DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalının www.gittigidiyor. com sitesinde alışveriş dünyası kullanıcı adıyla açmış olduğu sanal mağaza üzerinden satışa sunduğu ürünlerin "drop shippingi "olarak bilinen yöntemle yurda gümrük vergileri ödenmemek suretiyle kaçak olarak getirilen eşyalar olduğunun tespiti üzerine suç duyurusunda bulunulduğunu, tahkikat işlemleri sürerken suç konusu eşyalar ele geçirilemeyen, satışı yapılamayan eşyalar olduğundan İzmit Gümrük Müdürlüğünce herhangi bir el koyma işlemi yapılamadığını, Gebze 1 Asliye Ceza Mahkemesince açılan 2011/362 esas sayılı dava 23/11/2012 tarihinde kesinleştiğini ve davalı hakkında mahkumiyet kararı verildiğini, davalının kaçak eşya mahsus tespit varakasından belirlenen 134.970,08-TL tutarındaki gümrüklenmemiş olması sebebiyle kamu zararı oluştuğu bu nedenle 134.970,08-TL'nin davalıdan alınarak davacıya verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili süresinde usulüne uygun cevap dilekçesi sunmamıştır.
İlk derece mahkemesince; "Davalının kendi adına açmış olduğu sanal mağaza üzerinden 5607 sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu'nun 3/1 maddesine konu kaçak malların satışını gerçekleştirerek kazanç elde ettiği ve bu eylemin kamu zararına yol açtığı sabit olmakla birlikte , uyuşmazlık konusu davacı tarafın davalıdan talep edebileceği kamu zararının , suça konu eşya üzerinden 4458 sayılı Gümrük Kanunu'nun 182. Maddesi gereğince hesaplanan gümrük vergisi ya da suça konu eşyanın Gümrükler Muhafaza Genel Müdürlüğü'nce çıkarılan 14/02/2013 tarihli 2013/2 sayılı Genelge kapsamında gümrüklenmiş değerinin olup olmayacağıdır. İdari işlemler; kamu gücüne dayalı, tek taraflı ve hukuki sonuç doğurmaya yönelik hukuki işlemlerdir. Geriye yürümezlik ilkesi gereğince idari işlemler yürürlüğe girdiği andan başlayarak etkilerini doğurur. İster bireysel olsun isterse düzenleyici nitelikte olsun idari işlemler, tesis edildikleri tarihten daha eski bir tarihe yönelik olarak hüküm ve sonuç doğuramazlar. Bu durumun istisnaları ise; kanunun açıkça izin verdiği geriye yürüme durumları, işin niteliği gereği geriye yürümesi zorunlu durumlar ve idarenin iptal kararı vermesi durumlarıdır. Genelgeler 1982 Anayasasında söz edilmeyen düzenleyici işlemlerden olduğundan doktrinde adsız düzenleyici işlemler olarak nitelendirilir ve yayın usulüyle yürürlüğe girerler. Bu açıklamalar doğrultusunda ; davalının suça konu eylemleri gerçekleştirdiği dönemin 2010-2011 yıllarını kapsadığı , davacının davaya konu ettiği genelgenin yayın tarihinin 14/02/2013 tarihi olduğu dikkate alındığında , Genelge uyarınca kaçak eşyanın gümrüklenmiş değerinin kamu zararı olarak davalıdan tahsili yoluna gidilemeyeceği, suç tarihi itibariyle 4458 sayılı Gümrük Kanunu'nun 182. Maddesi'nin yürürlükte olduğu ve ilgili madde gereğince davalının yalnızca gümrük vergilerinden sorumlu olacağının düzenlendiği, İdare hukuku ilkeleri ve normlar hiyerarşisi gereğince davalının yalnızca suça konu kaçak eşyaların gümrük vergisini ödemekle yükümlü olduğu , kanaatine varılmakla davacının davasının kısmen kabulüne (42.210,09-TL) karar verilmiştir.
Karara karşı davacı vekili davanın tam kabulüne karar verilmesi, gümrüklenmiş değerinin de kamu zararı olarak eklenmesi gerektiği belirtilerek istinaf yoluna başvurmuştur.
