Devlet Memuruna Yakışmayan Tutum ve Davranışlar Sergilemek
Gaziantep Bölge İdare Mahkemesi 3. İdari Dava Dairesi
Esas No : 2017/221
Karar No : 2017/317
Karar Tarihi : 2017-03-23





İSTEMİN ÖZETİ : Siirt Lisesinde Türk Dili ve Edebiyatı Öğretmeni olarak görev yapmakta olan davacının, 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun 125/A-(e) maddesi uyarınca "uyarma cezası" ile cezalandırılmasına ilişkin 15.04.2015 tarih ve 163 sayılı davalı idare işleminin iptali istemiyle açılan davada; davacının 09.02.2015 tarihinde internet ortamında sosyal paylaşım ağı twitter hesabı üzerinden yazmış olduğu ifadeler incelendiğinde, ifadelerin mesai saatleri içinde devlet memuru sıfatı kullanılmaksızın yazıldığı, yorumların içeriğinin "Devlet memuru vakarına yakışmayan tutum ve davranışta bulunmak," manasına gelebilecek unsurlar içermediği, eleştiri ve ifade özgürlüğü sınırları kapsamında olduğu, dolayısıyla davacının söz konusu ifadelerinden dolayı disiplin cezası ile cezalandırılmasının ifade özgürlüğünün ihlali niteliğinde olduğu sonucuna varıldığı, bu durumda, AHİM’in bu konudaki yaklaşımları dikkate alındığında, davacının sosyal paylaşım ağı twitter hesabı üzerinden yazmış olduğu ifadelerin, bir bireye veya bir kamu görevlisine ya da nüfusun bir kesimine karşı şiddeti tahrik eder mahiyet taşımadığı gibi, hakaret unsurları da içermediği, davacının kişisel görüşlerinin ifadesi niteliğinde olduğu, bu nitelikteki bir söylemin de AİHS’nin 10’uncu maddesindeki “ifade özgürlüğü” korumasından yararlandırılması gerektiği, sonuç olarak,  bu tutum ve davranışları, ifa ettiği kamu görevi itibarıyla kamu düzeninin güvencesi olarak kendisinden beklenen özel sadakat ve güven ilişkisine aykırılık teşkil etmediğinden, davacı hakkında tesis edilen disiplin cezasında hukuka uyarlık görülmediği gerekçesiyle dava konusu işlemin iptali yolunda Siirt İdare Mahkemesi'nce verilen 28.01.2016 tarih ve E:2015/487, K:2016/44 sayılı kararın onanmasına dair Gaziantep Bölge İdare Mahkemesi 3. İdari Dava Dairesi'nin 25.11.2016 tarih ve E:2016/94, K:2016/264 sayılı kararının; hukuka aykırı olduğu, davacının 675 sayılı KHK kapsamında kamu görevinden ihraç edildiği, dolayısıyla bu davanın konusuz kaldığı, davacının Siirt Lisesi'nde öğretmen olarak görev yaptığı dönemde 7 Haziran 2015 genel seçimlerinden önce kendisine ait sosyal medya hesabında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan hakkında yaptığı paylaşım nedeniyle dava konusu disiplin cezasının uygulandığı, hukuka uygun olduğu ve davanın reddine karar verilmesi gerekirken iptaline ilişkin verilen kararın düzeltilmesi gerektiğinden bahisle 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 54. maddesi uyarınca düzeltilmesine karar verilmesi  istenilmektedir.

SAVUNMANIN ÖZETİ : Anayasal olarak tarafsız konumda bulunması gereken ve vatana ihanet dışında yargılanmasına olanak bulunmayan Cumhurbaşkanının her gittiği yerde 400 vekil istemesi üzerine demokratik tepkisini gösterdiği, bu durumun Anayasal bir çelişki olarak görülmesi nedeniyle Anayasanın fiili duruma uydurulmaya çalışılıyor olmasının da kendi tepkisinin haklılığını gösterdiği, attığı twitin şiddet çağrısı içermemesi nedeniyle ifade hürriyetinden yararlanması gerektiği, ders sırasında paylaşılmış bir görüş olmaması nedeniyle mesai içinde değerlendirilmesine olanak bulunmadığı ve Mahkeme kararının AİHM kararlarına uygun olduğu öne sürülerek kararın düzeltilmesi isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.

