Özet:
- Dava, Başbakanlık Denizcilik Müsteşarlığı Deniz Ticaret Genel Müdürlüğünün deniz yoluyla ithal edilen malların teslimi konulu deniz yoluyla ithal edilen ve geçici depo veya antrepolara teslim edilen yüklerin alıcılarına tesliminde uyulacak hususları belirten 17.5.2011 gün ve 14765 sayılı genel yazının iptali istemiyle açılmıştır. 491 sayılı Denizcilik Müsteşarlığının Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname uyarınca Deniz Ticareti Genel Müdürlüğünün ithalat ve ihracat yüklerinin taşınmasında uluslararası alanda sektörel ihtiyaca cevap verecek şekilde deniz ticaretinin gerektirdiği tüm tedbirleri ve gerekli düzenlemeleri yapma yetkisinin bulunduğu sonucuna varılmıştır. Bu kapsamda, taşıyanın sorumluluğunu düzenleyen ve koruyan bir düzenleme olmaması nedeniyle denizyoluyla ithal edilen malların teslimi sırasında, taşıtan, taşıyan, alıcı ve geçici depo veya antrepo işleticilerinin sorumluluklarının düzenlenmesine yönelik dava konusu işlemde kamu yararı ve hizmet gereklerine aykırılık bulunmamaktadır.
Savunmanın Özeti : Usule ilişkin olarak öncelikle davanın süresinde açılmadığı, esasa yönelik olarak ise, Yurt dışından ithal edilen malların taşındığı bütün limanlar ve bu limanlarda bu malların taşınması işlemlerine katılan kişilerin bu talimata uymak zorunda olduğu ve dayanağının 491 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile 618 sayılı Limanlar Kanunu olduğu, Türk Ticaret Kanunun 1203 ve 1228. maddelerinden de taşıyanın sorumluluğunda olan malların alıcıya tesliminde taşıyanın veya taşıyan adına hareket eden acentenin onayının alınması gerektiğinin belirtildiği, Gümrük Yönetmeliğinin 130. Maddesi teslim sırasında dikkat edilecek hususları belirtmesine rağmen Türk Ticaret Kanunun maddelerini karşılayan ve taşıyanın sorumluluğunu gözeten bir hükmün bulunmadığı, 655 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin deniz ticaretini düzenleme konusunda Bakanlığa yetki verdiği, yapılan düzenleme ile teslim talimatı belgesinin eşyanın gümrükle ilişkisine değil taşıma ve antrepo ilişkisine ait bir belge olduğu ve bu konunun gümrük idaresinin yetkisi dışında bir konu olduğu, liman işletmesi ve antreposu tarafından taşıyanın onayı olmadan ordino veya onun yerini tutan belge olmaksızın hiç bir malın teslim edilmemesi gerektiği belirtilerek liman işletici kuruluşlara bu yönde talimat gönderilmesi gereğinin doğduğu, deniz ticaretinin uluslararası alanda sekteye uğramaması amacıyla sektörel ihtiyaca cevap niteliğinde bir düzenleme olduğu belirtilerek davanın reddi gerektiği savunulmaktadır.
Danıştay Tetkik Hakimi : Vedat Kaya
Düşüncesi : Gümrüklü saha içerisinde mal teslimine ilişkin düzenleme yapma veya kural koyma yetkisinin Gümrük Yönetmeliği uyarınca gümrük idaresine ait olduğu ve Deniz Ticareti Genel Müdürlüğünün bu konuda yetkisinin bulunmadığından tesis edilen dava konusu işlemin iptal edilmesi gerektiği düşünülmektedir.
Danıştay Savcısı : Nazlı Yanıkdemir
Düşüncesi : Dava, Başbakanlık Denizcilik Müsteşarlığı Deniz Ticaret Genel Müdürlüğünün deniz yoluyla ithal edilen malların teslimi konulu deniz yoluyla ithal edilen ve geçici depo veya antrepolara teslim edilen yüklerin alıcılarına tesliminde uyulacak hususları belirten 17.5.2011 gün ve 14765 sayılı genel yazının iptali istemiyle açılmıştır.
