiştir.
B-BAM KARARI
Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi, usul ve esas açısından ilk derece mahkemesi kararını yerinde bulmak suretiyle; taraf vekillerinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermiştir.
IV-TEMYİZ KANUN YOLUNA BAŞVURU VE NEDENLERİ:
Davalı Kurum vekili, Bölge Adliye Mahkemesi kararının yerinde olmadığı, çalışmanın ispatlanamadığı yönünden, davalı ... vekili ise eksik inceleme ile hüküm kurulduğu, davacının iş yerinde çalışmadığı, tanıkların da davacının çalışmadığı yönünde beyanda bulundukları, davanın reddine karar verilmesi gerekirken davanın kabulüne hükmedilmesinin hatalı olduğunu beyanla kararın bozulmasını istemişlerdir.
V-İLGİLİ HUKUK KURALLARI VE İNCELEME:
Davanın yasal dayanağı 5510 sayılı Kanunun 86/9. maddesidir. 506 sayılı Kanunun 6. maddesinde ifade edildiği üzere, “sigortalı olmak hak ve yükümünden kaçınılamaz ve vazgeçilemez.” Anayasal haklar arasında yer alan sosyal güvenliğin yaşama geçirilmesindeki etkisi gözetildiğinde, sigortalı konumunda geçen çalışma sürelerinin saptanmasına ilişkin davaların, kamu düzenine ilişkin olması nedeni ile özel bir duyarlılık ve özenle yürütülmesi zorunludur. Bu bağlamda, hak kayıplarının ve gerçeğe aykırı sigortalılık süresi edinme durumlarının önlenmesi, temel insan haklarından olan sosyal güvenlik hakkının korunabilmesi için, bu tür davalarda tarafların gösterdiği kanıtlarla yetinilmeyip, gerek görüldüğünde resen araştırma yapılarak kanıt toplanması gerektiği özellikle göz önünde bulundurulmalıdır.
İnceleme konusu dosyada; Davacı 2004-24.12.2015 tarihleri arasında davalının evinde ev hizmetlerinde çalıştığının tespitini talep etmiş, mahkemece davacının 01.07.2004-24.12.2015 tarihleri arasında çalıştığının tespitine karar verilmiştir. Dosya içerisindeki bilgi ve belgelerden davacının talep ettiği tarihlerde sigorta bildiriminin bulunmadığı, 11.02.2008 tarihinde 4/1-b kapsamında tescilinin yapıldığı, davacının eşinin 01.02.2011-16.05.2016 döneminde davalıya ait ev iş yerinden bahçıvan olarak bildiriminin bulunduğu, 01.03.2003-31.01.2011 döneminde de davalının ortak ve yöneticisi olduğu ... Tütün ... A.Ş. ünvanlı iş yerinden davacının eşinin bildiriminin olduğu anlaşılmaktadır. Dosyada dinlenen davacı tanıkları davacının davalıya ait evde yemek, ütü, temizlik gibi ev işlerinde, eşinin ise bahçıvan olarak bahçe işlerinde çalıştığını, davalının evinin bahçesinde bulunan müştemilatta kaldıklarını, evde başka çalışanın bulunmadığını, davalı tanıkları ise davacının evde çalışmadığını, davalının ev işlerini dışarıdan hizmet alımı şeklinde yaptırdığını beyan etmişlerdir.
6100 sayılı HMK 119/1-e maddesi gereğince davacının, iddiasının dayanağı olan bütün vakıaların sıra numarası altında açık özetlerini bildirmek, 194 maddesi gereğince de taraflar, dayandıkları vakıaları, ispata elverişli şekilde somutlaştırma yükümlülüğü vardır. Tarafların, dayandıkları delilleri ve hangi delilin hangi vakıanın ispatı için gösterildiğini açıkça belirtmeleri zorunludur.
Bir davada soyut veya genel hatlarıyla bir iddiayı ortaya koymak yeterli değildir. Aynı zamanda bu iddiaların, ispata elverişli hale getirilerek zaman, mekân ve içerik olarak somutlaştırılması gerekir. En azından iddianın araştırılabilmesine yönelik somut bilgi ve açıklamaların sunulması gerekir. İddia somutlaştırıldıktan sonra hâkim ve karşı taraf, bunun üzerinden savunma ve yargılama yapabilecektir. Soyut iddialar ve vakıalar üzerinden değerlendirme yapılması mümkün değildir.