Dairemizce yapılan inceleme sonunda verilen 30/05/2019 tarihli kararla; gümrük vergisiz satılan eşyalar üzerinden 4458 Sayılı Gümrük Kanunun ilgili hükümlerince hesaplanan gümrük vergisi ya da bu eşyaların gümrükler muhafaza genel müdürlüğünce çıkarılan 14/02/2013 tarihli ve 2013/2 sayılı genelge kapsamında gümrüklenmiş değerinden sorumlu olup olmayacağı vergi hukuku ile ilgili olup, davanın esasında 4458 sayılı Gümrük Kanununun 24'üncü maddesinde, ithal eşyasının gümrük kıymetinin eşyanın satış bedeli olduğu, gümrüklenmiş değer ve gümrük vergisinin Vergi Mahkemelerince denetlenmesi gerektiği, bu hali ile, mahkemece yargı yolu bakımından davanın usulden reddine karar verilmesi gerekirken esasa girilerek hüküm kurulması doğru görülmemiş bu nedenle davacı vekilinin istinaf isteminin usulen kabulü ile HMK'nın 353/1-a.3 maddesi gereğince ilk derece mahkemesi kararı kaldırılmıştır.
Bu kararın davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 06/11/2019 tarih 2019/2533 E-2019/5058 K sayılı ilamı ile davayı görmeye yetkili mahkemenin adli yargı yeri olduğu belirtilerek, Dairemizin verdiği görevsizlik kararı bozulmuştur. Bozma üzerine duruşma açılmış ve taraf beyanlarından sonra bozmaya uyularak yargılamaya devam olunmuştur. Yargılama sırasında davalı vekili sulh protokolü olduğunu belirten Gümrük ve Ticaret Bakanlığı İzmit Gümrük Müdürlüğünün yazısını ve ekini sunmuş ise de, bunun ilk derece mahkemesi kararında belirtilen miktarın taksitlendirilmesi şeklinde olduğu, bir sulh anlaşması olmadığı anlaşılmış, son duruşmada da sulh anlaşmasının olmadığı taraf vekillerince beyan edilmiştir.
Dairemizce verilen yargı yoluyla ilgili kararın Yargıtayca kaldırılması sebebiyle ilk derece mahkeme kararı yönünden istinaf incelemesi yapılması gerekmiş, istinaf nedenleriyle bağlı kalınarak yapılan incelemede; dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasaya uygun gerektirici nedenlere, özellikle delillerin değerlendirilmesinde ve hukukun uygulanmasında bir isabetsizlik görülmemesine, idarenin 14/02/2013 tarih ve 2013/2 sayılı genelgesinde eşyalara el konulamaması nedeniyle müsaderenin mümkün olmaması durumunda bunlara ilave olarak gümrüklenmiş değer ya da kain değere eşit tutarda zararın sanıktan tahsili ile kamu zararını karşılayacağı ibaresi bulunduğu anlaşılmasına rağmen 04/02/2000 tarihinde yürürlüğe giren 4458 Sayılı Gümrük Kanunun 182/1 maddesinde gümrük vergileri tabirinin bulunmamasına ve somut uyuşmazlığa konu olayın 23/06/2011 tarihinde kanundan sonra genelge tarihinden önce gerçekleşmesine, bu durumda 23/06/2011 tarihinde gerçekleşen olayda 2013 tarihli genelge hükmünün geçmişe uygulanamamasına, bu haliyle zararın 42.210,09-TL oluşuna ve birbirleriyle uyumlu bilirkişi raporlarının da bu doğrultuda olmasına göre usul ve yasaya uygun olan ilk derece mahkemesi kararına karşı davacı vekilinin yerinde görülmeyen istinaf itirazlarının reddiyle aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:
Gerekçe uyarınca;
1-Gebze 3. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2016/247 Esas - 2018/49 Karar sayılı kararı usul ve yasaya uygun olduğundan davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK'nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Davacı kurum harçtan muaf olduğundan harç alınmasına yer olmadığına,
3-Davacı tarafından yatırılan 100,00-TL istinaf gider avansından kullanılmayan kısmının hükmün kesinleşmesinden sonra HMK'nın 333.maddesi gereğince ilk derece mahkemesince yatırana iadesine, tarafınca yapılan istinaf yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi duruşmalı olarak yapıldığından, kendisini vekille temsil ettiren davalı yararına yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca belirlenen 3.400,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak, davalıya verilmesine,
Dair duruşmalı olarak yapılan inceleme sonucunda, HMK'nın 361 maddesi uyarınca gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 08.09.2020