TÜRK  MİLLETİ  ADINA

Hüküm veren Gaziantep Bölge İdare Mahkemesi Üçüncü İdari Dava Dairesi'nce kararın düzeltilmesi istemine ilişkin dilekçede ileri sürülen hususlar 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 54’üncü maddesinin 1'inci fıkrasının (c) bendi hükmüne uygun bulunduğundan, kararın düzeltilmesi isteminin kabulüne ve Gaziantep Bölge İdare Mahkemesi 3. İdari Dava Dairesince verilen  25.11.2016 tarih ve E:2016/94, K:2016/264 sayılı kararın kaldırılmasına karar verildikten sonra uyuşmazlığın esası yeniden incelendi:

Bilindiği üzere iptal davaları ile idari işlemlerin hukuka uygunluğu denetlenir ve böylece idarenin hukuk alanı içinde kalması, bu alan içinde hareket etmesi amaçlanır. İdari Yargı yerlerince verilen iptal kararları ile hem iptal edilen idari işlemle hukuk alanı dışına çıktığı saptanan idare yeniden bu alan içine alanmış olur, hem de menfaati ihlal edilen ve bu nedenle dava açan ilgili, eski hukuki durumuna geri gelerek, iptal kararından somut olarak yararlanır. İptal davalarının bu amacı ve kişiler yönünden doğurduğu sonuçlar gözönünde bulundurularak gerek öğretide gerekse Danıştay kararlarında iptal davası açılabilmesi ve davanın görülebilmesi için davacının iptali istenilen işlemle menfaatinin ihlal edilmesi yeterli sayılmakta, bu işlemle ilişkisinin davanın sonuçlanmasına kadar sürmesi aranmamaktadır. Davacının idari işlemle ilişkisinin davanın sonuçlanmasına kadar devam etmesini zorunlu tutmak, iptal davalarını sadece davacılar yönünden ortaya koyduğu sonuçlarla değerlendirmek, bu davaların amacını ihmal etmek anlamını taşır.

Bunun sonucu olarak, herhangi bir idari kararla davacının iptali istenilen işlemle ilişkisinin kesilmiş ve somut olayda, dava açıldıktan sonra davacının 675 sayılı KHK ile kamu görevinden çıkarılmış olmasının, davanın konusuz kalması sonucunu doğurmayacağı ve aksi bir düşüncenin ise hukuka aykırılığı ileri sürülen işlemin yargısal denetim dışında bırakılması anlamına geleceği açık olduğundan, davanın konusuz kaldığı yönündeki davalı idare iddiası yerinde görülmeyerek esas geçildi.

Dava; davacının, Siirt Lisesinde Türk Dili ve Edebiyatı Öğretmeni olarak görev yaptığı sırada işlediği öne sürülen fiil sebebiyle, 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun 125/A-(e) maddesi uyarınca "uyarma cezası" ile cezalandırılmasına ilişkin 15.04.2015 tarih ve 163 sayılı davalı idare işleminin iptali istemiyle açılmıştır.

657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun 125/A-e maddesinde, "Devlet memuru vakarına yakışmayan tutum ve davranışta bulunmak," fiilinin uyarma cezasını gerektirdiği belirtilmiştir.

