Özet:
- Hukuk hakimi, ceza mahkemesince belirlenmiş ve kesinleşmiş olan maddi olgu ile bağlı ise de; kusurun bulunup bulunmadığı ve oranına ilişkin ceza mahkemesi kararı ile bağlı olmadığı gibi, kusura ilişkin saptamaya dayanan beraat kararı ile de bağlı değildir.
- Somut olaya bakıldığında; mahkemenin hükme esas aldığı kusur raporunu düzenleyen bilirkişiler tarafından ceza dosyası için düzenlenen raporda da aynı biçimde kusur tespiti yapıldığı; ceza davasının sadece araç sürücüsü olan davalıya karşı açıldığı ve anılan kusur raporu gereği verilen mahkumiyet kararının temyiz incelemesinden geçmeden kesinleştiği görülmektedir.
- Araç işleteni olarak zarardan sorumlu tutulan davalı Şirket yetkilileri ceza davasında taraf olmadığından ceza davasındaki kusur tespitine itiraz imkanlarının olmadığı; mahkemenin ceza dosyasında rapor veren aynı heyetten aldığı raporda, tutarlılık açısından aynı yönde kusur tespiti yapılıp sadece oransal belirlemeye gidildiği; eldeki davada taraf olan davalı şirket savunma ve delillerinin değerlendirilmediği de dikkate alındığında, kusur tespiti için yapılan araştırma yetersizdir.
- Bu durumda mahkemece; ceza mahkemesinin, davacının yaralanması ile sonuçlanan olaydaki kusur durumlarına ilişkin tespitinin, maddi olgu olarak kabul edilemeyeceği; ceza mahkemesinin kusur değerlendirmesinin hukuk hakimini bağlamayacağı; ceza davasındaki raporu düzenleyen aynı heyetin sadece oransal kusur belirlemesi yaptığı raporun yetersiz olduğu gözetilmek suretiyle, İTÜ ya da Karayolları Genel Müdürlüğü fen heyetinden, ceza davası kapsamında alınan rapor da irdelenerek kusur oranlarını belirleyen, ayrıntılı, gerekçeli, denetime elverişli bir rapor alınıp oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekmektedir.
-K A R A R-
Davacı vekili, davalıların maliki, işleteni, sürücüsü ve trafik sigortacısı olduğu iş makinesinin, davacının idaresindeki motorsiklete çarpmasıyla oluşan kazada yaralanan davacının işgöremez hale geldiğini ve manevi zarara uğradığını belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak ve davalı ... şirketi sadece maddi tazminattan sorumlu olmak kaydıyla 2.000,00 TL. maddi ve 20.000,00 TL. manevi tazminatın kaza (sigortacı için dava) tarihinden işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılardan müteselsilen tahsilini talep etmiş; 15.12.2015 tarihli ıslah dilekçesiyle, maddi tazminat taleplerini 24.178,17 TL'ye yükseltmiştir.
Davalı ... Finansal Kiralama A.O. vekili, husumet itirazında bulunarak davanın reddini savunmuştur.
Davalı Ç. Doğalgaz Dağıtım San. A.Ş. vekili, alacakların zamanaşımına uğradığını, kazayı yapan araçla ilgili finansal kiralama sözleşmesinin olaydan sonra düzenlendiğini, araç maliki olmayan davalıya husumet düşmediğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, iddia, savunma, yapılan yargılama ve toplanan delillere göre; davalı ... Finansal Kiralama A.O'nın araç işleteni sıfatı bulunmadığından, bu davalı hakkındaki davanın husumet yokluğu nedeniyle reddine; diğer davalılar hakkındaki davanın kısmen kabulü ile 24.178,17 TL. maddi tazminatın davalı ... şirketi yönünden dava ve diğer davalılar yönünden kaza tarihinden işleyecek yasal faiziyle birlikte müteselsilen tahsiline; 13.000,00 TL. manevi tazminatın kaza tarihinden işleyecek yasal faiziyle birlikte davalı ... ve Ç. Doğalgaz Dağ. A.Ş'den müteselsilen tahsiline karar verilmiş; hüküm, davalı ... (A.) Sigorta A.Ş. vekili ve davalı Ç. Doğalgaz Dağıtım San. A.Ş. vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde, dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına; kaza tarihi itibariyle yürürlükte olan 3226 sayılı Finansal Kiralama Kanunu'nun 9, 17/1. ve 13/1. maddeleri uyarınca, 11.07.2006 tarihli (2 yıl süreli) finansal kiralama sözleşmesi gereği aracı fiili hakimiyetinde bulunduran davalı Ç. Doğalgaz Dağ. A.