Davacı vekili dilekçesinde; ... Aile Mahkemesinin 2009/872 E 2010/474 K sayılı ilamı ile, eski eş lehine aylık 400 TL, müşterek çocuk lehine de 100 TL tedbir nafakasına karar verildiğini; davalı çocuk lehine hükmedilen nafakanın, dava dışı anne için hükmedilen nafaka ile birlikte, ... 2.İcra Müdürlüğü'nün 2010/6740 E.sayılı dosyası ile başlatılan takip dosyasına müvekkili tarafından yatırıldığını; ancak müşterek çocuğun adına bağlanan tedbir nafakasının 18 yaşını doldurmasına rağmen almaya devam ettiğini ortaya çıktığını, müvekkilinin maaşından 19/07/2012 tarihinden itibaren bugüne kadar aylık 100 TL ve tahsil harcının fazladan kesildiğini, üstelik davalının Üniversitede okuması nedeniyle 18/09/2013 tarihinde ... Aile Mahkemesinin 2013/275 E.-2014/333 K.sayılı dosyası ile de yardım nafakası davası açıldığını, müvekkilinin aylık 300,00 TL nafaka ödenmesine karar verildiğini, bu kararın ... 3.İcra Dairesinin 2014/5304 E. Sayılı dosyasından tahsil edildiğini; müvekkilinin önceki tedbir nafakası dolayısıyla ... 2.İcra Müdürlüğündeki takip dosyasına maaşından aylık 540-550 TL civarında kesinti yapıldığını, davalının son açtığı nafaka davası dolayısıyla ... 3. İcra Müdürlüğündeki takip dosyasına davacının her ay 600 TL yatırmak zorunda kaldığını, 2.000 TL civarında maaşı olan müvekkilinin geçiminin son derece güç duruma düştüğünü ileri sürerek; davalı lehine yardım nafakasına karar verildiğinden ... Aile Mahkemesinin 2009/872 E.-2010/474 K.sayılı kararı ile bağlanan tedbir nafakasının kaldırılmasına, davalının tedbir nafakasını reşit olma tarihi 19/07/2012 tarihinden sonra alma hakkının kalmadığının tespitine ve ... 2.İcra Müdürlüğü'nün 2010/6740 esas sayılı dosyasından davalının reşit olma yaşından sonra aldığı nafakanın iadesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı, duruşmadaki beyanında davanın reddini istemiştir.
Mahkemece; ''...Davacı ile eski eşinin ... Aile Mahkemesi'nin 2009/872 E.-2010/474 K.sayılı kararı ile boşandıkları, bu kararın 25/01/2011 tarihinde kesinleştiği, boşanma ilamında davalı yararına aylık 100,00 TL iştirak nafakası ödenmesine karar verildiği; ancak, davalının 19/07/2012 tarihinde reşit olduğu; davalının reşit olması ile birlikte davacının nafaka yükümlülüğünün kalkacağı; aynı zamanda davalının ... 2.Aile Mahkemesi'nin 2013/275 E.-2014/333 K.sayılı dosyası ile Yardım Nafakası davası açtığı, 27/06/2014 karar tarihi ile davanın kısmen kabulüne karar verildiği, ... 3.İcra Müdürlüğü'nün 2014/5304 E.sayılı dosyası ile davacı aleyhine icra takibi başlattığı anlaşılmış olup; davalının reşit olduğu tarih itibari ile iştirak nafakası almasına hakkı olmadığı halde davacıdan bu yönde icra kesintisi yapıldığı; hesap bilirkişisi tarafından 28/08/2015 havale tarihli raporda kesinti miktarının belirlendiği ,karar tarihi itibari ile yapılan kesinti miktarının 4.100,00 TL olduğu'' gerekçesiyle, davanın kabulüne ve ... Aile Mahkemesi'nin 2009/872 E.-2010/474 K.sayılı kararı ile bağlanan tedbir nafakasının davalının reşit olma tarihi olan 19/07/2012 tarihinden sonra alma hakkının kalmadığının tespitine,bağlanan nafakanın bu tarih itibari ile kaldırılmasına; davalının almış olduğu 4.100,00 TL'lik fazla nafakanın davacıya ödenmesine karar verilmiş; hüküm davalı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiştir.
Dosyadaki bilgi ve belgelerden; dava dışı H.Ş. (davalının annesi) tarafından davacı aleyhine ... Aile Mahkemesinin 2009/872 E. sayılı dosyası ile açılan tedbir nafakası davasında yapılan yargılama sonucunda 10.05.2010 tarih ve 2010/474 K. sayılı karar ile H.Ş. için aylık 400 TL, eldeki davanın davalısı müşterek çocuk için ise 100 TL tedbir nafakasına hükmedildiği, hükmün temyizi üzerine Dairemizin 22.11.2010 tarih ve 2010/16472-18824 E.K. sayılı ilamı ile hükmün onanmasına karar verildiği, söz konusu hükmün 25.01.2011 tarihinde kesinleştiği ve nafakanın tahsili için ... 2.İcra Müdürlüğü'nün 2010/6740 E. sayılı dosyası ile davacı aleyhine icra takibine başlanıldığı; yine, davalı tarafından 18.09.2013 tarihinde açılan yardım nafakası davasında yapılan yargılama sonrasında ... 2.Aile Mahkemesinin 27.06.2014 tarih ve 2013/275 E.-2014/333 K.sayılı ilam ile davalı lehine dava tarihinden itibaren aylık 300 TL yardım nafakasına hükmedildiği, hükmün temyiz edilmeksizin 24.09.2014 tarihinde kesinleştiği ve nafakanın tahsili için ... 3.İcra Müdürlüğü'nün 2014/5304 E.sayılı dosyası ile davacı aleyhine icra takibine başlanıldığı görülmüştür. Eldeki dava ise, 25.11.2014 tarihinde açılmıştır.