Dava dosyasının incelemesinden; Siirt Lisesinde Türk Dili ve Edebiyatı Öğretmeni olarak görev yapmakta olan davacının, 09.02.2015 tarihinde internet ortamında sosyal paylaşım ağı twitter hesabı üzerinden "Yüce kralımız saray hizmetlerinde kullanmak üzere 400 vekil siparişinde bulundu. Ne diyelim saraya hizmetkar gönderenler utansın."  şeklindeki tweeti nedeniyle başlatılan disiplin soruşturması sonucunda getirilen teklif doğrultusunda, 657 sayılı Kanunun 125/A-(e) maddesi uyarınca uyarma cezası ile cezalandırılmasına ilişkin dava konusu işlemin tesis edildiği, İdare Mahkemesince, davacının sosyal paylaşım ağı twitter hesabı üzerinden yazmış olduğu ifadelerin, bir bireye veya bir kamu görevlisine ya da nüfusun bir kesimine karşı şiddeti tahrik eder mahiyet taşımadığı gibi, hakaret unsurları da içermediği, davacının kişisel görüşlerinin ifadesi niteliğinde olduğu gerekçesiyle iptaline karar verildiği anlaşılmaktadır.

Anayasa'nın 128. maddesinin ikinci fıkrasında, "Memurların ve diğer kamu görevlilerinin nitelikleri, atanmaları, görev ve yetkileri, hakları ve yükümlülükleri, aylık ve ödenekleri ve diğer özlük işleri kanunla düzenlenir." hükmüne yer verilmiş olup, bu çerçevede getirilen yasal düzenlemelerde kamu hizmetlerini yürüten kamu görevlilerinin görev anlayışları, yetki ve sorumlulukları kamu hizmeti ve hizmet gerekleri ile sınırlandırılmış, bu sınırlar dışına çıkanların ise disiplin cezaları ile cezalandırılmaları öngörülmüştür.

Disiplin kurallarının temel olarak idarenin iç düzeninin korunması fonksiyonunu üstlendiği göz önüne alındığında, kamu görevlilerinin hizmet dışındaki fiillerinin memur disiplin hukukunun alanına girmesi için bu düzeni bozan, kamu hizmetinin iyi ve düzenli şekilde sunulmasını olumsuz şekilde etkileyen bir yönünün bulunması gerekmektedir.

Nitekim, disiplin yaptırımlarının, bir kamu veya özel teşkilat düzenini devam ettirmek, onun verimli, süratli ve yararlı bir biçimde çalışmasını sağlamak, onur ve saygınlığını korumak amacıyla tesis edildikleri açıktır. Özellikle kamu görevi yürüten bireyler açısından disiplin cezalarının amacı, kamu görevlisini görevine bağlamak, kamu hizmetinin gereği gibi yürütülmesini ve bu suretle kurumların huzurunu temin etmektir. Buna göre, disiplin cezaları kamu hizmetlerinin gereği gibi yapılması ve memurların hiyerarşik düzen içerisinde uyumlu hareket etmeleri amacıyla uygulanmaktadır. 657 sayılı Kanun’un 124. maddesinin ikinci fıkrasında yer alan “Kamu hizmetlerinin gereği gibi yürütülmesini sağlamak amacı ile ...” ifadesi de, disiplin cezalarının belirtilen amacını ortaya koymaktadır. Bu bağlamda, disiplin hukukuna ilişkin uygulamalar neticesinde, özellikle kamu görevlilerinin işlem ve eylem tarzlarıyla ilgili bazı sınırlamalar getirilmesi belirtilen meşru temellere dayanmaktadır.

Ancak belirtilen meşru temellere rağmen, bireyin temel haklarına yapılan müdahale ile bu müdahaleyle güdülen meşru amaç arasında bir orantı bulunması zorunludur. Anayasa’nın 13. maddesinde, bu orantının değerlendirilmesi noktasında nazara alınmak üzere, demokratik toplumda gereklilik, hakkın özü ve ölçülülük unsurlarına riayet edilmesi şeklinde üç ayrı güvence ölçütüne daha yer verilmiştir.

