Dava, davacının aldığı ölüm aylığının boşandığı eşiyle birlikte yaşadığı, muvazaalı olarak boşandığı gerekçesi ile kesilmesine ilişkin Kurum işleminin iptali, aylığın yeniden bağlanması, davacının borçlu olmadığının tespiti ve ödenmeyen aylıkların ödenmesi istemine ilişkindir.
Mahkemece, dairemizin bozma ilamına uyularak yapılan yargılama neticesinde, yazılı şekilde "davacıya muris ...' dan bağlanan yetim aylığının kesilmesine ilişkin kurum işleminin iptaline," karar verilmiş ise de, bu sonuca eksik araştırma ve inceleme sonucu varılmıştır.
Bozmaya uyulduğu halde, bozma gerekleri yerine getirilmemiştir. 9.5.1960 gün ve 21/9 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca bozma kararına uyan mahkeme artık bozma kararı gereğince işlem yapmak ve hüküm vermek zorundadır.
Uyuşmazlık; davacının eşiyle birlikte yaşamasına rağmen muvazalı olarak boşanarak haksız ve hukuka aykırı olarak babasından ölüm aylığı aldığı gerekçesiyle maaşının kesilmesine yönelik kurum işleminin iptali istemine ilişkindir.
Bozmadan sonra yapılan yargılamada her ne kadar boşanmadan sonra tarafların birarada yaşadıklarına ilişkin herhangi bir maddi delile ulaşılamadığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmişse de mahkemece delillerin değerlendirilmesinde yanılgıya düşülmüştür. 11.03.2013 tarihli tutanakta davacının boşandığı eşi ile birlikte yaşadığına dair imzalı beyanı bulunan muhtar tarafından duruşmada aksi yönde beyanda bulunulmuştur. Mahkemece bu konudaki çelişkiye ilişkin olarak muhtarın “kurum yetkilisinin kendisine imzala bir şey olmaz demesi nedeniyle imza attığını” beyan etmesininin kamu görevi ifa eden muhtarın yanlış bir belgeyi imzalamasının inandırıcı bulunması doğru olmamıştır. Mahalle muhtarının bu şekilde beyanını değiştirmesinin makul ve geçerli bir nedene dayanmadığı anlaşılmaktadır. Yanısıra; davacının ev sahibinin kurumun tespiti sırasında davacı ile eşinin birlikte yaşadığını beyan edip daha sonra kira sözleşmesini kim ile yaptığını hatırlamadığı, evinde kimlerin oturduğunu bilmediği yönündeki beyanları hayatın olağan akışına uygun düşmemektedir. Öte yandan; davacının evlenmeden önce Niğde ili nüfusuna, eşinin ise ... ili nüfusuna kayıtlı oldukları ve boşanmanın ... ili ... ilçesinde gerçekleştiği, davacının boşandıktan sonra ... ilinde yaşadığı, eski eşin ise 2005 – 2013 yılları arasında ... ilinde çalışmaları bulunduğu gibi resmi belgelerde gösterdiği adresin de davacının ... ilinde yaşadığı sitede olduğu, ayrıca davacının adresine kayıtlı telefon aboneliğinin 29.07.2005 yılında eski eşin üzerine alındığı ve 17.03.2009 tarihinde iptal edildiği anlaşılmaktadır. Tüm bu hususlar birlikte değerlendirildiğinde davacının boşandığı eşi ile birlikte yaşadığı bu durumun aksinin davacı tarafından ispatlanamadığı hususu gözetilmeden davanın reddi yönünde karar verilmesi gerekirken kabulü doğru görülmemiştir.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmaksızın eksik inceleme ve araştırma ile yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davalı kurumun bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 03.02.2020 gününde oybirliğiyle ile karar verildi.