Ş'nin araç işleteni sıfatıyla zarardan sorumlu olduğunun kabulünde bir isabetsizlik bulunmamasına; HGK'nun 10.10.2001 gün ... E, 2001/705 K. sayılı- HGK'nun 05.06.2015 gün ... E, 2015/1495 K. sayılı- HGK'nun 16.09.2015 gün, ... E, 2015/1771 K. sayılı ilamlarında da belirtildiği üzere, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu'nun 109/2. maddesindeki ceza zamanaşımının, zarardan sorumlu olan tüm ilgililer bakımından uygulanacak olmasına ve davanın açılması ile ıslah işlemlerinin ceza zamanaşımı süresi içinde yapılmış olmasına; davacının kazanın oluşumundaki kusuru dışında kalan kusura tekabül eden zarardan davalı trafik sigortacısının sorumluluğuna hükmedilmesinde bir isabetsizlik görülmemesine göre; davalı ... (A.) Sigorta A.Ş. vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazları ile davalı Ç. Doğalgaz Dağ. A.Ş. vekilinin anılan yönlere ilişkin temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2-Dava, trafik kazası sonucu oluşan cismani zarar nedeniyle işgöremezlik tazminatı ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
Kazadaki kusur oranlarının belirlenmesi bakımından alınan ve benimsenen 02.04.2015 tarihli bilirkişi heyeti raporunda, davacının % 30- davalı sürücünün % 20 ve araç işleteni olan davalı şirketin ise % 50 oranında kusurlu olduğu yönünde görüş bildirildiği; anılan raporu düzenleyen bilirkişi heyetinin, ceza mahkemesi tarafından alınan kusur raporunu düzenleyen heyet olduğu görülmektedir.
Davaya konu kaza tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 818 sayılı Borçlar Kanunu'nun 53. maddesi gereğince; hukuk hakimi, ceza mahkemesince belirlenmiş ve kesinleşmiş olan maddi olgu ile bağlı ise de; kusurun bulunup bulunmadığı ve oranına ilişkin ceza mahkemesi kararı ile bağlı olmadığı gibi, kusura ilişkin saptamaya dayanan beraat kararı ile de bağlı değildir.
Somut olaya bakıldığında; mahkemenin hükme esas aldığı 02.04.2015 tarihli kusur raporunu düzenleyen bilirkişiler tarafından ceza dosyası için düzenlenen raporda da aynı biçimde kusur tespiti yapıldığı; ceza davasının sadece araç sürücüsü olan davalıya karşı açıldığı ve anılan kusur raporu gereği verilen mahkumiyet kararının temyiz incelemesinden geçmeden kesinleştiği görülmektedir. Araç işleteni olarak zarardan sorumlu tutulan davalı Ç. A.Ş. yetkilileri ceza davasında taraf olmadığından ceza davasındaki kusur tespitine itiraz imkanlarının olmadığı; mahkemenin ceza dosyasında rapor veren aynı heyetten aldığı raporda, tutarlılık açısından aynı yönde kusur tespiti yapılıp sadece oransal belirlemeye gidildiği; eldeki davada taraf olan davalı şirket savunma ve delillerinin değerlendirilmediği de dikkate alındığında, kusur tespiti için yapılan araştırma yetersizdir.
Bu durumda mahkemece; ceza mahkemesinin, davacının yaralanması ile sonuçlanan olaydaki kusur durumlarına ilişkin tespitinin, maddi olgu olarak kabul edilemeyeceği; BK'nun 53. maddesi gereği, ceza mahkemesinin kusur değerlendirmesinin hukuk hakimini bağlamayacağı; ceza davasındaki raporu düzenleyen aynı heyetin sadece oransal kusur belirlemesi yaptığı raporun yetersiz olduğu gözetilmek suretiyle, İTÜ ya da Karayolları Genel Müdürlüğü fen heyetinden, ceza davası kapsamında alınan rapor da irdelenerek kusur oranlarını belirleyen, ayrıntılı, gerekçeli, denetime elverişli bir rapor alınıp oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, eksik incelemeyle, yazılı biçimde hüküm tesisi doğru görülmemiştir.
3-Bozma ilamının kapsam ve şekline göre, davalı Ç. Doğalgaz Dağ. A.Ş. vekilinin maddi ve manevi tazminatın miktarına ilişkin diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.
SONUÇ : Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle, davalı ... (A.) Sigorta A.Ş. vekilinin tüm temyiz itirazları ile davalı Ç. Doğalgaz Dağ. A.Ş. vekilinin sair temyiz itirazlarının REDDİNE; (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle, davalı Ç. Doğalgaz Dağ. A.Ş. vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA; (3) nolu bentte açıklanan nedenlerle, davalı Ç. Doğalgaz Dağ. A.Ş. vekilinin anılan yönlere ilişkin temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, aşağıda dökümü yazılı 1.007,70 TL kalan onama harcının temyiz eden davalı ... (A.) Sigorta A.Ş.'den alınmasına, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalı Ç. Doğalgaz Dağ. A.Ş.'ye geri verilmesine 27/05/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.