Bu sistem doğası gereği, kişinin hak ve özgürlüklerine herhangi bir vatandaşa uygulanamayacak sınırlamalar getirmektedir. Zira kamu yararı, kamu görevlilerinden uymaları gereken meslekî ve etik kurallar açısından tam bir uyum beklemektedir. Özellikle meslekî yaşamı ile bağlantısı olabilecek bazı özel hayat unsurları açısından, ilgililerin meslekî ve etik kurallara aykırı davranışlarının kamu görevlilerinin ve bu bağlamda kamu hizmetinin saygınlığı üzerinde belirli bir etkiye sahip olabileceği açıktır.

Dolayısıyla, kamu görevlilerinin meslekî yaşamlarıyla da bütünleşen bazı özel hayat unsurları açısından sınırlamalara tabi tutulabilecekleri açıktır.

Somut olayda; öğretmen olan davacının, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip ERDOĞAN'ın 7 Haziran 2015 tarihinde yapılacak olan 25. Dönem Milletvekili Genel Seçimlerine yönelik sözlerine atfen, 09.02.2015 tarihinde sosyal medya hesabı(twitter) üzerinden yaptığı "Yüce kralımız saray hizmetlerinde kullanmak üzere 400 vekil siparişinde bulundu. Ne diyelim saraya hizmetkar gönderenler utansın." şeklindeki paylaşımı ile, -devlet memurlarının birtakım sınırlamalara tabi tutulmasının yürütülen kamu hizmetinin gereği olduğu hususu ve disiplin cezalarının amacı göz önünde bulundurulduğunda- kamu hizmetinin saygınlığı üzerinde olumsuz etki yarattığı açık olduğundan, adı geçenin 657 sayılı Kanunun eylemine uyan 125/A-(e) maddesi uyarınca disiplin cezasıyla cezalandırılmasına ilişkin dava konusu işlemde hukuka aykırılık, dava konusu işlemin iptali yolunda verilen mahkeme kararında ise hukuki isabet bulunmadığı sonucuna varılmıştır.

Açıklanan nedenlerle, itiraz isteminin kabulü ile, Siirt İdare Mahkemesi'nce verilen 28.01.2016 tarih ve E:2015/487, K:2016/44 sayılı kararın bozulmasına, davanın reddine, aşağıda dökümü yapılan toplam 110,75.-TL yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına, itiraz ve karar düzeltme aşamasında davalı idarece yapılan toplam 116,50.-TL yargılama giderinin ve kararın verildiği tarihte yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca belirlenen 990,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı idareye verilmesine, 492 sayılı Harçlar Kanunu'nun 13/j maddesi uyarınca Genel Bütçeye dahil idarelerin bu Kanunun 1 ve 3 sayılı tarifelerine giren bütün işlemlerinin harçtan müstesna olması nedeniyle davalı idareden itiraz aşamasında alınmayan 79,70.-TL itiraz harcının, aynı maddenin devamında yer alan, "Yukarıdaki işlemlerin hesaplanacak harçlarının, Genel Bütçeye dahil idarelerin haklılığı nispetinde karşı taraftan tahsiline ilgili merciince karar verilir." hükmü gereği davacıdan tahsili için Mahkemesince ilgili mercie müzekkere yazılmasına, karar düzeltme gideri için tahsil edilen paranın kullanılmayan kısmının ilgilisine iade edilmesine, 23.03.2017 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.

KARŞI OY :

Bölge İdare Mahkemelerinin itiraz üzerine verdikleri kararlar hakkında kararın düzeltilmesi yoluna başvurulabilmesi, ancak 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 54. maddesinde yazılı nedenlerin bulunmasına bağlıdır. İstemde bulunan tarafından öne sürülen düzeltme nedenleri ise sözü edilen maddede belirtilen nedenlerden hiçbirine uymadığından, yasal dayanağı olmayan düzeltme isteminin reddine karar verilmesi gerektiği oyuyla aksi yöndeki Dairemiz kararına katılmıyorum.