Dava, tapu iptali ve tescil, olmadığı taktirde tazminat isteğine ilişkindir.
Davacılar, mirasbırakan ...’ın ilk eşi ...’den olma kızı ...’nin çocukları ve torunları olduklarını, 1950 yılında çıkan yangın sonucu tüm kayıtların yanması nedeniyle yeni kayıtların yersel yazım suretiyle oluşturulduğunu, bu esnada ...’nin baba hanesi ile ilişiğinin kesildiğini, ...’nin mirasçılığının ketmedilerek malların paylaşıldığını, bazılarının satıldığını, bilahare ...’nin nüfus kaydının düzeltilip baba hanesiyle irtibatlandırıldığını, alınan veraset ilamıyla da ...’nin mirasçılığının ispatlandığını ileri sürerek davalılar adına kayıtlı dava konusu ... ada ..., ... ada ..., ... ada ..., ... ada ..., ... ada ... ve ... parsel sayılı taşınmazların tapu kayıtlarının miras payları oranında iptali ile adlarına tescilini, davalılardan ...’a devredilen dava konusu ... ada ... parsel sayılı taşınmazla ilgili iptal tescil isteğinin kabul edilmemesi halinde taşınmazın dava tarihi itibariyle değerinin tespiti ile miras paylarının tazminat olarak davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini istemişler; bilahare ıslah dilekçesinde; davayı açarken her ne kadar ketmi verese hukuksal nedenine dayalı olarak iptal tescil ve tazminat istemişlerse de, getirtilen tapu kayıtlarına göre mirasbırakan ...’nın dava konusu ... ada ... parsel sayılı taşınmazın ½ payını 03.08.1978 tarihinde bir kısım davalının da mirasbırakanı olan oğlu ...’e sattığını, dava konusu ... ada ... parsel sayılı taşınmazın 07.02.1980 tarihinde vekalet kullanılmak suretiyle bir kısım davalının mirasbırakanı olan ...’e satıldığını, satış işlemlerinin muvazaalı ve mal kaçırmaya yönelik olup mirasbırakanın taşınmazları satmasını gerektirir bir neden bulunmadığını, mirasbırakan ...’nın kızı kendilerinin de mirasbırakanı olan ...’nin ise ...’daki taşınmazların paylaşımı konusunda....09.1988 tarihinde dava dışı ...’ı vekil tayin ettiğini ancak vekalet görevinin kötüye kullanılması suretiyle hiçbir bedel ödenmeden ...’ye intikal eden taşınmazların davalıların mirasbırakanlarına satış yapıldığını, dava konusu ... ada ... parselle ilgili olarak tapu iptal tescil, olmadığı taktirde tazminat isteğinin aynen devam ettiğini belirterek ıslahın kabulünü istemişlerdir.
Davalılar ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ketmi verese söz konusu olmadığını, zira veraset ilamında davacıların mirasbırakanı ...e’nin de mirasçı görünüp kök mirasbırakan ...’nın taşınmazlarının tüm mirasçılara intikal ettiğini ve davacıların mirasbırakanı ...’nin, vekili marifetiyle babası ...’dan ve annesi ...’den intikal eden paylarını sattığını, hak düşürücü ve zamanaşımı sürelerinin geçtiğini, iyiniyetli olduklarını; davalı ..., tapu kaydına güvenen iyiniyetli 3. kişi olduğunu belirterek davanın reddini savunmuşlar; ıslaha karşı beyanlarında, ıslahın süresinde olmadığını, sunulan ıslah dilekçenin dava dilekçesinin unsurlarını taşımadığını, harç ve avans ödemesi yapılmadığını, satış işlemlerinde muvazaa bulunmayıp hak düşürücü ve zamanaşımı sürelerinin geçtiğini, vekalet görevinin kötüye kullanıldığı iddiasının gerçeği yansıtmadığını, mirasbırakan ...’ya oğulları ..., ... ve ...’in baktığını, mirasbırakanın satışa çıkardığı taşınmazların yabancıya gitmemesi için bedellerini ödeyerek satın aldıklarını, alım güçleri bulunduğunu, mirasbırakanın sağlık problemleri nedeniyle satış ihtiyacı içerisinde olup minnet duygusuyla da hareket ettiğini, davacı tarafın payını satıp bedelini aldığını belirterek ıslahın geçersiz sayılmasını, ıslah nedeniyle verilen yeni dava dilekçesinin ve teleplerin reddini savunmuşlardır.
