Dava, kişilik haklarına saldırıya dayalı manevi tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı, davalı tarafından yapılan basın açıklamasında eleştiri sınırlarının aşılarak kişilik haklarının ihlal edildiğini beyan ederek manevi tazminata hükmedilmesini istemiştir.
Davalı, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davalının basın toplasında sarfettiği sözlerin bir bütün olarak değerlendirilmesinde sert ifadelerle eleştiri mahiyetinde kamuoyunu bilgilendirmek ve yetkilileri uyarmak amacını taşıdığı, kamuoyunun aydınlanmasına ilişkin kamu yararının davacının özel yararının önüne geçtiği, demokratik rejimlerde yönetenlerin ve üst düzey bürokratların bu tür ağır eleştirilere tahammül etmeleri gerektiği gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.
Davaya konu 04/02/2007 tarihli basın açıklamasında: "....İşçi Partisinin, Hırant Dink suikastını aydınlatmak üzere kurduğu komisyon yeni bulgulara ulaşmıştır. Kamuoyunun bilgisine sunuyoruz. Hırant Dink suikastını Emniyet içine yuvalanmış Fethullahçı çetenin tertiplediğini gösteren kanıtlar bir bir ortaya çıkmaktadır. Bu kanıtlar şöyle sıralanabilir. 1.Hırant Dink cinayetini işleyen ekibin, haber elemanları olmayıp Emniyet İstihbarat Daire Başkanı R.. A.. tarafından örgütlenmiş bir operasyon ekibi olduğu artık apaçık gözler önündedir....Bu durumda Mc Donalds bombalamasının da E. T.l'e o zaman Trabzon'da Emniyet Müdürü olan ve kendisini eleman olarak alan Fethullah sicilli R.. A.. tarafından yaptırıldığı görüşü iyice kuvvetlenmiştir. 2.R.. A..'in "haber elemanı" perdesi altında örgütlediği Erhan Tuncel'in Hırant Dink suikastini "organize" ettiği diğer operasyon elemanlarının ifadeleriyle saptanmaktadır. .....3. ....İkinci tetikçinin varlığının gizlenmesi, gizleyen bazı Fethullahçı polis şeflerinin de tertibin içinde olduğuna işaret etmektedir.....7....R.. A.., Hırant Dink suikastının hazırlandığını hem Trabzon Emniyet Müdürü olarak, hem de Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Dairesi Başkanı olarak bilmektedir. .....Bilgiye sahip olup da suça yol veren emniyet yöneticileri, suça azmettirmiş veya suçu tertiplemişlerdir. Bu olgular, bir ihmalin belirtisi değil, fakat suça iştirakin ciddi kanıtıdır......" şeklindeki beyanlara yer verilmiştir.
Davacı toplumun güvenlik ve asayişinden sorumlu kamu idaresinde görev yapan bir kamu görevlisidir. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi uygulamalarından da anlaşılacağı üzere kamu görevlisi, kamu görevini ihmalden mahküm olursa veya kendi davranışıyla tartışmalara yol açarsa sert eleştirilere hedef yapılabilir. Bu yöntemde de aşma hususuna dikkat edilmelidir.
Dava konusu basın açıklamasında yer alan beyanlar bir bütün olarak incelendiğinde; İşçi Partisi Genel Başkanı olan davalı tarafından kamu görevlisi bulunan davacının, Hırant Dink cinayetini işleyen ekibi örgütleyen kişi olarak kamuoyuna lanse edildiği, aleyhinde herhangi bir mahkumiyet kararı olmaksızın ve kendisinin tartışmaya açan bir eyleminin olmadığı, yargısız infaz yapılarak suçlu gibi gösterildiği, davacının kamuoyuna hedef gösterildiği böylece güvenlik soruşturmalarına olan kamu güveninin salsılmasının amaç edildiği, iddiaların ispat edilemediği, eleştiri sınırlarının aşılarak davacının kişilik haklarına saldırıda bulunulduğu anlaşılmaktadır.
Mahkemece açıklanan olgular gözetilerek, davacı yararına uygun bir tutarda manevi tazminat takdir edilmesi gerekirken, yerinde olmayan yazılı gerekçeyle, istemin tümden reddedilmiş olması usul ve yasaya uygun düşmediğinden kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın, yukarıda gösterilen nedenlerle BOZULMASINA ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 16/04/2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.