Somut olayda, davacı dava tarihinden evvel reşit olan davalı lehine hükmedilen tedbir nafakasının, davalının reşit olduğu tarih itibariyle kaldırılmasını ve reşit olma tarihi itibariyle nafakayı alma hakkının olmadığının tespitine karar verilmesini; ayrıca, reşit olma tarihinden sonra icra dosyasına fazladan ödenen nafakanın iadesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı, 19.07.1994 doğumlu olup, 19.07.2012 tarihinde 18 yaşını doldurmuş olup reşittir.
TMK’nun 328.maddesinde: “Ana ve babanın bakım borcu, çocuğun ergin olmasına kadar devam eder.
Çocuk ergin olduğu halde eğitimi devam ediyorsa, ana ve baba durum ve koşullara göre kendilerinden beklenebilecek ölçüde olmak üzere, eğitimi sona erinceye kadar çocuğa bakmakla yükümlüdürler.” hükmü yer almaktadır.
Yukarıda açıklanan TMK.nun 328/1.maddesi uyarınca; kural olarak, ana babanın bakım borcu çocuğun ergin olmasına kadar devam ettiğinden, anılan maddenin birinci fıkrasının açık hükmü uyarınca küçük ergin olmakla lehine bağlanan tedbir nafakası kendiliğinden sona erer.
Buna bağlı olarak; davalının ergin olması ile tedbir nafakası kendiliğinden sona erdiğinden, davacının, kanun gereği kendiliğinden sona eren tedbir nafakasının kaldırılması ve davalının reşit olduğu tarihten sonra alma hakkının olmadığının tespitine karar verilmesi talebi ile, dava açmasında hukuken korunmaya değer menfaati bulunmamaktadır.
Diğer taraftan, kanun gereği davalının ergin olması ile kendiliğinden sona eren tedbir nafakası nedeniyle davacı hakkında takip bulunması dolayısıyla, davacının 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 16. maddesi uyarınca şikayet yoluna başvurma imkanının bulunduğu, diğer bir ifade ile bir hakkın, mahkeme kararına gerek olmaksızın, başka bir yolla ve aynı ölçüde güvenli olarak elde edilebilmesinin mümkün olduğu, bu durumda o hakla ilgili olarak dava açılmasında hukuki yararın bulunmadığı açıktır. (Aynı yönde HGK. nun 17.10.2012 günlü ve 2012/3-470 E. 713 K. sayılı ilamı).
Bu durumda, mahkemece; 4721 sayılı TMK’nun 328/1.maddesi uyarınca tedbir nafakasının davalının ergin olduğu 19.07.2012 tarihinde kendiliğinden sona erdiği, yasa gereği kendiliğinden sona eren tedbir nafakasının kaldırılması ve 19.07.2012 tarihinden sonra davalının nafakayı alma hakkının kalmadığının tespiti istemi yönünden, davacının iş bu davayı açmakta hukuki yararının bulunmadığı gözetilerek istemin reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde davalı lehine hükmedilen tedbir nafakasının davalının reşit olduğu tarihten sonra alma hakkının kalmadığının tespitine ve bu tarih itibariyle kaldırılmasına karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.
Bundan ayrı; yardım nafakası, aile bireylerini yoksulluk ve düşkünlükten kurtarmaya ilişkin bir nevi sosyal yardımlaşma olup ahlak kuralları ile geleneklerin zorunlu kıldığı bir ödevdir. Yardım nafakası isteyenin kusuru ile yardıma muhtaç duruma düşmüş olması, yükümlüyü borcundan kurtarmamaktadır. Aile bağlarının herhangi bir nedenle zayıflamış olması da yükümlülüğü ortadan kaldıran bir neden olarak düzenlenmemiştir. Bu nedenlerle kanun koyucu, yardım nafakasını kişinin ve toplumun vicdanına bırakmamış, kanuni bir ödev olarak düzenlemiştir.
Davacı baba, TMK'nun 327/1.maddesi gereğince; Çocuğun bakımı, eğitimi ve korunması için gerekli giderleri karşılamak zorundadır. TMK'nun 328/2 maddesinde de; ''Çocuk ergin olduğu halde eğitimi devam ediyorsa, ana ve baba durum ve koşullara göre kendilerinden beklenebilecek ölçüde olmak üzere, eğitimi sona erinceye kadar çocuğa bakmakla yükümlüdürler'' hükmü yer almaktadır. Dolayısıyla, davacının, çocuğun reşit olduktan sonra yaptığı ödemeleri ahlaki bir görevin yerine getirilmesi niteliğindedir.
6098 Sayılı TBK'nın 78/2. maddesinde (818 Sayılı BK'nın 62/2. m) ahlaki bir ödevin yerine getirilmiş olmasından kaynaklanan zenginleşmelerin geri istenemeyeceği hükme bağlanmıştır.
Bu bağlamda; davacının, çocuğu için yardım nafakası olarak ödemesi gereken nafakayı tedbir nafakası olarak ödemesi, ahlaki bir görevin yerine getirilmesi mahiyetinde olup, TBK'nın 78/2 gereğince geri istenmesi mümkün değildir.
Buna göre; davacının davalı tarafından açılan yardım nafakası davası sonrasında, daha evvel hükmedilen ve icra kanalıyla ödenen tedbir nafakasının istirdatını talep etmesi, yukarıda açıklanan Kanun hükümlerine açıkça aykırı olup; mahkemece, bu husus gözönüne alınmadan,yazılı şekilde icra dosyasına ödenen nafakanın iadesine karar verilmesi de doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ;Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, HUMK'nun 440/III-1 maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 20.10.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.