MAHKEMESİ: İSTANBUL 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sırasında verilen ara kararına karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ :
Davacı vekili, müvekkili şirketlerin oluşturduğu adi ortaklık ile davalı şirket arasında akdedilen 02/04/2012 tarihli sözleşme gereğince müvekkili şirketlerin tüm edimlerini süresinde ve eksiksiz olarak yerine getirmiş olmalarına rağmen davalı tarafça hakedişlerinin ödenmediğini, ödenmeyen hakedişlere ilişkin olarak davalı aleyhine 3.500.000,00 Euro'luk icra takibi başlatıldığını, kalan kısım bakımından ise alacak davası açıldığını, icra takibine yapılan itirazın iptali davası ile alacak davalarının birleştirilerek İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 2014/696 Esas dosyasında görüldüğünü, davalı şirket tarafından da eksik iş bedeli ve nefaset kesintisi tahsili talebiyle karşı dava açıldığını, yapılan yargılama neticesinde İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 2014/696 Esas, 2017/813 Karar sayılı kararı ile, itirazın iptali davalarının kabulü ile takibin 3.500.000,00 € yönünden devamına, icra inkar tazminatı talebinin reddine, birleşen alacak davalarının kabulü ile 2.705.142,60 Euro'nun davalıdan tahsiline ve eksik iş bedeli ve nefaset kesintisi birleşen davadaki alacaklarından mahsup edilmiş olduğundan karşı davanın reddine karar verildiğini, her iki tarafça yapılan istinaf başvurusu neticesinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi'nin 2017/1324 Esas ve 2018/1683 Karar sayılı ilamıyla yerel mahkeme kararının ortadan kaldırılarak, birleşen davadaki karşılıklı alacaklar mahsup edilmeksizin, davanın kabulü ile 3.054.150,74 Euro'nun davalıdan alınarak davacıya verilmesine, karşı davada ise eksik ve ayıplı işler bedeline yönelik talebin kısmen kabulü ile 1.025.979,23 TL'nin karşı davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verildiğini, bu karara dayalı olarak her iki tarafın da gerekli tahsilatları yaptığını, ancak sonrasında Yargıtay 15. Hukuk Dairesi'nin 2019/829 Esas, 2020/1041 Karar sayılı ilamıyla "asıl davada davacı yararına icra inkar tazminatı verilmesi gerektiği, ..., birleşen davada ıslahla arttırılan miktarla birlikte yüklenicilerin talebi 2.705.142,60 Euro olduğundan yükleniciler yararına toplam olarak bu miktara hükmedilmesi yerine talep aşılmak suretiyle toplam 3.054,150,74 Euro'ya hükmedilmesinin HMK'nın 26.maddesindeki taleple bağlılık ilkesine aykırı olduğu" gerekçesiyle, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesinin ilamının bozulmasına karar verildiğini, bu bozma üzerine İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesinin 2020/757 Esas ve 2020/870 Karar sayılı ilamıyla, asıl davada davanın kabulüyle takibin 3.500.000,00 Euro yönünden devamına, alacak likit olduğundan asıl alacağın %20'si oranında 700.000,00 Euro icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, birleşen davada davanın kabulüyle 2.705.142,60 Euro'nun davalıdan alınarak davacıya verilmesine, karşı davada davanın kısmen kabulü ile eksik ve ayıplı işler bedeline yönelik talebin kısmen kabulüyle 1.025.979,23 TL'nin asıl ve birleşen davanın davacısından alınarak karşı davacıya verilmesine karar verildiğini, bu açıklamalar ışığında müvekkili şirketlerin davalı şirketten icra inkar tazminatı olmak üzere toplamda 6.554.150,74 Euro alacaklı olduğunun, davalı şirketin ise eksik ve ayıplı işler nedeniyle müvekkili şirketlerden 349.008,14 Euro karşılığı olan 1.025.979,23 TL alacaklı olduğunu kesin bir şekilde tespit edildiğini, ancak taleple bağlılık ilkesi gereği verilen bozma kararı neticesinde kurulan yeni hüküm karşısında müvekkili şirketler lehine hükmedilen bedeller arasında 349.008,14 Euro tutarında bir farkın ortaya çıktığını, yeni verilen karara karşı da tarafların temyiz başvurusunda bulunduklarını, kararın bu şekilde kesinleşmesi halinde davalı şirketin söz konusu farkı İİK'nın 40.maddesi uyarınca ayrıca hiçbir hükme hacet kalmaksızın icra dosyasından iadesini talep etme hakkının ortaya çıkacağını, bu nedenle taraflarına ödemesi de yapılmış olan 349.008,14 Euro alacaklarının yineden tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla tahsili için davalı şirket aleyhine İstanbul... İcra Müdürlüğünün .. Esas sayılı takip dosyası üzerinden icra takibi başlatıldığını, davalı şirketin bu takibe haksız olarak itiraz ettiğini belirterek, öncelikle İstanbul 11. İcra Müdürlüğünün ... Esas sayılı takip dosyasında İİK'nın 40.maddesi kapsamındaki iade talebinin tedbiren durdurulmasına, davalının itirazın iptali ile takibin devamına, 349.008,14 Euro tutarındaki kesinleşmiş alacaklarının hüküm altına alınmasına ve davalı aleyhine alacağın %20'sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini dava ve talep etmiştir.