Mahkemece, davacıların muris muvazaasına yönelik ıslah taleplerinin usulüne uygun bulunmadığı, davaya konu taşınmazların ketmi verese yönünden de bir işleme tabi tutulmadığı gerekçesiyle davanın reddine dair verilen karar Dairece “ ...Hal böyle olunca; mahkemece, davacı tarafa ıslah dilekçesini usulüne uygun biçimde harçlandırması ve karşı tarafa tebliğ ettirmesi için süre verilmesi, anılan işlemler gerçekleştirildikten sonra muris muvazaasına dayalı iptal tescil isteği bakımından araştırma ve inceleme yapılarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, ıslah müessesesi yanılgılı biçimde değerlendirilip yazılı olduğu üzere hüküm kurulması doğru değildir.” gerekçesiyle bozulmuş; bozma ilamına karşı bir kısım davalı tarafından karar düzeltme yoluna başvurulmuştur.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden; ... Sulh Hukuk Mahkemesinin 07.06.2012 tarih 2012/422 Esas 2012/529 Karar sayılı veraset ilamına göre, 21.05.1981 tarihinde ölen mirasbırakan ...’ın ...’den olma kızı ... ve ... ile ...’den olma oğulları ..., ... ve ...’in mirasçı kaldıkları, eldeki davanın davacılarının ... mirasçıları, davalıların ise ..., ... ve ... mirasçıları oldukları, ... Sulh Hukuk Mahkemesinin 27.05.1983 tarih 79-107 sayılı veraset ilamına göre de, mirasbırakan ...’ın mirasçıları olarak kızları ..., ... ile oğulları ..., ... ve ...'in yer aldığı, nüfus kaydının düzeltilmesine ilişkin ... Asliye Hukuk Mahkemesinin 30.01.2012 tarih 2010/284 Esas 2012/49 Karar sayılı kararı ile 1924 doğumlu olup 21.03.1996 tarihinde ölen ...’in (davacıların mirasbırakanı), kök mirasbırakan ...’ın kızı olduğunun tespitine karar verildiği, kararın temyiz edilmeksizin 09.05.2012 tarihinde kesinleştiği, davacıların mirasbırakanı ...’nin ... Noterliğinin ... tarih ... yevmiye no’lu vekaletnamesi ile mirasbırakan babası ... ve annesi ...’den kalan hak ve hisselerinin intikal ve satışı konusunda dava dışı ...’ı vekil tayin ettiği, dava dilekçesinde davaya konu edilen ... ada ... ve ... parsel sayılı taşınmazların mirasbırakan ... adına kayıtlı iken ....09.1988 tarihli intikal işlemiyle.../5’er paylarla mirasçıları ..., ..., ..., ... ve ... adlarına tescil edildiği, ..., ... ve ...’in paylarını aynı tarihte ... ve ...’e satış yoluyla temlik ettikleri, ...’nin payının vekaleten satış yapıldığı, ... ve ... parselin 03.11.1988 tarihli birleştirme işlemiyle ... ada ... parsele gittiği ve 1/2’şer paylarla ... ve ... adlarına tescil edilip aynı tarihli ayırma ve paylaşma işlemiyle dava konusu ... ada... parselin ... adına tescil edildiği, ayırma ve paylaşma işlemiyle oluşan parsellerden ... ada 20 parselin ise 10.10.2008 tarihli taksim işlemiyle ... oğlu ... adına tescil edildiği, dava dilekçesinde davaya konu edilen ... ada ... parsel sayılı taşınmazın mirasbırakan ... adına kayıtlı iken vekili eliyle 07.02.1980 tarihinde oğlu ...’e satış yoluyla temlik ettiği, bu taşınmazın ıslah dilekçesine de konu edildiği, dava dilekçesinde davaya konu edilen ... ada... parsel sayılı taşınmazın dava dışı S.S. İtokent Yapı Kooperatifi adına kayıtlı iken ....12.1993 tarihinde trampa yoluyla mirasbırakanın oğlu ... adına tescil edildiği, ...’in de dava dışı kişilerden edindiği dava dışı ... ada 46 parseli trampa yoluyla adı geçen kooperatife devrettiği, dava dilekçesinde davaya konu edilen ... ada ... ve... parsellerin geldisi ... ada ... parsel olup (bu parselin ıslah dilekçesine de konu edildiği) ½ payı mirasbırakan ..., ½ payı da ...’nin annesi ... adına kayıtlı iken mirasbırakan ...’nın adına