Her ne kadar davalı İdare tarafından davanın süresinden sonra açıldığı ileri sürülmekte ise de;
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 7'nci maddesinde, dava açma süresinin özel kanunlarında ayrı süre gösterilmeyen hallerde Danıştayda ve idare mahkemelerinde altmış gün olduğu; ilanı gereken düzenleyici işlemlerde dava süresinin, ilan tarihini izleyen günden itibaren başlayacağı; yine aynı Yasanın "Üst makamlara başvurma" başlıklı 11'inci maddesinde; ilgililer tarafından idari dava açılmadan önce, idari işlemin kaldırılması, geri alınması, değiştirilmesi veya yeni bir işlem yapılmasının üst makamdan, üst makam yoksa işlemi yapmış olan makamdan, idari dava açma süresi içinde istenebileceği, bu başvurunun işlemeye başlamış olan idari dava açma süresini durduracağı, altmış gün içinde bir cevap verilmezse isteğin reddedilmiş sayılacağı hususu kurala bağlanmıştır.
Dosyanın incelenmesinden; Başbakanlık Denizcilik Müsteşarlığı Deniz Ticaret Genel Müdürlüğünün 17.5.2011 gün ve 14765 sayılı genel yazısının davacı Şirket tarafından öğrenilmesi üzerine 27.5.2011 tarihinde Denizcilik Müsteşarlığı Deniz Ticaret Genel Müdürlüğüne itirazen başvuruda bulunulduğu, başvurunun zımnen reddi üzerine söz konusu yazının iptali istemiyle 9.9.2011 tarihinde Danıştay Genel Yazı İşleri Müdürlüğü kaydına giren dilekçeyle bakılmakta olan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
Yukarıda yer verilen mevzuat hükümleri gereğince idari işlemin öğrenildiği tarihten itibaren davacı Şirket tarafından idari dava açılmadan önce, idari işlemin kaldırılması, geri alınması, değiştirilmesi veya yeni bir işlem yapılmasının üst makamdan, üst makam yoksa işlemi yapmış olan makamdan; başka bir ifadeyle olay tarihinde yürürlükte bulunan 491 sayılı Denizcilik Müsteşarlığının Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname uyarınca Denizcilik Müsteşarlığının ana hizmet birimi olan Deniz Ticaret Genel Müdürlüğünden istenildiğinden; işin esasının incelenmesine geçilmiştir.
2577 sayılı Kanunun 2'nci maddesinde, iptal davaları, idari işlemler hakkında yetki, şekil, sebeb, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlal edilenler tarafından açılan davalar olarak tanımlanmıştır.
Bu tanıma uygun olarak, idari yargı yerleri, dava konusu edilen idari işlemleri, maddede belirtilen sıraya göre inceleyip karar verecekler, başka bir deyişle, işlem öncelikle yetki unsuru yönünden incelenecektir.
Diğer taraftan; 4458 sayılı Gümrük Kanununun 93'üncü maddesinde, antreponun, gümrüğün gözetimi altında bulunan eşyanın konulması amacıyla kurulan ve kuruluşunda aranılacak koşulları ve nitelikleri yönetmelikle belirlenen yer olduğu; antrepo rejiminin, ithalat vergilerine tabi tutulmamış ve serbest dolaşıma girmemiş eşyanın bir gümrük antreposuna konulmasına ilişkin hükümleri belirlediği; 96'ncı maddesinde, antrepo işleticisinin, gümrük antreposunda bulunduğu süre içerisinde eşyanın gümrüğün gözetimi altında bulunmasını sağlamaktan sorumlu olacağı; 98'inci maddesinde, teminat alınmış olsa bile gümrük işlemlerine başlanmadan ve bu işlemler bitirilip, gümrük idaresinin izni alınmadan, antrepolardan kısmen veya tamamen eşya çıkartılamayacağı öngörülmüş; 4458 sayılı Kanuna dayanılarak yayımlanan Gümrük Yönetmeliğinin 130'uncu maddesinde de, eşya, boşaltma yerinde konşimentoda teslim edileceği gösterilen ve bir nüshasını taşıyan kimseye ve eğer konşimento emre muharrer ise ciro ile devralmış şahsa teslim olunacağı, bu kimselerin eşyayı almak için lazım gelen vasıfları haiz sayılacağı, ancak, konşimento ibrazı esas olmakla birlikte, konşimentosu ibraz edilemeyen petrol ve türevleri, eşyanın taşıyıcısı veya temsilcisi tarafından eşyanın alıcısı olarak gösterilen onaylanmış kişi statüsü belgesi sahiplerinin, konşimentodaki eşya bilgilerini içeren ve konşimentonun en geç doksan gün içinde ibraz edileceğine dair verecekleri taahhütnameye istinaden konşimento ibrazından önce alıcıya teslim edilebileceği düzenlemesine yer verilmiştir.