Somutlaştırma yükü, genel anlamda tarafların açıklama ödevinin bir parçası ve layihalar teatisi aşamasındaki tezahür şeklidir. Somutlaştırma yükü, basit yargılama ve kendiliğinden araştırma ilkesinin uygulandığı davalarda da geçerlidir.
HMK 31 maddesi gereğince, hâkim, uyuşmazlığın aydınlatılmasının zorunlu kıldığı durumlarda, maddi veya hukuki açıdan belirsiz yahut çelişkili gördüğü hususlar hakkında, taraflara açıklama yaptırabilir; soru sorabilir; delil gösterilmesini isteyebilir. Davaya konu talebin somutlaştırılmaması halinde önce hâkim, HMK 31 maddesi ve 119/1-e maddesi gereğince davayı aydınlatma ödevi ve ön incelemedeki görevi gereği, somut olmayan hususların belirlenmesini davacıdan istemeli, gerekirse tarafa açıklattırma yaptırmalı, bu eksiklik giderildikten sonra yargılamaya devam etmelidir.
Somut dosyada; davacının davalının evinde ev hizmetinde çalıştığı anlaşılmakta ise de çalışmanın kapsamı, tam zamanlı olup olmadığı, süresi eksik araştırma ve incelemeye dayalıdır. Bu nedenle mahkemece öncelikle davacıya tam olarak talebi açıklattırılmalı, işe başlama ve işi bırakma tarihleri net olarak tespit edilmeli, çalışıldığı iddia edilen iş yerinin ev olması nedeniyle davacının evde hangi işleri yaptığı, çalışma saatlerinin nasıl olduğu, ev işlerini ne kadar sürede yaptığı, kesintili çalışıp çalışmadığı, davalı nezdinde kendisinden ve eşinden başka (davalının şoförü vs. gibi.) çalışan olup olmadığı, ücretini nasıl aldığı, hususlarında beyanı alınarak ve eksik hususlar davacıya açıklattırılarak dava konusu somutlaştırılmalıdır.
Dosya muhteviyatından davacının eşi ile birlikte davalıya ait evin bahçesinde bulunan müştemilatta ikamet ettikleri ve davacının eşinin davalı nezdinde bahçıvan olarak çalıştığı anlaşılmaktadır. Davacının çalışmasının araştırılması kapsamında; çalışmanın kapsamı ve şekli davacı tarafından somutlaştırıldıktan sonra mahkemece, komşu evlerde ikamet edenler ve bu evlerde çalışanlardan veya komşu iş yeri ve bu iş yerlerinde çalışanlardan re'sen tanık tespit edilerek beyanları alınmalı, tanık beyanları arasında çelişki bulunması halinde çelişki giderilmeli, davalının evinin villa olduğu da gözetilerek, talep edilen dönemde davalının ev işlerini nasıl yaptırdığı davalının da beyanı alınmak suretiyle araştırılmalı, ev hizmetleri dışarıdan hizmet alımı yoluyla yaptırılmış ise hizmet alımına ilişkin ödeme makbuzları vs. gibi bilgi ve belgeler ilgili yerlerden celp edilmeli, davacının evin müştemilatında ikamet etmesi nedeniyle ev ve iş hayatı birbirine girdiğinden çalışma şekli ve kısmi çalışma olup olmadığı tespit edilmeli, evin büyüklüğü, yapılacak işin mahiyeti belirlenerek çalışmanın varlığı ve süresi tereddütsüz bir şekilde tespit edilmeli, elde edilecek deliller değerlendirilerek karar verilmelidir.
Mahkemece yukarıda belirtilen hukuki ve maddi olgular göz önünde bulundurulmaksızın eksik inceleme ve araştırma sonucu yazılı şekilde karar verilmiş olması, usûl ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O hâlde, davalılar vekillerinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesinin istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin kararının kaldırılarak İlk Derece Mahkemesince verilen hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 10. Dairesi kararının HMK’nın 373/1 maddesi gereği kaldırılarak temyiz edilen ilk derece mahkemesi hükmünün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacı ...'ye iadesine, dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine, 11.02.2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.
kaynak: (www.corpus.com.tr)