kayıtlı ½ payı 03.08.1978 tarihinde satış yoluyla oğlu ...’e temlik ettiği, ... adına kayıtlı ½ payın ise ....09.1988 tarihli intikal işlemiyle.../4’er paylarla kızları ... ve Zehra adlarına tescil edilip adı geçenlerin bu paylarını aynı tarihte ... ve ...’e sattıkları, ...’nin payının yine vekaleten satıldığı, sözü edilen kök ... parselin ifrazıyla oluşan dava konusu ... ada ... parsel sayılı taşınmazın ¾ payı ..., ¼ payı ... adlarına kayıtlı iken 20.10.1988 tarihli taksim işlemiyle tamamının ... adına tescil edildiği, ifrazen oluşan dava konusu ... ada... parselin ise ¾ payı ..., ¼ payı ... adlarına kayıtlı iken 20.10.1988 tarihli taksim işlemiyle tamamının ...’e geçtiği ve onun da taşınmazı 02.03.1992 tarihinde davalı ...’a satış yoluyla temlik ettiği, davalı ...’in de eldeki dava tarihinden önce anılan taşınmazı 10.04.1996 tarihinde dava dışı kişiye satış yoluyla devrettiği, eldeki davada ... ada... parsel sayılı taşınmaz bakımından terditli olarak tazminat istenildiği ve bu taşınmaza ıslah dilekçesinde de yer verildiği anlaşılmaktadır.
Somut olayda, davacıların dava dilekçesinde ketmi verese hukuksal nedenine dayalı olarak iptal tescil ve tazminat isteğiyle eldeki davayı açtıkları, 18.02.2014 tarihli duruşmada davacılar vekilinin “gelen tapu kayıtlarına göre davamızı ıslah edeceğiz, bu yönden tarafımıza süre verilsin” şeklindeki beyanı üzerine mahkemece davacılar vekiline ıslah dilekçesini sunmak üzere iki haftalık süre verilmesine karar verildiği, 04.03.2014 tarihinde sunulan ıslah dilekçesiyle davacılar vekilinin, dava sebebini, muris muvazaasına ve vekalet görevinin kötüye kullanılmasına dayandırdığı, davalı tarafın ise ıslahın süresinde olmadığını, mahkemece verilen iki haftalık sürenin yasal bir haftalık süreyi değiştirmeyeceğini belirterek ıslahın yapılmamış sayılmasına karar verilmesini istediği, davacılar vekilinin 02.06.2015 tarihli duruşmada, “ ...kısmi ıslah yaptık, ilk dava açılırken taleplerimiz ketmi verese ve tazminattı, tazminat talebimiz halen devam ediyor, ketmi verese talebimizi ise tamamen ıslah edip yerine muris muvazaasına dayalı tapu iptali ve tescil talebine dayandık, bu yüzden ketmi verese talebi şu aşamada yersiz kalmıştır, çünkü ketmi verese talebimizi tamamen ortadan kaldırıp yerine muris muvazaasına dayalı tapu iptali ve tescil talebimizi ikame ettik” şeklinde, 07.07.2015 tarihli duruşmada ise, “dava konusu iki taşınmaz hususunda ıslah yaptık, diğer parsellerle ilgili davamız devam etmektedir” şeklinde beyanda bulunduğu, mahkemece, kısmi ıslah yoluyla ketmi vereseden vazgeçilip muris muvazaasına dayalı iptal tescil talebinde bulunulmuş ise de ıslah dilekçesine ilişkin yatırılan bir maktu harç bulunmadığı, kaldıki davacının eldeki dava derdest iken 2015/358 esas sayılı aynı hususta ayrı bir dava açtığı gerekçesiyle ıslah talebinin reddine, ıslahla talep edilen hususlar bakımından karar verilmesine yer olmadığına, dava dilekçesinde dayanılan ketmi veresenin de koşullarının oluşmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verildiği; davacı tarafça yapılan temyiz üzerine kararın Dairece, davacı tarafa ıslah dilekçesini usulüne uygun biçimde harçlandırması ve karşı tarafa tebliğ ettirmesi için süre verilmesi, daha sonra muris muvazaasına dayalı iptal tescil isteği bakımından araştırma ve inceleme yapılarak sonucuna göre bir karar verilmesi gereğine değinilerek bozulduğu, bozma ilamına karşı bir kısım davalının, ıslahın süresinde olmayıp geçersiz olduğundan bahisle karar düzeltme yoluna başvurduğu anlaşılmaktadır.