Yabancı ülkelerden kara, (demiryolları dahil) deniz ve hava yolu ile getirilen ve Türkiye'ye sokulması ya da transit geçirilmesi yasak olmayan eşya ile istem halinde çıkış eşyasının, herhangi bir rejim (giriş, transit, aktarma gibi) beyanında bulunulmaksızın konuldukları yer olan antrepolardan, eşya çıkarılmadığı sürece gümrük bölgesinin terk edildiğinden bahsedilemez.
Yukarıda yer verilen hükümlerin değerlendirilmesinden; gümrüklü saha içerisinde mal teslimine ilişkin düzenlemeleri yapma veya kural koyma yetkisinin dava konusu işlem tarihi itibarıyla Gümrük Müsteşarlığına ait olduğu sonucuna varılmıştır.
Kaldı ki; 491 sayılı Denizcilik Müsteşarlığının Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin Deniz Ticareti Genel Müdürlüğünün görevlerini düzenleyen 7/A maddesinde ve 618 sayılı Limanlar Kanununda, Deniz Ticareti Genel Müdürlüğünün deniz yoluyla ithal edilerek, geçici depo veya antrepoya konulan eşyanın tesliminde uyulması veya bu sırada ibraz edilmesi gereken belgelerin belirlenmesi konusunda yetki veren bir hüküm bulunmamaktadır.
Bu itibarla; Deniz Ticareti Genel Müdürlüğünce, geçici depo veya antrepodaki yüklerin alıcılara tesliminin nasıl yapılacağının belirlenmesine ilişkin işletmecilerin bilgilendirilmesi konusunda düzenleme yapma yetkisi olmadığından, dava konusu edilen işlemde yasalara ve üst hukuk kurallarına uyarlık görülmemiştir.
Açıklanan nedenle, 17.5.2011 gün ve 14765 sayılı genel yazının iptaline karar verilmesinin uygun olacağı düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Onuncu Dairesince gereği görüşüldü.
Davalı idarenin süre itirazı yerinde görülmeyerek işin esasına geçildi.
Dava; Başbakanlık Denizcilik Müsteşarlığı Deniz Ticaret Genel Müdürlüğünün deniz yoluyla ithal edilen malların teslimi konulu deniz yoluyla ithal edilen ve geçici depo veya antrepolara teslim edilen yüklerin alıcılarına tesliminde uyulacak hususları belirten 17.5.2011 gün ve 14765 sayılı genel yazının iptali istemiyle açılmıştır.
Dava konusu düzenleyici işlemin tesis edildiği tarihte yürürlükte bulunan 491 sayılı (mülga) Denizcilik Müsteşarlığının Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin 2. maddesinde, " Deniz ticaretini, deniz ticaret filosu ve gemi sanayiini teşvik edici tedbirleri almak, denizcilik endüstrisinin, deniz ve içsular potansiyelinin geliştirilmesini ve işletilmesini sağlamak, Deniz ve iç sularda liman sınırlarını ve buna ilişkin koordinatları belirlemek, bu sınırlar içerisinde faaliyette bulunan kamu kurum ve kuruluşları ile özel kişilerin yerine getireceği denizcilik ve limancılık hizmetlerine ilişkin tüm faaliyet izinlerini vermek, koordine etmek, denetlemek ve izinsiz faaliyetleri durdurmak" Denizcilik Müsteşarlığının; 7/A maddesinde ise, " Deniz acente, brokerlik ve komisyonculuğu gibi işleri yapacak olan gerçek ve tüzel kişilerin yeterlilik, çalışma usul ve esaslarını tespit etmek, belgelendirmek ve denetlemek, ithalat ve ihracat yüklerinin taşınmasında Türk deniz ticaret filosunun daha fazla pay almasını sağlamak için gerekli tedbirleri almak, bu hususta ilgili kurum ve kuruluşları koordine etmek" Deniz Ticareti Genel Müdürlüğünün görevleri arasında sayılmıştır.
618 sayılı Limanlar Kanun'un 4. maddesinde, "Liman reisliğinden resmi izin alınmadıkça deniz kıyılarında, iskele, rıhtım, kızak, kayıkhane, tamirhane, fabrika, gazino, depo, mağaza ve umumi deniz hamamları yapılamaz liman reisliğinin yasak ettiği yerlere pasekül, moloz, safra ve süprüntü ve emsali gibi şeyler atılamaz." hükmüne yer verilmiştir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanun'un 1203. maddesinde, "Eşya, taşıtandan başka bir kişiye teslim edilecekse, bu kişi, navlun sözleşmesi veya konişmento ya da diğer bir denizde taşıma senedi uyarınca eşyanın teslimini istediğinde, bu istemin dayandığı sözleşmenin veya konişmentonun yahut diğer bir denizde taşıma senedinin hükümlerine göre ödemeye yetkili kılındığı bütün alacakları ödemekle, kendi hesabına gümrük resmi ödenmiş ve başka giderler yapılmış ise bunları da vermekle ve üstüne düşen diğer bütün borçları yerine getirmekle yükümlü olur."; 1228. maddesinde de, "(1) Konişmento, bir taşıma sözleşmesinin yapıldığını ispatlayan, eşyanın taşıyan tarafından teslim alındığını veya gemiye yüklendiğini gösteren ve taşıyanın eşyayı, ancak onun ibrazı karşılığında teslimle yükümlü olduğu senettir.