Mahkemece, 08.01.2021 tarihli ara karala, eldeki davanın İstanbul 5.İcra Müdürlüğü'nün ...Esas Sayılı dosyasına ilişkin itirazın iptali istemine ilişkin olması ve dava konusu olmayan İstanbul 11.İcra Müdürlüğü'nün ... Esas Sayılı dosyasında İİK'nın 40.maddesi gereğince yapılacak icrai işlemlerin denetim yetkisinin İcra Mahkemelerine ait olması, dava konusu olmayan takip dosyasında yerel mahkemenin herhangi bir yetkisinin bulunmaması gerekçesiyle, koşulları oluşmayan tedbir talebinin reddine karar verilmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesinde, dava dilekçesindeki anlatımlarını tekrar etmiş ve bu itirazın iptaline konu İstanbul 5. İcra Müdürlüğü’nün ...Esas sayılı takip dosyasından talep edilen alacak ile tedbir talebine konu İstanbul 11. İcra Müdürlüğü’nün .... Esas sayılı takip dosyasından tahsil edilen alacağın aynı olduğunu, her iki alacağın da taraflar arasında akdedilmiş olan 02/04/2012 Tarihli “Primemall Gaziantep Alışveriş Merkezi Garanti Edilmiş Azami Fiyatlı İnşaat Hizmet Sözleşmesi”nden kaynaklandığını, yerel mahkeme tarafından son derece katı ve şekli bir yorum yapılmak suretiyle tedbir taleplerinin reddedilmesinin hatalı olduğunu, H.M.K.’nın 389. maddesinde; “uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir. ” hükmü amir olup, açıklamalarından anlaşılacağı üzere tedbir talep etmekte oldukları takip dosyası her ne kadar itirazın iptali talep edilen dosya olmasa da, bizzat uyuşmazlık konusu hakkında olduğunu belirterek, ilk derece mahkemesinin 08.01.2021 tarihli ara kararının ortadan kaldırılarak, ihtiyati tedbir taleplerini kabulüne karar verilmesini talep etmiştir. Dava, davacı şirketler tarafından daha önce eser sözleşmesi kapsamında bakiye iş bedelinin tahsili için açılan dava neticesinde verilen karara dayalı olarak her iki tarafça da gerekli tahsilatların yapılmasından sonra, söz konusu kararın taleple bağlılık ilkesi gereğince bozulması nedeniyle verilen yeni hükümde davacılar aleyhine oluşan fark bedeline ilişkin olarak başlatılan icra takibine davalı tarafça yapılan itirazın iptali talebine ilişkindir. Bu kapsamda, daha önce verilen karara dayalı olarak başlatılan icra takibi ile tahsil edilen bedelin 349.008,14 Euro'luk kısmının, verilen yeni hükmün kesinleşmesi halinde davalı tarafça İİK'nın 40.maddesi gereğince ayrıca hiçbir hükme hacet kalmaksızın icra dosyasından iadesini talep etme hakkı ortaya çıkacağından, bu muhtemel iade talebinin tedbiren durdurulması talep edilmiştir. HMK'nın 389. maddesi uyarınca, "Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme sebebiyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkansız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir. " Aynı Kanun'un 390/3 maddesinde, ''Tedbir talep eden taraf, dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkça belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorundadır'' düzenlemesini içermektedir. İlk derece mahkemesinin ret kararında da belirtildiği üzere, tedbiren İİK'nın 40.maddesi kapsamında yapılacak iade talebinin durdurulması talep edilen İstanbul 11. İcra Müdürlüğünün ... Esas sayılı takip dosyası işbu davanın doğrudan konusunu oluşturmamaktadır. Ayrıca İİK'nın 40.maddesi kapsamında dava konusu olmayan bir icra dosyasındaki ileride yapılması muhtemel iade talebinin bu davada değerlendirilmesi de mümkün bulunmadığından tedbir talebinin reddine yönelik yerel mahkeme kararının yerinde olduğu anlaşılmaktadır.
Açıklanan nedenlerle, 6100 sayılı HMK'nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzeni gözetilerek yapılan istinaf incelemesi sonucunda, dosya kapsamına, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenler ve ileri sürülen istinaf sebeplerine göre, mahkeme kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK'nın 353/1-b-1. bendi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi açıklandığı üzere;
1-İstanbul 11. Asliye Ticaret Mahkemesi'nin tarih ve 2020/709 Esas sayılı ara kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir durum bulunmamasına göre, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK'nın 353/1-b.1 maddesi gereğince REDDİNE,
2-İstinaf harçları peşin alındığından ayrıca harç alınmasına yer olmadığına,
3-Davacı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekâlet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda HMK'nın 362/1-f bendi gereğince KESİN olmak üzere 24.02.2021 tarihinde oybirliği ile karar verildi.