Davanın açıldığı tarih itibariyle 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu yürürlüktedir.
Bilindiği üzere, hakimin davayı aydınlatma ödevini düzenleyen 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 31. maddesinde, “Hakim, uyuşmazlığın aydınlatılmasının zorunlu kıldığı durumlarda, maddi veya hukuki açıdan belirsiz yahut çelişkili gördüğü hususlar hakkında, taraflara açıklama yaptırabilir; soru sorabilir; delil gösterilmesini isteyebilir.” düzenlemesine yer verilmiştir.
Aynı kanunun altıncı ayrımı olan “ıslah ve maddi hataların düzeltilmesi” başlığı altında 176 ile 182. maddeleri arasında ıslah düzenlenmiştir. Islah, iddia ve savunmayı genişletme ve değiştirme yasağının istisnası olup iddia ve savunmayı genişletme ve değiştirme sayılmayan hallerde yahut karşı tarafın buna rıza gösterdiği hallerde ıslaha başvurulmasına gerek yoktur. (PEKCANITEZ/ATALAY/ÖZEKES, Medeni Usul Hukuku Ders Kitabı, B.2, Ankara, 2014, s.346) HMK’nın 176. maddesi gereğince taraflardan her biri, yapmış olduğu usul işlemlerini kısmen veya tamamen ıslah edebilir ve aynı davada taraflar ancak bir kez ıslah yoluna başvurabilir. Islah tamamen veya kısmen olabilir. Maddenin gerekçesinde de, davacının dava dilekçesinde belirttiği dava sebebini değiştirebileceği, örneğin; daha önce belirttiği ödünç sözleşmesi sebebini değiştirip, sebepsiz zenginleşme sebebine dayanabileceği, daha önce istediği Ellibin Türk Lirasını Yüzbin Türk Lirasına çıkarması mümkün olduğu gibi, aynen talep ettiği otomobilden vazgeçip, ıslah yolu ile değerini isteyebileceği yahut otomobilden tümüyle vazgeçip, ıslah yolu ile bilgisayar istemesinin mümkün olduğu belirtilmiştir.
Davacının, davasını değiştirmek için tam ıslah yoluna başvurmak suretiyle talep sonucunu yahut dava sebebini değiştirmesi mümkündür. Talep sonucunun veya dava sebebinin kısmen genişletilmesi yahut değiştirilmesi tam ıslah olmayıp HMK 181. madde kapsamında kısmen ıslahtır. (KURU, Baki, İstinaf Sistemine Göre Yazılmış Medeni Usul Hukuku, 2016)
Kanunun davanın tamamen ıslahını düzenleyen 180. maddesine göre, davasını tamamen ıslah ettiğini bildiren taraf, bu bildirimden itibaren bir hafta içinde yeni bir dava dilekçesi vermek zorundadır. Aksi halde, ıslah hakkı kullanılmış sayılır ve ıslah hiç yapılmamış gibi davaya devam edilir.
HMK 181. maddesine göre, kısmen ıslaha başvuran tarafa ıslah ettiği usul işlemini yapması için bir haftalık süre verilir, bu süre içinde ıslah edilen işlem yapılmazsa ıslah hiç yapılmamış gibi davaya devam edilir.