(2) Yükletenin izniyle, taşınmak üzere teslim alınan fakat henüz gemiye yükletilmemiş olan eşya için “tesellüm konişmentosu” düzenlenebilir. Eşya gemiye alınır alınmaz taşıyan, onun teslim alındığı sırada verilmiş olan geçici makbuz veya tesellüm konişmentosunun geri verilmesi karşılığında yükletenin istediği kadar nüshada “yükleme konişmentosu” düzenlemekle yükümlüdür. Tesellüm konişmentosuna eşyanın ne zaman ve hangi gemiye yüklenmiş olduğuna dair şerh verildiği takdirde bu konişmento “yükleme konişmentosu” hükmündedir. Konişmento, kaptan veya taşıyanın yahut kaptanın bu hususta yetkilendirdiği bir temsilcisi tarafından taşıyan ad ve hesabına düzenlenebilir.
(3) Konişmento, nama, emre ve hamile yazılı olarak düzenlenebilir. Aksi kararlaştırılmadıkça yükletenin istemi üzerine konişmento gönderilenin emrine veya sadece emre olarak düzenlenir. Bu son hâlde “emre” yükletenin emrine demektir. Konişmento gönderilen sıfatıyla taşıyanın veya kaptanın namına da yazılı olabilir.
(4) Konişmentonun bütün nüshaları aynı metni içermeli ve her birinde kaç nüsha hâlinde düzenlendiği gösterilmelidir.
(5) Yükleten, istem üzerine, konişmentonun kendisi tarafından imzalanmış olan bir kopyasını taşıyana vermek zorundadır." hükümleri yer almıştır.
"Denizyoluyla İthal Edilen Malların Teslimi" başlıklı dava konusu düzenleme ile, taşıtan (ithalatçı firma veya konişmentoya göre malın alıcısı), yükleyici tarafından gönderilen orjinal konişmentoyu ciro ederek, taşımayı gerçekleştiren taşıyan, taşıyan temsilcisi acenta veya taşıma işleri komisyoncusuna ibraz edeceği, taşıyan (taşıyan temsilcisi acente veya taşıma işleri komisyoncusu), alıcının ibraz ettiği cirolu konişmento karşılığında yük teslim talimat formunu tanzim ederek alıcıya vereceği, taşıtan, yükün gümrük vergilerini ödeyerek gümrükle ilişiğini kesmesi sonrası yük teslim talimat formunu geçici depo veya antrepo işleticilerine ibraz edeceği, depo veya antrepo işleticileri yük teslim talimat formunun ibrazı karşılığında yükü alıcısına teslim edeceği öngörülmüştür.
491 sayılı Denizcilik Müsteşarlığının Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname uyarınca Deniz Ticareti Genel Müdürlüğünün ithalat ve ihracat yüklerinin taşınmasında uluslararası alanda sektörel ihtiyaca cevap verecek şekilde deniz ticaretinin gerektirdiği tüm tedbirleri ve gerekli düzenlemeleri yapma yetkisinin bulunduğu sonucuna varılmıştır.
Bu kapsamda, taşıyanın sorumluluğunu düzenleyen ve koruyan bir düzenleme olmaması nedeniyle denizyoluyla ithal edilen malların teslimi sırasında, taşıtan, taşıyan, alıcı ve geçici depo veya antrepo işleticilerinin sorumluluklarının düzenlenmesine yönelik dava konusu işlemde kamu yararı ve hizmet gereklerine aykırılık bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle, hukuki dayanaktan yoksun bulunan davanın REDDİNE, aşağıda ayrıntıları gösterilen yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına, bu kararın tebliğini izleyen 30 (otuz) gün içerisinde Danıştay İdari Dava Daireleri Kuruluna temyizen başvurulabileceğinin taraflara duyurulmasına, 27.10.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
kaynak: (www.corpus.com.tr)