Islahın etkisi HMK 179. maddesinde düzenlenmiş olup ilk fıkraya göre; ıslah, bunu yapan tarafın teşmil edeceği noktadan itibaren, bütün usul işlemlerinin yapılmamış sayılması sonucunu doğurur. Usul işlemlerinin yapılmamış sayılması sonucunun doğmasına yönelik kuralın istisnaları ise ikinci fıkrada sayılmıştır. Buna göre ikrar, tanık ifadeleri, bilirkişi rapor ve beyanları, keşif ve isticvap tutanakları, yerine getirilmiş olan veya henüz yerine getirilmemiş olmakla beraber, karşı tarafın yerine getirebileceğini ıslahtan önce bildirmiş olması koşuluyla, yemin teklifi, reddi veya iadesi ıslah ile geçersiz kılınamaz. Ancak ıslahtan sonra yapılacak tahkikat sonucuna göre, bu işlemlerin göz önünde tutulması gerekmiyorsa, bunlar da yapılmamış sayılacaktır.
Davanın tamamen (kamilen) ıslah edilmesi halinde dava dilekçesi dahil, yapılmış olan bütün usul işlemleri yapılmamış sayılır. ( mülga HUMK m.87/1). Bunun doğal sonucu olarak, dava dilekçesinde yer alan ilk talep içeriği değil, ıslah yoluyla açıklanan talep içeriği nazara alınarak araştırma ve inceleme yapılması ve mahkemece verilecek hükümde de ıslahla ileri sürülen istemin karşılanması gerekir (HGK, 29.06.2011 gün ve 2011/1-364 E., 453 K.).
Davanın tamamen ıslahında ıslah olunan dava ilk dava gününde açılmış sayılır. Islah edilen dava eski davanın devamı niteliğinde olduğundan, yeni dava dilekçesi veren davacıdan yeniden başvurma harcı ile peşin karar ve ilam harcı alınmaz. (Kuru, Baki: Hukuk Muhakemeleri Usulü, Cilt:IV, İstanbul 2001, s. 3999).
Somut olaya gelince; dosya içeriğinden davacı tarafın ıslah dilekçesinin davanın tamamen ıslahına mı yoksa kısmen ıslahına mı yönelik olduğunun açıklığa kavuşturulmadan sonuca gidildiği anlaşılmaktadır.
Hal böyle olunca, öncelikle HMK 31. maddesi gereğince davacı tarafa ıslah dilekçesinin tam ıslah mı yoksa kısmi ıslah mı olduğunun açıklattırılması; ıslahın, davanın tamamen ıslahı olarak kabul edilmesi halinde tamamen ıslahta ıslah edilen dava eski davanın devamı niteliğinde olacağından davacı taraftan yeniden başvurma harcı ile peşin harç alınmasına gerek bulunmadığı; davacı tarafın ıslahı kısmi ıslah olarak kabul edilirse dava konusu edilen taşınmazlara yeni taşınmaz eklenmediği, bir başka ifadeyle müddeabih (talep sonucu) genişletilmediği ya da arttırılmadığı için bu durumda da yeniden peşin harç alınmasına gerek bulunmadığı gözetilerek; ıslahın kapsamı açıklattırılıp belirlendikten sonra, ıslah dilekçesi esas alınmak suretiyle bir inceleme yapılıp sonucuna göre karar verilmesi gerekirken; mahkemece, harç yatırılmadığı gerekçesiyle ıslah talebinin reddine dair verilen karar ve bu kararın temyizi üzerine davacı tarafa ıslah dilekçesini harçlandırması için süre verilmesi şeklinde belirtilen bozma gerekçesi yerinde değildir.
Anılan bu husus karar düzeltme isteği üzerine, yeniden yapılan inceleme sonucu anlaşıldığından, bir kısım davalının karar düzeltme isteğinin değinilen yönden (6100 sayılı HMK’nun geçici 3. maddesi yollamasıyla) 1086 sayılı HUMK’nun 440. maddesi gereğince kabulüne, Dairenin....01.2019 gün 2016/2560 Esas 2019/487 Karar sayılı bozma kararının ORTADAN KALDIRILMASINA, yerel mahkemenin 29.09.2015 tarih 2012/273 Esas 2015/557 Karar sayılı kararının yukarıda açıklanan nedenlerle ve değinilen gerekçeyle (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK'un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, peşin alınan harcın temyiz edene geri verilmesine, 09.07.2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.